Makale Düşüncelerdeki Fikirlerdeki Utanç, Suçluluk Duygusu...

kulmehmet

topragizbiz.com
Katılım
18 Temmuz 2015
Fikirlerdeki çeşitlilik insanların birbiri ile seçtiği parametreleri yok sayıyor ise, yok atalardan kalma din ile alakası olmayan savların süzgecinden geçirerek, bu inançları onlarca kendi parametrelerine uymuyor diyorlarsa bilmelidir ki her fikir farklı özellikleri taşıyordur, kendi fikirleri nasıl kendilerince doğru kabul sanıyorlarsa, karşısındakinin fikri parametreleri kendince doğrudur. Önemli olan hangi parametrenin kime veya neye göre doğru olduğunu bulmak konusunda hem fikir olmak gerçek olan doğruyu bulmaya çalışmak olmalıdır.
Aynı fikirde olan toplumda zaman içerisinde fikirde görüşte çeşitlilik, her toplumun kendi içinde bile kendi kendine zaman içinde oluşabilmektedir. Bu fikir karşısındakinin fikrini yok etmeye yönelik ise yanlıştır ve fikir değil, fikirsizliktir. Çeşitliliği kendi fikir potasında süzerek anlamak her insanın harcı, her toplumun harcı değildir. Hatta hoşgörü ortamında doğru ve yanlışları ortaya çıkarma açısından topluma faydası oladır değişik fikirler ve düşüncedeki kişilerin parametreleri. Bu hoşgörü ortamındaki fikirlerin yanlışlığı ortaya doğru olan-doğru olan ne derseniz" Nur Kur'an ve Nur Sünnettir derim" bu doğru olan modifikasyon ile imkânı kendiliğinden ortaya çıkacak ve toplumu tekrar birleştirecektir.

Kültürel birikim mekanizması imanın potasında eritilerek, bireylerin akıl özelliklerine göre anlatımı ile daha kolay anlaşılır olacaktır Nur Kur'an ve Sünnet. Fikir aynı düşünce ve pratiklik değişik olsa da, Mesela iyilik konusunu ele alalım, birisi yolda on adımı beş adımda geçerek yardım yapacağı kişiye ulaşsa diğeri, diğeri on iki adımda ulaşsa veya parası olan para, parası olmayan elinin alın terinin gücü ile yol almasında elbet sakınca yoktur. Ama bu adım sen az attın, ben çok attım benim sevabın şu kadar vs tartışmasına girerse, bu anlaşılır olmayı baltalamak araya nefis ve şeytanı katmak olacaktır. Buna Ne Nur İslam dini hoş görür ne Yüce Allah(c.c.) nede Nur Peygamber efendimiz (s.a.v.) hoş görür.

İlk önce din kabul eden veya etmeyen o kendi kabulü seçimi özgürlüğüdür, sonra o önce çeşitlilik içinde beraber insan ve toplum dünyanın hak ve hukukuna göre yaşanılacak yol haritası çizilir veya oluşur, ardından da zaten hemen hiç aramaya gerek kalmadan adaptasyon (uyum) meydana gelir, herkes hali ile bu adaptasyon mekanizmasına müdahale etmeden birlik beraberlik ilişkisi içinde yaşar gider. Artık her değişik fikirlerdeki varyasyonlar (değişim veya sapmalar)haliyle bu sağlam işleyen mekanizmanın içinde eritilerek uyumlu hale getirilecektir. Gelişimdeki fikir ayrılıklarındaki sinir uçları alınmış olacak herkes müdahale etmeden sınırı aşmadan yaşayacak gidecektir. Önemli olan bu çok çeşitliğe faktör(etki eden, etki) toplumun çok olan inancı ile süzülerek, karşıdaki inancın-Gerçi Allah katında ve dünyada geçerli olan din İslam'dır- aşırı nefret uyandıran sinirlerini alarak tedavi etmektir. Düşüncelerdeki utancı, suçluluk duygusuna yol açacak olanları ahlaki bakış açısına göre izole edilmeli ve yaşama geçirilmelidir, bunlar yapılmadığı takdirde toplumsal barış, imanın gerekliliği olan beraber yaşamanın bakış açısı yakalanmış olmaz. Hala yıllardır laik olanlarla, dini kendi inancı gibi yaşayan Müslümanların kılık kıyafeti ile uğraşarak yılları boşa geçirmek, nefreti yaymak adına ancak kutuplaşmanın ve nefrete giden tartışmaların kapısını açmış oluruz.

Yüce İslam dini inanç sistemleri içinde tek vazgeçilmezidir Müslüman'ın. Bunun böyle düşünmeyenler olduğunu düşünüyorum, düşünmeyenlerde olabilir. O halde insanlığın huzur içinde haklarına müdahale edilmeden, huzur yaşanabilir toplumlar içinde fikirlere saygılı olmanın erdemi onuru için gerekli olan "benlik" kaygısını, benim senin değil "bizim" mutluluğumuzun ortak paylaşım alanında gülümseyerek birlik içinde kontrolün olabileceğini, bunun yıllardır kısır çekişmeler içinde toplumu geriye götürdüğü zulüm ile acılar içinde bırakan "benliği" söküp atarak yaşanacağına inanmıyoruz veya inanmadan yıllarımızı kavga fişleme inançlar ile alay etmenin edepsizliğine götürdü o anlarda anlayamadık? E ne demişler kılavuzu karga olanın burnu. Çıkmazmış. İşte bu kısır düşünceleri potasında eritecek doğru mekanizma o gün akla gelseydi veya bunu niyeti olanlar biliyor da, gayesi zulüm olanlar bozdu ise şimdi mezarda bozduğunun kendi ahiretini bozmanın ıstırabı feryadı ile baş başa yatıyordur, eminim. Niye mi eminim? E Merhamet etmeyene merhamet edilmezde ondan. Veya o zaman din ile ahlakın yan yana olduğunu bilenler dinden ayrı uygulamaya gitti ise vebalini çekecektir. Düşüncelerdeki fikirlerdeki utancı, suçluluk duygusuna yol açacak olanları, ahlaki bakış edep açısına göre izole edilmeli ve yaşama geçirilmelidir.

Selam ve dua ile kardeşlerim.

Mehmet Aluç (Kul Mehmet)
 
Geri