Ansiklopedi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)

Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilâttır.

Devletin millî güvenlik politikasının hazırlanmasıyla ilgili her konuda istihbaratın tek elde toplanabilmesi amacıyla, 22 Temmuz 1965 tarihinde TBMM tarafından 644 sayılı kanun kabul edilmiş ve bu kanun ile kuruluşun adı Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) olarak değiştirilmiştir. Kanun ile MİT'in bir Müsteşar tarafından yönetilmesi ve Müsteşar'ın, kanun ile belirlenen görevlerin yerine getirilmesinde sadece Başbakan'a karşı sorumlu olması öngörülmüştür.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)
MİT, yaklaşık 19 yıl süre ile faaliyetlerini 644 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda yürütmüş, ancak süratle değişen ve gelişen koşulların ışığında yeni bir yasal düzenlemeye gidilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu amaçla, 1 Kasım 1983 tarihinde 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanunu çıkarılmış olup, kanun 1 Ocak 1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Teşkilât-ı Mahsusa

Ülkelerin birbirlerine yönelik siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri faaliyetleri ile beklentilerinin önceden saptanması ihtiyacının zaman içerisinde giderek artması, haber almaya dönük yapılanmaların varlığını zorunlu kılmıştır.

Türkiye'de, sistemli ve organize nitelikte istihbarat örgütü kurma girişimleri, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında başlamıştır. Siyasi birliğin korunması, ayrılıkçı hareketlerin önlenmesi ve özellikle yabancı devletlerin Ortadoğu üzerinde odaklaşan faaliyetlerinin izlenebilmesi için bireysel bazda ve sınırlı nitelikte sürdürülen istihbarat çalışmalarının bir merkezden organize biçimde yürütülmesine ihtiyaç duyulmuş ve 17 Kasım 1913 tarihinde Enver Paşa tarafından Teşkilât-ı Mahsusa isimli istihbarat örgütü kurulmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında askeri ve paramiliter hareketler gerçekleştirerek önemli görevler üstlenen bu örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.

Karakol Cemiyeti

İstanbul'un işgalinden sonra millî uyanışın başlaması ile kişiler kendi kendilerine çeşitli örgütler kurmuşlardır. Bu örgütlerin birisi de kimilerine göre hala yaşayan ‘karakol’ örgütüdür. Bu örgüt ve diğer örgütler birleşmesi ile MİT adını almışlardır.

5 Şubat 1919 tarihinde kurulan mütareke döneminin ilk gizli direniş grubu, İstanbul'da kurulan Karakol Cemiyeti`dir. 1918 Ekim sonları veya Kasım başlarında Talat Paşa`nın direktifi ile kurulan Cemiyet`in kurucuları arasında, Kurmay Albay Kara Vâsıf, Emekli Yüzbaşı Bahâ Said, Albay Galatalı Şevket ve Yenibahçeli Şükrü Beyler gibi İttihatçı kişiler bulunmakta idi. Kısa zamanda örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Karakol Cemiyet`in Millî Mücadele`ye yaptığı en büyük hizmet, İstanbul`dan Anadolu`ya silâh ve cephane ile subayların kaçırılmasını sağlaması, İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi kuruluşların plânlarını ve faaliyetlerini Mustafa Kemal Paşa`ya haber vermesi olmuştur. Ancak Cemiyet, Bolşevikler ile gizli ilişkilere girmesi ve kendi başına Millî Mücadele`ye sahiplenme çalışmalarında bulunması sebepleriyle Anadolu Ordusu kadrosuna dahil edilmemiş, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul`un İtilaf Devletleri tarafından işgali sırasında da liderlerinin tutuklanmaları ile büyük bir darbe yemiş ve nihayet Erzurum ve Sivas Kongreleri`nin kararlarını uygulamak için seçilen Heyet-i Temsiliye`nin emri üzerine faaliyetlerine son verilmiştir.

Düşman gemileri 13 Kasım 1918`de artık İstanbul limanlarında demirlemiş durumdadır. 15 Mayıs 1919`da düşman İzmir`dedir. İngilizler ile onları destekleyen veya onların desteklediği gizli servisler askerlerin gidemediği yerlerde, İstanbul merkezli bir harekat ile Anadolu`da Osmanlı`dan kalan her karış toprak parçasında bir işgal ve nüfuz kavgasına girişmişlerdir. İttihatçı ve Teşkilâtı Mahsusacı avı başlatılmıştır. Türk kurum, kuruluşları işletilmez hale getirilmiştir, korunmak gerekmektedir. Çareyi İttihatçılar ile Teşkilât-ı Mahsusacılar birlikte bulurlar. Ortak düşmana karşı ortak mücadele verilecektir. Teşkilât-ı Mahsusa`nın son başkanı Hüsamettin Ertürk`ün de içinde bulunduğu yeni bir örgüt kurulacaktır. Örgütün kuruluşundan ülkeden kaçan Enver, Cemal ve Talat Paşalar haberdardır. Talat Paşa`nın da oluruyla İttihatçıların ünlü iaşe nazırı Kara Kemal ile Kurmay Albay Kara Vasıf Bey ilk görüşmeleri yaparlar. Daha sonra yeni örgütün kurulması için yapılan çalışmalarda bir öncü daha belirlenir. Bu kişi Karadeniz Boğaz Komutanı Galatalı Şevket Bey`dir. Yeni örgütün kuruluş toplantısı 5 Şubat 1919 tarihinde Avukat Refik İsmail Bey`in Sultanhamam`daki yazıhanesinde yapılır. Toplantıda Galatalı Şevket Bey örgütün başkanlığına seçilir. Örgütün adı Baha Sait Bey`in isteği üzerine Kara Vasıf Bey ve Kara Kemal Beyler`in adından esinlenilerek "Karakol" olarak belirlenir. Örgüt öncelikle İttihatçılara ve Teşkilât-ı Mahsusacılara karşı girişilen saldırılara karşı koyacaktır. Ancak bu yapılanma giderek genişler. Bireysel savunmanın yerini Anadolu`nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı koyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu`da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme adeta ittihatçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadolu`da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır. Türk kökenli en büyük istihbarat gücü olan Karakol Örgütü`nün kuruluş şeması ve çalışmaları şöyledir:

Kurucusu ve Başkanı: Albay Kara Vasıf
Yönetim Kurulu Üyeleri: Albay Galatalı Şevket, Yarbay Kemalettin Sami Gökçe, Yarbay Edip Servet Tör, Baha Sait, Kara Kemal, Binbaşı Ali Rıza, Binbaşı Ali Çetinkaya, Üsküdar Grubu Başkanı Yenibahçeli Şükrü Oğuz, Topkapı Grubu Başkanı Yarbay Hüsamettin Ertürk (sonra Albay), İslam Kadınlar Birliği Başkanı Naciye Faha Hanım, ...
Başlıca Müfrezeler ve Önde Gelen Adlar: Yahya Kaptan, Küçük Arslan, Büyük Arslan, İpsiz Recep, Bulgar Sadık, Dayko, Yüzbaşı Nail, Yalovalı İbo, Gebzeli Rıfat Kaptan, Kuşçubaşı Eşref önde gelen isimler olarak sayılabilir.

Mustafa Kemal istihbarat servisi kurma gereği duyuyor

« ... Muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz... »
(Mustafa Kemal Atatürk, 1925)
Karakol Örgütü ile Ankara arasında ortaya çıkan bu sorunlar, Mustafa Kemal`i yeni arayışlara yöneltecektir. Mustafa Kemal örgütün İttihatçı yapısından oldukça rahatsızdır. Hatta görüşmeleri sırasında Kara Vasıf`a Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri dışında oluşturulan bu örgütün müstakil çalışmalarına karşı olduğunu belirtmiştir. 16 Mart 1920`de yaşanan baskın olayından sonra tutuklanan Karakol Örgütü yöneticilerinden Şevket ve Kara Vasıf Beylerin İngilizlerce Malta`ya sürgün edilmeleri Karakol Örgütü`nü zor durumda bırakır. Bu, İngilizlerin bir çökertme operasyonudur. İngilizler tarafından Malta`ya sürülenler bu örgütün belkemiğidirler. Bu isimlerden bazı önemli olanları şunlardır: Albay Galatalı Şevket (İstanbul Merkez Komutanı), Albay Kara Vasıf (Karakol Örgütünün Kurucusu), Ali Sait Paşa, Refet Paşa, Ali Fethi Okyar, Ali İhsan Paşa, Hacı Mehmet Paşa (Enver Paşa'nın Babası) ve birçok önemli isim Malta`ya sürülmüştür. Aslında örgüt İttihatçılık anlamında dağılmaz ve sürer. Mustafa Kemal daha sonra bu örgütün çalışmalarını zararlı bulduğunu belirtecektir. Malta sürgününün ardından toparlanma çalışmaları sırasında Karakol Cemiyeti büyük bir gedik verecektir. Bu istihbarat açığının adı Mustafa Sagir`dir. Karakol cemiyetinin içine sızan İngiliz gizli servisi elde ettiği adamlarıyla Mustafa Sagir adlı ajanı Ankara`ya gönderir ve Mustafa Kemal`i öldürmekle görevlendirir. Bu konuda ortaya çıkan sorun, Ankara hükümetince halledilir. Ancak grup resmen 1920`de dağıtılır. Örgütün dağılması emrini veren otoritenin Ankara olduğu ve Mustafa Kemal`in bu örgüte karşı duyduğu güvensizliğin bunda etkili olduğu kesindir. Bu arada geride kalanlar küçük istihbarat, kaçakçılık, sabotaj grupları olarak çalışırlar. İttihatçıların muhalif hareketleri ancak 1923`te Milli Mücadeleden sonra bitirilebilecektir.

Zabitân, Yavuz, Hamza ve Felâh Grupları

Karakol Cemiyeti'nin dağılmasından sonra Zabitân ve Yavuz gibi çeşitli istihbarat grupları oluşturulmuş, bunlardan 23 Eylül 1920 tarihinde faaliyete geçen Hamza Grubu'nun adı 31 Ağustos 1921 tarihinde Felâh Grubu olarak değiştirilmiş, istihbarat grupları Kurtuluş Savaşı sonuna kadar faaliyetlerini sürdürebilmiştir.

Askerî Polis Teşkilâtı

İstihbarat örgütleri arasındaki dağınıklığı gidermek, ordu içerisine sızan düşman casusluk faaliyet ve propagandasına karşı koymak amacıyla 18 Temmuz 1920 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı tarafından Askerî Polis Teşkilâtı (A.P. veya P.) kurulmuştur. Savaş yıllarında başarılı hizmetler veren örgütün faaliyetlerine 21 Mart 1921 tarihinde son verilmiştir.

Tetkik Heyeti Âmirlikleri

Askerî Polis Teşkilâtı'nın kapatılmasının istihbarat faaliyetleri açısından kısa bir süre doğurduğu boşluk ise, yine Genelkurmay Başkanlığı tarafından kurulan ve 1 Nisan 1921 - 22 Haziran 1922 tarihleri arasında Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde faaliyet gösteren Tedkik Heyeti Âmirlikleri vasıtasıyla giderilmiştir.

Müsellâh Müdâfaa-i Milliye

Edinilen tecrübelerin ışığında ve belirlenen yeni hedeflere ulaşılabilmesi amacıyla bu defa Enver Paşa tarafından Müsellâh Müdâfaa-i Milliye isimli bir istihbarat grubu kurulmuştur. TBMM Hükümeti, 3 Mayıs 1921 tarihinde kısa adı "M.M." (MİM MİM) olan bu örgüte resmiyet kazandırmıştır.
Tedkik Heyeti Âmirlikleri Anadolu'da faaliyetlerini sürdürürken, "M.M." örgütü asker ve sivil kesimden oluşmuş kadrolarıyla, İstanbul'da büyük bir ajan ve haber ağı kurmayı başarmış, Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması faaliyetlerini organize etmiş, düşman karargahlarına, işbirlikçi gruplara ve yabancı misyona sızarak çok sayıda önemli belge ve bilgiler elde etmiştir. Millî Mücadele sırasında düşman faaliyetlerine karşı oluşturulan çeşitli istihbarat gruplarıyla da işbirliği yapan örgütün faaliyetleri, İstanbul'un kurtuluşundan sonra 5 Ekim 1923'de son bulmuştur.

Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti

İstihbarat örgütlerinin kapatılmasından ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasından sonra, 1926 tarihine kadar geçen dönem içinde haber alma çalışmaları, Ordu Müfettişlikleri İstihbarat Şubeleri tarafından yürütülmüştür.
Daha sonra Atatürk, 1925 yılı sonunda, gelişmiş devletlerdeki istihbarat kuruluşlarına benzer, çağdaş bir örgütün kurulması talimatını vermiştir. Bunun üzerine, Avrupa ülkelerinde eğitilen kadroların da katılımıyla, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın 6 Ocak 1926 tarihli emri doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk istihbarat kuruluşu olan Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti (M.E.H./MAH) kurulmuştur. Teşkilât, 5 Ocak 1927 tarihinde şeklen İçişleri Bakanlığı'na bağlanmıştır. 6 Ocak 1926 - 5 Ocak 1927 tarihleri arasındaki bir yıllık dönem çalışmaları, dönemin yöneticileri tarafından Riyâset'in kuruluşuna hazırlık dönemi olarak değerlendirilmiş ve bir gün sonraki 6 Ocak 1927 tarihi MAH'ın kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir.
Kuruluşuyla başkanlığına Şükrü Âli Ögel'in getirildiği MAH, Millî İstihbarat Teşkilâtı mensupları için bir simge olarak önemini korumakta ve MİT'in tarihi kökleriyle gelecek arasında kuvvetli bir bağ oluşturmaktadır.
MAH, duyulan ihtiyaçlara bağlı olarak zaman içerisinde birkaç kez küçük yapısal değişiklikler geçirmiş ve 1965 yılına kadar Türkiye'nin istihbarat faaliyetini başarıyla yürütmüştür.
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Ansiklopedi
  • 7    1K
Kaan (MMU) - Milli Muharip Uçak
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    115
Metin Milli (1943-2023)
  • Ugur
  • Ugur,
  • Biyografiler
  • 0    366
Dakikada 80 Atış Yapan Milli Deniz Topu
  • Ugur
  • Ugur,
  • Güncel
  • 0    656
Karadenizli sevilen sanatçı Cimilli İbo yaşamını yitirdi
  • Kaptan43
  • Kaptan43,
  • Güncel
  • 1    834
Geri