Ansiklopedi Türkiye

Türkiye veya resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti, başkenti Ankara olan ve Avrupa ile Asya kıtalarının her ikisinde de toprağı bulunan ülkedir. Ülke topraklarının büyük bölümü Anadolu Yarımadası'nda, bir bölümü ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları; batıda Yunanistan ve Bulgaristan, doğuda Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan (Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti) ve İran, güneyde ise Irak ve Suriye'dir.

Türkiye, kadim ekinsel mirasa sahip demokratik, lâik, merkeziyetçi ve anayasal bir cumhuriyettir. 1924 anayasası ile devletin resmî dini İslam olarak kabul edilmişken, 1928 anayasa değişikliği ile bu ibare kaldırılmıştır. Laiklik ilkesi ise 1937 yılında anayasaya konulmuştur. Ülkenin resmi dili Türkçe olup, yaygın din İslam'dır.

Oğuzlar, bugün Türkiye (Halk Latincesinde "Türklerin Yurdu" anlamına gelen Turchia sözcüğünden türemiştir) olarak bilinen alana 11. yüzyılda göç etmeye başlamıştır. Göç, Selçukluların Bizanslılar karşısında elde ettikleri Malazgirt Zaferi'yle hızlanmıştır. Birçok küçük beylik ve Anadolu Selçuklu Devleti, Anadolu'yu Moğol istilalarına kadar yönetmiş ve 13. yüzyılda Osmanlı Beyliği Anadolu'yu birleştirerek Doğu Avrupa, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'yı yöneten bir devlet hâline gelmiştir. I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisinin ardından çöken Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesi İtilaf Devletlerince işgal edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki genç bir subay kadrosunun örgütlediği başarılı direnişin ardından 1923 yılında ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Türkiye, günümüzde bağımsız yedi Türk devletinden biridir. Avrupa Konseyi'ne, NATO'ya, OECD'ye, AGİT'e ve G-20'ye üye olarak Batı dünyasıyla bütünleşmiştir. 1963 yılından beri Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun ortağı ve 1995 yılından beri Gümrük Birliği'nin üyesi olan Türkiye, 2005 yılında Avrupa Birliği ile tam üyelik görüşmelerine başlamıştır. Türkiye aynı zamanda Türk Konseyi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlere üye olarak ABD ve Avrupa Birliğinin yanı sıra Balkanlar, Kafkasya, Orta ve Güney Asya, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile yakın siyasî, ekonomik, ve kültürel ilişkiler geliştirmiştir.

Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki geçiş yolları üzerindeki konumu Türkiye'ye anlamlı bir güç ve önem kazandırmaktadır. Türkiye, siyaset bilimciler ve ekonomistlere göre stratejik konumu, büyük ekonomisi ve askeri kabiliyetiyle bir bölgesel güçtür.

Köken​

İlk Türk-Kağanlığı 552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin bölgelerinde Göktürk Kağanlığı adıyla kurulmaktadır. "Türk" adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. Çinliler o dönemde Türklerin adını Tūjué olarak kullanırlar. Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Ceneviz ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turkmenia olarak tanımladıklarını belirtir.Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, Haçlı Seferi vak'ayinamesinde geçmektedir. Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga Nehri'nden Orta Avrupa'ya kadar uzanan saha için kullanılmıştır." Bu kullanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiye’si, Arpad Hanedanı'nın kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. yüzyıllarda Mısır Memlûkleri de Türkiye adını kullanmışlardı: "ed-devlet üt Türkiya" (1250-1387).Osmanlı Devleti'nde, 19. yüzyıla kadar Türkiye adı kullanılmadı; Devlet-i Âliyye, Devlet-i Osmaniye, Memalik-i Şahane, Diyar-ı Rum adları kullanıldı. Fakat dış dünyanın zaman zaman Osmanlı İmparatorluğu yerine Türkiye adını kullandığı bilinmektedir. O dönemde yabancı dillerle çizilmiş haritalara bakıldığında bu durum açıkça ortadadır. Daha sonra, Jön Türkler arasında Osmaniye yerine Türkistan, Türkeli, Türkili gibi adlar önerildiyse de, Orta Asya'da Türkistan adlı bir bölge olduğundan bu benimsenmedi.Anayasada (1921) "Türkiye" adı yazıldı ve 1923'te cumhuriyetin ilanı ile devletin resmi adı Türkiye Cumhuriyeti olarak kesinleşti.

Tarih öncesi Anadolu ve Doğu Trakya​

Türkiye sınırları içinde kalan Anadolu Yarımadası, dünyanın en eski kalıcı yerleşim bölgelerinden biridir. Çeşitli eski Anadolu milletleri bölgede, Cilalı Taş Devri'nin başlangıcına ve Büyük İskender'in fethine kadar varlığını sürdürdü. Bu halkların çoğu Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolu olarak kabul edilen Anadolu dillerini konuştu.Bazı bilim insanları Hint-Avrupa dillerinin, yine eski Anadolu dillerinden olan Hitit dili ve Luvi dilinden yayıldığını öne sürdü. Ayrıca Türkiye'nin Avrupa kıtasında kalan bölümünü oluşturan Doğu Trakya ise kırk bin yıl öncesine dayanan bir yerleşim tarihine sahiptir ve bölgenin sakinleri tarıma başlayarak milattan 6000 yıl önce Cilalı Taş Devri'ne geçmiştir. Göbekli Tepe, bilinen en eski dini yapının bulunduğu yerdir ve geçmişi MÖ 10.000 tarihine kadar uzanır. Orta Anadolu'nun güneyinde kalan Çatalhöyük, Cilalı Taş Devri ile Bakır Çağı'na ait çok büyük bir yerleşim yeridir ve Temmuz 2012'de UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne dahil edilmiştir. Biga Yarımadası'nda yer alan Troya antik kentinde Cilalı Taş Devri'nde başlayan yerleşmeler ise Demir Çağı'na kadar devam etmiştir.

Anadolu'nun bilinen ilk sakinleri, Hatti ve Hurri toplumlarıdır. Hint-Avrupa milletlerinden olmayan bu iki toplum, yaklaşık olarak MÖ 2300'lü yıllarda Orta ve Doğu Anadolu'da yaşadı. Hatti ve Hurriler, Hint-Avrupa milletlerinden olan Hititlerin MÖ 2000–1700 yıllarında Anadolu'ya gelmesiyle yerini Hititler'e bıraktı. Hititler, bölgedeki ilk büyük krallığı MÖ 13. yüzyılda kurdular ve tarihteki ilk yazılı antlaşma olarak bilinen Kadeş Antlaşması'nı Mısırlılar ile yaptılar. Asurlular, MÖ 1950 ve MÖ 612 yılları arasında günümüz Türkiye'sinin güneydoğu topraklarını fethetti ve yerleşti.

Hitit İmparatorluğu'nun MÖ 1180'li yıllarda çöküşünü takiben, Hint-Avrupa milletlerinden olan Friglerin kurdukları Frigya, MÖ 7. yüzyılda Kimmerler tarafından tahrip edilmesine kadar Anadolu'da üstünlük elde etti. Frigya'dan sonra Lidya, Karya ve Likya yönetimleri bölgede hüküm sürdü.

Antik çağ ve Bizans dönemi​

Anadolu'nun sahil şeridinde MÖ 1200 yıllarında büyük ölçüde Aiol, İyon ve Yunan yerleşimleri başladı. Milet, Efes, Smyrna (şu anki İzmir) ve Byzantion (daha sonra Konstantinopolis ve İstanbul) gibi çok sayıda şehir, bu koloniciler tarafından kuruldu.

Anadolu, MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda Antik İran'da kurulan ilk Pers devleti olma özelliği taşıyan Ahameniş İmparatorluğu tarafından fethedildi ancak Büyük İskender tarafından imparatorluğun ortadan kaldırılmasıyla bölgenin sahibi Makedon Krallığı oldu. Büyük İskender döneminde kültürel homojenlik ve Helenleşme hareketi başlatıldı ancak MÖ 323 yılında İskender'in ölümüyle Makedon Krallığı bölündü ve Anadolu'da küçük Helenistik krallıklar (Bitinya, Kapadokya, Pergamon ve Pontus dahil olmak üzere) ortaya çıktı. Daha sonra, MÖ 1. yüzyılda bu krallıklar Roma Cumhuriyeti'nin bir parçası haline geldi. Büyük İskender'in fetihleriyle başlattığı Helenleşme hareketi ise Roma döneminde hızlandırıldı, bu nedenle daha önceki yüzyıllarda var olan Anadolu dilleri ve kültürlerinin nesli tükendi; yerini Yunan dil ve kültürü aldı.

324 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin, imparatorluğun başkentini Byzantion'a taşıdı ve şehrin adını Yeni Roma (daha sonra Konstantinopolis ve günümüzde İstanbul) olarak değiştirdi. Roma İmparatorluğu, Hun Türkleri'nin doğudan batıya doğru göç etmesiyle Avrupa'da başlayan Kavimler Göçü'nün (375) sonucunda çıkan karışıkların etkisiyle 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonralarda Bizans olarak da anılmaya başlanan Doğu Roma, 1453 yılına kadar varlığını devam ettirdi.

Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu​

Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu
İslamiyet dinini kabul eden Oğuz Türkleri'nin Kınık boyuna mensup olan Selçuklular, 9. yüzyılda Hazar Denizi ve Aral Gölü'nün kuzeyine yerleştiler. 1040 yılında Gazneliler ile yaptıkları Dandanakan Muharebesi'nin kazandılar ve ardından bölgede Büyük Selçuklu Devleti'ni kurdular.

11. yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular, Anadolu'nun doğu bölgelerine yerleşmeye ve akınlar yapmaya başladı. Bizans ile yaptıkları ilk büyük muharebe olan Pasinler Muharebesi'ni (1048) kazandılar. 1071'de gerçekleşen Malazgirt Meydan Muharebesi'nin de galibi oldular, böylece "Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı", Anadolu'da Türkleştirme hareketi başladı. Bölgede yaygın olan Hıristiyanlık ile ağırlıklı olarak konuşulan Yunanca, Türklerin Anadolu'ya girişi ile birlikte yerini İslam dini ve Türk diline bıraktı.

13. yüzyılda, özellikle Kösedağ Muharebesi'nden (1243) sonra Anadolu'daki Selçuklu otoritesi son bulmaya başladı. Otorite boşluğunda ortaya Anadolu Türk beylikleri ortaya çıktı. Bu beyliklerden, Osman Gazi tarafından kurulan Osmanlı, iki yüzyıl içinde Anadolu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Levant'ı hâkimiyeti altına aldı. Osmanlı padişahı II. Mehmed, 1453'te İstanbul'u fethetti ve Bizans İmparatorluğu'nu yıktı. Bu olay tarihçiler tarafından Orta Çağ'ın sonu, Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi.

1514 yılında I. Selim (1512–1520), Çaldıran Muharebesi'nde Safevî hükümdarı Şah İsmail'i yenerek imparatorluğun sınırlarını doğu yönünde genişletti; 1517'de Mısır'da hüküm süren Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak halifeliğin Osmanlı Hanedanı'na geçmesini sağladı. Kanuni Sultan Süleyman olarak da bilinen I. Selim'in oğlu I. Süleyman, saltanatının ilk yıllarında Belgrad'ı ele geçirerek Orta Avrupa içlerine ilerlemeye başladı; Macaristan'ı egemenliği altına altı. Ayrıca Kanuni döneminde ve sonrasında Hint Okyanusu'nda hâkimiyet kurmak için Portekiz İmparatorluğu'na karşı seferler düzenlendi.

Osmanlı, 16. ve 17. yüzyılda, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde tarihinin zirvesine ulaştı. Bu dönemde batıda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ve Lehistan ile çeşitli anlaşmazlıklar yaşadı.[28] Osmanlı Donanması, denizde çeşitli başarılar kazandı. 1538'de yapılan Preveze Deniz Muharebesi'nde Barbaros Hayreddin Paşa'nın Haçlılar'ı mağlup etmesinden sonra imparatorluğun Akdeniz'deki kontrolü arttı. Doğuda ise, Safevîler ile dinsel farklılıklardan ve toprak anlaşmazlıklarından kaynaklanan bazı çatışmalar zaman zaman savaşa dönüşmekteydi.

Osmanlı, zirvesine ulaştıktan sonra duraklama dönemini yaşadı ve 19. yüzyıl başlarından itibaren gerilemeye başladı. Bozulan iç huzur ve sık sık çıkan isyanlarla birlikte toprak kayıpları arttı; askeri güç, ekonomik denge bozuldu. Rus Çarlığı ile yapılan savaşların birçoğu başarısızlıkla sonuçlandı. 1911'de İtalya Krallığı ile yapılan Trablusgarp Savaşı sonucunda Trablusgarp kaybedildi, aynı dönemde Balkan Birliği'ne karşı yapılan Birinci Balkan Savaşı sonucunda Balkan topraklarının neredeyse tamamı kaybedildi. II. Abdülhamid'in tahttan inmesine sebep olan 31 Mart Olayı'ndan sonra İttihat ve Terakki Fırkası yönetimde etkin bir biçimde söz sahibi oldu. İmparatorluk, I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri yanında girdi. İttifak grubu savaştan yenik çıktı, 30 Ekim 1918'de İtilaf Devletleri ile Osmanlı arasında Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı. 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı topraklarını İtilaf grubu arasında paylaştırdı; ancak yürürlüğe konulamadı.

Türkiye Cumhuriyeti​

turkiye-mulki-idare-haritasi.png turkiye-mulki-idare-haritasi.png

I. Dünya Savaşı bitiminde imzalanan Mondros'tan sonra İtilaf Devletleri tarafından İstanbul, İzmir ve diğer Osmanlı topraklarının işgali, Türk Ulusal Hareketi'ni ortaya çıkardı. Çanakkale Savaşı'nın (1918) öne çıkan isimlerinden biri olan Mustafa Kemal Paşa'nın, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışı ile Misak-ı Millî sınırları içinde kalan ülke topraklarının bütünlüğünü korumayı amaçlayan Türk Kurtuluş Savaşı başlatıldı. 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da açılmasıyla Ankara Hükûmeti, ülke topraklarındaki ikinci hükûmet olarak ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı'nda cephelerde kazanılan başarıların sonuncusu, Batı Cephesi'nde Yunanistan Krallığı'na karşı kazanıldı; cephedeki Türk kuvvetleri 9 Eylül 1922'de zafer elde etti. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Kurtuluş Savaşı'nın sonuna gelindi. Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı ve altı asırdan fazla varlığını devam ettiren Osmanlı İmparatorluğu tarih sahnesinden silindi. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile Misak-ı Millî'nin büyük bölümü gerçekleştirildi; yeni hükûmet uluslararası anlamda tanındı ve 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilan edilmesi ile "Türkiye Cumhuriyeti" resmen kuruldu. Yeni devletin başkenti Ankara oldu. Lozan gereğince yapılan Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi ile, Türkiye'deki 1.1 milyon Rum-Ortodoks ile Yunanistan'daki 380.000 Türk-Müslüman yer değiştirdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal, birçok inkılap yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile kendisine "Atatürk" soyadını verdi.

II. Dünya Savaşı'nda Türkiye, uzun süre tarafsızlığını korudu ancak savaşın son aylarında, 23 Şubat 1945'te Müttefik Devletler'in yanında yer aldı.[34] 26 Haziran 1945'te ise Birleşmiş Milletler'in kurucu üyelerinden biri oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'da çıkan komünist isyanının bastırılmasında karşılaşılan zorluklar ve Sovyetler Birliği'nin Türk Boğazları'nda askeri üs talep etmesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1947'de Truman Doktrini'ni ilanıyla sonuçlandı. Doktrin, Türkiye ve Yunanistan güvenliğini sağlamayı amaçladı, askeri ve ekonomik destek sağlandı. Her iki ülke de 1948 yılında Avrupa ekonomisinin yeniden inşası için Marshall Planı ve OECD'ye dahil edildi, daha sonra 1961 yılında OECD'nin kurucu üyesi haline geldi.

Kore Savaşı'na (1950–53) Birleşmiş Milletler kuvvetleri ile birlikte katılan Türkiye, 1952 yılında NATO'ya üye oldu. 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta gerçekleşen darbe ve yaşanan toplumlar arası çatışma, Türkiye'nin Garanti Antlaşması'nda kendisine verilen hakları kullanarak 20 Temmuz 1974'te adaya asker çıkarmasıyla sonuçlandı. 15 Kasım 1983'te adanın kuzeyinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu; ancak yalnızca Türkiye tarafından tanındı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin tek partili dönemi, 1946'da son buldu ve çok partili dönem başladı. Ancak ilerleyen zamanlarda, 1960, 1971, 1980 ve 1997 yıllarında çeşitli askerî müdahaleler yapıldı. 1980'li yıllarda ekonominin serbestleştirilmesinden bu yana ülke, güçlü bir ekonomik büyüme ve daha fazla siyasi istikrar kazanmıştır.

Ordu​

Türk Silahlı Kuvvetleri; Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri olmak üzere üç bölümden oluşur. İç emniyeti sağlama ve askeri işlevleri olan Jandarma ile Sahil Güvenlik, barış zamanında İçişleri Bakanlığı'na, savaş zamanında Kara ve Deniz kuvvetlerine bağlıdır. Cumhurbaşkanı tarafından atanan ve görevlerinden dolayı başbakana karşı sorumlu olan Genelkurmay Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni komuta edip yönlendiren en üst düzey birimdir. Bakanlar Kurulu, millî güvenlik ve ülke savunması için yeterli silahlı kuvvetlerin hazırlanması konularında meclise karşı sorumludur.Ancak savaş ilan etme, yabancı ülkelere asker gönderme veya yabancı ülke askerlerinin Türkiye'ye konuşlanmasına izin verme yetkileri yalnızca meclise aittir. General Necdet Özel, 4 Ağustos 2011'den bu yana Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Sağlık sorunu olmayan her erkek Türk vatandaşının eğitim durumu ve iş yerine bağımlı olarak üç hafta veya on iki ay (bir yıl) arasında değişen bir süre için askerî hizmet yapması gerekmektedir.Türkiye'de vicdanî ret uygulaması bulunmamaktadır ve askerlik yerine sivil bir alternatif sunulmamaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, beş bölümde hizmet veren ve sadece bir milyondan fazla üniformalı personeli bulunan Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri'nin ardından NATO'nun ikinci büyük silahlı gücüdür. Türkiye, 2003 yılından bu yana Eurocorps için askeri personel katkısı yapmaktadır ve Avrupa Birliği Savaş Grupları içinde yer almaktadır. Ayrıca; Almanya, Belçika, Hollanda ve İtalya ile birlikte, nükleer paylaşım politikasına dahil olan beş NATO üyesi ülkeden bir tanesidir.

1998 yılında yapılan açıklamada Türkiye; tanklar, avcı uçakları, helikopterler, denizaltıları, savaş gemileri ve saldırı tüfeklerini kapsayan ve 160 milyar ABD dolarına mâl olan bir modernizasyon programına başladı. Diğer taraftan ülke, Müşterek Saldırı Uçağı programının üçüncü seviye katılımcısıdır.

Türk Ordusu, 1950'li yıllardan bu yana Birleşmiş Milletler ve NATO üyesi olarak uluslararası ortamda çeşitli ülkelerde yer almıştır. Somali'de ve eski Yugoslavya'da barış görevlerinde, Birinci Körfez Savaşı'nda koalisyon güçlerine destek olmak amacıyla bulunmuştur. Türk Askeri, birçok yerde Mehmetçik adıyla da anılmaktadır. 36.000 Mehmetçik, uluslararası arenada de facto bir yönetim olarak kabul edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni korumaktadır ancak bu askeri varlık, Kıbrıs Cumhuriyeti ile uluslararası toplum tarafından yasadışı işgal gücü olarak kabul edilmektedir ve birkaç Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kınanmıştır. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'da istikrar sağlamak amacıyla başlattığı Afganistan Savaşı'nda da bir NATO üyesi olarak 2001 yılından bu yana asker bulundurmaktadır.Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2006 yılında ülkenin Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) harekâtına katkı sağlamasını onayladı ve böylece Türk Askeri, Lübnan'da da yer almaya başladı.
 
Nato
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Türkiye'de İlk Kez "Albino Çakal" Görüntülendi
  • Ugur
  • Ugur,
  • Hayvanlar Alemi
  • 0    145
Tesla Türkiye’de İlk Showroom Mağazasını Açtı
  • Ugur
  • Ugur,
  • Motorlu Araçlar
  • 0    189
Türkiye'de Çayın Tarihi
  • Ugur
  • Ugur,
  • Tarih
  • 0    5K
Türkiye'nin En Zeki İli Eskişehir
  • Ugur
  • Ugur,
  • Güncel
  • 0    230
Geri