Ansiklopedi

209
220
466,475
81
105
195,155
Şehir Malatya
644
757
1,693,602
Memleket Sandığı, yüksek faiz ve tefecilik anlayışına karşı Ahmed Şefik Midhat Paşa tarafından oluşturulan ve Ziraat Bankası'nın temeli olan sistemdir. Osmanlı Devleti'nin ilk kooperatif sistemidir fakat modern bir kooperatif değildir. Çiftçilerin dayanışma ve ekonomik birliktelikleri esasına dayanır. Avrupa kooperatiflerinden farklı ve özgün bir yapıdadır. 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı İmparatorluğu'nda kırsal kesimde yaşayan çiftçilerin kredi ihtiyaçlarını karşılayacak bir sistem yoktu. Çiftçiler bu yüzden yüksek faizli krediler veren tefecilere yöneliyordu. Bir hesaba yıllık %900'ü bulan faizler yükleniyordu. Bu sebepten aşırı derecede borçlanan çiftçiler borçlarını ödeyemeyince ürünlerini tefecilere vermek zorunda...
Bahriye Nazırlığı, Osmanlı İmparatorluğu'nda Osmanlı Donanması'ndan sorumlu bakanlığa verilen isimdir. Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarından başlayarak 1867 yılına gelinceye kadar Osmanlı Donanması'nın en yüksek derecedeki sorumlusu Kaptan-ı Derya idi. Ancak 1867 yılında yapılan reformlarda Heyet-i Vükela, yani Bakanlar Kurulu oluşturulmasına karar verildi. Bu kurulda Osmanlı Donanmasını temsil etmek üzere de Bahriye Nazırlığı kuruldu. İlk önceleri Kaptan-ı Deryalık görevini de Bahriye Nazırı yürütmekteydi. Ancak daha sonraları tekrar Bahriye Nazırının altında görev yapan bir Kaptan-ı Deryalık kurumu oluşturuldu. Bahriye Nazırı donanmanın mali işlerini, gemilerin satın alınması veya yaptırılması gibi işlerden sorumlu idi...
Teşkil-i Vilayet Nizamnamesi 8 Ekim 1864 yılında Sultan Abdülaziz tarafından kabul edilen nizamname. Nizamname uyarınca bütün eyaletler vilayet olmuştur. Vidin Eyaleti, Niş ve Özü eyaleti birleştirilmesiyle Tuna Vilayeti kurulmuştur. Karaman Eyaletinin adı değiştirilip Konya Vilayeti olmuştur. Sidon Eyaleti, Şam Vilayeti'ne katılmıştır. Musul Eyaleti yerine Musul Vilayeti kurulmuştur. Bağdat Eyaleti yerine Bağdat Vilayeti kurulmuştur. Basra Eyaleti yerine Basra Vilayeti kurulmuştur. Şam Eyaleti yerine Şam Vilayeti kurulmuştur. Manastır Eyaleti yerine Manastır Vilayeti kurulmuştur. İşkodra Sancağı, Manastır Eyaletinden ayrılıp bağımsız vilayet olmuştur. Bosna Eyaleti yerine Bosna Vilayeti kurulmuştur.
Islah-ı Sanayi Komisyonu, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde 1860'larda kurulan, sınai gelişmeler sağlamayı amaçlayan komisyondur. Devlet komisyonla batının sanayileşme sürecinin gündeme getirdiği büyük ölçekli, inorganik enerjiye dayalı fabrikalar kurmaktan çok, çökmeye yüz tutmuş zanaat birimleri arasında dayanışma amaçladı. Komisyon 1873'te dağılmıştır. Sanayi Devrimi gibi batı teknolojik gelişmelerine ayak uyduramayan imparatorluk 19. yüzyılda sanayi konusunda somut adımlar attı. Şirketleşme komisyonun ana hedeflerinden biridir. Esnaf eskisi gibi dağıık bir biçimde üretimlerini sürdüreceğine ortak sermaye koyarak şirketleşmelidir.Osmanlı lonca geleneğinin tekrar ihyası Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun ana hedefidir. Kurulacak şirketlerin...
Cerîde-i Havâdis, Türk basın tarihinin yarı resmî olan ilk Türkçe gazetesi. Osmanlı'da İlk yarı resmi gazete olarak İngiliz misyonundan William Churchill tarafından 1840'ta çıkartılmıştır. Bu konuda Ahmet Hamdi Tanpınar hayıflanarak şöyle bahseder: "İlk yıllarda iktidar mevkiinde bulunanların hiçbiri memleket içinde matbuatın kuvvetinden istifadeyi ciddi surette düşünmemiş." Devletten teşvik yardımı aldığından ötürü gazete yarı resmî bir kimliğe sahip olmuştur. İlk sayılarında sadece haber içerikli olan gazete yayınlanmaya başladığı günlerde hiç ilgi görmemiş hatta ilk üç sayı bedava dağıtılmıştır. Bu yüzden gazete haftalık olarak çıkarılmaya başlanmış ardından on günde bir çıkarılması kararlaştırılmıştır. 1843 yılında bir süreliğine...
Tercüman-ı Ahvâl, İstanbul'da 1860-1866 arasında yayımlanan ilk özel gazetedir. 22 Ekim 1860'ta Agah Efendi ve Şinasi tarafından çıkarıldı. Önceleri pazar günleri çıkan gazete 22 Nisan 1861'deki 25. sayısıyla birlikte haftada üç gün (Pazar, Salı , Perşembe) yayımlanmaya başladı. Gazete, zamanla Ceride-i Havadis gazetesiyle rekabet edebilmek için yayınını beş güne çıkardı. Bahçekapı'da bir matbaada basılan gazete, matbaanın altındaki bir tütüncü dükkânından satılıyordu. Ahmed Vefik Paşa, Ziya Paşa ve Refik Bey'in sık sık bu gazetede yazıları yer aldı. Bu yazılarda Osmanlı toplumunun geri kalma nedenleri ve ülkede olup bitenler tartışılıyordu. Ancak 24. sayısından sonra Şinasi ayrılmıştır. Ayrıca edebi eserlerin de yayımlandığı...
Şair Evlenmesi, İbrahim Şinâsî'nin 1860 yılında Tercüman-ı Ahvâl'de tefrika edilen ardından kitap olarak basılan töre komedisi tarzında tek perdelik piyestir. Şair Evlenmesi piyesi Türkçede noktalama işaretlerinin kullanıldığı ilk eserlerden biridir. Şinasi eserde üç noktalama işareti kullanmıştır: yay, kısa çizgi ve nokta. Bu işaretleri hangi amaçla kullandığını eserin başında açıklamıştır. Daha önce yazılmış bazı tiyatro eserlerinin varlığından söz edilse de Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında yayımlanan batılı tarzda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir. Belirli bir metne dayanmayan, oyuncuların doğaçlama yaptıkları tuluat tiyatrosundan, bir konunun metne dayalı olarak giriş, gelişme, sonuç biçiminde aktarıldığı yeni bir...
Mekteb-i Mülkiye, Osmanlı Devleti'nın idârî kademelerinde görev alacak kimseleri yetiştirmek maksadıyla, İstanbul’da Fatih semtinde, “Ticarethane” denen yerde kuruldu. Okulun resmi adı “Mekteb-i Fünun-u Mülkiye” idi. 12 Şubat 1859 tarihinde Sadrazam Âli Paşa ve hükûmet üyelerinin katılımıyla açılışı gerçekleşti. Maarif-i Umumiye Nezareti’ne bağlı bir okul olarak açılmıştı. Öğrenim süresi iki yıldı. 18-36 yaş arasında öğrenci kabul edilen okula sınavla girilirdi. Kâtip olarak çalışanlara tahsilleri süresince işlerinden maaşlı izin verilmekteydi. İlk yıl 50 öğrenci alması kararlaştırılan okulun ilk müdürü “Cemal Bey” oldu. Cemal Bey’in bir yıllık müdürlüğünün ardından 1877’ye kadar Müderris Hilmi Efendi müdürlük yaptı. Kabul...
Beyoğlu, İstanbul'un Avrupa yakasında bulunan ilçelerinden biridir. Beyoğlu ilçesini kuzeybatıdan Kâğıthane, kuzeyden Şişli, doğudan Beşiktaş ve İstanbul Boğazı, güneyden ve batıdan Haliç çevrelemektedir. Yüzölçümü 8.76 km²'dir. İlçe 45 mahalleden oluşmaktadır. Adını, Pera da denen, Tünel-Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi ve ona açılan sokakların belirlediği alanı kapsayan Beyoğlu semtinden alır. Beyoğlu ismi Tarihî yarımadanın ve Haliç'in karşısında gelişen bölge Orta Çağdan itibaren, Yunancada "karşı yaka", "öte" anlamına gelen "Pera" adıyla anılmaktaydı. Türkler tarafından kullanılan "Beyoğlu" adının, bir beyin oğlunun bölgedeki konağından kaynaklandığı ileri sürülür. Bu konuda öne sürülen iki rivayetten ilki; Osmanlı Padişahı...
Günümüzde deniz ulaşımının vazgeçilmezi olan arabalı vapur, diğer ismiyle feribot, Türkler tarafından bulunmuştur ve ilk olarak Osmanlı döneminde kullanılmıştır. İstanbul, iki kıtanın birleştiği noktada kurulmuş olması nedeniyle tarihi süreç içerisinde deniz ulaşımı yönünden daha fazla gelişmiş bir şehirdir. Önceleri balıkçı köylerinin bulunduğu Boğaziçi’nde yerleşimin gelişmesi 18. Asırda gerçekleşmiştir. Sonraki asırda ise Boğaz’ın iki yakasında da yerleşim yerleri ve mesire alanları çoğalmıştır. Daha önceleri mevsimlik oturma yeri olan Boğaziçi’nde 1850’li yıllara kadar ulaşım kayıklar vasıtasıyla yapılıyordu. Eser-i Hayr 1827’de II. Mahmud devrine gelindiğinde ilk buharlı gemi satın alınır. İlk olarak donanmada kullanılmaya...
Lugat-ı Naci, Muallim Naci tarafından başlanıp onun ölümünden sonra Müstecabizâde İsmet tarafından tamamlanan ve ilk baskısı 1894’te yapılan Osmanlıca sözlük. Türkçe’de kullanılan Arapça, Farsça kelimeleri ve Batı dilinden Türkçe’ye girmiş bazı kelimeleri içeren lugattan 18 bin madde mevcuttur. Lugatte, kelimelerin asıl dillerindeki anlamları değil Türkçede kazandıkları anlamlar gösterilir. Eser, 1891 yılında "Çocuklar İçin Lugat Kitabı" adıyla ve fasiküller halinde yayımlanmaya başlamış ve “fetvâ” kelimesine kadar olan kısmı basılabilmişti. Nisan 1893’te Muallim Naci’nin ölümü üzerine arkadaşı Müstecabizade İsmet onun notlarına ve müsveddelerine dayanarak eseri 1894’te tamamladı. Başlangıçta harekelere göre düzenlenen eser, dördüncü...
Bank-ı Der Saadet, 1847 yılında İstanbul'da Galata bankerlerince kurulan ilk Osmanlı bankasıdır. Daha sonra yerine 1856'da Bank-ı Osmani (Osmanlı Bankası) kurulmuştur. 1863'te Bank-ı Osmani-i Şahane adıyla kurulan banka, 2001 yılında Garanti Bankası'na katılmasıyla varlığı sona ermiştir. İlk olarak 1847 yılında Galata bankerleri tarafından İstanbul'da kuruldu. Bankanın açılışına Osmanlı hükûmeti izin vermek zorunda kaldı. Bankanın ilk adı Banque de Constantinople (Bank-ı Der saadet) olmuştur. (Der Saadet, İstanbul'un eski adıdır.) Düşük bir sermaye ile bankacılık hayatına başladı. Sermayesi düşük olsa bile itibarı yüksekti. Bankanın kabul ettiği poliçeler Avrupa ülkelerinde de kabul ediliyordu. Bank-ı Der Saadet, yabancı ülkelere...
Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yıllarında mimar Sarkis Balyan'a İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Beylerbeyi semtinde yaptırılan saraydır. Tarihi Sarayın bulunduğu yer tarihi bir yer olup, buranın yerleşim alanı olarak kullanılması Bizans dönemine kadar uzanmaktadır. Bu bölgede Bizans döneminde İstavroz Bahçeleri olarak anılan bir koruluk bulunmaktaydı. Bizans döneminde bu bölgeye, 2. Konstantinos’un diktirdiği büyük haçtan ötürü İstavroz (Stavroz) adının verildiği söylenmektedir. Eremya Çelebi Kömürcüyan, bu bölgede Bizans dönemine ait kilise ve bir ayazmanın 17. yüzyılda hala ayakta olduğunu belirtmiştir. Osmanlı dönemine ait buradaki ilk yapı ise II. Selim’in kızı olan Gevher Sultan’ın sarayıdır. IV. Murad...
Maârif-i Umûmiye Nezâreti (Maarif Nazırlığı ya da Maarif Nezareti), son dönem Osmanlı Hükümetleri'nde eğitim işlerinden sorumlu olan nazırlıktır. Osmanlı Devleti'nde II. Mahmut dönemine kadar eğitim işlerinden sorumlu bir devlet görevlisi bulunmuyordu. Bu dönemde Heyet-i Vükela yani Bakanlar Kurulu'nun kurulmasıyla Evkaf Nazırlığı, eğitim işlerinden sorumlu oldu. İlk önceleri 1838 yılında açılan Rüştiye Mekteplerinden sorumlu olacak Mekatib-i Rüştiye Nezareti kuruldu. Bir aralık Sıbyan Mekteplerini düzene koymak ve Darülfünun kurmak amacıyla geçici olarak bir Maarif Meclisi oluşturuldu. 1841 yılında bu meclisin adı Meclis-i Maarif-i Umumiye oldu. Nihayet 1857 yılında Tanzimat döneminde Maarif-i Umumiye Nezareti adı altında ilk Maarif...
Osmanlı Devleti döneminde zirai eğitim konusunda ilk teşebbüs 1848 yılında Yeşilköy’ de Mekteb-i Ziraat-i Şahane’nin kuruluşu ile gerçekleşmiştir. Ancak bu mektep çeşitli sebeplerle ikinci eğitim yılında kapatılmıştır. 1867 yılında yayınlanan bir kararname ile vilayet merkezlerinde birer ziraat mektebi ve numune çiftliği kurulması öngörülmüştür. Fakat 1884 yılına kadar bu konuda herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. 1884 yılında yayınlanan bir nizamname ile Ziraat Mektebi kuruluş çalışmaları başlatılmıştır. Bu yıllarda Ticaret Nezareti bünyesinde Ziraat Müdür-i Umumiyesi kurulur. Bu Müdürlüğün başına, Fransa’nın Grinyon Ziraat Yüksek Okulu’ndan mezun olmuş Agop Amaysan Efendi getirilir. Halkalı Ziraat Mektebi Okul tesisi için...
Osmanlılar’da öğretmen yetiştirmek için okul açma fikrinin ortaya çıkması Tanzimat dönemine rastlar. Ancak daha önceki devirlerde de “müderris” denen hocaların medreselerden yetiştiği, bunun yanında Fâtih Sultan Mehmed zamanında (1451-1481) sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirmek için özel bir program uygulandığı, Ayasofya ve Eyüp medreselerinde uygulanan bu programda âdâb-ı mübâhase ve usûl-i tedrîs gibi pedagojik formasyon derslerinin bulunmasına özen gösterildiği bilinmektedir (Fatih Mehmed II Vakfiyeleri, s. 206, 257). Fakat bu sonuncu uygulama daha sonraki dönemlerde devam etmemiştir. Tanzimat’ın ilânından sonra II. Mahmud devrinin (1808-1839) son zamanlarında açılan rüşdiye mekteplerine öğretmen yetiştirmek amacıyla 16 Mart...
Kaime-i Nakdiye-i Mutebere (Para Yerine Geçen Kâğıt), Osmanlı Devleti'nde el yazması ilk kâğıt paralara verilen ad. İlki 1840 yılında Abdülmecid zamanında çıkarılmıştır. %12,5 faizli olan bu paralar bir tür hazine bonosu idi. Bir süre sonra taklit edilmeye başlanınca tedavülden kaldırıldı. Sonradan daha düşük faizli yenileri çıkarıldı. Osmanlı para sistemi ve birimi esas itibariyle “akçe” denilen gümüş paraya dayalı olarak başlamıştır. Daha sonra Fatih, “Sultanî” adıyla ilk altın akçeleri de bastırmış ve akçe, XVII. yy sonuna kadar imparatorlukta para birimi olma özelliğini korumuştur. Bu tarihten sonra gümüş darlığı sebebiyle akçe geçerliliğini kaybetmiş kuruş ile liraya dayalı yeni bir para sistemi ortaya çıkmıştır. Sultan...
Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye veya Meclis-i Vâlâ, II. Mahmud’un kurduğu, reformları planlayıp icrasını denetleyen yüksek yasama ve yargı organı. 24 Mart 1838’de kuruldu. Başkanlığına eski seraskerlerden Koca Hüsrev Paşa’nın getirildiği meclis beş üyeden oluşmaktaydı. Padişah ve şeyhülislâmın huzurunda yapılan törenden sonra 31 Mart 1838’de faaliyete geçti. Çalışma yeri Gülhane Kasrı’ydı. Özellikle ilk dönemlerde belgelerde geçen “meclis-i âlî” tabiri de Meclis-i Vâlâ’yı nitelemek için kullanılırdı. Meclisin görevi yapılması düşünülen ve “tanzîmât-ı hayriyye, tanzîmât-ı mülkiyye” olarak adlandırılan reformların gerçekleştirilmesi amacıyla kanun ve nizamları hazırlamak ve Dâr-ı Şûrâ-yı Bâbıâlî, Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî’nin tanzim ettiği...
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920'de Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgaline direniş göstermek üzere Türk Milletinin ortaya koyduğu irade ile kurulan, ve yasama erkini kullanan Türkiye Cumhuriyeti anayasal devlet organıdır. "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur. Türk demokrasi tarihinin en önemli dönüm noktasını oluşturur. 23 Nisan 1920’de ileride ilân edilecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu organı halinde teşekkül etmiştir. Bu meclisin kurulmasının tarihî çerçevesi, I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından itibaren başlar. Meclis-i Meb‘ûsan’ın 21 Aralık 1918’de tatil edilmesi üzerine...
Edebiyat-ı Cedide Nedir ? (Servet-i Fünun) : Edebiyat-ı Cedide 1896’da Servet-i Fünun dergisini çıkaran şair ve yazarların meydana getirdiği canlı bir akımdır. İmparatorluğun baskıları sonucu dağılan bu şair ve yazarlar ayrı ayrı bağlı bulundukları fikirleri yaymaya devam etmişlerdir. Edebiyat-ı Cedide şairleri, yalnız aydınlara seslenmişler, (sanat için sanat) ilkesini benimsemişlerdir. Fransız romantiklerini, parnasyonleri ve sembolist şairleri örnek almışlardır. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Süleyman Nazif, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın tarafından yürütülen bu akım, Serveti-i Fünun dergisini sürdüren, kendilerine Fecr-i Ati’ciler denilen Ahmet Haşim, Refik Halid, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat ve...
Geri