Ansiklopedi Işık Yılı Nedir ? Işık Yılı Nasıl Hesaplanır ?

Işık yılı, ışığın uzayda (boşlukta) bir yılda aldığı yoldur. Yıldızlar arasındaki uzaklıklar çok büyük olduğundan km ile ölçmek mümkün değildir. Gezegenler arasındaki uzaklıklar yer-güneş mesâfesi cinsinden ölçülür. Bu mesâfeye “astronomi birimi” denir.

89.jpg 89.jpg


1 Astronomi Birimi= 150.000.000 km’dir. Astronomi birimi kısaltılmış olarak AB ile gösterilir.

Yıldızlar arasındaki uzaklıklar Güneş sistemindeki gezegenler arası uzaklıklardan çok büyüktür; bunun için ışık yılı denen bir uzaklık ölçüsü kullanılır. Işığın saniyedeki hızı 300.000 km/s dir.

Buna göre ışığın 1 yılda aldığı yol; 365,242 x 24 x 3600 x 300.000= 9,467.1012 km’dir. Yani 9467 milyar km’dir.

Yıldızlar arası uzaklığı ölçmede “Parsek” denilen bir uzaklık ölçüsü daha kullanılır. Yıllık paralaksı 1 saniye olan bir yıldızın uzaklığına 1 parsek denir. Paralaks, yıldızdaki bir gözlemcinin, yer yörüngesinin yarıçapını gördüğü açıya denir.

1 parsek= 206265 AB = 3,26 ışık yılıdır. 1 parsek km olarak,
1ps= 206265 x 150.000.000= 30940 milyar km’dir.

Bazı uzaklıklar​

* Dünya ve Ay arasındaki en büyük uzaklık 1,5 ışık saniyesidir.
* Dünya ile Güneş arasındaki ortalama uzaklık 8 ışık dakikasıdır.
* Güneş sistemimizi kuşatan Oort bulutu yaklaşık 2 ışık yılı çapındadır.
* Bize Güneş'ten sonra en yakın yıldız olan Proxima Centauri, 4,2 ışık yılı uzaklıktadır.
* Samanyolu galaksisinin çapı 100.000 ışık yılı kadardır.
* Samanyolu'nun komşu galaksilerinden Andromeda, bize 2,3 milyon ışık yılı uzaklıktadır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Bence çok garip ve bunu yapanlar normal insanlar :sinsi:
 
Ay, Dünya'nın tek doğal uydusudur. Güneş Sistemi içinde beşinci büyük doğal uydudur. Dünya ile Ay arasında ortalama merkezden merkeze uzaklık 384.403 km, yani Dünya'nın çapının yaklaşık otuz katı kadardır. Ay'ın çapı 3.474 km'dir,bu da Dünya çapının dörtte birinden biraz fazladır. Dolayısıyla Ay'ın hacmi Dünya'nın hacminin %2'sidir. Kütlesi Dünya kütlesinden 81,3 kat daha düşüktür. Yüzeyinde kütle çekim etkisi yer çekiminin yaklaşık %17'sidir. Ay, Dünya'nın yörüngesinde bir turunu 27,7 günde tamamlar. Dünya, Ay ve Güneş geometrisinde görülen periyodik değişimler sonucunda her 29,5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur.

Ay, insanların üzerine iniş yaparak yürüdükleri tek gökcismidir. Yerçekiminden kurtulup uzaya çıkan ve Ay'ın yakınından geçen ilk yapay nesne Sovyetler Birliği'nin Luna 1 uydusudur. Ay yüzeyine çarpan ilk insan yapısı nesne Luna 2 uydusudur. Normalde görünmeyen Ay'ın öteki yüzünün ilk fotoğraflarını ise Luna 3 uydusu çekmiştir. Bu üç uydu da 1959 yılında uzaya fırlatılmıştır. Ay yüzeyine ilk yumuşak iniş yapabilen uzay aracı Luna 9, ve Ay yörüngesine giren ilk insansız uzay aracı da Luna 10'dur. Bu iki uydu da 1966'da uzaya fırlatılmıştır. ABD'nin Apollo programı 1969 ve 1972 yılları arasında altı başarılı inişle, günümüze kadar insanlı görevleri başaran tek uzay programıdır. Ay'ın doğrudan insanlar tarafından incelenmesine Apollo programının bitişiyle son verilmiştir.

Bu kadar uzak mesafeden ölçüm yapılabilir mi? Yapılabilir. Şimdiki teknoloji ile herşey yapılabilir. binlerce ışık yılı uzaklıktaki cisimlerin resimleri çekliebiliyorsa, bunlarında bu resimlerden hacimleri hesaplanabilir. Uzaklığı bilinen bir cismin ebatı da bulunabilir. Sadece görüntüden bile uzaklık bulunabilir. Askeri eğitimlerde hedefin uzaklığının bulunması için ne kadar basit yöntemler var. bunları herkes bilir. Uzaktaki bir cismin, ne kadar uzakta olduğunu bulmak için basit bir parmak işareti bile yeterli olurken, neden yıldızlarında uzaklığı ve büyüklükleri bulunmasın. hubble uzay teleskobu hem uzaklık hem hacim ölçerlidir. Biz mesleki alanda kullandığımız lazer metre ile bile, çokda bait bir alet olmasına rağmen sadece iki ölçüm ile bir alanın hacmini hesaplayabiliyoruz. Herşey mümkündür.
ama ışık yılı ile hesap edilen uzaklıkları anlamak çok güç. O kadar uzakta ve ondan daha uzaklarıda var. Kainatta bilinmeyen kimbilir daha neler var. Herşey Allah ac'ın bir hikmeti işte....

 
Bilimin yalanları arasında bunlar
 
hubble teleskobu var onun sayesinde amerika baya bir gelişti bu konularda ve NASA'nın elinde binlerce bilgi var bu konularda ve halen gizliyolar
 
hubble teleskobu var onun sayesinde amerika baya bir gelişti bu konularda ve NASA'nın elinde binlerce bilgi var bu konularda ve halen gizliyolar

aynen de doğru söyledin. Hubble uzay teleskobu ile bulduklarını gizliyorlar. Bu teknoloji ve bilgiyi nerden kazandılar. Ayrıca sakladıkları 52.bölge ile de bu teleskop arasında büyük bir bağ var. Çok gizli ve önemli bilgilere sahipler ve herşekilde kendi çıkarları için kullanıyorlar.
 
Bunları görünce insan anlamıyo ve bunlar gerçeekse doğa üstü güçlerde vardır. Çünkü hiper novalar, kara madde kara delikler, paralel evren falan. Gerçekten şu an ne yazdığımı bilmiyoru. Beynim durdu. İnsan aklı da bi yere kadar. Bunları anlamanın en iyi yolu evrenin sonuna yolculuğu 3 kez ard arda izlemek.
 
Gerçekten yalan olduğuna inanıyomusun? Yazıkya aramızda böyle cahil insanlar olduğu sürece bu dünya yok olmazda ne olur. Peki söylermisin sen nereden biliyorsun ? Onlar bu işin kitabını yazmış. Sen oturduğun yerden bide saçmalıyosun!
 
Area yı bileniniz varmı orası gizleniyo
 
ABD’nin en gizli Askeri Üssü, 51. Bölge (Area 51)
1953’de Washington D.C’nin kontrolü dışındaki gölge hükümetin içinde (Bakınız. “Amerikan Gölge Hükümeti”) “Majestic 12 Komitesi” kurulmuştu. (Bu komitenin başkanlığını o zamanlar Başkan Truman yapıyordu.) Los Alamos, New Mexico’da bulunan örgüt, Başkan yardımcısı Nixon za*manında yeniden faaliyete geçirildi. MJ-12, DDB-V’lerle (Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar) sı*nırlı işbirliği ile gizli bir program yürütüyordu. Zeta Retuculi yıldız sisteminden geldiği iddia edilen, büyük siyah gözlü ve kocaman kafalı, akıllı sürüngenimsi yaratıkların (Griler’in) acilen “Bor” elementine ihtiyaçları vardı. (Griler, eski Mısır ve Sümer yeraltı mitolojilerinde de insanları ka*çıran yaratıklar olarak biliniyorlardı. Sümer mitolojisinde bunlara “GALATUR”, Mısır mitolojisinde ise “USHABTİU” deniyordu.)
Bu element de Amerika’nın güneybatısında bulunuyordu, ilginç tesadüftür ki, ülkenin çok gizli askeri tesisleride yo*ğun olarak bu bölgede bulunuyordu. UFOların buralarda sık sık görülmesi, “ziyaretçiler”le ABD hükümet yetkilileri arasında bir işbirliği olduğu iddi*alarının ortaya atılmasına sebep olmuştu, iddialara göre, uzaylıların vaadettikleri ileri teknoloji transferine karşılık, onlara “Bor” verilecekti. ABD’de UFO’lar tarafından kaçırılan çocukların yeraltın*daki laboratuvarlarda tıbbi denemelere tabii tutuldukları id*dia edilmektedir.
dulce-base-1.jpg dulce-base-1.jpg


Bazı kaynaklara göre, 51. Bölgedeki üs’de 22 ye*raltı seviyesi bulunmaktadır. Bu tesisin güneybatıdaki diğer tesislerle, yeraltı tünelleri vasıtasıyla bağlantıları vardır. Bu üs’de “Zihin Kontrol Işın Silahları” da geliştirilmek*teydi. Üs, Kongre’nin, Başkan’ın ve ABD Hava Kuvvetle*rinin denetimi dışındadır. Bilderberg -CFR- Trilateral Komisyon (Tek Dünya Hü*kümeti) Yeni Dünya Düzeni gibi farklı isimlerle anılan giz*li bir çete, askeri endüstriyel kompleks içinde faaliyet gös*termekte ve yeraltı üslerini kontrol etmektedir. Bu güçlerin hedefi dünya çapında egemenlik kurmaktır. (Yani tek dünya hükümeti). William P. Lear, CIA için bütün dünyada gizli misyonlar gerçekleştirmiş bir pilottu.
1986 yılında Lear, bir UFO’nun İngiltere’de askeri üsse indiğine şahit olan bir ABD Hava Kuvvetleri mensubu ile tanıştı. Lear, onun an*lattıklarından sonra, DDB-V’larla ABD hükümeti arasında bir anlaşma yapıldığına inanmaya başladı. Lear’a göre, 1969-1971 yılları arasında “uzaylı ziyaretçiler” ile Majes*tic-12 Komitesi arasında bir anlaşma yapılmıştı, ileri teknoloji transferi karşılığında, hükümet süregelen “insan kaçırmalar”a göz yumuyordu. “Kaçırmalar”insan-uzaylı melezi yaratmak için yürütülüyordu. Uzaylılar kurbanlarının vücu*duna yerleştirdikleri yapay cisimlerle (Mikroçip mi?) onları kontrol ediyorlar, bazen de insanların organlarını çıkararak, kendi bozuk sistemlerini yenilemek için kullanıyorlardı. İstenilen etki, kaçırılanlardan alınan enzim veya hormonun, hidrojen peroksitle karıştırılmasıyla elde edilen solüsyonun, uzaylıların bedenlerine enjekte edilmesiyle sağlanıyordu.
Lear’a göre, 1956 yılında Çavuş Jonathan R. Louette, White Sands Füze Deneme alanından disk şeklindeki bir araç tarafından kaçırıldıktan üç gün sonra bedeni aynı sığır*lar gibi parçalanmış bir vaziyette bulunmuştu. Bu operasyonlar yeraltındaki laboratuvarlarda (Bunlardan biri Groom Lake 51. Bölgede bulunuyordu.) ve kurban da*ha canlı iken gerçekleştiriliyordu. 1979-1983 yılları arasın*da MJ12, olayların planlandığı gibi gitmediğini farketti. 1979’da durumu araştıran bir gurup, New Mexico Dulce’deki CIA-uzaylı yeraltı kompleksinde, uzaylılar tarafından tuzağa düşürüldü.

Rehineleri kurtarmak için özel bir askeri birlik yollandıysa da çıkan çatışmada 66 asker öldü. Bu felaketten sonra, MJ 12’nin günümüzdeki üyeleri (Üyeler arasında o zamanki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, eski CIA direktörü Richard Helms ve eski Donanma istihbarat ve Millî Güvenlik Ajansı Başkanı Bobby Ray Inman bulunuyordu.) durumu kamuoyuna açıklamak istediler. Fakat üyelerin çoğu böyle bir açıklamanın toplu bir halde paniğe yol açacağını düşünerek, onun yerine DDB-V’a kar*şı etkin bir silâh geliştirmeye başladılar. “Strategic Defense Initiative” (SDI) denilen “Yıldız Sa*vaşları Projesi,” bu amaçla geliştirilmişti.
Gerçekte bu projenin Rus füzelerine engel olmak gibi bir amacı yoktu!
İlginçtirki, Başkan Kennedy de uzaylılarla yapılan anlaşmayı halka açıklamak isterken (Şoförü tarafından) vurulup öldürülmüştü. CFR tarafından kontrol edilen “Gölge Hükümet” Kennedy’nin ölümünden sorumlu idi. İddialara göre, “Raptiye Operasyonu” ile 2. Dünya Sa*vaşı sonunda Almanya’dan Amerika’ya getirilen doktorlar ve bilim adamları “Zihin Kontrol “Genetik Mühendisliği” ve Antigravitasyonel uçan disklerin yapımıyla uğraşmışlardı. 51. Bölgede bir “Frankestein” fabrikası kurulmuş ve genetik mühendisliğinin ürettiği yaratıklar ortaya çıkarılmıştı.
Bun*lardan “Chupacabra” denilen vampir yaratık, Porto Rico’dan Mexico’ya, Oregon’dan Florida’ya her yerde görül*müştü. (Son yıllarda Şili’de ortaya çıkmıştır.) Bu yaratığa Created Reptilian Alien Vampire Engineered Species “(CRAVES)” “Genetik değişime uğratılmış sürüngen-uzaylı vampir türü” deniyordu. “Chupacabra” insanları uzaylı is*tilası “senaryolarına hazırlamak için ortaya çıkarılmıştı. (Bu sürüngenimsi canavar ile halk arasında bir panik yaratmak ve onların “Yeni Dünya Düzeni “ni daha kolay kabul etmeleri isteni*yordu.) Aslında amaç, halkın Tanrıya ve egemenliğe olan inancını yok etmek ve global bir hükümete yol açmaktı. ABD’nin Yeraltındaki Gizli
Dulce Üssü Dulce, New Mexico’nun kuzeyinde dokuzyüz nüfuslu küçük bir kasabadır. Dulce’nin en önemli özelliği Archuletta Mesa’nın altında derin bir sır saklıyor olmasıdır. Söylenti*lere göre bu sır; Hükümet uzaylı ortak biogenetik laboratuarlarında insanların ve hayvanların üzerinde korkunç de*neyler yapılıyor olmasıdır. Bu üs civarında sık sık parçalanmış sığırlara rastlanmak*tadır. Bazı araştırmacılar, parçalanmış sığırlar fenomeninin UFO’Iarla bağlantılı olduğunu söylemektedirler.
Gerçekten de Dulce civarında sık sık UFO’lar, acayip ışıklar ve diğer hava fenomenleri rapor edilmektedir UFO’ların görüldüğü bölgelerde parçalanmış sığırlara da rastlanmaktadır. Aşağıda okuyacağınız Amerikalı araştırmacı Paul Bennewitz’in Dulce üssü île ilgili açıklamalaranın bir dezinformasyon kampanyasının sonucu olup olmadığı açıkça belli de*ğildir. Paul’un Dulce tesisiyle ilgili tek şahidinin açıklamaları için, onu yalancılıkla suçlamak taktik bir manevra olabilirdi ama gerçek dezinformasyon kampanyası, kamuoyunda Dulce hikâyesinde inanılacak hiçbir şey olmadığını söylemek olurdu.

Paul Benewitz, bir UFO tarafından kaçırılan New Mexico’lu Myrna Hansen vakasını incelemişti. Hansen 1980 yılında bir yeraltı tesisine götürülmüştü. Christa Tilton, Temmuz 1987’de bir uzay gemisiyle ge*len iki küçük gri uzaylı tarafından kaçırıldıktan sonra, “kayıp zaman” tecrübesini yaşamıştı. Tilton, kaçırıldıktan sonra güvenlik kameraları ve bilgi*sayarlı kontrol noktalarının bulunduğu yeraltında bir tünele götürüldü. O, bir transit araçla yüz taraması yapılan bir bil*gisayar ekranının karşısına getirildi. Bilgisayar ona bir kim*lik kartı çıkarttıktan sonra, rehberi tarafından yedi kat ye*raltında bulunan bir tesisin birinci seviyesine geldiği söy*lendi. Christa’nın iddiasına göre, o yeraltındaki 5. kata ka*dar indirilmiş ve burada uzaylı araçlarının ve küçük gri yabancı varlıkların olduğunu görmüştü.
Daha sonra götürüldüğü geniş bir odada bilgisayarlar tarafından kontrol edilen, geniş tanklara asılmış göstergeler ve bazı boru hatlarından çıkarak tankın içine giren geniş kollar görmüştü. Onun dikkatini bir uğultu sesi ve formaldehit kokusu çekti. Tilton bu sıvının tanklarda karıştırıldığı izlenimini edinmişti. Ona tankın muhtevası gösterilmedi. Christa, kaçırıldığı zaman şahit olduğu şeylerin çoğunun sonra resmini çizmişti. Bu esrarengiz tanklarla ilgili bilgiler, “Dulce Kâğıtları” adlı tartışmalı bir dosyada yine ele alınmıştı. Bu dosyada ayrıca Dulce yeraltı tesislerinin otuz adet siyah-beyaz fotoğraf ve bir de videobant bulunuyordu.
İddialara göre, bu kâğıtları dışarıya 1979’a kadar Dulce’de güvenlik görevlisi olarak çalışan bir memur çıkarmıştı. 1979’un sonunda güvenlik memuru Thomas C, karşılaş*tığı korkunç gerçekler karşısında daha fazla suskun kalama*yacağını anlamıştı. Dulce yakınlarındaki Amerikan Hükümeti-uzaylılar ortak yeraltı üssünde rahatsız edici çok şey duymuş ve görmüştü. Çetin bir iç hesaplaşmadan sonra, tesisten ayrıldı ve birçok belgeyi de beraberinde götürdü. Küçük bir fotoğraf makinesi ile, yeraltındaki çok katlı kompleksin otuzdan fazla fotoğ*raftın çekti. Ayrıca birçok belgeyi ve kontrol merkezindeki bir güvenlik video bandını beraberinde götürmüştü. Bu bantta laboratuvarlar, uzaylılar ve ABD hükümetinin yetkili per*soneli görünüyordu.
dulce31.jpg dulce31.jpg


Alarmı ve kamera sistemini kapatan Tho*mas, dışarı açılan yüz çıkıştan birinden yüzeye çıkmıştı. Thomas, orijinal belgeleri çok iyi sakladıktan sonra her birinden beşer kopya çıkardı. Thomas saklanmaya karar vermişti ve bu amaçla karısını ve çocuğunu evinden almaya niyetlenmişti ki, evinin önünde hükümet ajanlarına ait bir minibüsü beklerken gördü. Thomas yakın bir arkadaşının ihanetine uğramıştı. Ajanlar Thomas’ın karısını ve çocuğunu, tesislerden aldıklarını geri vermesi şartıyla, serbest bırakabileceklerini söylediler.
Ailesinin biyolojik denemelerde kullanılacağını anlayınca, ortadan kaybolmaya karar verdi. Bu on yıl önceydi. Thomas böyle bir gizli entrikaya nasıl karışmıştı? Şimdi 50’li yaşlarda olan Thomas, 20’li yaşlarının orta*sında Batı Virginia’da bir yeraltı tesisinde, çok gizli fotoğ*rafçılık eğitimi almıştı. O, yedi yıl Hava Kuvvetleri içinçok gizli fotoğrafçılık yaptı. 1971 ‘de Santa Monica-California’da Rand Corporation için çalışmaya başladı. 1977’dc Dulce tesislerine transfer oldu. Yeraltındaki görevine, derin yeraltı tüpmekik sistemiyle gidiyordu. Bu zaman içinde Santa Fe-New Mexico’daki bir güven*lik görevlisi, özel olarak UFO görüntüleri, hayvan parçalan*ması fenomenini ve bölgedeki Mason Wicca guruplarının faaliyetlerini araştırıyordu.
Thomas’ın ve araştırmacının ortak arkadaşı olan bir şahıs, 1979’da Santa Fe’ye gelerek her iki*sini de ziyaret etti. Ziyaretçi fotoğraflara, video banda ve Dulce üssünden alınan belgelere de göz attı. Buradan bazı resimler çizildi ve böylece UFO araştırmacısı toplulukların ” Dulce Papers”(Dulce Kâğıtları) diye bildikleri bilgiler or*taya çıktı. Thomas’ın iddiasına göre, Dulce tesislerinde 18.000 kısa “gri” vardı; ayrıca o, sürüngenimsi humanoid’ler (insanımsılar) de görmüştü. Thomas’ın bir iş arkadaşı evinde, materyalize olan 6 foot (1.83 m) boyunda bir sürüngenimsiile yüz yüze gelmişti. (Sürüngenimsi ırk, büyük çoğunluğu Dördüncü Boyut’ta bulunan ve dünya üzerindeki en güçlü ve en kötü insan zihinlerini kontrolü altında bulundurup beyinleri yıkayan genellikle ruhsal varlıklardır (Fazla bilgi için bakınız, Ömer Özkaya, “CIA Belgeleriyle Zihin Kontrol Operasyonları.)
dulcealienfacility.jpg dulcealienfacility.jpg


Yeraltındaki 1. kat yol bakımı için garaj ihtiva ediyor*du. 2. katta trenler, mekikler, tünel delgi makineleri ve disk bakımı için garaj bulunuyordu. 4. katta, insan aura’sı, te*lepati, hipnoz ve rüyalar üzerine araştırmalar yapılıyordu. (Aura (Psişik hale, halka da denir): insan vücudunu (hayvan ve bit*kileri de) bir zarf gibi saran ışıklı haleler, emanasyonlar toplulu*ğudur. Şekli ovale yakın bir tarzdadır. Erkek ve kadınlarda farklı durumdadır.) Thomas’ın dediğine göre, onlar insanların bioplazmik bede*nini, fiziksel bedenden ayırıp, bunun yerine uzaylı varlığın “hayat güçmatrix”ini yerleştiriyorlardı. Bu şekilde insanın “can” hayat gücü matrix’ini ortadan kaldırıyorlardı.
Altıncı kat “Kâbus Salonu” olarak biliniyordu. Burada balıklar, kuşlar, fareler vb. hayvanların orijinal şekillerinin değiştirildiği genetik laboratuvarlar bulunmaktaydı. Bu katta ayrıca çok kollu ve çok bacaklı insanlar, kafeslerde tu*tulan 7 feet (2,13 m) uzunluğunda humanoid yarasa benze*ri yaratıklar vardı. Uzaylılar insanlara genetik hakkında hem faydalı, hem de çok tehlikeli birçok şey öğretmişlerdi. Griler ve reptoidler analitik zekaya sahip, teknolojiye yatkın yaratıklardı. Diğer bir uzaylı gurup olan Nordik in*sanlarla çatışma halindeydiler. Belki de gelecekte vuku bulacak büyük savaşa burada hazırlanıyorlardı.
Bu sürüngenimsi’lerin bir özelliği de diğer canlı varlık*lara karşı etik ve insani hiçbir duygu ve düşünceye sahip olmamalarıydı. Bu nedenle her türlü deneyi rahatlıkla yapa*biliyorlardı. İnsan genetik haritasının çıkarılması (Genome projesi) için Amerikan Enerji Bakanlığının (DOE) içinde şu kuru*luşlar bulunuyordu; “Ulusal Sağlık Enstitüsü,” “National Sci*ence Foundation” (Ulusal Bilim Vakfı), “Howard Huges Me*dical Institute” ve tabii ki, DOE tarafından yürütülen Dulce yeraltı laboratuvarları.
Thomas’a göre, uzaylılar androjinal’dı (Hem erkek hem dişi, çifte cinsiyetli) ve ortaya çıkan canlı, partenogenez’le (Yani kendiliğinden üremeyle) çoğalıyordu. Dulce’de çok ge*çerli form veya üreme poliembriyoni idi. Her embriyo altı veya dokuz birey ortaya çıkaracak şekilde bölünüyordu. Uzaylı ve insan Bio Tekniği insanlığa hizmet etmek için mi, yoksa bizleri kontrol etmek ve egemen olmak için mi kullanılacak? Niçin UFO’Iar tarafından kaçırılanlar genetik deneylerde kullanılıyorlar?
Thomas’ın Dulce’den ayrılmasına neden olan şey, 7. kat*taki kafeslerde gördüğü ve ondan yardım isteyen insanlar olmuştu. Thomas’a göre, sıra sıra binlerce insan ve insan- uzaylı melezleri ve humanoid embriyolar soğuk hava depolarında tutuluyordu. Uzaylılar ne toprak, ne altın, ne madenler, ne su, ne de insanların sahip olduğu şeyleri istemiyorlardı, istedikleri tek şey, dünyanın manyetik gücüydü. Uzaylılar bu gücü bizim bilmediğimiz bir şekilde kullanıyorlardı. Evet, Thomas’ın hikayesi inanılmaz gibi görünüyor ama, anlatılanlar gerçekte yaşanan bir kâbusun sadece bir kısmını oluşturuyor olabilir. Dulce’de garip şeyler olduğuna dair bir*çok delil vardır.
Thomas’ın bunlara da cevabı var mıydı? UFO görüntüleri, kaçırılma ve hayvan parçalama olayla*rının arkasında daha korkunç hakikatler gizleniyor olabilir. Yakın zamanlarda Archuleta Mesa’da sondaj ve bilgisa*yar analizi yapan bir gurup bilim adamı, Mesa’nın altında derin mağaralar olduğunu tespit ettiler.
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Işık Hızını Neden Ölçemeyiz?
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Ansiklopedi
  • 0    600
Işık Hızı
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Ansiklopedi
  • 5    1K
Işık hızı saatte 50 km olsaydı ne olurdu?
  • Ugur
  • Ugur,
  • Genel Kültür
  • 0    2K
Fotofobi (Işık Hassasiyeti) Nedir?
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    4K
Geri