Avustralya Yerel Türleri Yok Eden 2 Milyon Vahşi Kediyi Öldürecek

Avustralya Yerel Türleri Yok Eden 2 Milyon Vahşi Kediyi Öldürecek

Avustralya hükümetinin ülkedeki yerel türleri yok eden vahşi kedileri öldürmek için zehirli sosis kullanacağı açıklandı. Ülke 2020’ye kadar 2 milyon kediyi öldürme sözü verdi.

New York Times gazetesinde yer alan habere göre Avustralya hükümeti, ülkede çok sayıda türün ortadan kalkmasına neden olan vahşi kedi türlerinin sayısını azaltmak için yeni bir proje başlattı.

Projeye göre tavuk yağı, kanguru eti, otlar ve baharatların bir karışımını içeren zehirli sosisler kullanılarak kediler öldürülecek ve popülasyonları azalacak.

Zehirli sosisler Batı Avustralya eyaletindeki bilim insanı Dr. Dave Algar tarafından oluşturuldu. Algar, hangi lezzetlerin kedigiller için en çekici olduğunu belirlemek için kedi maması markaları ile çalıştı.

Kilometrekareye yaklaşık 100 kedi

Zehirli sosis projesi, ülkede 2015 yılında başlatılan yerli vahşi yaşamı koruma girişiminin bir parçası. New York Times’ın yaban hayatı koruma yetkililerine dayandırdığı verilere göre, kediler ülkenin yaklaşık yüzde 99.8’inde yer alıyor. Bazı bölgelerde kilometrekareye yaklaşık 100 adet kedi düşüyor.

Uzmanlar, Avustralya’ya özgü olmayan bu kedilerin nereden geldiğini bilmiyor.

Avustralya 2015 yılında çok sayıda kemirgen ve keseli türü yok ettiği için kedilerin sayısını azaltmak için çalışmalara başlamış, kısırlaştırma, avlama ve zehirleme yoluyla çok sayıda kedinin ölümüne neden olmuştu.

Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsü’nün tahminlerine göre, programın yürürlüğe girmesinin ilk yılında yaklaşık 211 bin 560 kedi öldürüldü.

Kaynak: Avustralya 2 milyon kediyi öldürmek istiyor

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Fregat Kuşu

Fregat kuşu

Fregat kuşu, bütün tropik ve subtropik okyanuslarda bulunan ve monotipik Fregat kuşugiller (Fregatidae) familyasında sınıflandırılan deniz kuşudur. Yaşayan beş türün tamamı Fregata cinsinde yer alır. Tamamının tüyleri ana olarak siyah renklidir, kuyrukları uzun ve çatallıdır, gagaları ise uzun kanca şeklindedir. Dişilerin karınaltı tüyleri beyaz renklidir. Erkekler çok belirgin kızıl boğaz derilerini üreme mevsiminde dişileri çekmek için şişirirler. Uzun kanatlarının açıklığı 2,3 m.’ye kadar uzanabilir. Kuşlar arasında vücut ağırlığına göre en büyük kanar alanına sahiptirler.

Haftalar boyunca rüzgâr içinde havada süzülebilen fregat kuşları günün büyük çoğunluğunu beslenme için avlanma amaçlı olarak uçarak geçirirler ve geceleri ağaç ya da kayalıklara tünerler. Ana avları, orkinos gibi büyük avcılar tarafından su yüzüne doğru kovalanan balık ve kalamarlardır. Sıklıkla diğer deniz kuşlarının avlarını çalan fregat kuşları kleptoparazit olarak nitelendirilirler ve ayrıca diğer deniz kuşlarının yuvalarından yavruları da kaptıkları gözlemlenir. Mevsimsel olarak tekeşli yaşayan fregat kuşları koloni hâlinde yuva yaparlar. Issız adalarda alçak ağaçlarda ya da yerde kaba yuvalar kurarlar. Her üreme döneminde dişi kuş tek yumurta yumurtlar. Yavru kuşlara ebeveynlerin baktığı süre diğer kuş türleri arasında en uzun olan kuşlardır. Fregat kuşları ancak her iki yılda bir üreyebilmektedir.

Erkek Fregat Kuşu

Geleneksel olarak Pelikansılar takımda sınıflandırılan fregat kuşları son dönemlerdeki moleküler araştırmalar sonucunda karabataklar, yılanboyun, sümsük kuşları ile birlikte Suliformes takımında sınıflandırılması önerilmiştir. Yaşayan beş türün üçü yaygın olarak dağılmıştır (Fregata magnificens, Fregata minor, Fregata ariel) ancak diğer iki türün her biri (Fregata aquila, Fregata andrewsi) yalnızca küçük bir adada üreyebilmekte ve soyları tehlike altındadır. En eski fosil kayıtları yaklaşık 50 milyon yıl önceye Eosen’e dayanır. Limnofregata cinsi içinde sınıflandırılan tarih öncesi üç türün daha kısa ve daha az kanca biçimli gagaları, daha uzun bacakları vardır ve tatlı su ortamında yaşamışlardır.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Çekim Yapan Drone’u Alet Kullanarak Düşüren Şempanze

Hollanda’daki Royal Burgers Hayvanat Bahçesi’nde bir ekip drone kullanarak şempanzeleri havadan görüntülemek istedi. Fakat drone şempanzelere yaklaştığında, Tushi isminde bir dişi şempanze elinde tuttuğu dalı drone’a doğru savurarak drone’u yere düşürdü. Hayvanat bahçesi görevlilerine göre bu olay, şempanzelerin elindeki herhangi bir şeyi alet olarak, ve bazen de silah olarak kullanabildiğini gösteriyor.

Şempanzeler alet kullanarak ileriye yönelik planlar yapabiliyor…

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Yoldan Geçen Erkeklere ve Köpeklere Saldıran Kedi

İstanbul Bayrampaşa’da bir marketin önünde bekleyen kedi, erkeklere ve köpeklere sataşınca, o görüntüler sosyal medyada büyük ilgi gördü. Sosyal medyada fenomen olan kedi, market çalışanları tarafından sahiplenildi. Marketin önüne kedi evi koyan çalışanlar kediye “bıcırık" adını verdi.

tb

Bayrampaşa Yenidoğan Mahallesinde bir marketin önünde bekleyen kedi yaptığı haylazlıkların güvenlik kamerasına yansımasıyla bir anda fenomen oldu. Yoldan geçenlere, markete girmeye çalışanlara ve köpeklerin üzerine atlayıp korkutan kedinin görüntüleri sosyal medyada çok sayıda kişi tarafından paylaşıldı.

Fenomen kedi market çalışanları tarafından sahiplenildi. Marketin önüne bir kedi evi koyan market çalışanları kediyi Veteriner Hekime götürüp kontrollerini yaptırdı. Kediye kimlik çıkaran market çalışanları adını “bıcırık" koydu. Fenomen kedi çevredeki vatandaşların ilgi odağı oldu.

HIRÇIN DEĞİL, GEBE OLDUĞU İÇİN SAVUNMA İÇ GÜDÜSÜYLE SALDIRIYOR

Kedinin kontrollerini yapan Veteriner Hekim Seçkin Çetin “Sosyal medyada fenomen olan kedi bıcırık elimizde ve bugün oradaki kişilerden biri sahiplendi ve bize getirdi. Biz de genel muayenelerini yaptık. Kendisi videolarda çıktığı kadar pek hırçın değil gördüğünüz gibi, biraz meraklı. Yaptığımız muamelelerde gebe olduğunu gördük, o yüzden de hormonların etkisiyle biraz da savunma iç güdüsüyle gelen gidene saldırıyor. Tabi gördüğümüz kadarıyla hep erkeklere saldırmış bu da işin komik yanı ama orada gözüktüğü kadar hırçın değil, sadece biraz hareketli"

“SALDIRGAN AMA CANA YAKIN BİR KEDİ"

Çevrede oturan bir vatandaş “Ben ‘Çaki’ koydum adını, saldırgan ama sevimli cana yakın bir kedi İnşallah iyi bir ailesi olur. Bir kapının önünde saldırdı bana, havada yakaladık birbirimizi. Baya yüzünü tırmaladı sonra veterinere götürdüm köpeğimi" dedi.

Kaynak: Fenomen kedi market çalışanları tarafından sahiplenildi – İstanbul

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Kümese Giren Tilki Tavuklar Tarafından Öldürüldü

Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan bir tavuk çiftliğindeki kümese giren tilki, tavuklar tarafından öldürüldü.

tb

Le Gros Chene Tarım Teknik Lisesinin kümes alanına giren tilki, kümeste mahsur kaldı. Kümesin otomatik kapılarının gün batımıyla birlikte kapandığı ve kilitlendiği, tilkinin de bu yüzden kümesten çıkamadığı belirtildi.

Ülkenin Brittany bölgesindeki okulun öğrencileri, ertesi sabah tavukları kontrol etmek için kümese girdiklerinde tilkiyi ölü buldular.

Okul müdürü Pascal Daniel, "Köşede cansız halde yatıyordu. Tavuklar bir sürü içgüdüsüyle saldırmışlar. Birlik olup tilkiyi gagalayarak öldürmüşler" diye konuştu.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Neslinin Tükendiği Düşünülen Dünyanın En Büyük Arısı Wallace Ortaya Çıktı

Bilim çevresinde tükendiği düşünülen dünyanın en büyük arısı “Wallace’ın dev arısı” yeniden bulundu.

tb

Dünyanın en büyük arısı olarak bilinen, adını kendisini keşfeden İngiliz bilim insanı Alfred Russel Wallace’den alan Wallace arısı, yaklaşık 40 sene önce soyu tükenen canlılar listesine girdi. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’ni gezerken, arıların çeşitleri ile ilgili araştırma yapan bir bilim insanı, bu dev arı ile ilgili bilgilere rastladı. Clay Bolt isimli araştırmacı, çalışmalarına bu arıyı vahşi doğada görüntülüyerek devam etmek istediğini söyledi ancak neslinin tükendiğini öğrendiğinde hayal kırıklığına uğradı. Bolt, bu mucize arının anavatanı olan Endonezya’dan bilgi toplamaya karar verdi ve bir ekip oluşturdu.

tb

Bilim insanlarından oluşan bir ekip kuran Bolt, dev arı hakkında bilgi toplamak için yıllar süren planlamalar ve araştırmalar yaptı. Wallace arısının yaşadığı yer olarak tahmin edilen ormanlara girdiklerinde ise yerlilerden haber alabilmeyi umuyorlardı ancak hiç kimse arının akıbetini bilmiyordu. Bolt ve ekibi tam da ümitlerini kaybetmek üzere iken, gözlerine inanamadıkları bir şey oldu. Dev arı, karşılarında capcanlı şekilde duruyordu. Dünyanın en büyük arısı olarak bilinen bu canlıyı, yeterince fotoğrafladıktan sonra güvenli bir şekilde doğaya bırakan ekip, çalışmalarını hemen literatüre geçirdi.

Bolt’un açıklamalarına göre, doğanın böylesine kötüye gittiği bir zamanda, canlıların tek tek yok olmaya başladığı koşullar altında, bu keşif tüm bilim dünyasına ümit verdi. Bundan sonra acilen dev arıyı koruma çalışmalarına başlayacaklarını bildiren Bolt, "Belki de dışarda bir yerlerde soyu tükendiği zannedilen birçok canlı türü vardır. Vazgeçmek çok kolay ama azim ve çalışmayla daha fazlasını yapabiliriz" dedi.

Wallace Arısı – Megachile pluto

Wallace Arısı

Wallace’ın dev arısı veya raja ofu / rotu ofu (Endonezya’daki arıların kralı / kraliçesi) olarak da bilinen Megachile pluto, çok büyük bir Endonezya reçine arısıdır. Bilinen en büyük canlı arı türüdür. 1981’de birkaç örnek bulunana kadar soyu tükenmiş olduğuna inanılıyordu; 2018’de iki tanesi eBay’de satıldı. 2019’da ilk kez canlı bir dişi bulundu ve filme alındı.

Tür, aslen Alfred Russel Wallace tarafından 1858’de keşfedildi ve ortak ismi "Wallace’ın dev arısı"; Aynı zamanda "dev mason arı" olarak da bilinir. 1981 yılında Bacan adasında ve yakındaki diğer adalarda altı yuva bulan Amerikalı bir entomolog olan Adam C. Messer tarafından yeniden keşfedilene kadar soyu tükenmiş olduğu düşünülmüştür. Arı, Küresel Yaban Hayatı Koruma’nın “Kayıp Türleri Ara” girişiminin odağını oluşturan 25 “en çok aranan kayıp” türün arasında yer alıyor. 1981’den sonra, 37 yıl boyunca arı vahşi doğada gözlenmedi. Endonezya’da 2018’de, biri Şubat’ta Bacan’da, diğeri Eylül’de Halmahera’da iki örnek bulunmuş ve daha sonra eBay’de satılmıştır, bu nedenle bu nadir türlere sağlanan koruma eksikliğini vurgulamaktadır. 2019’da Clay Bolt tarafından Endonezya’da termit bir yuvada bir dişi arı bulundu.

tb

Wallace’ın dev arıları, varlıklarını ada sakinlerinden bile gizlemiştir. Ağaçta yaşayan termit Microcerotermes amboinensis‘in aktif yuvalarına ortak yuvalar kurar. Arı, galerilerini koruyan termit yuvasına bölmeler oluşturmak için ağaç reçinesi kullanır. Dişi arılar sıklıkla Anisoptera thurifera ağacından gelen reçineyi aramak için yuvalarından ayrılır. Arının büyük çeneleri reçine toplamasına yardımcı olur: dişi arı, çeneler arasında tutulan büyük reçine topları yapar. Arının termit ile ilişkisi zorunlu olabilir.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın
1

Hayvanların Neslinin Tükenmesine İnsanlar Sebep Oluyor

Londra Zooloji Derneği, Dünya Yaban Hayatı Vakfı ve diğer örgütlerden bilim insanları, dünya çapındaki farklı türlerden hayvanların popülasyonlarındaki değişimi incelediler. Her yıl farklı bir türün neslinin tükendiği ortaya çıktı.

İnsanlar, dünya üzerinde diğer türlere göre çok daha fazla etkiye sahip

Ormanları kestiğimiz, nehirlerden çok fazla su kullandığımız ve okyanuslara atıklar attığımız gibi birçok hayvanın neslinin tükenmesine de biz sebep oluyoruz.

tb

  • Sudan (1973-2018), son erkek kuzey beyaz gergedanlarından biriydi.
  • Bulut benekli leopar, en son 1983’te görüldü. Şimdi ise nesli tükendi.
  • Pirene keçisinin ise 2000 yılında nesli tükendi.

Son yapılan araştırmaların raporları insanların, medeniyetin başlangıcından bu yana tüm hayvanların %83’ünü ve bitkilerin %50’sini yok ettiğini ortaya koyuyor. Şu anda bütün bu yıkımı durdursak bile dünyanın tam olarak iyileşmesi 5-7 milyon yıl süreceğe benziyor.

Yaban hayatı ve ekosistem, insanlar için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle onları tehlikeye atmak, iklim değişikliği kadar kötü etkiler yaratır.

Nesillerin tükenmesinin altında yatan sebepler:

Türlerin neslinin tükenmiş olmasının birçok sebebi vardır. Fakat insanlar bu sebeplerin en başındadır.

  • Hayvanların ve böceklerin tükenmesinin temel sebebi, doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesidir.
  • Ormanlardaki ağaçların tarımsal kazanç için toprak olarak kullanılmak adına kesilmesi de başlıca etkilerdendir.
  • Yemek için öldürmek, nesillerin tükenmesinde ikinci en büyük sebeptir. 300 hayvan türü insan tüketimi için öldürülür. Buna okyanustaki balıklar da dahildir.
  • Kimyasal kirlilik de büyük bir tehdittir. Katil balinaların %50’si kimyasal kirlilik yüzünden ölüme mahkum edilmiştir.
  • Nehirlerdeki, barajlardaki ve göllerdeki balık ve diğer su canlılarının sayısı da oldukça azalmıştır.
tb
Ne yapmamız gerekiyor?

Önemli olan ilk şey insanların bu konu hakkında ne kadar bilgiye sahip olduğudur. Çoğumuz hayvanlara neler olduğu konusunda bilgi sahibi değiliz. Örneğin; 2018 yılında Lacoste firması, insanları bilinçlendirmek için, kulladığı klasik timsah logosu yerine nesli tükenmekte olan 10 farklı hayvan türünün logosunu kullanarak tişört üretti.

Yaşamı ayakta tutan biyosferin kötüye gitmesini durdurmak için küresel değişiklikler yapmak gerekir.

Farklı ülkelerin hükumetleri, sürekli çevre koruma kuralları üzerinde çalışıyorlar. Bu konuda anlaşmalar imzalıyorlar.

Birçok ülke, sadece hayvan sayısını kaydetmiyor. Aynı zamanda popülasyonları arttırmak için de çalışmalar yapıyor. Örneğin; Hindistan’da kaplanların sayısı son 100 yıl içerisinde ilk defa %20 oranında arttı. Çin, panda nüfusunu korumaya devam ediyor.

Bu durum hayvanları kurtarmak için çok şey yapabileceğimizin başka bir kanıtıdır.

Kaynak: Şimdi Ne Olacak? İnsanlar, Hayvanların %83’ünün Neslinin Tükenmesine Sebep Oluyor!

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Türkiye’nin İlk ve Tek Yavru Cüce Su Aygırı Mela 2 Yaşına Girdi

Türkiye’nin ilk ve tek yavru cüce su aygırı Mela 2 yaşına girdi. Bakıcıları sevimli yavru için doğum günü partisi düzenledi. Barınağı afişler ve balonlarla süslendi, sebze ve meyvelerden doğum günü pastası hazırlandı.

https://twitter.com/i/web/status/1099342425552769024

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Tunceli’de Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Kanguru Faresi Görüntülendi

Tunceli Ovacık’ta dünyanın en ilginç 19 hayvanından biri olarak kabul edilen, su içmeyerek doğada kalabilen ender hayvanlardan olan kanguru faresi görüntülendi.

tb

Tunceli’nin Ovacık ilçesine bağlı Akyayık köyünde oturan Kamuran Gülmez (31), Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) ‘kırmızı’ listesinde bulunan kanguru faresini Mercan Vadisi’nde cep telefonu kamerasıyla görüntüledi.

Dünyada nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için IUCN’nin ‘kırmızı’ listesinde yer alan ve birinci derecede korumaya alınan kanguru faresi, Ovacık’ın Akyayık köyünde oturan Kamuran Gülmez tarafından Mercan Vadisi’nde görüntülendi. Su içmeyerek, doğada kalabilen ender hayvanlardan kanguru faresi, dünyanın en ilginç 19 hayvanından biri olarak kabul ediliyor.

Kanguru faresini cep telefonunun kamerasıyla görüntüleyen Kamuran Gülmez, "Elimizdeki fenerlerle ışık tutarak, bir süre izledik. Baktık, normal bir fare değil. Bizimle oynamak istiyor gibi duruyordu. Hatta benim ayakkabılarımı kemirmeye çalıştı. Farklı bir tür olduğundan ben de bunu kayda almak için cep telefonumla kameraya kaydettim. Bizim yörede bu fareye ilk kez rastladık" dedi.

Kaynak: Tunceli’de kanguru faresi görüntülendi

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Dişi Kangal Köpekleri Yavrularını Neden Yiyor?

Cumhuriyet Üniversitesi’nde yapılan çalışmada Kangal köpeklerinin doğurduktan sonra yavrularını neden yediklerine dair soruya cevap arandı. Çalışma sonucunda köpeklerde horman eksikliği tespit edildi. Bu çalışma aynı zamanda dünyada “ilk” yapılan araştırma oldu.

 

Kangal köpeklerinin doğurduktan sonra yavrularını yemesiyle ilgili dünyada ilk kez Cumhuriyet Üniversitesi’nde (CÜ) yapılan çalışma sonucunda köpeklerde hormon eksikliği olduğu tespit edildi, çalışma uluslararası dergide yayımlanarak literatüre girdi.

Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Veterinerlik Fizyolojisi Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Mustafa Koçkaya, dişi Kangal köpeklerinin yavrularını yemesiyle ilgili kendilerine gelen şikayetler üzerine 5 yıl önce çalışma başlattı.

İlk olarak anket yapan ve yavrularını yiyen dişi köpekleri tespit eden Koçkaya, tespit edilen 15 köpek üzerinde çalışma yürüttü. Yavrulayan köpeklerin davranışlarını kulübelere kamera yerleştirerek gözlemleyen ve çalışmasını laboratuvar ortamına da taşıyan Koçkaya, yavrularını yiyen tüm köpeklerde hormon eksikliği olduğu bulgusuna ulaştı.

Hormon eksikliği bulunun köpeklerin yavruladıktan sonra 10 gün içerisinde yavrularını yemesinin nedenine yönelik araştırma, uluslararası bir dergide yayımlanarak literatüre geçti. Koçkaya, Kangal ırkında görülen bu durumun tedavisi üzerine de çalışma yürütüyor.

Koçkaya, gazetecilere yaptığı açıklamada, yaklaşık 5 yıl önce bir vatandaşın, köpeklerinin her doğumda yavrularını yediğine yönelik şikayeti üzerine bu çalışmaya başladıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Buna bir çözüm bulmamız için geldiklerinde bu olayın araştırılması gerektiğini düşündük. Yetiştiricilerimize ve köylülerimize yönelik anket çalışması yaptığımızda, önemli bir oranda kendi yavrusunu yiyen köpekler sonucuna ulaştık. Yaklaşık her 100 kangal köpeğinin birinde bu sıkıntı gözüküyor. Bu da bizim için yüksek bir oran. Zaten bizi çalışmaya yönelten en büyük sebeplerden biri buydu. Köylülerimiz de bu hayvanlarla karşılaştıklarında, her doğumda bütün yavrularını telef ettikleri için ya anneleri azat ediyor ya da anneleri başka yöntemlerle uzaklaştırıyor. Bu hem Kangal köpeklerinin geleceği açısından hem de ekonomik açıdan büyük bir kayıptı ve biz bunun önüne geçebilmek için çalışmaya başladık.”

“BU ÇALIŞMA DÜNYADA İLK KEZ YAPILDI”
Koçkaya, yavrusunu yiyen 15 Kangal köpeği üzerinde çalışmaya başladıklarını anlatarak, “Kangal köpeklerini takip ettiğimizde köylülerin söylediği gibi her doğumda kendi yavrularının tamamını 10 gün içerisinde ya bütünüyle yediklerini ya da kafa ve ayak kısımlarını yediklerini gördük. Hayvanların davranışları üzerinden hareket ettik, laboratuvar ortamında nedenlerini araştırmaya başladık. 20 neden sıraladık ve sonunda sıkıntının hormon yetersizliği olduğunu tespit ettik. Daha sonra bu çalışmamız dünyanın en iyi davranış dergilerinden birinde yayımlandı ve dünyada yapılan ilk çalışma olarak literatüre geçti.” ifadelerini kullandı.

Çalışma literatüre geçtikten sonra çok sayıda kişinin bu şikayetle kendilerine ulaştığına da değinen Koçkaya, şunları kaydetti:

“Özellikle İngiltere’de bir hayvanat bahçesinin veteriner hekimi bize ulaştı. Hayvanat bahçesinde bir ayının 2 yavrusunu telef ettiğini söyledi ve yardımcı olmamızı istedi. Temaslarımız devam ediyor. Ama bizim asıl sonucuna ulaştığımız ırk Kangal köpeği. Bunun dışında diğer ırklar üzerinde çalışmamız gerekiyor. Kangal köpeği üzerinde biz olayı bir aşama daha ileriye götürmeye çalışıyoruz. Ayrıca araştırmalarımız sonucunda bunun bir çok ırkta göründüğünü gördük. Tedavisine yönelik projemiz devam ediyor, bir tedavi protokolü çıkaracağız. Tedaviye yönelik uygulamamız gereken preparatların hangi yoldan ve ne kadar verilmesi gerektiğini belirleyeceğiz. Kısa bir süre sonra da neticelendireceğimizi düşünüyoruz. Denemelerde de olumlu neticeler aldığımızı söyleyebilirim.”

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Kangal Koyunu

Kangal koyunu, kangal köpeği kadar tanınmasa da yetiştiricileri ve besleyicileri tarafından bilinen ve tercih edilen bir Akkaraman ırkı koyun türüdür.

Kangal Koyunu, Akkaraman ırkının lokal bir tipidir. “Akkaraman Koyun Irkı”nın cüsse, ağırlık ve yükseklik olarak en büyük olan tipidir. Kangal Koyunu’nda post, kirli beyazdır. Burun, göz ve ayaklarda siyah lekeler görülebilir. Koyunlar boynuzsuz, koçlar ise %5 boynuzludur. Yapağısı Akkaraman ırkına göre daha iyi nitelikte olup, yapısı daha ince ve kıvrıktır. Burun yapısı Akkaraman Koyun’undan daha farklıdır. Burun, dışarıya doğru bir çıkıntı yaparak, koç burnunu andırır. Kaburga sayısı, diğer ırklardan farklı olarak 14 tanedir. Kangal Koyunu yağlı bir koyun olup, kuyruk ağırlığı ortalama 5-7 kg civarındadır. İnce olan kuyruk ucu, yağlı olan esas kısmın üzerinde “S” şeklinde bir kıvrım oluşturur.

Festivallerde koyun yarışmaları da düzenlenmektedir.

Özellikle Sivas bölgesinde yetişir. İlgili bakanlık tarafından ırkın çıkış noktası Kangal ilçesine bağlı Mühürkulak köyü olarak tescil edilmiştir.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın
1