Ansiklopedi

209
220
466,394
81
105
195,132
Şehir Malatya
644
757
1,692,589
Kitab-ı Bahriye - Piri Reis Kitâb-ı Bahriye, Osmanlı Kaptan-ı Deryası (amirali) Piri Reis'in hazırladığı Akdeniz kıyılarına ait ayrıntılı bir harita-kılavuzdur. Kitap, denizcilere Akdeniz kıyıları, adaları, geçitleri, boğazları, körfezleri, fırtına halinde nereye sığınılacağı, limanlara nasıl yaklaşılacağı hakkında bilgiler, ayrıca limanlar arasında gitmek için kesin rotalar verir. Kitab-ı Bahriye'nin iki versiyonu vardır. Birincisi 1521 tarihlidir ve denizcilerin kullanımı için yapılmıştır. İkincisi 1526'da Kanuni Sultan Süleyman'a sunulmak üzere hazırlanmış daha ayrıntılı ve süslü bir eserdir. Tarihçe Büyük bir denizci olduğu kadar büyük bir haritacı da olan Piri Reis, gezip gördüğü yerler hakkında bilgileri kaydetmiş ve onların...
Ağaç Nedir? Boyu en az 5 metre , çapı da 10 cm'den aşağı olmayan, dal sürgün ve yapraklarının oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde üzerinde taşıyan, her yıl çap artımı yaparak kalınlaşan , sürgün vererek boylanan, hücrelerinin büyük bölümü odunlaşmış olan, uzun ömürlü bitkilere AĞAÇ denir... Bir ağaç; temel olarak kök, gövde, dal ve yaprak olmak üzere 4 ana organdan oluşur. Bu organların biçim, boyut, yoğunluk, hacim, ağırlık, boy, çap, yıllık artım gibi özellikleri ağacı biçimlendiren temel özelliklerdir... Bir ağacın yaşayıp gelişebilmesi için; ışık, sıcaklık, CO2, O2, su ve mineral madde gereklidir. Ağaçların; topraktan su ve mineral maddelerini, havadan ise karbondioksiti almak, güneş enerjisini kullanarak...
Türkler'in islamiyet'i kabul etmeleri ve islamiyetin temizliğe ait hükümlerini büyük bir titizlikle uygulamaları neticesinde, bilhassa İstanbul'un fethinden sonra bu şehirde ve devletin dört bir yanında binlerce hamam yaptılar. Türkler'de islamiyet'in emirlerinin gereği olarak her evde özel olarak hamam bulunduğu gibi, meselâ onyedinci yüzyılda, yalnız İstanbul'da 168 adet büyük çarsı hamamı vardı. Tarihçiler ve arkeologların kaydettiği bilgilere göre Mezopotamya, Babil, Hindistan ve eski Mısır’da yıkanmak için bağımsız binalar yapılmış. Ancak büyük hacimli binalar inşa edilmesi, kendinden ısıtmalı bir sistemin bulunması ve sıcak suyunun akıyor olması Romalılar dönemine rastlıyor. Evleri ısıtmak için kullandıkları alttan ısıtmalı bir...
Kıtasal Kayma nedir? İnsan tarafından inşa edilen yapılara etkisi nedir? Kıtasal kayma; kıtaların jeolojik zaman zarfında yeryüzünün kademeli olarak şekil değiştirmesine neden olan hareketleridir. Tarihin çeşitli zamanlarında gezegenimiz, süper kıtaların varlığına bunların sıkışıp, ayrılmasına, okyanusların ve sahil şeritlerinin oluşmasına sahne olmuştur. Gezegenimizdeki son büyük süper kıta Pangea, yaklaşık 175 milyon yıl önce dağılmıştır. Yani bugün Avrupa, Afrika, Güney Amerika ve Kuzey Amerika olarak bildiğimiz kıtalar bir zamanlar birleşik haldeydi ve bu sayede hem bitkiler hem de hayvanlar özgürce yayılabildiler. Kıta kayması, Dünya kabuğunun tektonik levhalarının genel hareketi olan plaka tektoniğinin bir sonucudur. Dünyanın...
Tiranlık ve Diktatörlük Arasında Nasıl Bir Fark Vardır? Tiranlık ve diktatörlük benzer olumsuz çağrışımlara yol açan kavramlardır. Peki bu ikisinin kavramsal arka planlarına bakacak olursak herhangi bir farklılık keşfedebilir miyiz? Tarihsel Köken Antik Yunan’da şehir devletlerinin yöneticilerinin unvanı “tiran”dı. Bu kullanımda olumsuz bir damgalama yoktu. Yani tiran unvanı, kullanıldığı çağda kral gibi itibarlı bir unvandı. Ancak demokrasi Atina’ya ayak bastığında Atina’da öylesine zalim ve adaletsiz bir yönetim vardı ki “tiran” unvanı, olumsuz çağrışımlara yol açmaya başladı. Platon ve takipçilerinin siyasi söylemleriyse bu olumsuz çağrışımlara kalıcılık kazandırdı. Öte yandan Roma Cumhuriyeti’nde...
Hiperosmi: Üstün koku alma yeteneği. Bazı insanlar koku alma duyularının çok hassas olduğunu iddia ederler. Başkalarından daha hassas bir buruna sahip olduğu iddiasının somut bir kanıtla desteklenmesi pek kolay değildir. Ancak koku konusunda dâhi birçok kurgu kahraman tanıyoruz. Örneğin Patrick Süskind’in olay yaratan Koku adlı romanının kahramanı Jean-Baptiste Grenouille kilometrelerce ötedeki insanları koku duyusu ile takip edebilmektedir. Bir başka koku dâhisine de Castle adlı dizinin 8. sezonunda rastladık. Mia Laszlo adlı dizi kahramanı, yüzünü görmediği hatta sesini duymadığı cinayet zanlısının izini üstün koku alma duyusunu kullanarak sürebilmektedir. Peki bu kurgu dâhilerle gerçek hayatta karşılaşmak...
İçimizdeki Ses Nasıl Oluşur? Homunculus argümanına göre; beynimizde vücudumuzun küçük bir versiyonu yaşar. Bu minyatür versiyon gözlerimizden yansıyan görüntüleri yorumlar. Kartezyen tiyatro ile yaygınlaşan bu görüşe göre; içimizdeki sesin kaynağı “küçük insan” anlamına gelen homonculus’un sesidir. Kulağa romantik gelen bu argümanın kuşkusuz gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. İnsan beyni, birbirine bağlı milyarlarca nörondan oluşan son derece karmaşık biyolojik bir organdır. Beynimiz birkaç bölümden oluşur. Bu bölümler, belirli işlevlerden sorumludur. İç ses, tek bir bölümden gelebileceği gibi birçok bölümün uyum içinde çalışması sonucunda da üretilebilir. İç Ses Nedir? Geleneksel açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir...
Lazerli dövme silme işleminde, dövmeyi çıkaran aslında lazer değildir! İnsanlığın eski çağlarından beri dövme yapıldığı biliniyor ancak silinmesi ile ilgili işlemler çok yeni. Bugün en sık başvurulan dövme silme yöntemi, 15-20 yıl kadar önce geliştirilen, lazer ile yapılan uygulamalardır. Bu silme işleminde, dövmenin ciltten atılmasını sağlayan, aslında lazerin kendisi değildir. Dövme vücuttan nasıl çıkar? Vücudumuzun öncelikli işi, kendisini yabancı maddelerden korumaktır. Dövme, farklı boyutlarda boya pigmentlerinin, iğne yardımı ile derinin bir katmanına enjekte edilmesidir. Vücut bu yabancı maddeden derhal kurtulmak ister ve bölgeye akyuvarları gönderir. Akyuvarlar yabancı maddeye saldırır. Amaçları bu yabancı maddeleri sistemin...
İnsanlığın ismini bildiği ilk insan, Kushim! O, ne bir kral, ne ünlü bir savaşçı, ne de nüfuslu bir din adamıydı. Üstelik imzasını attığı metnin konusu, ne bir yasa, ne bir zafer, ne de bir şiirdi… O bir muhasebeciydi ve imzasını attığı metin ise vergilere dair kayıtlardı. Yazının icadı: Homo Saphiens’in 200 milyon yıl önce başlayan hikayesi, 10 bin yıl önce başlayan Tarım Devrimi’ne kadar, sayısal türde bilgiye, fazlaca gereksinim duyulmadan yaşanmıştır. Bu nedenle insan beyninin evrimsel gelişimi, büyük miktarda sayısal veriyi saklamak ve işlemek üzere gelişmemiştir. Tarım devrimi ve insan topluluklarının büyümesi, sayısal türde bilgilere hayati önem kazandırmıştır. Yüz binlerce kişiden oluşan bir nüfusun, bir arada...
Panzehiri olmayan dünyanın en zehirli hayvanı! Dünyanın en güçlü zehir potansiyeli, bir deniz salyangozu olan geographic cone’a aittir. Avcı deniz salyangozlarının en zehirlisi olan geographic cone salyangozu, küçük balıkları avlar. Olağanüstü zehri sayesinde, avını anında felç edebilir. Zaten öyle olmasaydı, av ölmeden önce, hareket etme kabiliyeti son derece sınırlı olan deniz salyangozundan kolaylıkla kaçardı. Hint-Pasific resiflerinde yaşayan geographic cone salyangozu, yaklaşık 15 cm uzunluğundadır. Kahverengi beyaz girift desenleri ile koleksiyoncular tarafından aranan ve yüksek fiyatlara alıcı bulan bir kabuğa sahiptir. Bilinen 500 deniz kabuklusu içinde en zehirlisi olan geographic cone salyangozu, çok sayıda insanın ölümüne...
Pronoya nedir? Pronoya, paranoya’nın tam tersi olup, herkesin gizliden gizliye iyiliğiniz ve başarınız için planlar yaptığı şüphesidir. Nasıl ki beyin paranoya durumunda iken, herkesin ve her şeyin kendisine zarar vermek üzere olduğu şüphesine kapılıyorsa, pronoya durumunda ise bunun tersine, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılır. Pronoya, dini bir yaklaşım olarak da karşımıza çıkar. ‘Takdir-i İlahi’ kavramı bu yaklaşımı yansıtan güzel bir örnektir. Kişi başına her ne gelirse gelsin, bunda tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Tanrı en bilge ve en iyi olan olduğundan, yaptığı her şey aslında insanlığın yararınadır. Bazı şeyler, insana kötü gibi görünüyor olabilir ama...
Şimşek ve Yıldırım Şimşek Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. Yıldırım, gök gürültüsü ve şimşekten oluşan, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki elektrik boşalmasıdır. Şimşek, bir bulut kümesi aşırı miktarda + veya - elektrik yükü ile yüklendiğinde meydana gelen, gözle görülür elektrik boşalmasıdır. Elektrik yükünün hava direncini kıracak kadar çok olması gerekir. Şimşek ve yıldırım sadece kümülonimbüs bulutlarında görülür. Diğer bulutlarda sadece enerj akımı sayesinde görülebilir. Kar fırtınalarında, kum fırtınalarında ve hatta volkanlardan çıkan gaz ve toz bulutlarında da şimşeklere rastlanır. Bir oraj esnasında şimşekler...
Okyanuslar Aslında Dünya’nın %71’ini oluşturan su kütlesini, pekâlâ “Dünya Okyanusu” adı ile adlandırabilirdik. Çünkü Dünya’da suyun %97’sini oluşturan bu devasa su kütlesinin bölgeleri arasında, su akışını engelleyecek hiçbir engel yoktur. Uzun yıllar boyunca “Dünya Okyanusu”nu dört bölüme ayırılıp, dört farklı adla anılmıştır: Atlantik, Pasifik, Hint ve Arktik (Kuzey Buz Denizi). Bunun yanı sıra okyanuslar daha küçük birimlere de ayrılır, denizler, haliçler, koylar vb. 2000 yılında alınan bir kararla, Antarktika çevresine “Güney Okyanusu” adı verilmiş ve böylece resmi olarak Dünya’daki okyanus sayısı beşe çıkarılmıştır. Pasifik Okyanusu (Büyük Okyanus) Pasifik Okyanusu, nam-ı diğer Büyük Okyanus, 155.557.000 km² ile dünyanın en...
Lycurgus Kupasının Sırrı Antik Roma’da kullanılmış 1600 yıllık bir kadeh uzunca yıllar dikkatleri üzerinde topladı. Kadehin sırrını çözmeye çalışan uzmanlar 1950 yılından 1990 yılına kadar başarılı olamamışlardır. Trakya Kralı Lycurgus'u içeren bir sahneyi taşıdığı için Lycurgus Kupası olarak bilinen cam kadeh, şu an halen British Museum'da sergilenmektedir. Cam kadeh üzerinde bulunan sanatsal formların dışında başka bir öneme sahipti. Bunu anlayabilmek için cam kadehin dış yüzeyine ve iç yüzeyine ışık tutulması gerekiyordu. Dış yüzeyine ışık kaynağı geldiğinde cam yeşim renginde görünürken, ışık kaynağı iç yüzeye tutulduğunda ise kan kırmızısı bir renk alıyordu. İçi boşken bu şekilde renk alan kupanın içine konulan sıvılara göre de...
Sonbahar Ekinoksu Nedir? Sonbahar ekinoksu, her yıl eylül ayında güneşin ekvatoru kuzeyden güneye geçtiği andır. Mart ayında gerçekleşen vernal ekinoksunda tersine çevrilir. Ekinoks, gündüz ve gece arasındaki kenarın ekvatora dik olarak uzandığı ve hem güney yarımküreyi hem de kuzey yarımküreyi eşit derecede aydınlatan tek zamandır. Equinox ismi, ‘eşit’ ve ‘gece’ anlamına gelen Latince kelimelerden türetilmiştir. Gündönümleri gibi, ekinokslar da her yıl mevsimlerle ilgilidir. Sonbahar ekinoksu, kuzey yarımkürede dünyanın birçok yerinde sonbaharın başlangıcına işaret eder. Güney yarım kürede bu baharın başlangıcını işaret ediyor. Sonbahar Ekinoksu Hakkında 13 İlginç Bilgi Sonbahar ekinoksu, kuzey yarımkürede yaz mevsiminden sonbahar...
Türkiye'mizin her köşesi yemyeşil bir dünya. Her köşesi ayrı güzel. Şehirleşmeyle birlikte hepimiz en doğal olanı bulma çabası içine girdik. Bu nedenle kafa dinlemek isteyenlerin son dönemlerde ilk tercihi popüler tatil beldelerinin aksine o sevimli köyler oluyor. Köy deyince hepimizin aklına ilk gelen şey doğal yaşam, organik meyve ve sebzeler, el emeği ürünler olsa da bazı köylerimiz mimari açıdan kesinlikle görülesi bir güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Kaçını ziyaret etme şansınız oldu bilmiyoruz ama işte günün birinde mutlaka görülmesi gereken köylerimiz. 1 – Yeşilyurt Köyü Her detayı büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Kaz Dağı'nın en özel köylerinden biridir Yeşilyurt Köyü. Zaten zeytin ve çam ağaçlarıyla çevrilmiş doğası...
Tarihi dokunun ve doğal güzelliklerin eşsiz bir şekilde bütünleştiği yerlerden biri Kazdağları. Ege Bölgesi'nin insanoğluna bahşettiği bu görkemli diyarlar, günlük hayatımızda görmeye pek alışkın olmadığımız manzaralarla süslü. Doğal su kaynakları, bol oksijenli havası ve flora zenginliği ile Kazdağları, ülkemizin en önemli hazinelerinden biri bizce. Çanakkale'den Balıkesir'e dek uzanan bu cennet diyarın içerisinde yaşamak ise olağanüstü bir duygu olmalı. Hani hep uzun yaşamın sırrını merak edip duruyoruz ya, bize kalırsa cevap Kazdağları'nın ardında gizli. İşte Kazdağları'nın görkemli diyarında saklı kalmış 12 köy. 1 – Yeşilyurt Edremit Körfezi'nin sonunda, İzmir – Çanakkale yolu üzerinde, Küçükkuyu'ya 3 km mesafede bulunuyor...
İstanbul yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kadim bir şehir ve bu kadim şehir kalbinde birçok tarihi değere ev sahipliği yapıyor. Bu değerler arasında şehrin nefes alan mekanları ve koruları da oldukça önemli. İstanbul'daki korular çoğu zaman korunmuş orman parçalarından oluşmaktadırlar. Aslında ‘Korumak' sözcüğünden türeyerek meydana gelen ‘Koru' kelimesi av yasağının ve ağaç kesiminin yasak ya da sınırlı olduğu, özel olarak bakımı ve kontrolü yapılan alanları belirtmek için kullanılıyor. Sonradan ağaçlandırılmış geniş ağaçlık alanları da koru ve koruluk olarak nitelendirebiliriz. İstanbul'daki korular kentin gürültü ve karmaşasından uzaklaşmak isteyenlerin kendilerini attığı yerler. İstanbul Boğazı'nın iki...
Geçmişin izlerini günümüzde de yakalayabileceğiniz yerlerden biridir tarihi hanlar. Her biri tıpkı ilk kullanılmaya başlandığı günkü gibi hep dolup taşmaya devam eder satıcıları ve alıcılarıyla. Alışveriş burada daha bir heyecanlı daha bir egzotiktir. Pazarlıkların havalarda uçuştuğu bu tarihi çarşılar hep cıvıl cıvıl hep rengarenk olmuştur. Bizans'tan Osmanlı'ya Osmanlı'dan Cumhuriyet'e ve günümüze kadar süre gelen, zamanın değişimine direnen bu yapılar ve bu alışveriş kültürünün yaşandığı İstanbul'un tarihi hanları ve çarşılarını keşfetmek için konuyu okuyabilirsiniz. 1 - Kuru Kahveci Han İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki simgelerinden biri olan Eminönü'nde Mısır Çarşısı'na ya gezmek için ya da alışveriş için herkesin yolu mutlaka bir...
1 – Kuladokya / Kula – Manisa Sanki Kapadokya der gibi ama değil. Çünkü burası Kuladokya. Toprak yapısından kaynaklı tıpkı Kapadokya gibi peribacası oluşumlarına sahip olan bu bölgeye halk Kuladokya demiş ve burası artık Kuladokya olarak anılmaya başlamış. Amasyalı Anadolu tarihçisi Strabon ise buradan ‘Yanık Ülke' diye bahseder ve 2000 yıl önce bu topraklara gelerek buraya ‘Yanık Ülke' anlamına gelen ‘Katakekaumene' demiş. Hatta bu bölgeyi; ‘Burada hiç ağaç yok, toprağın yüzü dağlık ve kayalık olan ülke sanki yangından olmuş siyah renkte…' diye anlatmış. Kuladokya 2012 yılında hak ettiği değeri görerek ‘Tabiat Anıtı' olarak tescil edilmiş, SİT alanı olarak ilan edilip koruma altına alınmış. Bir de Avrupa'nın 58., dünyanın ise 100...
Geri