Hayvanlar Alemi Nesli Tükenen Hayvanlar (Türkiye'de ve Dünya'da)

Dünya'nın varoluşundan günümüze kadar birçok canlı türü tükenmiştir.Maalesef insanoğlu elindekinin kıymetini her zaman onu kaybettikten sonra anlıyor.Dünyanın doğal bir dengesi vardır ve bu doğal denge içinde bazı canlıların yokolması tabiidir. Ancak işin içine insanoğlu faktörü girdiğinde,doğal dengeye müdahale etmemek mümkün olmuyor.

Doğal afetler, yerküre değişimleri ve iklim tabii olarak doğal dengenin bir unsuruyken, insanoğlunun faaliyetleri bu canlı türlerinin birçoğunun neslinin tükenmesinde etkin rol oynamıştır ve günümüzdede buna devam etmektedir. Ayrıca doğrudan avlanma sonucunda da bir çok canlı türünün nesli sona ermiştir.

Dünya üzerinde Yaşayan beşyüzden fazla türün nesli tamamen tükenmiştir.

Dinozorlar


Dinozorlar Dinozorlar
Dinozorlar 160 milyon yıl civarında kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Yeryüzünde bulunan yaklaşık 1000 dinazor türünün 65 milyon yıl önce çoğu türün nesli tükenmiştir.

Dinazorların nasıl yokolduğuna dair birçok iddia gündeme atılmıştır. Bunlardan en kabul göreni Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez'in ileri sürdükleri "dinozorların sonunun 65 milyon yıl önce yaklaşık 10km çapında bir göktaşının Dünya'ya çarpmasıyla nesillerinin tamamen sona erdiği" fikridir.


Moa Kuşu


 Moa Kuşu soyu tükenmiş bir kuş cinsidir . Moa Kuşu soyu tükenmiş bir kuş cinsidir .
700 yıl kadar önce soyu tükenen Moa, tüm zamanların en büyük kuşuydu. Yeni Zelanda'ya özgü bu dev kuşun neden yok olduğu bulundu. İnsanlar Yeni Zelanda'ya ayak bastıklarında Moalar neredeyse tükenmek üzereydi. Kemiklerin büyüme sürecini araştıran Turvey, devekuşuna benzer dev kuşun on yıl kadar devam eden çocukluk dönemi yüzünden soylarının tükendiğini saptadı.

Moalar on yıl içinde büyümelerine karşın, günümüzdeki kuşlar sadece bir yıl içinde yetişkin hale geliyorlar. Ve hiçbiri yaş halkası oluşturmuyor, bu fenomen sadece kış uykusuna yatan kuşlardan bilinmekte. Öte yandan 240 kilo ağırlığında olan uçma yetisi bulunmayan dev kuşlar sadece bitkiyle beslendikleri için neredeyse hiç rakipleri bulunmuyordu. Fakat varolan düşmanları da çok tehlikeliydi. Moa kendisini korumak için heybetli görüntüsünden yararlanamıyordu bile. Dev pençeli kartallar, pençelerini Moaların boyunlarına geçirerek bir çırpıda yere seriyordu. Fakat bu zararsız dev kuşların en büyük düşmanı insandı. Maoriler 1280 yılında Yeni Zelanda'ya geldiklerinde uzun yavruluk dönemi yüzünden kolay yakalanabilir kuşları henüz üreme dönemine gelmeden önce birer birer öldürüp yok ettiler diyor bilim adamları.

Mamut


Mamut Mamut
4,5 m boy ve 8 ton ağırlığa kadar varan bu cinsin son üyeleri M.Ö. 1700 yılında yaşamıştır. Bulunan en eski mamut kalıntıları 4 milyon yaşındadır.

Mamutların neslinin tükenmesinin nedeni de tam olarak bilinmemekle birlikte, aşırı avlanma ya da buzul çağı sonundaki iklimsel değişimlerin buna neden olabileceği ileri sürülmektedir.


Hazar Kaplanı - Pers Kaplanı (Panthera tigris virgata)


Hazar Kaplanı Hazar Kaplanı
En batıda Türkiye olmak üzere Hazar denizi, Kafkasya'da İran, Türkmenistan, Afganistan'ın kuzey kesimlerinde yaşardı. Ayrıca Moğolistan ve Irak'ta da izleri bulunmuştur.

Bengal kaplanından daha küçüktür. Tüyleri sık, çizgileri soluktur. Gövde ve boyun altı beyaz ve daha sarkıktır. Kulaklar, kısa ve küçüktür. Rengi, Bengal kaplanına benzer. Bacakların dış kısımları, sarıdır, ve iç tarafı beyazdır. Bu alt türün kuyruğu, sarıdır, ve sarımsı beyaz çizgiler vardır. Kışın saçı çok uzundur, iyi gelişmiş bir karın yelesi ve kısa bir ense yelesi vardır.

Yaşam şekli
Hazar kaplanları yalnız yaşayan hayvanlardır. Çiftleşme mevsiminde erkek ve dişi birlikte görülür. Erkek kaplan dişiden daha büyüktür. Genelde çiftleşme kış veya bahar döneminde gerçekleşir. Kaplanların çiftleşme dönemi yirmi-otuz gün kadar sürer. Yaklaşık olarak 100 günlük bir gebelik döneminden sonra dişi kaplanlar üç yavru doğurur. Bu yavrular doğduğunda kördür ve on gün sonunda gözleri açılır. Yavrular yaşamlarının ilk sekiz haftasında anne sütüyle beslenir. Bu esnada baba hiçbir sorumluğu üzerine almaz. On bir haftadan sonra yavrular avlanmaya başlar.


Anadolu Panteri (Pantherea Pardus Tulliana)


Anadolu pars'ı, Orta Doğu ve Batı Asya'da yaygın olan İran leoparının (Panthera pardus saxicolor) Anadolu'da yaklaşık 30 yıl öncesine kadar yaşamış olan bir ırkıdır. Anadolu parsı Ege ve Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde, daha çok ormanlık ve dağlık alanlarda yaşamıştır. Yaklaşık ömürleri 20 yıldır. Doğal yaşam alanları ve av kaynaklarının azalması parsları insanların yaşadığı yerlere yönlendirmiş ve bu da genellikle vurularak ya da zehirlenerek öldürülmelerine yol açmıştır. Anadolu'da varlığı 1974 yılından bu yana güvenilir şekilde kanıtlanamamıştır. Bundan dolayı en son bireyin 1974'de Beypazarı'nda vurulduğu kabul edilmektedir.

* Anadolu Aslanı : En son 1890 yılında vurulmuştur.

* Anadolu Kaplanı : Son Kaplan 1970 yılında öldürülmüştür.


Hubara


Hubara Hubara
Hubara; Kanarya Adaları, kuzey Afrika ve Pakistan'da nesli tükenmekte olan,Anadolu'da ise nesli tamamen tükenmiş bir kuş türüdür.Hubara kuşları, etlerinin afrodizyak etkisi olduğuna inanlar tarafindan acımasızca avlanıyor.

Pakistan'da safariye çıkan Suudi Arabistanlı prens Fahd bin Sultan ve beraberindeki ekip,soyu tükenmekte olan iki bine yakın hubara kuşunu katletti.

Dünya genelinde sayılarının her yıl yüzde 20 ile yüzde 29 oranında azaldığı belirtilen hubara kuşları,Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası CITES sözleşmesi kapsamında koruma altında.

Özellikleri
Yaklaşık 60 cm büyüklüğünde ve 140 cm kanat açıklığındadır.Kahverengi yukarısı ve beyaz aşağısı vardır, boynunun kenarlarının aşağısında siyah bir çizgi vardır. Uçuşta, uzun kanatlardaki büyük siyah alanları ve uçuş tüylerinde kahverengiyi gösterirler. Chlamydotis macqueenii türünden ufakça daha küçük ve daha koyu renktir. Eşeyler benzerdir ama dişi daha küçüktür ve daha gri yukarıya sahiptir. Diğer toygiller gibi, bu türün, baş ve boğazın beyaz tüylerini kaldıran ve başı geri çekiyor olan gösterişli bir göstermesi vardır.


Tasmanya kaplanı


Tasmanya kaplanı Tasmanya kaplanı
20. yüzyılda soyu tükenen Avustralya'ya özgü büyük bir etçil keselidir.Tasmanya kaplanının yaşayan en yakın akrabasının,tasmanya canavarı veya numbat olduğu sanılıyor. Tasmanya kaplanı, keseli memeli türündendir ve Tazmanya kaplanının sonuncusu, 1936 yılında Hobart hayvanat bahçesinde ölmüştü.

Soyu tükenen Tazmanya kaplanı geri getirmek amacıyla Avustralyalı ve Amerikalı bilim adamları ilk kez soyu tükenmiş olan Tazmanya kaplanının (thylacine) DNA'sını, yaşayan bir organizma olan fare embriyosunda kullandı.

Tazmanya kaplanının DNA'sının canlı bir organizmada harekete geçmesi için yapılan çalışmada, bir müzede etanol içinde saklanan 100 yaşındaki Tazmanya kaplanından alınan Col2A1 geninin bir kıkırdağın içinde üretilen fare embriyosuna enjekte edildi.Önümüzdeki on yıl içinde soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmenin mümkün olacagı açıklandı.
 
böyle düşüncesizce insanlarıda biz avlayalım ki nesli tükensin :megafon: bu arada saolun çok iyi oldu ödevim için çok guzel :selamlama::eek:k:
 
Aaa yazık o hayvancıklara
 
milodon, nam-ı değer kılıç dişli kaplan. Kuzey Amerika'da neredeyse 2 milyon yıl hüküm sürmüş, doğasına uygun, sağlam yapılı bir etçil avcı. Varoluş hikayesi 10 binlerde sona ermiş olsa da, hakkında konuşmaktan büyük keyif alıyoruz (bana kalırsa öğlen arası çay molasında harika bir sohbet konusudur).

Günümüz aslanları ile kıyas mı yapmak istiyorsunuz? Afrika bunun için en iyi bölgelerden biri olacaktır ve 3 metre boyları, 200 kilogram ağırlıkları ile tükenmenin eşiğindeki o büyük ihtişam sahibi yırtıcılar sizi selamlayacaktır. 3 milyondan itibaren ise, 350 kilograma varabilen (bu en iri erkek aslandan %25 daha ağır olduğunu gösterir) Smilodon, selam vermeden önce düşünülmesi gereken bir diğer hayvan türüdür.

Dönemini mamutlarla, antik bizonlarla, dev tembel hayvanlarla (tembel tanımı H. sapiens bakış açısı ile konmuş zırva bir tanımdır) ve diğer hayvan türleriyle paylaşıyordu.

Smilodon'un mamut dahil, birçok diğer hayvan türünü alt etmeyi başardığını düşünüyoruz. Muhtemelen kısa suratlı dev ayı ile başedebilen, yegane yırtıcı idi. Darwinci doğal seçilim cimridir, veriyorsa ''çoğu zaman'' gerektiği ve adapte olabilmesi için vermiştir. Bunun belki de kas yapısına yansıyan en ihtişamlı örnekleri arasına, en azından H. sapiens sapiens bakış açısı ile, ilk beşe girer. Çok kalın ön ayaklarının üzerinde geniş bir göğüs yükselir. Göğüsün üzerinde yer alan çok gelişkin boyun kasları, çok etkili ısırabildiğine işaret eder. Arka ayakları, ön ayaklarına kıyasla görece daha kısadır. Derisi nasıldı? Bu sorunun cevabı için günümüz türlerine bakmak ve Smilodon'un yaşadığı iklimsel coğrafi izolasyonu temel almak yeterli olacaktır. Smilodon, büyük bir ihtimalle, leke tarzında göz alıcı desenlere sahipti. Bu durumda Borneo bulutlu leoparının kendisine bir göz atmanızda fayda var diye düşünüyorum. Kısa kuyruğuna bakarak iyi bir koşucu olmadığını söylebiliriz (hatırlayın, çitanın kuyruğunu adeta bir dümen gibi kullanışını). Bundan dolayı daha yavaş ve dolayısıyla daha iri hayvanları hedef alıyordu (başka bağlamda kayırılmış bir kısa kuyruk ve doğaya yansıyışı). Kuzey Amerika, Buzul Çağı süresince, iri diğer hayvan türleri ile doluydu. Darwinci doğal seçilimin bu bağlamdaki cömertliği, Smilodon'a kısa bir kuyruk ve güçlü kas yapısı olarak avantaj sağlamıştı. Büyük ön pençeleri ile, koşucudan çok güreşçiyi andırıyordu.
Diğer yandan günümüz aslanları sürü avı yaparlar ama leoparlar yalnız avcıdır. Güreşçi Smilodon, büyük bir ihtimalle, sürü avı yapmış olmalıdır. Bu büyük bir ihtimaldir; çünkü, elimizde kalçası çıkmış, kalçasının etrafındaki kasları parçalanmış, enfeksiyona maruz kalmış bir Smilodon fosilimiz var. Aşıklı Höyük Neolitik yerleşiminde karşılaştığımız, kafatasına açılan deliğin etrafında süreci ve iyileşmeyi tanımlayan bir yapılanma söz konusu olduğu gibi, Smilodon'da belli bir iyileşme yapılanmasına sahip olmuştur (Aşıklı Höyük kadınını iyileştiren etmenlerden biri şüphesiz aldığı destek olmuştur). Yalnızlık ölüm getirirdi ama Smilodon sürüsünden yardım almış ve belli bir süre daha yaşamayı başarmıştır. Sosyal bir diğer hayvan türü ile karşı karşıyayız. Başka bir görüş, kurtlara benzer yaşamış olabileceklerini söylüyor; yani, tek eşliliğe sadıktı ve bu onu iyileşmeye götürdü.

Smilodon'un günümüz aslanlarından ayrıldığı önemli bir konu vardır. Smilodon'un erkeği ve dişisi aynı ebatlara sahiptir.
 
Teşekkürler
 
Neden herseye bir care vrda neslin tukenmsine yok anlayamiyorum
 
:selam:saolun işime yaradı fakat hayvanlar ölmemeli bunun için yürüyüş var

yer=kızılay meydan
 
:selam:saolun işime yaradı fakat hayvanlar ölmemeli bunun için yürüyüş var yer=kızılay meydan

Evet hayvanlar ölmemeli ve bunu her fırsatta dile getirmeliyiz fakat hayvan haklarını koruma bahanesiyle yasadışı eylem yapmama kaydiyle.
Kızılay'dan kastınız Ankara Kızılay Meydanı ise,hatırlatmak isterimki bu meydan tüm yürüyüş ve gösterilere kapalıdır.Siyaset yapmak uğruna hayvanları istismar etmeyelim derim."Gezi Park'ında ağaçların istismar edildigi gibi"...

"Ankara ilinde 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümleri uyarınca, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yerler önceden belirlenmiş ve ilan edilmiştir. Kızılay Meydanı belirlenmiş ve ilan edilmiş mahallerden olmadığı gibi ayrıca mezkûr Kanunun 22. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alanlar içerisinde toplantı yapılamaz hükmüne amirdir".
 
ama bunu adam bilerek vurmamış bi çoban hayvanlarını otlatırken üzerine gelmiş oda anlayamamış vurmuş bilse vurmaz!
 
Hayvanların nesli tükeniyorsa insanlar neden vuruyorlar...
 
Geri