Tarih En Acımasız ve Korkunç Nazi Doktorları

Josef Mengele​

josef-mengele.jpg josef-mengele.jpg


1938 yılında SS’e katılan Josef Mengele, Waffen-SS’de bir asker olarak sivrildi ve kısa süre sonra üç Alman askerin hayatını kurtardığı için SS-Hauptsturmführer rütbesine terfi etti. Toplama kamplarında görev yapan Mengele burada Yahudiler, Germen ırkından olmayanlar ve engelli insanlar üzerinde korkunç deneyler yaptı.

Mengele’nin en ünlü deneylerinden biri basınç odasında yapılan deneylerdi. SS subaylarının paraşütle atladıklarında ne kadar basınca dayanabileceklerini ölçmek için Nazi üniforması giydirdiği kurbanlarını basınçlı odaya sokuyor ve vücutları patlayana dek basınç uyguluyordu. Germen ırkından gelen ve gözleri mavi olmayan çocukların göz renklerini değiştirebilmek amacıyla uyguladığı deneyler de hayli korkunçtu. Deney sırasında bazı sıvıları deneklerinin göz bebeklerine enjekte ediyordu. Çoğu insanı kör eden ve öldüren bu deneyin yanı sıra Mengele pek çok kanlı deneye imza attı ve bu deneyleri anestezi uygulamadan gerçekleştirdi. Bu uygulamaları nedeniyle Mengele’ye ‘Ölüm Meleği’ adı verilmişti.

Savaştan sonra önce ismini değiştirerek bir süre Avusturya’da saklanan Mengele daha sonra Güney Amerika’ya kaçtı. 1959 yılına kadar Arjantin’de yaşadı ve 1979 yılında Brezilya’da yüzerken inme geçirmesi nedeniyle öldü. Cesede yapılan DNA incelemesi sonucunda bu kişinin Mengele olduğu anlaşıldı.


Klaus Schilling​

Claus_Karl_Schilling.jpg Claus_Karl_Schilling.jpg


Emekli doktor Klaus Schilling, II. Dünya Savaşı başladığı sırada tropik hastalıklar konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biriydi. Ancak Schilling'in emekliliği uzun sürmedi ve Heinrich Himmler tarafından göreve dönüp Kuzey Afrika’da Nazi savaş makinesini kırıp geçiren sıtma hastalığına bir çare bulması yönünde bir emir aldı.

Toplama kampları Kuzey Afrika’dan daha yakındı ve Schilling, Dachau toplama kampında düzeneğini kurup çalışmaya uygun olmayan, gözden çıkarılabilir Polonyalı mahkûmlar üzerinde çalışmaya başladı. Mahkûmları sistematik olarak Kuzey Afrika’dan getirilen sivrisineklerle enfekte ediyor ve çeşitli ilaç kombinasyonları enjekte ediyordu.

Yaptığı işin insanlığın büyük yararına olduğunu ve bazı koşullar altında etik ve profesyonel sayılabileceğini iddia eden Schilling’in bu fikrine katılmayan Nürnberg mahkeme heyeti 74 yaşındaki doktorun asılarak idâm edilmesine karar verdi.


Eugen Fischer​

Eugen_Fischer.jpg Eugen_Fischer.jpg


Adolf Hitler ve yandaşları Nazi katliamlarına son noktayı koymuş olsa da Eugen Fischer bunu mümkün kılan kişi olarak tarihe geçti. Fischer, Naziler’in ari ırk - alt ırk söylemini destekleyen genetik çalışmalara gönül vermişti. Fischer ayrıca 1904 yılında toplama kamplarını icat etti ve Güneybatı Afrika’da ‘piç’ ırkların ‘saf’ ırklardan ayrıldığını kanıtlamak için uğraştı.

Hitler, Fischer’ın çalışmalarından mest olmuştu ve bu fikirleri Mein Kampf (Kavgam) kitabına da koymuş ve Nazi yobazlığına bilimsel bir alt metin kurmak için kullanmıştı. Nazi rejimi Fischer’e deneyleri ve ırkçı teorisiyle ilgili çalışmalarda sınırsız bir özgürlük ve para verdi. 1940 yılına kadar resmi olarak Nazi partisinin üyesi olduğunu reddetmesi bile onu Reich’ın yüce gönüllülüğünden alıkoymadı. O, Naziler’in altın çocuğu olarak kaldı. 1942 yılında emekli olan Fischer, 1967 yılında oldukça yaşlı bir adam olarak 93 yaşındayken öldü. Asla Nazi savaş suçlarının içinde aktif bir rol oynamadığı için asla duruşmaya da çıkmadı. Ayrıca onun teorilerinin milyonlarca insanın öldürülmesine neden olması konusunda da içi hep rahat kaldı.


Enno Lolling​

lolling.jpg lolling.jpg


Bazıları dünyanın ateşler içinde kalışını izlemek ister ama bazıları da yükselen alevler karşısında son derece kayıtsız kalır. Enno Lolling de böyle bir adamdı. Yorgun ve zayıf iradeli bir adam olan Lolling, verimsizliği ve kötü alışkanlıklarına rağmen SS bağlantıları sayesinde toplama kamplarının denetlenmesinden sorumlu bir memurluk görevi aldı. Onun mevkisindeki bir adamın mahkûmların yaşam koşullarının düzelmesinde etkin bir rol oynayabileceği düşünülse de Lolling hiç inisiyatif almadı ve teftişleri sırasında gördüğü şeyler konusunda hiçbir şey yapmadı.

Korkunç insan deneylerine ilgisi vardı ve insanların derilerine yapılan numaralandırma dövmeleri işlemleri sırasında onun ismini görevli olarak görmek alışıldık bir şeydi. 1945 yılında intihar etti.


Hubertus Strughold​

strughold.jpg strughold.jpg


Hubertus Strughold NASA’nın efsanevi kişilikleri arasında sayılmaktadır. ‘Uzay tıbbının babası’ namıyla epey saygı duyulan bir doktordur. 1963 yılından beri her yıl havacılık tıbbında kayda değer başarılar gösterenlere Strughold adına ödül veriliyor. Strughold ayrıca en korkunç Nazi doktorlarından biriydi. Savaş zamanında Almanya’da yaşayan doktor, savaştan sonra Teksas, Amerika’ya taşındı. Amerikan hükûmetinin Nazi beyin takımından isimleri öncü projelerin başına getiren ünlü planının bir parçası olarak ‘Project Paperclip’te (Ataç Planı) yeteneklerini sergilemeye başladı. Belki de bu yüzden, korkunç deneylerde elini kirlettiğine dair güçlü deliller olmasına rağmen asla Nürnberg’de yargılanmadı.

Strughold, Dachau kampında yapılan kötü şöhretli soğuk deneylerini yapan doktorların başında yöneticilik yapıyordu. Bu deneylerde kurbanlar aşırı dondurucu koşullara maruz bırakılıyor, ölene dek buzlu suyun içinde bekletiliyorlardı. Kurbanların yaşadığı acılar bilim adına belgelenmişti. Altında çalışanlarda ayrıca basınç hücreleri kullanarak acımasız deneyler yapma alışkanlığı vardı ve Berlin’deki sığınmacı çocuklar üzerinde zalim deneyler yapıyorlardı.

Strughold’un Amerikan uzay programındaki çalışmaları onun Nazi döneminde yaptıklarını bilim çevrelerinde aklamaya yetti. Onun bir savaş suçlusu olduğu gerçeği göz ardı edildi. Bununla birlikte Strughold da emri altında yapılan korkunç şeylerin sorumluluğunu almayı reddetti.


Friedrich Mauz​

mauz.jpg mauz.jpg


İlk bakışta Friedrich Mauz, ‘korkutucu’ denebilecek tuhaf bir insan gibi görünebilir. 1930’lardan önce başarılı bir psikiyatrist olan Mauz’un kariyeri Nazi rejimi sırasında düşüşe geçti çünkü son derece apolitik bir insandı ve Hitler’in seçkin topluluğu içinde yer almıyordu. Mauz kendini Nazi vahşetine ortak olmaya zorlanmış, iyi, ahlaklı bir doktor olarak tanımladı. İlk başta tarih de onunla aynı kanıdaydı. 1946 yılındaki Nazi duruşmaları sırasında temize çıkan doktor, yeni kurulan Federal Alman Cumhuriyeti’nde hem lisansını hem de kariyerini geri aldı. Bununla birlikte gerçekler Mauz’un çizdiği tablodan oldukça farklıydı.

Bilimsel çalışmaları pek parlak olmayan Mauz’un döneminde, uzmanlık alanı olan psikoterapi de pek popüler bir dal değildi. Sonunda Mauz bu gerçeklerin farkına vardı ve çalışmalarını Nazilerin dikkatine sunmaya karar verdi. Mauz uzun süre ‘yetişkin ötenazi uzmanı’ olarak T4 programında görev aldı. Bu program, Reich’ın yaşamaya değer bulmadığı insanların öldürülmesi üzerine ilerliyordu. Bu ‘ahlaklı’ doktor günlerini Nazilerin kitle ölümlerini planlayarak geçirdi ve soykırımın mimarlarından biri oldu.


Joachim Mrugowsky​

Joachim_Mrugoswski_SS-_Arzt.jpg Joachim_Mrugoswski_SS-_Arzt.jpg


Tüm kıtayı cesetlerle dolduran Nazilerin temizlik konusunda takıntılı olduklarını düşünmek tuhaf olsa da bu konu onlar için ciddi bir meseleydi. Elbette temizlik onlar için ‘ırksal bir temizlik’ demekti. Waffen-SS’in Hijyen Enstitüsü şefi ve Reich Physician SS’in üst düzey hijyen sorumlusu Joachim Mrugowsky, merkez üssünde bir dizi hijyen projesinin ortasında tam bir Nazi gibi oturup askerlere dişlerini fırçalamalarını söylerdi.

Nazilerin temizlik tarzı, Reich’a kabul edilemeyecek insanların ortadan kaldırılmasını öngören T4 programıyla ayyuka çıktı. Mrugowsky, ceset yığınlarını olabildiğince dezenfekte edebilmeleri için Nazi güçlerine hidrosiyanik asit sağlıyordu. Tam bileşeni sağlayabilmek içinse çalışamayacak durumdaki esirlerden oluşan denekler üzerinde denemeler yapılıyordu. Mrugowsky 1947 yılında idam cezasına çarptırıldı ve 2 Haziran 1948’de idam edildi.


Friedrich Wegener​

Friedrich_Wegener.jpg Friedrich_Wegener.jpg


Çoğu doktor Nazi hareketine lisansını koruyabilmek için katıldı. Diğer yandan Patolog Friedrich Wegener gerçek bir inanandı. Hitler yönetime gelmeden önce Nazi partisinin kayıtlı bir üyesi olan Wegener, statüsünü yüksek askeri bir rütbe elde etmek için kullandı. Savaştan sonra, 1990 yılındaki ölümüne dek ünlü ve ödüllü bir uzman olarak anıldı. Gizli Nazi geçmişiyse bir doktor arkadaşının Wegener hakkındaki aydınlatıcı makalesinden sonra ortaya çıktı. Wegener’in geçmişi olağanüstü iyi bir şekilde gizlenmişti. Buna rağmen Nazi vahşetiyle ilgili herhangi bir suçla ilişkilendirilmedi.

Tıp camiası belki de Wegener’in ölümsüzlüğünü elinden alarak onun adıyla tanımlı bir hastalık olan ‘Wegener Granülomatozu’nun ismini değiştirmeyi önerebilirdi. Sonuç olarak hiçkimse bir Nazi’nin adını taşıyan tehlikeli bir hastalık nedeniyle bir acı daha çekmek istemez.


Herta Oberheuser​

Herta_Oberheuser.jpg Herta_Oberheuser.jpg


Herta Oberheuser, ağza alınmayacak denli vahşi savaş suçlarının yalnızca erkeklere ait bir alan olmadığını ispat ediyor. Ravensbruck esir kampında çalışan Oberheuser, kadın ve çocuklar üzerinde gerçekleştirilen vahşi deneyler konusunda uzmandı.

Bu deneyler bir korku filminden fırlamış gibiydi. Kasten yaraladığı kurbanlarının açık yaralarına paslı çiviler, cam kırıkları, talaş gibi yabancı cisimler ve bakteriler sürüyordu. Bu işkenceler, Oberhauser kurbanlarının ölmeleri gerektiğine karar verene dek canlı canlı uygulanıyordu. Deneklerinin ölebileceğine karar verdiğinde onlara yağ, benzin veya yüksek dozda anestezi enjekte ediyor ve üç, beş dakika süren acılı ölümleri sırasında bilinçleri açıkken son dakikalarını büyük acılar içinde geçirmelerine neden oluyordu. Sonunda Oberhauser bedenleri parçalara ayırıyor, deneyler için uzuv ve organlarını çıkarıyordu.

En çarpık ve acımasız Nazi doktorlarından biri olmasına rağmen savaştan sonra Oberhauser hafif bir cezayla kurtuldu. 1947 yılında 20 yıl hapse mahkûm oldu ancak iyi halden dolayı 1952 yılında tahliye edildi. Yaptıklarının korkunç doğasından habersiz gibi görünen Oberheuser, Schleswig-Holstein’da bir tedavi merkezi açmaya teşebbüs etti ve protestocuların çabalarıyla merkezi kapatmak zorunda kaldı. 1958 yılında nihayet birilerinin kafasına dank etti ve Oberheuser’in doktorluk lisansı iptal edildi.


Albert Widmann​

Albert_Widmann_at_his_postwar_trial.jpg Albert_Widmann_at_his_postwar_trial.jpg


Dr. Albert Widmann, Nazilerin ‘ötenazi’ programının başlarında aktif bir figürdü. Öldürme metoduna karar veren ve test için gerekli gazlarla kimyasalları sağlayan doktorlardan biriydi. Widmann ayrıca çocuk ötenazisi konusunda da uzmandı. Çocukları öldürmek için gerekli zehirlerin bir araya getirilmesi ve enjekte edilmesindeki teknolojilerden sorumluydu. Zamanla sorun çözen bir uzman haline de geldi. Bir toplama kampının krematoryumunda sorun çıktığında Widmann aranıyordu.

Widmann’ın uzmanlığı her zaman deneyler üzerineydi. Normal zehirlerin dışında öldürme işlemini daha korkutucu hale getirmek için deneyler yapıyordu. En ünlü deneylerinden biri, Rus akıl hastalarını iki barınağın içine kapatıp kitle imha silahlarıyla birini havaya uçurup herkes ölüyor mu diye incelemekti. Eğer hayatta kalan olursa deney başarısız sayılıyordu. Deneylerinden bir diğeriyse akıl hastalarıyla doldurduğu arabanın içine egzoz dumanı vermekti. Widmann 1959 yılına kadar yargılamadan kaçmayı başardı. Sonunda yalnızca altı yıl, altı ay hapis yattı.


Hans Eisele​

Hans_Eisele.jpg Hans_Eisele.jpg


Bir doktor ve SS güçlerinde bir subay olan Hans Eisele, gücün doğasının getirdiği yozlaşmanın ve en korkunç suçların bile kanunlar önünde cezasız kalmasının en büyük örneklerinden biriydi.

SS birliklerindeki konumuna rağmen Eisele savaşın çoğu bölümünde oldukça nazik bir adam olarak tanındı. Bir süre görevli olduğu Sachsenhausen toplama kampındaki mahkûmlar, gösterdiği nezaketten dolayı ona ‘Melek’ lakabını takmışlardı. Bununla birlikte Buchenwald toplama kampına doktor olarak gönderildiği zaman bu yerdeki vahşet onu da yakaladı ve bir canavara dönüşmesini sağladı.

Buchenwald, en sadist Nazilerin görev yaptığı, radikal komünist mahkûmların tutulduğu bir kamptı. Burası Eisele’in vahşi deneyleri, mahkûmlara rutin olarak siyanür enjekte etmesi ve onları kanlı bir vahşetle uygunsuz ameliyatların öznesi haline getirmesiyle ünlü oldu. ‘Melek’, ‘Buchenwald Kasabı’na dönüşmüştü.

Eisele savaş sonrasında tutuklanarak iki ayrı davadan ölüm cezasına çarptırıldı ancak ceza sonradan ömür boyu hapse çevrildi ve bu karardan sonra muhtemel iyi hali göz önüne alınarak ceza 10 yıla indirildi. 1952 yılında Eisele bir de ‘düşman tarafından alıkonulduğu için’ bir tazminatla birlikte salıverildi. Sorumlusu olduğu vahşetten dolayı yeni bir yargılama rüzgârı başlayana dek altı yıl özgür bir adam olarak yaşadı. Daha sonra Mısır’a kaçan Eisele burada Mossad’ın yolladığı birkaç bombalı paketi saymazsak Carl Debouche takma adıyla sakin bir hayat yaşadı.

Kaynak:
https://line.do/tr/en-korkunc-nazi-doktorlar/kum/vertical?from=zki
10 Terrifying Nazi Doctors You've Never Heard Of - Listverse
 
Son düzenleme:
Bunlar da ilginizi çekebilir...
İnsanlığın Vahşi ve Kanlı Tarihindeki Acımasız İdam Yöntemleri
  • Ugur
  • Ugur,
  • Korku Bölümü (+16)
  • 0    4K
Kan Kartalı - Vikinglerin Acımasız İdam Yöntemi
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 8    10K
Pazartesi Sendromu ve Acımasız Gerçekler
  • Ugur
  • Ugur,
  • Komikler
  • 0    5K
Korkunç bir ihmal
  • deniz feneri
  • deniz feneri,
  • Makaleler
  • 0    2K
Geri