Ansiklopedi Almanya Türkiye'yi neden dinlesin ve Türkiye üzerindeki planlar

ALMANYA TÜRKİYE’Yİ NİYE DİNLESİN?

ALMANYA TÜRKİYE’Yİ NİYE DİNLESİN? Yıllardır yazmaya çalıştığımız, anlatmak için çabaladığımız olaylar, Almanya’nın Türkiye’yi dinlediği haberleri ile bir anda gün yüzüne çıkıverdi. Evet, müneccimlik değil, vatanı, milleti sevmek olaylara objektif bakmamızı sağlamaya yetiyor da artıyor bile.
Almanya Türkiye'yi neden dinlesin ve Türkiye üzerindeki planlar Almanya Türkiye'yi neden dinlesin ve Türkiye üzerindeki planlar
Lazım olan tek şey, Milletin için vatanın evladı olmak. Kimsenin çarı çakalı olmamak! Kimseye menfaat için uşaklık yapmamak! Sadece ve sadece Allah (CC)’a kul, Hz. Muhammed (SAV)’e ümmet olmak, Milleti için Vatanı, Bayrağı sevmek ve savunmak. (Neden önce millet diyorum da vatan demiyorum diyenleriniz olabilir: Milleti olmayan Vatan ve Bayrak olmaz.) Gelelim konumuza, Almanya Türkiye’yi neden dinledi?

İlk bakışta her şey olağan gibi gözükse de aslında olağan dışılık satır aralarında gizlidir. Almanya’nın, bugün Gazze’de katliam yapanların babalarını dedelerini katlettiğini unutmadan olaylara bakmak gerekir. Sözde krizden çıkmak için yaptığı vahşetin dünya kamuoyunda konuşulmaması her yola başvuran ve bunda da başarılı olan Almanya, şimdi de yeni krizlere düşmeden çıkış yolları arıyor. Bu arayış, bazen, faşizanca yöntemlere başvurmasını bile mubah görmesine neden oluyor. O gün insanlık suçu işleyen Almanya bu gün Türkiye’yi dinleyerek nasıl bir suç işlediğin dahi kabullenmiyor. Hem de en yetkili ağzı olan Merkel tarafından, “istihbarat faaliyetleri hakkında bilgi veremem” diyerek suçlarını ikrar etmesine rağmen.

HEDEF TÜRKİYE Yıllardır, özellikle 11 Eylül 2001 Dünya ticaret Merkezinin imha edilmesinden bu yana, Türkiye’nin içinde ve dışında yaşanan olaylara dikkatli bakıldığında “Hedef Türkiye” olduğu açık seçik ortaya çıkmaktadır. Bunu da defaatle kaleme alarak kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık. Almanya Türkiye’yi dinlerken sadece Başbakanı, Dışişleri bakanlığını dinlememiş. veya dinleme hedefine TSK’yı almamış. O zaman neden Türkiye’yi dinlemeye çalıştığını iyi irdelemek gerekmektedir. Türkiye yıllardır, hatta Osmanlı’dan bu yana özellikle eski adıyla Mezopotamya bölgesi olan, doğu Akdeniz’den başlayıp Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sürekli gerginlikler, kışkırtmalar, karışıklıklar çıkartılmaya çalışılarak iç meselelerle(!) uğraştırılmaya çalışıldı. Bunlara zaman zaman Doğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Karedeniz bölgesinde eklenmeye çalışıldı.

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Almanya’nın Türkiye’yi dinleme skandalının patlak verdiği günde, Kendi Bakanlığının ve EPDK gibi stratejik önemdeki kurumların da dinlendiğini açıkladı. Demek ki dinleme diplomatik değil, başka maksatlı imiş. Bu da gösteriyor ki, Türkiye’nin büyümemesi ve ilerlememesi için her yolu deneyen, ülkenin yönetimini elinde bulundurmak isteyenler bazen AB bahanesi, bazen IMF Sopası, bazen de İnsan Haklarının Türkiye için hazırladığı bozuk Terazisi ile karşımıza çıkmışlardır. Mesele Neymiş! Mesele Türkiye’nin büyümemesi, gelişmemesi, kardeşçe iç huzurla yaşamaması imiş. Almanya Dışişleri Bakanı gazeteye verdiği demeçte bunu çok açık ve net olarak ifade etmektedir, görene, bilene ve anlayana göre; ne diyor
Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, “Bağımsız bir Kürt devleti, bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır ve muhtemelen Irak’ın komşularıyla yeni gerilimler ortaya çıkaracaktır” diyor.

Sevsinler senin gibi sosyal demokratı ve açıklamanı. Bu ne demek şimdi! Bu, Türkiye’de barış olur, özellikle yıllarca algı oluşturdukları ‘Kürtlerin hakları’ ile oluşturdukları iç kargaşalar biter, Türkiye barış içinde olursa, ‘vay gele bizim ve diğer Avrupalı dostlarımızın(!) başına’ demektir. Niçin? Çünkü Türkiye Kürtlerle bir olur, iç çekişme bahanesi biter. O zamanda, komşu ülkelerden Türkiye’ye karşı da güven oluşur, Türkiye büyük ve güçlü devlet olarak özellikle enerji koridoru ve dağıtım merkezi olur ki, o zaman bunlar bahane üretip, yok pahasına Ortadoğu dedikleri, İslam Coğrafyasının elindeki yer altı ve yer üstü zenginlikleri hoyratça kullanamazlar. Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de insanlar, özellikle de Müslümanlar katledilirken, kandan beslenenlerin kimler olduğu da böylece bir kez daha ortaya çıkmaya başlamıştır.

Sadece Ezdiler için kılını kıpırdatanların neden harekete geçtiklerinin perde arkasını irdelemek gerekir. Ortadoğu diye adlandırdıkları İslam Coğrafyasının iki ezeli düşmanı olarak algı oluşturulan İsrail ile İran yönetimi, onlar için çalışıp tam bir denge görevini üstlenmişlerdir. Daha önce de dediğimiz gibi, İran üzerinden Müslüman kesime, “Biz olmazsak İsrail sizleri yok etmek için her anını kullanır ve topraklarınız işgal eder.” İsrail üzerinden de, “ben olmazsam bu Araplar ve Ortadoğu(!)lular sizinle hayat boyu iş birliği yapmazlar” dedirtilmeye çalışılarak aslında ikiz kardeş olduklarını gizlemeye de çalışmaktadırlar. Kırım’da, Ukrayna’da, şimdilerde de Azerbaycan’da yaşananlara neden sesiz kalıyorlar dersiniz? Çünkü eski dostları olan Rusya ile ortak pakta birleşip, dünya ve özellikle Avrupa’nın hâkimiyetini ele geçirme hedefine bir an önce ulaşmak istemektedirler.

Bunun içinde Türkiye’nin enerji üssü olmaması gerekmektedir. Almanya, Avrupa’nın lideri olmak, özellikle enerjide bağımsız olabilmek için Türkiye’nin huzurlu olmaması, Irak bölgesel yönetimi başta olmak üzere, Suriye ve diğer komşu ülkelerle ilişkilerinin bozuk, hatta kavgalı, neredeyse savaş halinde olması için gereken hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacaktır.

Türkiye’nin başlatmış olduğu çözüm süreci zaman zaman sabote edilmeye çalışılmaktadır. Bu sabotenin kimin ya da kimlerin işine yaradığı, diğer ifade ile çözümün kimin işine yaramadığına dikkatli bakmak ve anlamak lazım. Çözüm süreci başarılı olduğu takdirde başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri gaz açısından Türkiye’ye bağımlı hale gelmiş olacaklardır. (Türkiye’nin AB üyeliğinin engellenmesinin arkasında yatan başlıca gerekçelerden biri de budur.) Irak bölgesel Kürt Yönetimini bağımsızlık ilan etmesine, şu anda Türkiye üzerinden Kürt Yönetimin petrol satışına da bu nedenle engel olmaya çalışılmakta, ülkelerin denizde dolaşan petrol gemilerine müşteri olmaması istenmektedir.

Çünkü Kürt yönetimi bağımsızlık ilan ederse, Türkiye ile hemen her konuda entegrasyona gidilmesi korkusu vardır Başta Almanya olmak üzere Avrupa devletlerinde. Son günlerde Lice’de yeni bir provokasyon kalkışması, yolların illegal örgüt elemanlarınca kontrol altında tutulmaya çalışılması Irak Kürt yönetimi ile Türkiye’nin bir birine düşman ettirilmesi için medya organlarının bazılarında ki yayınlarla, gören gözlere, anlayan şuurlara, aslında açıkça deşifre edilmektedir. Mesele neymiş dedik! Mesele Türkiye’nin huzursuzluğu, kargaşa ile uğraştırılması, komşuları ile kötü olması, itibarının yerlerde süründürülmesi, dünya kamuoyunda oyuncu olmasının engellenmesinden başka bir şey değildir…
Kapitalizmin uşaklığını yapanlar, Türkiye’nin büyümemesi, kalkınmaması, huzurlu ülke olmaması için Hızlı Trene de, yeni hava alanına da, deniz altı geçişe de, boğaz projesine de, hatta özellikle Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile enerji anlaşmalarına da bu nedenle karşı çıkmaktadırlar. Bunlar engellenemediği zaman, biliyorlar ki Türkiye, pazar ve enerji denetiminde Almanya ile birlikte tüm Avrupa ülkelerinin önüne geçecektir. Engellemek istedikleri için HEDEF TÜRKİYE.
,,
 
Geri