Ansiklopedi Yassıada Yargılamaları

Yassıada Yargılamaları, 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti yönetiminin, darbeyi gerçekleştiren cunta tarafından kurulan özel bir mahkemede yargılandığı davalar dizisi. Yargılamalar Demokrasi ve Özgürlük Adası (eski adıyla Yassıada)'nda yapıldığı için bu isimle anılırlar. İki eski bakan ve bir başbakanın idam edilmesiyle sonuçlanan yargılamalar, Türk siyasi hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki tartışmalar günümüzde de sürmektedir.
yassadamah.jpg yassadamah.jpg


Olayların gelişimi​

27 Mayıs hareketinden sonra Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'le birlikte tutuklananlar Marmara Denizindeki Yassıada'da hapsedilerek kötü muameleye tutulmuşlardır. 12 Haziran 1960'ta kabul edilen bir yasayla DP yöneticilerinin ve bunların suçlarına katılanların yargılanması amacıyla Yüksek Adalet Divanı'nın kurulması kararlaştırıldı. Sanıkların sorumluluklarını araştırmak ve Yüksek Adalet Divanı'na verilip verilmemelerinin gerekip gerekmediğine karar vermek üzere de Yüksek Soruşturma Kurulu oluşturuldu. Yüksek Adalet Divanı'nın kararları kesin olduğundan hiçbir itiraz ya da temyiz imkânı olmayacak, ama ölüm cezalarının infazı Milli Birlik Komitesi'nin (MBK) onayına bağlı olacaktı. 6 Ekim 1960'ta MBK'nın kararıyla Yüksek Adalet Divanı başkanlığına Yargıtay 1. Ceza Dairesi başkanı Salim Başol, Yüksek Adalet Divanı başsavcılığına da Yüksek Soruşturma Kurulu üyesi Altay Ömer Egesel getirildi.

Açılan davalar​

Yassıada Yargılamaları'na 14 Ekim 1960'ta başlandı. Eski Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, son Bakanlar Kurulu üyeleri, TBMM Başkanı ve Başkanvekilleri ile Tahkikat komisyonu üyesi olan ve Tahkikat kaomisyonu kurulmasına dair teklif veren milletvekilleri olmak üzere 395 milletvekili, eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'un da aralarında bulunduğu 592 sanık, anayasayı ihlal ve öteki suçlardan yargılandılar. Adnan Menderes bir vesile ile savunma hakkının kısa kesildiğini belirttiğinde, mahkeme başkanı Salim Başol'un, "Sizleri buraya tıkan irade böyle istiyor" dediği iddia edilir.15 Eylül 1961'de mahkeme kararları açıklandı. Açıklanan kararlar ile 592 sanıktan 123'ü beraat etti. 5'i hakkında açılan dava düştü. 15'i idam, 31'i müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Geriye kalan 418 sanık hakkında ise muhtelif hapis cezaları verilmiştir. Hakkında idam cezası verilenler şunlardır: Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Emin Kalafat, Agah Erozan, Ahmet Hamdi Sancar, Bahadır Dülger, Baha Akşit, İbrahim Kirazoğlu, Nusret Kirişçioğlu, Zeki Erataman, Osman Kavrakoğlu ve Rüştü Erdelhun. Bu cezalardan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile ilgili olanlar infaz edildi.

Aralarında Eski Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı ve Bakanlarında bulunduğu 395 sanık eski milletvekilinin aldığı cezalar ise şöyledir:
İdam:14, Müebbet:29, 20 yıl:1, 15 yıl:3, 10 yıl:17, 8 yıl:2, 7 yıl:7, 6 yıl:15, 5 yıl:96, 4 yıl 2 ay:164, Beraat:47.
Yüksek Adalet Divanında yargılanan 395 milletvekillinden hayatta kalanlar dokuz kişidir. Milletvekillerinden Sami Soylu 23 Mayıs 2013'te vefat etmiştir.

Köpek Davası (14 Ekim 1960 - 24 Ekim 1960)​

Afganistan Kralı, Celal Bayar'a çok değerli "Afgan Tazısı" cinsi bir köpek hediye etmiştir. Hayvana bir süre, devlet çiftliğinde bakılmıştır. Daha sonra Celal Bayar bu köpeği Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesine 20.000 liraya sattırıp, bu parayla da bir köyde çeşme yaptırmıştır. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Tarım Bakanı Nedim Ökmen'in nüfuz ve makamlarını suistimal ederek, kendi çıkarlarına bu satışı yaptıkları iddiası ile açılan davada sanıklar mahkûm olmuşlardır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir cumhurbaşkanının yargılandığı ilk davadır. 1924 Anayasası'nın Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetten yargılanabilir maddesi mevcuttu. Türk Ceza Kanununun 146. maddesindeki vatana ihanet suçu kullanılarak yargılanmasının yolunu açılmıştır.

6-7 Eylül Olayları Davası (20 Ekim 1960 - 5 Ocak 1961)​

Yassıada spor salonunda gerçekleştirilen ikinci davanın konusu 6-7 Eylül Olayları'nın DP hükümetince çıkartıldığına dair suçlamadır. Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Fuad Köprülü, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Emniyet Müdürü Alaaddin Eriş, İzmir Valisi Kemal Hadımlı, Selanik başkonsolosu Mehmet Ali Balin ve diğerleri Selanik'te Atatürk'ün evinin bombalanması ve Rum azınlığın evlerinin yağmalanmasının organizasyonunu yapmakla suçlanıp, 5 ile 10 yıl ağır hapis, kamu hizmetlerinden sürekli men cezası istenildi. Savunma Türk hükümetinin tertip etmesi asla doğru değildir denilerek yapıldı. Sanıklardan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve İzmir Valisi Kemal Hadımlı mahkum oldu, diğer sanıklar beraat etti.

Bebek Davası (31 Ekim 1960 - 22 Kasım 1960)​

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, cunta yönetimi tarafından Türkiye Cumhuriyeti 23. Hükümeti başbakanı Adnan Menderes'e ve Zeynep Kamil Hastanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey'e, "yeni doğmuş gayri meşru çocuğu öldürmek ve bu suça azmettirmek" gerekçesiyle açılmış davadır. Adnan Menderes'in, metresi olan opera sanatçısı Ayhan Aydan'dan olan çocuğunu, doğuma giren Dr. Fahri Atabey'e öldürttüğü iddia edildi. Ayhan Aydan'ın sanık olarak dinlendiği davadan, Menderes ve Atabey beraat ettiler. Bebek Davası, cunta yönetiminin Adnan Menderes aleyhinde açtığı 13 dava arasından beraatle sonuçlanan tek davadır.

Vinileks Şirketi Davası (4 Kasım 1960 - 26 Kasım 1960)​

Maliye bakanı Hasan Polatkan'ın şirkete usülsüz kredi sağladığı ve bunun üzerine 110.000 lira rüşvet aldığı iddia edilmiştir. Adnan Menderes ve Hasan Polatkan'ın nüfuzlarını kullanarak "Vinileks" firmasına Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi verdirmekle suçlanmışlardır. Adnan Menderes tarafından kurulan bu Bankanın 27 Mayıs darbesine kadar Umum Müdürlüğü'nü yapan ve 1961 seçimlerinden sonra tekrar aynı Bankanın Genel Müdürlüğüne getirilecek olan Sabahattin Tulga yaptığı savunmada krediyi, suni deri imal ederek ithal ikamesi yapacak bu firmanın karlı olacağına inandıkları için verdiklerini; nitekim darbe sonrası işbaşına gelen yeni Banka yönetiminin de aynı firmaya ilave kredi vererek bu firmanın kredi limitini iki misli arttırdığını belirtmiştir. Buna rağmen bu mahkeme Menderes ve Hasan Polatkan'ı bu davadan da suçlu bulmuştur. Polatkan, 7 yıl ağır hapis ve memuriyetten men cezası alırken, şirket yetkilileri de ceza almışlardır.

Dolandırcılık Davası (8 Kasım 1960 - 3 Aralık 1960)​

Eski bakanlardan Hayrettin Erkmen ve Zeyyat Mandalinci, ABD’ye yaptıkları geziden artan dövizleri geri vermemek iddiasıyla yargılandı. Her iki bakanda bu davadan beraat etmiştir.

Arsa Davası (8 Kasım 1960 - 26 Kasım 1960)​

Tarım Bakanı Nedim Ökmen, hükümeti, eşine ait arsaları fahiş fiyattan satın almaya zorlamaktan yargılanmış ve mahkum olmuştur.

Ali İpar Davası (15 Kasım 1960 - 19 Ocak 1961)​

Bu davada, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Medeni Berk ve Hayrettin Erkmen ile İpar Transport şirketinin sahibi armatör Ali İpar döviz yasasını ihlal etmek iddiasıyla yargılanmışlar ve mahkum olmuşlardır.

Değirmen Davası (18 Kasım 1960 - 3 Aralık 1960)​

Ticaret Bakanı İbrahim Sıtkı Yırcalı yolsuz kredi kullanımı suçuyla yargılandı. Zaman aşımına uğradığından dava düştü.

Barbara Davası (21 Kasım 1960 - 20 Aralık 1960)​

Refik Koraltan'ın bir Alman hizmetçi getirmek ve kendisine döviz tahsis ederek Döviz Kanunu’nu ihlal etmesi suçlaması ile, Hasan Polatkan ve Refik Koraltan yargılanmış ve her ikisi de mahkum olmuşlardır.

Örtülü Ödenek Davası (25 Kasım 1960 - 2 Şubat 1961)​

Adnan Menderes ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Başbakanlık örtülü ödeneğini yasalara aykırı biçimde kullanmaktan yargılandılar ve mahkum oldular.

Radyo Davası (29 Kasım 1960 - 26 Aralık 1960)​

Adnan Menderes ve yedi eski bakan, "devlet radyosunu, siyasal amaçlarına alet ederek partizanca kullanmak, muhalefete radyoyu kullanma hakkını tanımamak ve bu suretle anayasayı ihlal etmek" suçlamasıyla yargılanmışlar ve mahkum olmuşlardır.

Topkapı Olayları Davası (2 Aralık 1960 - 17 Nisan 1961)​

İnönü, Manisa ve İzmir'den sonra 4 Mayıs 1959 tarihinde İstanbul'a gelmiş ve Yeşilköy Havalimanı'ndan şehir merkezine giderken Topkapı'da önce trafik müdürü tarafından durdurulmuş ve sonra halkın saldırısına uğramıştır. Polisler ve askerler müdahale etmemişlerdir. Ancak o sırada Binbaşı Kenan Bayraktar'ın emriyle askerler müdahale etmiş ve İnönü kurtarılmıştır.

Celal Bayar, Adnan Menderes, bakanlar ve milletvekillerinden oluşan toplam 60 sanık, "4 Mayıs 1959 tarihinde Topkapı'da İsmet İnönü'ye karşı bir suikast düzenlemek amacıyla halkı kışkırttıkları" suçlamasıyla yargılanmışlardır. Aralarında Celal Bayar ve Adnan Menderes'in de bulunduğu toplam 17 sanık mahkum olmuş, 43 sanık ise beraat etmiştir.

Çanakkale Olayı Davası (27 Aralık 1960 - 10 Mart 1961)​

Adnan Menderes ve üç eski bakan, "CHP'li iki milletvekilinin seyahat özgürlüğünü engellemek" suçlamasıyla yargılanmışlar ve mahkum olmuşlardır.

Kayseri Olayı Davası (9 Ocak 1961 - 20 Nisan 1961)​

2 Nisan 1960 tarihinde Kayseri'ye gelen İsmet İnönü'nün treni, vali Ahmet Kınık'ın emriyle durduruldu. Kendisine İnönü'nün Himmet Dede Demiryolu İstasyonu'nda trenin durdurulması ve yolunun kesilmesi için emir verilmiş Binbaşı Selahattin Çetiner, "Sizin yolunuzu kesmek ve sizin Kayseri'ye gitmenize engel olmaktansa intiharı tercih ederim" sözlerini söylemiştir. Olaydan sonra emekli edilmiş; ancak Danıştay Kararı ile göreve iade edilmiş, daha sonra orduda Generalliğe kadar yükselmiş, 12 Eylül Darbesi sonrası kurulan hükümette İçişleri Bakanlığı yapmıştır. Zorlukla yoluna devam eden İsmet İnönü'yü Kayseri'de 50 bin kişi karşılamıştı.

"CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün seyahat özgürlüğünü engellemek" suçuyla yargılanan 13 sanıktan 8 tanesi beraat etmiş, içlerinde Celal Bayar ve Adnan Menderes'in de bulunduğu 5 sanık mahkum olmuştur.

Demokrat İzmir Davası (12 Ocak 1961 - 5 Mayıs 1961)​

"2 Mayıs 1959 tarihinde halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik" suçuyla yargılanan 24 sanıktan 8 tanesi beraat etmiş, içlerinde Adnan Menderes'in de bulunduğu 16 sanık mahkum olmuştur.

Üniversite Olayları Davası (2 Şubat 1961 - 27 Temmuz 1961)​

28 Nisan'da İstanbul'da 29 Nisan'da Ankara'da çıkan öğrenci olayları meydana gelmişti. İstanbul'da çıkan olaylarda yaklaşık 40 öğrenci yaralanmış ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polisin kurşunuyla öldürülmüştür.

Bu olaylarla ilgili açılan bu davada 118 sanık yargılandı. Demokrat Partili bakanların yanı sıra bazı Silahlı Kuvvetler mensupları ile Emniyet görevlileri bu davada yargılandılar. Kanunlara aykırı olarak üniversiteyi basmak, halka ateş açmak ve yasalara aykırı olarak sıkıyönetim ilan etmek suçuyla yargılanan 118 sanıktan 84 tanesi mahkum olmuş, 34 tanesi ise beraat etmiştir.

İstimlak Davası (17 Nisan 1961 - 21 Haziran 1961)​

Adnan Menderes ve 9 eski devlet memuru, İstanbul'da birçok vatandaşın mülkünü bedelini tam olarak ödemeden istimlak etmek iddiasıyla yargılanmışlardır. Adnan Menderes, bu davada mahkum olmuştur.

Vatan Cephesi Davası (27 Nisan 1961 - 5 Eylül 1961)​

Demokrat Parti'nin önde gelenlerinden 22 kişi, "Vatan Cephesi’ni kurarak, bu örgütü bir sınıfın başka bir sınıf üzerinde tahakkümü için araç olarak kullanmak" suçlamasıyla yargılanmışlardır. Aralarında Celal Bayar ve Adnan Menderes'in de bulunduğu 19 sanık mahkum olmuş, 3 sanık ise beraat etmiştir.

Anayasa İhlali Davası (11 Mayıs 1961 - 5 Eylül 1961)​

Türk Ceza Kanununun 146. maddesinde düzenlenmiş olan, anayasayı ihlal suçu olarak nitelendirilen ve devlet aleyhine işlenmiş cürümler kapsamında açılan davadır. Sanıkların anayasayı ihlal suçunu işledikleri yönündeki iddia temel olarak milletvekili oldukları dönemde yapılan ve Yassıada Mahkemesi tarafından anayasaya aykırı olarak kabul edilen kanunların yapımında mecliste olumlu oy kullanmış olmaları gerekçesine dayandırılmıştır.

Türk Ceza Kanunu'nun 146. Maddesini ihlal eden 8 suç sayılmıştır:

  1. 1951 ve 1953 yıllarında CHP’nin mallarına el konulması,
  2. Kırşehir'in CMP'ye oy verdiği için 1954 yılında ilçe yapılması, böylelikle halkın siyasal inançlarından dolayı cezalandırılması,
  3. 1953 yılında, hükümete 25 yıllık hizmet süresini dolduran yargıçları emekliye ayırma hakkı tanıyan kanunu çıkartarak yargı bağımsızlığının ihlal edilmesi,
  4. 1954 ve 1957 yıllarında Seçim Kanunu'nun demokrasiye aykırı olarak değiştirilmesi,
  5. 1956 yılında, toplantı ve gösterileri kısıtlayıcı kanunların çıkartılması,
  6. 1960 yılında art niyetle Tahkikat Komisyonu'nun kurulması,
  7. Tahkikat Komisyonu’na olağanüstü yetkiler verilmesi,
  8. Tahkikat Komisyonu’na verilen olağanüstü yetkilerle anayasanın fesih ve ilgasına yeltenilmesi.
Mahkeme bu suça istinaden, bazı sanıkların idamına, bazılarının da ömür boyu veya ağır hapse mahkum edilmelerine hükmetmiştir.

Bu davanın iddiasını dayandırdığı konu, 1924 Anayasası'nın 17.maddesinde de güvence altına alınmış, "Yasama dokunulmazlığı"' ya da "Milletvekili dokunulmazlığı" olarak adlandırılan kavram ile ihtilaf etmektedir.

Madde 17:Hiçbir mebus Meclis dâhilindeki rey ve mütalâasından ve beyanatından ve Meclisteki rey ve mütalâasının ve beyanatının Meclis haricinde irat ve izharından dolayı mesul değildir. Gerek intihabından evvel gerek sonra aleyhine cürüm isnat olunan bir mebusun maznunen isticvabı veya tevkifi veyahut muhakemesinin icrası Heyeti Umumiyenin kararına menuttur. Cinaî cürmü meşhut bundan müstesnadır. Ancak bu takdirde makamı aidi Meclisi derhal haberdar etmekle mükelleftir. Bir mebusun intihabından evvel veya sonra aleyhine sâdır olmuş cezai bir hükmün infazı mebusluk müddetinin hitamına talik olunur. Mebusluk müddeti esnasında müruru zaman cereyan etmez.

1924 Anayasası​

Parlamento üyeleri hakkında, suç işlediklerinden bahisle, parlamentonun izni olmadan, gözaltına alma, tutuklama gibi bazı cezai takibat işlemlerinde bulunulamaması esasını güvence altına alan bir hukuk siteminin, bir davranışı anayasa tarafından koruma altına alırken ceza kanunu ile anayasayı ihlal suçu olarak düzenleyeceği düşünülemeyeceği esası davanın siyasi yanını vurgulamaktadır.

Cezaların infazı​

Millî Birlik Komitesi, 15 idam cezasından Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile ilgili olanları onayladı. Ancak Celâl Bayar'ın cezası, 65 yaşının üstünde bulunması sebebiyle müebbet hapis cezasına çevrildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan hakkındaki cezalar 16 Eylül 1961'de, Adnan Menderes hakkındaki ceza ise 17 Eylül 1961'de İmralı Adasında infaz edildi.

Millî Birlik Komitesi'nin İdamlar Hakkındaki Oylaması​

KABUL:13, RET:9

#İsimOyu
1Orgeneral Cemal GürselRET
2Orgeneral Fahri ÖzdilekRET
3Tuğgeneral Sıtkı UlayRET
4Kurmay Binbaşı Suphi GürsoytrakRET
5Kurmay Yarbay Suphi KaramanRET
6Kurmay Yüzbaşı Kamil KaravelioğluRET
7Kurmay Albay Osman KöksalRET
8Deniz Kurmay Binbaşı Selahattin ÖzgürRET
9Kurmay Albay Sami KüçükRET
10Kurmay Albay Ekrem AcunerKABUL
11Kurmay Yarbay Refet AksoyoğluKABUL
12Tuğgeneral Mucip AtaklıKABUL
13Hava Kurmay Binbaşı Emanullah ÇelebiKABUL
14Kurmay Binbaşı Vehbi ErsüKABUL
15Kurmay Yarbay Kadri KaplanKABUL
16Kurmay Albay Fikret KuytakKABUL
17Kurmay Yarbay Sezai OkanKABUL
18Tuğgeneral Mehmet ÖzgüneşKABUL
19Kurmay Binbaşı Şükran ÖzkayaKABUL
20Hava Kurmay Albay Haydar TunçkanatKABUL
21Kurmay Yarbay Ahmet YıldızKABUL
22Kurmay Albay Muzaffer YurdakulerKABUL

İnfaz Sonrası Gelişmeler​

Mahkum olan öteki sanıklar önce Kayseri cezaevine nakledildiler, daha sonra ise çıkan "af" yasalarıyla ceza sürelerini tamamlamadan serbest bırakıldılar. 1970'lerin ikinci yarısında da siyasi haklarına yeniden kavuştular.
11 Nisan 1990'da TBMM tarafından kabul edilen 3623 sayılı kanunla Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca naaşlar, 29. vefat yıldönümü olan 17 Eylül 1990 tarihinde İmralı'dan dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da katıldığı bir törenle İstanbul'da Vatan Caddesi'nde kendileri için yapılan anıt mezara taşındı.
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Yassıada (Demokrasi ve Özgürlük Adası )
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    7K
Geri