Sure MERYEM Suresi Latin Harfli Okunuşu ve Türkçe Meali

Celik

Emekli Admin
Katılım
8 Nisan 2013
Mekke döneminde inmiştir. 98 âyettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem'in, oğlu İsa'yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır. Sûre de başlıca, tevhit inancını yerleştirmek amacıyla bazı peygamberlerin kıssaları ve kıyamet sahneleri konu edilmektedir.,,


MERYEM Suresi (Sure No:19)​




Bismillâhirrahmânirrahîm

  • 19/MERYEM-1: Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd

    1. Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.


  • 19/MERYEM-2: Zikru rahmeti rabbike abdehu zekeriyyâ

    2. Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.


  • 19/MERYEM-3: İz nâdâ rabbehu nidâen hafiyyâ(hafiyyen)

    3. Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.


  • 19/MERYEM-4: Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re'su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ(şakıyyen)

    4. O, şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım."


  • 19/MERYEM-5: Ve innî hıftul mevâliye min verâî ve kânetimreetî âkıran feheb lî min ledunke veliyyâ(veliyyen)

    5,6. "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!"


  • 19/MERYEM-6: Yerisunî ve yerisu min âli ya'kûbe vec'alhu rabbî radıyyâ(radıyyen)

    5,6. "Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!"


  • 19/MERYEM-7: Yâ zekeriyyâ innâ nubeşşiruke bi gulâminismuhu yahyâ lem nec'al lehu min kablu semiyyâ(semiyyen)

    7. (Allah, şöyle dedi: ) "Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik."


  • 19/MERYEM-8: Kâle rabbî ennâ yekûnu lî gulâmun ve kânetimreetî âkıran ve kad belagtu minel kiberi ıtiyyâ(ıtiyyen)

    8. Zekeriyya, "Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?" dedi.


  • 19/MERYEM-9: Kâle kezâlik(kezâlike), kâle rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey'â(şey'en)

    9. (Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: "Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım."


  • 19/MERYEM-10: Kâle rabbic'al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen)

    10. Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver", dedi. Allah da, "Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır" dedi.


  • 19/MERYEM-11: Fe harece alâ kavmihî minel mihrâbi fe evhâ ileyhim en sebbihû bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen)

    11. Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara "Sabah akşam Allah'ı tespih edin" diye işaret etti.E


  • 19/MERYEM-12: Yâ yahyâ huzil kitâbe bi kuvveh(kuvvetin), ve âteynâhul hukme sabiyyâ(sabiyyen)

    12,13,14. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.


  • 19/MERYEM-13: Ve hanânen min ledunnâ ve zekâh(zekâten), ve kâne tekıyyâ(tekıyyen)

    12,13,14. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.


  • 19/MERYEM-14: Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ(asıyyen)

    12,13,14. (Yahya, dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya, kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz, ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.


  • 19/MERYEM-15: Ve selâmun aleyhi yevme vulide ve yevme yemûtu ve yevme yub'asu hayyâ(hayyen)

    15. Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun!


  • 19/MERYEM-16: Vezkur fil kitâbı meryem(meryeme), izintebezet min ehlihâ mekânen şarkıyyâ(şarkıyyen)

    16,17. (Ey Muhammed!) Kitap'ta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.


  • 19/MERYEM-17: Fettehazet min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ(seviyyen)

    16,17. (Ey Muhammed!) Kitap'ta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.


  • 19/MERYEM-18: Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte tekıyyâ(tekıyyen).

    18. Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi.


  • 19/MERYEM-19: Kâle innemâ ene resûlu rabbiki li ehebe leki gulâmen zekiyyâ(zekiyyen)

    19. Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi.


  • 19/MERYEM-20: Kâlet ennâ yekûnu lî gulâmun ve lem yemsesnî beşerun ve lem eku bagıyyâ(bagıyyen)

    20. Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım hâlde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi.


  • 19/MERYEM-21: Kâle kezâlik(kezâliki), kâle rabbuki huve aleyye heyyin(heyyinun), ve li nec'alehû âyeten lin nâsi ve rahmeten minnâ, ve kâne emren makdıyyâ(makdıyyen)

    21. Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir" dedi.


  • 19/MERYEM-22: Fe hamelethu fentebezet bihî mekânen kasıyyâ(kasıyyen)

    22. Böylece Meryem, çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.


  • 19/MERYEM-23: Fe ecâe hel mehâdû ilâ ciz'ın nahleh(nahleti), kâlet yâ leytenî mittu kable hâzâ ve kuntu nesyen mensiyyâ(mensiyyen)

    23. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi.


  • 19/MERYEM-24: Fe nâdâhâ min tahtihâ ellâ tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyyâ(seriyyen)

    24. Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı."


  • 19/MERYEM-25: Ve huzzî ileyki bi ciz'ın nahleti tusâkıt aleyki rutaben ceniyyâ(ceniyyen)

    25. "Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün."


  • 19/MERYEM-26: Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen)

    26. "Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahmân'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de.


  • 19/MERYEM-27: Fe etet bihî kavmehâ tahmiluh(tahmiluhu), kâlû yâ meryemu lekad ci'ti şey'en feriyyâ(feriyyen)

    27. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!"


  • 19/MERYEM-28: Yâ uhte hârûne mâ kâne ebûkimrae sev'in ve mâ kânet ummuki begıyyâ(begıyyen).

    28. "Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi."


  • 19/MERYEM-29: Fe eşâret ileyh(ileyhi), kâlû keyfe nukellimu men kâne fîl mehdi sabiyyâ(sabiyyen)

    29. Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.


  • 19/MERYEM-30: Kâle innî abdullâh(abdullâhi), âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ(nebiyyen).

    30. Bebek şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber yaptı."


  • 19/MERYEM-31: Ve cealenî mubâreken eyne mâ kuntu ve evsânî bis salâti vez zekâti mâ dumtu hayyâ(hayyen)

    31. "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti."


  • 19/MERYEM-32: Ve berren bi vâlidetî ve lem yec'alnî cebbâren şakıyyâ(şakıyyen)

    32. "Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı."


  • 19/MERYEM-33: Ves selâmu aleyye yevme vulidtu ve yevme emûtu ve yevme ub'asu hayyâ(hayyen)

    33. "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)."


  • 19/MERYEM-34: Zâlike îsebnu meryem(meryeme), kavlel hakkıllezî fîhi yemterûn(yemterûne)

    34. Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.


  • 19/MERYEM-35: Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhâneh(subhânehu), izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu)

    35. Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir.


  • 19/MERYEM-36: Ve innallâhe rabbî ve rabbukum fa'budûh(fa'budûhu), hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun)

    36. Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.


  • 19/MERYEM-37: Fahtelefel ahzâbu min beynihim, fe veylun lillezîne keferû min meşhedi yevmin azîm(azîmin)

    37. (Fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kâfirlerin hâline!


  • 19/MERYEM-38: Esmi' bihim ve ebsır yevme ye'tûnenâ lâkiniz zâlimûnel yevme fî dalâlin mubîn(mubînin)

    38. Bize gelecekleri gün (gerçekleri) ne iyi işitip ne iyi görecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.


  • 19/MERYEM-39: Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emr(emru), ve hum fî gafletin ve hum lâ yu'minûn(yu'minûne)

    39. Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.


  • 19/MERYEM-40: İnnâ nahnu nerisul arda ve men aleyhâ ve ileynâ yurceûn(yurceûne)

    40. Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize döndürülecekler.


  • 19/MERYEM-41: Vezkur fîl kitâbi ibrâhîm(ibrâhîme), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen)

    41. Kitap'ta İbrahim'i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.


  • 19/MERYEM-42: İz kâle li ebîhi, yâ ebeti lime ta'budu mâ lâ yesmau ve lâ yubsıru ve lâ yugnî anke şey'â(şey'en)

    42. Hani babasına şöyle demişti: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?"


  • 19/MERYEM-43: Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye'tike fettebi'nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).

    43. "Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim."


  • 19/MERYEM-44: Yâ ebeti lâ ta'budiş şeytân(şeytâne), inneş şeytâne kâne lir rahmâni asıyyâ(asıyyen)

    44. "Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân'a isyankâr olmuştur."


  • 19/MERYEM-45: Yâ ebeti innî ehâfu en yemesseke azâbun miner rahmâni fe tekûne liş şeytâni veliyyâ(veliyyen)

    45. "Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum."


  • 19/MERYEM-46: Kâle e râgıbun ente an âlihetî yâ ibrâhîm(ibrâhîmu), lein lem tentehi le ercumenneke vehcurnî meliyyâ(meliyyen)

    46. Babası, "Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!" dedi.


  • 19/MERYEM-47: Kâle selâmun aleyk(aleyke), se estagfiru leke rabbî, innehu kâne bî hafiyyâ(hafiyyen)

    47. İbrahim, şöyle dedi: "Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır."


  • 19/MERYEM-48: Ve a'tezilukum ve mâ ted'ûne min dûnillâhi ve ed'û rabbî, asâ ellâ ekûne bi duâi rabbî şakıyyâ(şakıyyen)

    48. "Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb'ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum."


  • 19/MERYEM-49: Fe lemmâ'tezelehum ve mâ ya'budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû ishâka ve ya'kûb(ya'kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ(nebiyyen)

    49. İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince, ona İshak ile Yakub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.


  • 19/MERYEM-50: Ve vehebnâ lehum min rahmetinâ ve cealnâ lehum lisâne sıdkın aliyyâ(aliyyen)

    50. Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik).


  • 19/MERYEM-51: Vezkur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen)

    51. Kitap'ta, Mûsâ'yı da an. Şüphesiz o seçkin bir insan idi. Bir resûl, bir nebî idi.


  • 19/MERYEM-52: Ve nâdeynâhu min cânibit tûril eymeni ve karrebnâhu neciyyâ(neciyyen)

    52. Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık.


  • 19/MERYEM-53: Ve vehebnâ lehu min rahmetinâ ehâhu hârûne nebiyyâ(nebiyyen)

    53. Rahmetimiz sonucu kardeşi Hârûn'u bir nebî olarak kendisine bahşettik.


  • 19/MERYEM-54: Vezkur fîl kitâbi ismâîle innehu kâne sâdıkal va'di ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen)

    54. Kitap'ta İsmail'i de an. Şüphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl, bir nebî idi.


  • 19/MERYEM-55: Ve kâne ye'muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ(mardıyyen)

    55. Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.


  • 19/MERYEM-56: Vezkur fîl kitâbi idrîse innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen)

    56. Kitap'ta İdris'i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi.


  • 19/MERYEM-57: Ve refa'nâhu mekânen aliyyâ(aliyyen)

    57. Onu yüce bir makama yükselttik.


  • 19/MERYEM-58: Ulâikellezîne en'amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ)

    58. İşte bunlar, Âdem'in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.


  • 19/MERYEM-59: Fe halefe min ba'dihim halfun edâus salâte vettebeûş şehevâti fe sevfe yelkavne gayyâ(gayyen)

    59. Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.


  • 19/MERYEM-60: İllâ men tâbe ve âmene ve amile sâlihan fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne şey'â(şey'en).

    60,61. Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun va'di kesinlikle gerçekleşir.


  • 19/MERYEM-61: Cennâti adninilletî vaader rahmânu ibâdehu bil gayb(gaybi), innehu kâne va'duhu me'tiyyâ(me'tiyyen)

    60,61. Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun va'di kesinlikle gerçekleşir.


  • 19/MERYEM-62: Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(selâmen), ve lehum rızkuhum fîhâ bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen)

    62. Orada boş söz işitmezler. Yalnızca (meleklerin) "selâm!" (deyişini) işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da vardır.


  • 19/MERYEM-63: Tilkel cennetulletî nûrisu min ibâdinâ men kâne takıyyâ(takıyyen)

    63. İşte bu, kullarımızdan Allah'a karşı gelmekten sakınanlara miras kılacağımız cennettir.


  • 19/MERYEM-64: Ve mâ netenezzelu illâ bi emri rabbik(rabbike), lehu mâ beyne eydînâ ve mâ halfenâ ve mâ beyne zâlik(zâlike), ve mâ kâne rabbuke nesiyyâ(nesiyyen)

    64. (Cebrail, şöyle dedi: ) "Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdekiler, arkamızdakiler ve bunlar arasındakiler hep O'nundur. Rabbin unutkan değildir."


  • 19/MERYEM-65: Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ fa'budhu vastabir li ibâdetih(ibâdetihî), hel ta'lemu lehu semiyyâ(semiyyen)

    65. (Allah) göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Şu hâlde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmede sabırlı ol. Hiç, O'nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun?


  • 19/MERYEM-66: Ve yekûlul insânu e izâ mâ mittu le sevfe uhracu hayyâ(hayyen)

    66. İnsan, "Öldüğümde gerçekten diri olarak (topraktan) çıkarılacak mıyım?" der.


  • 19/MERYEM-67: E ve lâ yezkurul insânu ennâ halaknâhu min kablu ve lem yeku şey'â(şey'en)

    67. İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?


  • 19/MERYEM-68: Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ(cisiyyen)

    68. Rabbine andolsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz. Sonra onları kesinlikle cehennemin çevresinde diz üstü hazır edeceğiz.


  • 19/MERYEM-69: Summe le nenzianne min kulli şîatin eyyuhum eşeddu aler rahmâni ıtiyyâ(ıtiyyen)

    69. Sonra her bir topluluktan, Rahman'a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız.


  • 19/MERYEM-70: Summe le nahnu a'lemu billezîne hum evlâ bihâ sıliyyâ(sıliyyen)

    70. Sonra, oraya girmeye en lâyık olanları muhakkak ki en iyi biz biliriz.


  • 19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen)

    71. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.


  • 19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen)

    72. Sonra Allah'a karşı gelmekten sakınanları kurtarırız da zalimleri orada diz üstü çökmüş hâlde bırakırız.


  • 19/MERYEM-73: Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne keferû lillezîne âmenû eyyul ferîkayni hayrun makâmen ve ahsenu nediyyâ(nediyyen)

    73. Âyetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman, inkâr edenler, inananlara, "İki topluluktan hangisinin bulunduğu yer daha hayırlı meclis ve mahfili daha güzeldir?" dediler.


  • 19/MERYEM-74: Ve kem ehleknâ kablehum min karnin hum ahsenu esâsen ve ri'yâ(ri'yen)

    74. Biz onlardan önce, mal-mülk ve görünümü daha güzel olan nice nesilleri helâk ettik.


  • 19/MERYEM-75: Kul men kâne fîd dalâleti fel yemdud lehur rahmânu meddâ(medden), hattâ izâ raev mâ yûadûne immel azâbe ve immes sâah(sâate), fe se ya'lemûne men huve şerrun mekânen ve ad'afu cundâ(cunden)

    75. (Ey Muhammed!) De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler.


  • 19/MERYEM-76: Ve yezîdullâhullezînehtedev hudâ(huden), vel bâkıyâtus sâlihâtu hayrun inde rabbike sevâben ve hayrun mereddâ(meredden)

    76. Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.


  • 19/MERYEM-77: E fe raeytellezî kefere bi âyâtinâ ve kâle le ûteyenne mâlen ve veledâ(veleden).

    77. Âyetlerimizi inkâr edip "Bana elbette mal ve evlat verilecek!" diyen kimseyi gördün mü?


  • 19/MERYEM-78: Ettalaal gaybe emittehaze inder rahmâni ahdâ(ahden)

    78. Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân'dan bir söz mü almış?


  • 19/MERYEM-79: Kellâ, se nektubu mâ yekûlu ve nemuddu lehu minel azâbi meddâ(medden).

    79. Hayır! (İş onun dediği gibi değil). Biz, onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız!


  • 19/MERYEM-80: Ve nerisuhu mâ yekûlu ve ye'tînâ ferdâ(ferden)

    80. Onun (ahirette sahip olacağını) söylediği şeylere biz varis olacağız ve o bize tek başına gelecek.


  • 19/MERYEM-81: Vettehazû min dûnillâhi âliheten li yekûnû lehum ızzâ(ızzen)

    81. Onlar, kendileri için kuvvet ve şeref (kaynağı) olsunlar diye, Allah'tan başka ilâhlar edindiler.


  • 19/MERYEM-82: Kellâ, se yekfurûne bi ibâdetihim ve yekûnûne aleyhim dıddâ(dıdden)

    82. Hayır! İlâhları, onların ibadetlerini inkâr edecekler ve kendilerine düşman olacaklar.


  • 19/MERYEM-83: E lem tere ennâ erselneş şeyâtîne alel kâfirîne teuzzuhum ezzâ(ezzen)

    83. Kâfirlerin başına, onları durmadan (günaha ve azgınlığa) tahrik eden şeytanları gönderdiğimizi görmedin mi?


  • 19/MERYEM-84: Fe lâ ta'cel aleyhim, innemâ neuddu lehum addâ(adden)

    84. Ey Muhammed! Şu hâlde, onların azaba uğramalarını istemekte acele etme. Biz onlar için ancak (takdir ettiğimiz günleri) sayıp durmaktayız.


  • 19/MERYEM-85: Yevme nahşurul muttekîne iler rahmâni vefdâ(vefden)

    85,86. Allah'a karşı gelmekten sakınanları Rahmân'ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!


  • 19/MERYEM-86: Ve nesûkul mucrimîne ilâ cehenneme virdâ(virden)

    85,86. Allah'a karşı gelmekten sakınanları Rahmân'ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz günü düşün!


  • 19/MERYEM-87: Lâ yemlikûneş şefâate illâ menittehaze inder rahmâni ahdâ(ahden)

    87. Rahmân'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.


  • 19/MERYEM-88: Ve kâluttehazer rahmânu veledâ(veleden)

    88. Onlar, "Rahmân, bir çocuk edindi" dediler.


  • 19/MERYEM-89: Lekad ci'tum şey'en iddâ(idden)

    89. Andolsun, siz çok çirkin bir şey ortaya attınız.


  • 19/MERYEM-90: Tekâdus semâvâtu yetefattarne minhu ve tenşakkul ardu ve tehırrul cibâlu heddâ(hedden)

    90,91. Rahman'a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir!


  • 19/MERYEM-91: En deav lir rahmâni veledâ(veleden)

    90,91. Rahman'a çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir!


  • 19/MERYEM-92: Ve mâ yenbagî lir rahmâni en yettehıze veledâ(veleden)

    92. Hâlbuki Rahmân'a bir çocuk edinmek yakışmaz.


  • 19/MERYEM-93: İn kullu men fîs semâvâti vel ardı illâ âtir rahmâni abdâ(abden)

    93. Göklerdeki ve yerdeki herkes Rahman'a kul olarak gelecektir.


  • 19/MERYEM-94: Lekad ahsâhum ve addehum addâ(adden)

    94. Andolsun, Allah onları ilmiyle kuşatmış ve tek tek saymıştır.


  • 19/MERYEM-95: Ve kulluhum âtîhi yevmel kıyâmeti ferdâ(ferden)

    95. Onlar(ın her biri) kıyamet günü O'na tek başına gelecektir.


  • 19/MERYEM-96: İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti se yec'alu lehumur rahmânu vuddâ(vudden)

    96. İnanıp salih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır.


  • 19/MERYEM-97: Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihil muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ(ludden)

    97. Ey Muhammed! Biz, Allah'a karşı gelmekten sakınanları Kur'an ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık.


  • 19/MERYEM-98: Ve kem ehleknâ kablehum min karn(karnin), hel tuhıssu minhum min ehadin ev tesmeu lehum rikzâ(rikzen)

    98. Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlardan hiçbirini hissediyor yahut onların bir fısıltısını olsun işitiyor musun?




Diyanet İşleri Meali (Yeni)

22a.jpg 22a.jpg
 
Allah razı ve hoşnut olsun abi,çok ibretlik bir sure düşündürücü :( ibret alanlardan olabiliriz inşaallah
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Kanlı Kilise - Moğolların Azize Meryem Kilisesi
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    1K
Meryem Atmaca - 1800 Türk Askerini Ruslardan Kurtaran Vatansever
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Biyografiler
  • 0    2K
FETİH Suresi Latin Harfli Okunuşu ve Türkçe Meali
  • Celik
  • Celik,
  • Sureler ve Türkçe Mealleri
  • 1    181K
İnşirah Suresi Faziletleri
  • deniz feneri
  • deniz feneri,
  • Dini Konular
  • 9    9K
Kadir Suresi nin Faziletleri
  • deniz feneri
  • deniz feneri,
  • Dini Konular
  • 0    6K
Geri