Ansiklopedi Ölümsüz Denizanası - Turritopsis Dohrnii

Denizanası grubuna ait olan Turritopsis Dohrnii, bilim adamları tarafından ölümsüz canlı olarak adlandırılır. Bunun nedeni ise canlının ölüme yaklaşacağını hissettiğinde tüm hücre yapısını yenilemesi yani bir nevi yeniden doğmasıdır. Bu olay biyolojik olarak şöyle gerçekleşmektedir: Polip evresindeki deniz anası Medusa evresine geçer burada yaşlılığını yaşar ve ölmesi gerekirken tekrardan genç olduğu Polip evresine geri döner. Bu şekilde her yaşlandığında kendisini yenileme fırsatı bulur.
turritopsi.jpg turritopsi.jpg

Turritopsis Dohrnii, açık denizlerde ve okyanuslarda bulunur. Jelatiminsi bir vücut yapısına sahiptir ve denizanası grubuna aittir. Bilim adamlarına göre Turritopsis Dohrnii biyolojik olarak ölümsüzdür. Yani fiziki bir etken olmadığı sürece bu canlılar sürekli kendini yenileyeceklerdir. Fakat bu yenilemenin sınırı tabi ki bilinmemektedir.


Turritopsis Dohrnii, genellikle "nearly immortal" yani "neredeyse ölümsüz" olarak tanımlanır çünkü, kimse bu canlının fıtri ölümünün sınırlarını bilmemektedir. Bu yenilenme döngüsü bir gün son bulabilir tıpkı Güneş'te olduğu gibi. Turritopsis Dohrnii, islami bir çok tartışmaya konu olmuştur;

Bilim adamlarının, Turritopsis Dohrnii olarak adlandırdıkları denizanası ölmüyormuş. Bu durum, "bütün canlılar ölümü tadacaktır." ayetine aykırı olmaz mı?​


Cevap 1:

“Bilim adamlarının, Turritopsis Dohrnii olarak adlandırdıkları bir tür denizanası, ölmüyor!" şeklindeki bilginin sınırlarını tespit etmek, yani bu ölümsüzlük süresinin ne anlama geldiğini söylemek zordur. Böyle bir denizanasının binlerce yıl yaşadığı tespit edilmiş midir? Böyle bir şeyin gerçek olması durumunda, Kur’an’la çelişir bir tarafının olup olmadığı hususuna gelelim:

Kur’an şöyle buyuruyor:

- “Her nefis ölümü tadacaktır." (Al-i İmran, 3/185; Enbiya, 21/35, Ankebut, 29/57)

- “Allah’ın Zât-ı Akdesi dışında her şey helak/yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve hepiniz O’nun huzuruna götürüleceksiniz." (Kasas, 28/88).

- “Yerin üstünde bulunan herkes fânidir." (Rahman, 55/26).

Bu ve benzeri ayetlerde “bütün canlıların öleceği, her şeyin yok olacağı, sonra Allah’ın huzuruna varılacağı" hükümlerini görmekteyiz.

- Bazı örneklerle, “bilimin gerçek verileriyle, Kur’an’ın doğruları arasında asla bir çelişkinin olmayacağı" hükmünü pekiştirmeye çalışalım:

a. Turritopsis Dohrnii adlı denizanasının hücre yapısını değiştirerek hayata devam etmesi, onun hiçbir zaman ölmeyeceği anlamına gelmez. İnsanlar da her zaman hücrelerini değiştiriyorlar. Altı ayda bir hücrelerinin büyük çoğunluğu, altı yılda bir de yaklaşık bütün hücreleri ölüp yeniden diriliyor ve bir haşir numunesini gösteriyorlar.

b. Güneş de füzyon olayıyla ömrünü sürdürmektedir. Güneş’in yaşamının çoğunda enerji, proton - proton zincirleme tepkimesi diye adlandırılan aşamalardan oluşur. Bu aşamalarda hidrojeni helyuma çeviren nükleer füzyon meydana gelir. Çekirdek, füzyon ile önemli derecede ısı oluşturulan tek yerdir. Güneş enerjisinin %99’u burada oluşmaktadır.

Güneş bir anakol yıldızı oluğu için şu anda korda nükleer yanma ile üretilen enerji, çekimsel çökmeyi tamamıyla durdurabilmektedir. Yani bir denge durumu vardır. Yıldız anakolda kaldığı sürece bu denge hali devam eder. Her saniye, on beş milyon derece sıcaklığındaki Güneş merkezinde, yaklaşık altı yüz ton hidrojen helyuma dönüşüyor.

Ancak, bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, her yıldızın belli bir ömrü olduğu gibi Güneş’in de belli bir ömrü vardır, sonsuza değin enerji yaymayacaktır, bir gün o da kendi konumuna göre bir nevi ölüme mahkum olacaktır (Uzay ve Astronomi). Turritopsis Dohrnii adlı denizanasının uzun ömürlü olması, onun ölümsüz olduğu anlamına gelmez.

c. Göklerde, Hz. İsa, yerde Hz. Hızır, normal hayat standartlarının dışına çıkmış, binlerce yıldır hayatlarını sürdürmektedir, fakat yine de bir gün öleceklerdir. Turritopsis Dohrnii adlı denizanasını da bu standart çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

(Yrd. Doç. Dr. Niyazi Beki)

Cevap 2:

Denizanası grubundan Turritopsis Dohrnii türü, açık denizlerde ve okyanuslarda bulunuyor. Jelatinimsi bir vücut yapısına sahip olan bu denizanasının hayat devresi, kelebeğin veya eğrelti otlarının hayat devresini andırmaktadır.

Nasıl ki, kelebeğin hayat devresi; yumurta ile başlayıp, bir tırtıl devresi geçirmekte ve sonunda kelebek olarak hayatını devam ettirmektedir. Kelebeğin ölümüyle hayatı son bulmamakta, yumurtasıyla bir bakıma onun hayatı devam etmektedir.

Aynı şekilde, bir eğrelti otunun hayat devresi, sporla başlamakta, bu spor çimlenip 5-10 kuruş büyüklüğünde, protal adı verilen bitkiyi hasıl etmekte, o protalin üzerinde erkek ve dişi organların gelişmesiyle sperm ve yumurta hücreleri teşekkül etmekte, bu sperm ve yumurta hücrelerinin birleşmesiyle de eğrelti otu bitkisi hasıl olmaktadır. Bu eğrelti otu spor vermesiyle hayat çemberi devam etmektedir.

Bu denizanasının da hayat devresi, poliple başlamakta, daha sonra bundan medusa adı verilen ve serbest yüzen deniz anaları teşekkül eder. Bu medusadan plamula adı verilen yapılar hasıl olmakta, bundan da stolonlu fertler hasıl olmakta, daha sonra bu stolonlu yapılar polip fertlerini vermekte, onlardan da toplu polipler teşekkül etmektedir. Böylece denizanasının hayat devresi tamamlanmış olmaktadır.

Burada olgun fertlerin fıtri hayatının kesin süresi bilinemediğinden, ingilizce “Nearly immortal" (hemen hemen ölümsüz) tâbiri kullanılmaktadır.

Bu konu medyada, “ölümsüz hayat" olarak takdim edildi. Bir de üstelik bunun, Kur’an-ı Kerim’deki “Her nefis ölümü tadacaktır" âyetine ters düştüğü dillendirilmeye çalışıldı.

Bu denizanasının fıtri ömrünün bilinmediği ifade ediliyor. Ancak, bu fertlerin başka canlılar tarafından yenmiş olmasıyla, onların her birinin hayatı son bulacaktır.

Yukarıdaki âyetin mânâsı mutlaktır. Yani, her canlının öleceği ifade edilmekte, fakat bunun için belirli bir devir ve süre belirtilmemektedir. Dolayısıyla, kıyametin kopması esnasında canlıların hayatının son bulması halinde de bu âyetin işaret ettiği mânâ tahakkuk etmiş olacaktır. Bu bakımdan, bilimsel veriler olarak ileriye sürülen değerlendirmelerin, âyetin ruhuna aykırı bir tarafı yoktur.

(Prof. Dr. Adem Tatlı)

Kaynaklar;
Sorularlaislamiyet.com
Tarihi Olaylar
Google
 
Ya benim kafama takılan başka bir konu oldu...
Bunlar ölmuyor tamam ama üreme sıklığı ne?
yani kainatın yaratıldığı bu günden yana tüm okyanus dolmazmıydı bu canlıyla..
Çelişkili.....
Kesin bir yerlerde ölüyorlardır.. :D
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Abdülhak Hamid Tarhan'ın ölümsüz eseri Makber’in hikayesi
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Öyküler
  • 0    3K
3 Bin Yıllık Mezardan Ölümsüz Aşk Çıktı
  • Ugur
  • Ugur,
  • İlginçler
  • 0    2K
Geri