Kendini Geliştirmek

" W£L!K£ "

Aktif Üye
Katılım
1 Kasım 2014
kendinigelistirmek1l3ofb.png kendinigelistirmek1l3ofb.png


Kendini geliştirmek deyince, yabancı bir dil öğrenmeyi, hobilerle ilgilenmeyi filan anlarız. Bunlar da şüphesiz güzel, yararlı uğraşlar ama tüm bunlara harcadığımız enerji ve zamanı kendi özümüzü tanımaya harcamaya değer bulmayız ya da bunun öneminin farkında değilizdir. Normalde çoğumuz ev ve araba alabilecek kadar iyi bir meslek edinmeye, evlenip çoluk çocuk sahibi olmaya, bir de tüm bunlardan geriye kalan zamanımız olursa bu sürede kendi özümüzden uzakta uğraşlarla vakit geçirmeye koşullanmışızdır.



Nasıl güzel giyinmek, arabamızın bakımıyla uğraşmak adım adım işleyen, emek isteyen birtakım uğraşlarsa, kendimizi geliştirmek de öyledir. Çocukluğumuzdan itibaren kimse bize bunun öneminden bahsetmedi, çevremizde görmedik, okullarda kendimizi tanımaya yönelik dersler almadık. Çoğumuz da çocukluğumuzdan bu yana bastırılıp değersiz olduğumuz inancını benimseyecek şekilde yetiştirildiğimiz için kendimizle gerçekten baş başa kalıp, ihtiyaçlarımızı, özlemlerimizi tam olarak anlayıp, bunları karşılamanın yolları üzerinde kafa yormadık. Hele hele korkularımızı görüp tanımak daha da zor olmuştur. Otomatikleşmiş birtakım düşünce ve davranış kalıplarımızı anlamak da keza öyle.



Cesaret Korkuya Karşı Direnmektir

Gerçekte ne olduğumuz, olmak istediğimiz, hayallerimiz çok derinlere gömülmüş olabilir. Öyle ki, biz bunlarla teması tümden yitirmiş; çevremizin tam da bizden istediği gibi olmamız gerektiğine, daha da vahimi olduğumuza inanabiliriz. Öncelikle bu derinlere bastırılmış benliğimizi tanımamız gerekir ki ondan sonra gerekli adımları atabilelim.

Tüm bu sınırlamaların farkına varıp bunlardan kurtulmaya karar verdiğimizde kendimizi bulmak kolay olmayabilir. Yıllarca üst üste birikip katmanlaşmış önyargı ve korkularımızın tek tek ele alınıp halledilmesi gerekebilir. Adımları yavaş yavaş atıp, her seferinde tek bir korkunun üstüne gitmek ve aslında en küçükten başlamak daha yararlıdır. Mark Twain’in sevdiğim bir sözü var: “Cesaret korkmamak değil, korkuya karşı direnmektir.” Cesaretimizi bir şeyden korktuğumuz halde, korka korka onu yaparak kazanırız. Yoksa ‘korkum geçsin’ ya da ‘önce korkumu yeneyim sonra denerim’ anlayışıyla üstesinden gelemeyiz.

Kendimizi tanıma, istediğimiz hayat için mücadele etme süreci bazı aşamalarda çok kolay olmayabilir, bazı aşamalarda da düşündüğümüzden daha kolay olabilir. “Ah, evet, zor olacak, neden uğraşayım o zaman?” anlayışıyla vazgeçme aşamasına gelebiliriz. Ama nihayetinde dürüstçe bakacak olursak, şu anda yaşadığımız hayat da zorluklarla dolu. Hele de istemediğimiz şeyleri yapıyorsak… Sonuçta anlamlı ve mutlu bir hayat yaşamak için tüm bu zorlukların yaşamaya değer olduğunu, yolculuğun her seferinde zorluk bulunmadığını, bazen güzelliklerle dolu olduğunu ve zorluk olsa bile onun ardından yaşanan mutluluğun ve tatminin yerini başka bir hiçbir şeyin doldurmayacağını sık sık kendimize hatırlatmalıyız......Alıntı....


İnsan ister ilkokul mezunu olsun, ister profesör olsun... önemli olan kendini geliştirmek, her ortama her insana uyum sağlamak, herkesle geçinebilmek, yeri geldiğinde susup söz dinlemek, yeri geldiğinde yumruğunu masaya vurup sözünü dinletebilmek (tabi saygı çerçevesinde).. yaşadığım tecrübelere dayanarak söylüyorum, insanın ruhunda eziklik varsa ne kadar adam yerine koyarsan koy aşşalık kompleksinden kurtulamıyor.. Eee bu saatten sonra kendini böyle hissedene seninde yapacak birşeyin kalmıyor... Herkes kendi yerini belirler....

 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Geri