Libya Devleti

Libya

Başkent Trablus
Resmî diller Arapça, Berberice
Yönetim Şekli Parlamenter Cumhuriyet
Yüzölçümü 1.759.541 km²
Nüfus 7.200.000
Nüfus Yoğunluğu 4/km²
Para birimi Libya dinarı (LYD)
Zaman dilimi DAZD (UTC+2)
Telefon kodu +218
İnternet TLD .ly

Libya (Arapça: ليبيا Lībiyā), Akdeniz kıyısında, doğusunda Mısır, batısında Cezayir ve Tunus, güneyinde Nijer ve Çad, güneydoğusunda Sudan ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir.

Ülkenin adı olan ‘Libya’, eski Mısırlılar’ın Nil’in batısında yaşayan Berberiler için kullandıkları Lebu sözcüğünden gelmektedir. Sözcük eski Yunanca’ya ‘Libya’ olarak geçmiştir. Eski resmi adı Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi olan ülke 2011 yılında yaşanan iç savaşla Kaddafi’nin öldürülerek iktidardan düşürülmesinden sonra önce adını sadece Libya olarak kullanmış, 2013 ocağında ise Libya Devleti adını almıştır.

Antik Libya

Ülkenin asıl yerlileri Berberi kabilelerdir. Ancak Antik çağlardan bu yana bilinen tarihinde ülkeye Fenikeliler, Kartacalılar, Büyük İskender’in orduları, Ptolemaus hanedanı ve Romalılar, Arap-İslam İmparatorluğu ile Osmanlılar hakim olmuşlardır. Trablus, esas olarak Kartaca’ya bağlı Fenikeli bir grup koloni idi. Üç büyük şehir (Yunanca Tri: üç, polis: şehir) Oea, Sabrata ve Leptis Magna, Fenikelilerce kurulmuştu. MÖ 7. yüzyılda burası, Roma’nın Kartaca devletine son verdiği Punik savaşlarından (Fenike savaşları/Pön savaşları) sonra diğer Kartaca toprakları gibi Romalılar’ın eline geçti. Doğu kıyılarındaki Sirenayka ise Roma İmparatorluğu hakimiyetinden önce kurulmuş Yunan kolonisiydi. Büyük İskender’in fethinden sonra Ptolemiler’e, ondan sonra da Romalıların yönetimine geçti. Roma ikiye ayrılınca, Libya Doğru Roma’nın elinde kaldı.

Arap hakimiyeti

647 yılında ise Abdullah ibn el-Sa’ad komutasındaki Arap İslam orduları Libya’ya girerek Bizanslılar’ı mağlup etti. Trablus ve Sirenayka Halife’ye bağlanmakla birlikte Bizanslılar’a (İstanbul ve Şam) bağlı yöneticiler (exarch-egzark) bölgeyi yönetmeye devam ettiler. 1146’da Sicilyalı Normanlar Trablus’u istila etti. 14. ve 15. yüzyıllarda İslam egemenliğinden sonra, 16. yüzyılda İspanyol yönetimine geçti.

Osmanlı dönemi

Trablusgarp Eyaleti

Osmanlı İmparatorluğu Bayrağı (1453-1844)]Osmanlı İmparatorluğu Bayrağı (1453-1844)

Trablusgarp Eyaleti veya Trablusgarp Beylerbeyliği, (Arapça:ايالة طرابلس الغرب) Osmanlı Devleti eyaletidir. Osmanlı Devleti’nde iki tane Trablus adını taşıyan idari bölge bulunmaktadır. Bunları birbirinden ayırmak için buradakine Trablus-ı Garb veya Mağrib Trablusu, Şam bölgesindekine Trablus-ı Şam veya Şam Trablusu denilmiştir. Trablusgarp 360 yıl, 1 ay, 20 gün Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Trablusgarp Eyaleti, sâlyâneli bir deniz eyaletidir. 17. yüzyılda ocaklık olmuştur.

İlk valiler dönemi : 1510 yılında Don Pedro Navarro tarafından İspanyolların eline geçen Trablusgarp, bir sömürgeyi idare etmekte zorlanan İspanya kralı II. Ferdinand tarafından, 1528 yılında Hastabakıcı Şövalyeler’e bırakılmıştır. Bingazi ise Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı Devleti yönetimine geçmiştir. Divân-ı Hümâyûn Enderûn Ağalarından Hadım Murad Ağa, Barbaros Hayreddin Paşa’nın düzenlediği Trablusgarp seferine katılmıştır. Bu savaşta başarısız olmuşlardır, fakat Trablusgarp’ın 17 kilometre doğusundaki Tacura şehrini fethetmişlerdir. Murad Ağa bu şehre Bey tayin edilmiş ve 19 yıl burada kalmıştır. Osmanlı Devleti’nde denizci olan Turgut Reis ise Venedikliler ile savaşmıştır. Ardından İstanbul’a çağrılmıştır. Padişah Kanuni Sultan Süleyman, Turgut Reis’e eğer Trablusgarp’ı fethedebilirse buranın yönetimini kendisine vereceğini söylemiştir. Turgut Reis’e sözünün garantisi olarak işlemeli bir kılıç ile bir Kur’an göndermiştir. Aslında Kanuni Sultan Süleyman, ilk olarak fetih emrini Sinan Paşa’ya vermiş fakat Sinan Paşa bu göreve layık olmadığını arz etmiştir. Trablusgarp, Kanuni Sultan Süleyman emriyle 15 Ağustos 1551 yılında Turgut Reis, Murad Ağa ve Sinan Paşa tarafından fethedilmiştir. Fetih sırasında Tacura’yı üs edinmiş olan Murad Ağa karadan ve denizden saldırmış, Sinan Paşa ise kuvvetli bir donanma ile Trablus’u kuşatmıştır. Trablusgarp’ın yönetimi Padişahın kesin vaadi uyarınca, fetih mükafatı olmak üzere Turgut’a verilmesi gerekirken, Sinan Paşa tarafından Murad Ağa’ya verilmiştir. Murad Ağa, 1552’de Tacura’da bugün de adını taşıyan büyük bir cami yaptırmıştır.

Turgut Reis, Murat Ağa’nın beylerbeyi olmasından gücenmiştir. Ardından deniz seferlerine katılarak birçok ganimet ile İstanbul’a dönmüştür. Kanuni Sultan Süleyman, eskiden verdiği söze uyarak onu Trablusgarp Beylerbeyi yapmak istemiştir. Fakat Turgut Reis’i hiçbir vakit devlete sürekli olarak hizmete alışamaz gösteren Rüstem Paşa’nın ısrarı üzerine onu Adaların bir kısmını, yani deniz yurtluklarını içine alan Karlı ili Sancağı’na sancakbeyi olarak atamıştır. Bir gün Kanuni Sultan Süleyman atlı olarak saraydan çıkarken Turgut Reis, bu fırsattan faydalanmıştır. Padişahın atının üzengisini tutarak bağlılıklarını sunmuştur ve kendisine verilmiş olan sözün gerçekleşmesini istemiştir. Sultan Süleyman da sözünü tutarak ona Trablusgarp Beylerbeyi unvanını vermiştir. Turgut Reis’in beylerbeyi olmasıyla Trablusgarp gerçek manada Osmanlı eyaleti olmuş, Murad Ağa ise Tacura’ya gitmiştir. Turgut Reis, eyaleti düşman eline bırakmamak için buraya Yeniçeriler getirmiştir. Kendisi Beylerbeyli makamında bulunduğu zamanlarda, damadı Hayreddin Paşa zade Hasan Paşa, Cezayir Beylerbeyi makamındadır. Malta kuşatması sırasında Turgut Reis başına gelen bir taşla şehit olmuştur. 18 Haziran 1565 tarihinde cenazesi Trablus’daki cami ve medresesi yanındaki türbesine gömülmüştür. Turgut Reis’in şehit düşmesi üzerine, Kılıç Ali Paşa beylerbeyi olmuştur.

1670 yılında Hollanda gemileri, Berberi Korsanları'na karşı bir ceza seferinde Trablus'u bombalarken.

1572 yılında beylerbeyi olan Mustafa Paşa 1574 yılında makamında ölmüştür. Ardından beylerbeyi olan Haydar Paşa, Trablusgarp Eyaleti ile Tunus Eyaleti’ni birlikte yönetmiştir. 22 Temmuz 1574 tarihinde Serasker Sinan Paşa; Trablusgarp Beylerbeyi Haydar Paşa’yı ve Mustafa Paşa’yı Halku’l Vâd’ı kuşatması için görevlendirmiştir. Bu emirin ardından bu kaleye saldırı düzenlenmiştir. Haydar Paşa, Hasan Paşa’dan sonra yine beylerbeyi olmuştur. 1585 yılında beylerbeyi olan Ramazan Paşa, Vâdi’s Seyl Savaşı galibidir. 1589 yılında beylerbeyi olan İstanköylü Ahmed Paşa, Sadrazam İstanköylü Çelebi Güzelce Ali Paşa’nın babasıdır ve makamında ölmüştür.

Dayılar dönemi :
Turgut Reis zamanında Trablus’a yerleşen çoğunluğu Ege ve Rumeli halkından olan Yeniçeriler, eyalette zorbalık ile yönetimi ele almışlardır. Ardından Memi Mehmed Paşa’dan sonra 1603 yılında tayin edilen beylerbeyi yerine Sefer Dayı’yı beylerbeyi yapmışlardır. Böylece Trablusgarp’ta dayılar yönetimi başlamıştır. Sefer Dayı’nın asılarak idam edilmesinden sonra İstanbul’dan eyalete Şerif Paşa vali olarak atanmıştır. Şerif Paşa bir süre valilikte kaldıktan sonra Yeniçeriler tarafından paşa konağında yakalanıp İstanbul’a geri gönderilmiştir.

1626 yılında başa geçen Ramazan Dayı aynı yıl içinde istifa etmiştir. Ardından yönetimi ele alan Sakızlı Mehmed Paşa öldürülmüş ve yerine akrabası Sakızlı Osman Paşa geçmiştir. 1645 yılında Girit Seferi için Trablusgarp Eyaleti’nden gemi gönderilmiştir. Sakızlı Osman Paşa, Osmanlı Devleti tarihinde en uzun beylerbeylik yapan kişidir. 1672’de başa geçen Osman Dayı öldürülmüştür. 1675 yılında eski Kaptan-ı Derya Mısırlıoğlu İbrahim Paşa beylerbeyi olmuş ve ocak 1677’de istifa etmiştir. Bunun üzerine Yeniçeriler İnebolulu İbrahim Çelebi dayı seçmiştir. Ardından Yeniçeriler tarafından dayılıktan indirilip yerine İstanköylü Büyük Mustafa Dayı geçirilmiştir. İnebolulu İbrahim Çelebi sadece 3 gün dayılık yapabilmiştir.

1702 yılının sonlarında doğru Halil Paşa, Trablusgarp Dayısı ve Beylerbeyi olmuştur. 1710 yılında İstanbul’a döndükten sonra İsmail Hoca Dayı ve ardından Hacı Mustafa Dayı yönetici olmuştur. 4 Temmuz 1711 tarihinde yönetimi ele alan Mahmud Bey Dayı tutunamamıştır. Sadece 26 gün dayı dayılık yapabilmiştir. Mahmud Bey Dayı’dan sonra Karamanlı Ahmed başa geçmiştir. Böylece Trablusgarp’taki birinci Osmanlı devri olarak tanımlanan dönem sona ermiş, eyalette 124 yıl hüküm sürecek Karamanlı Hanedanı’nı başlamıştır.

Karamanlı Hanedanı dönemi : Karamanlı Hanedanı, 1711 yılında Karamanlı Ahmed Paşa tarafından kurulup, 1835’e kadar hüküm süren hanedandır. Hanedana mensup son Trablusgarp yöneticisi II. Ali Paşa’dır. 1801-1805 yıllarında eyalet ile ABD arasında Birinci Berberi Savaşı gerçekleşmiştir.

Edward Moran tarafından 1897 tarihinde çizilmiş 16 Şubat 1804 tarihinde Birinci Berberi Savaşı sırasında Trablusgarp kıyılarında ABD'ye ait USS Philadelphia adlı fırkateynin yanışı.

Hanedanın kurucusu olan Karamanlı Ahmed Paşa Türk asıllı bir kuloğlu askeri olup, soyunun Karaman’a bağlı Ermenek’e dayandığı söylenmektedir. Bu yöredeki bazı aileler bugün Mısır ve Libya’da dedelerinden kalma tapulu arazilerinin olduğunu söylemektedir. Ahmed Paşa’nın babasının veyahut dedesinin Trablusgarp’ta hizmet etmek için eyalete geldiği tahmin edilmektedir. Ahmed Paşa’nın cetlerinden birinin Turgut Reis ile birlikte Trablusgarp’a geldiğini söyleyen tarihçiler de vardır. Annesi ise Libyalıdır.

Münşiye ve sahil bölgesinin yöneticisi olan ve halkın sevgisi kazanan Karamanlı Ahmed Paşa, 1710 yılında Yeniçeriler ve Kuloğulları ile Arap eşrafları arasındaki rekabetten doğan kargaşaya son vermek için Trablusgarp şehrine müdahale etmeye karar verir. Araplar ile birlik olan Ahmed Paşa, 29 Temmuz 1711 tarihinde Dayı olur. Ahmed Paşa; mücadele, isyan ve asayişsizlikten bıkmış olan halka iyi davranmıştır. Kendisi ile arası açık olan Trablusgarp beylerbeyi Mehmed Paşa’yı öldürttüğü gibi olayı soruşturmaya gelen Kaptan-ı Derya Canım Hoca Mehmed Paşa’yı geri göndermiş ve birçok sayıda Türk askerini de öldürtmüştür. Ardından İstanbul’a yaptığı bu davranışlarını haklı göstermek için elçi göndermiştir. 1711’de yönetimi ele geçirmesinden on sene sonra 1722 yılında Osmanlı Devleti tarafından paşa olarak tanınmıştır. Hem beylerbeylik hem de paşalık payesini elde etmiştir.

Karamanlı Ahmed Paşa, Yeniçerilere güvenmemektedir. Bu yüzden halktan bir milis kuvvet oluşturmuş ve ardından korsanları himaye altına almıştır. Eyaletteki kabilelerin isyanlarını sona erdirerek asayişi sağlamıştır. Bazı devlet adamlarını, eşrafları ve dönemin tarihçisi İbn Galbun’u öldürtmüştür. Böylece hakimiyetini bütün eyalete yaymıştır. Fransa ile aradaki anlaşmazlık nedeniyle bir Fransız filosu gelerek Trablusgarp kalesini topa tutmuştur. Büyük bir donanma ile tekrar geleceklerini bildirmişlerdir. Bu halden telaşa düşen Ahmed Paşa, vaziyeti İstanbul’a bildirmiştir. Osmanlı Hükümeti’nin arabuluculuğu ve Fransa elçisinin gayretleriyle temmuz 1729 (Zilkade 1141)’da aradaki anlaşmazlık halledilmiştir. ] Ahmed Paşa, başta Fransa ve İngiltere olmak üzere batılı devletlerle iyi geçinmeye çalışmış ve onlarla barış ve ticaret anlaşmaları yapmıştır. 16 Mayıs 1733 tarihinde Padişah I. Mahmut tarafından görevi yenilenmiştir. İdari otorite kurduktan sonra imar faaliyetlerine yönelmiştir. Denizden gelecek saldırıları engellemek için surları onartmış, ayrıca cami ve medrese yaptırmıştır. Yaptırdığı Karamanlı Ahmed Paşa Camii Trablus’daki en güzel ve en mamur mabed sayılmaktadır. Ahmed Paşa, 1 Kasım 1745 tarihinde ölmüştür.

Karamanlı Ahmet Paşa’dan sonra yerine geçen oğlu Karamanlı Mehmet Paşa, Padişah I. Mahmut tarafından vali olarak tanınmıştır. Karamanlı Mehmet Paşa, güçlü bir donanma yapmış ve İngiltere ile ticaret ve güvenlik antlaşması imzalamıştır. 1754 yılında ölmüştür. Karamanlı Mehmet Paşa yerine oğlu Karamanlı Ali geçmiştir. Karamanlı Ali ilk yıllarında sahillerde çıkan ayaklanmalar ile uğraşmıştır. 1790 yılında oğlu Hasan öldürülmüştür. Karamanlı Ahmet Hamit, Arapların desteğini alan kardeşi Karamanlı Yusuf yüzünden yönetimi ele alamamıştır. Cezayirli çıkan Ali Bulgur, Padişahın kendisini vali olarak atadığını ileri sürerek yönetimi ele alınca, Karamanlı Ailesi Tunus’taki Hammudi Paşa’ya sığınmıştır. Hammudi Paşa’nın desteği ile Karamanlı Ailesi tekrar Trablusgarp’a gelmiştir. Karamanlı Yusuf, yönetimi abisi Karamanlı Hamit’in elinden alarak vali olmuştur.

Mamlûk kılıcı

Karamanlı Yusuf zamanında Trablusgarp’ta karışıklık ve birçok isyan da çıkmıştır. Karamanlı Yusuf şehirdeki surları tamir ettirmiştir. Trablusgarp, Tunus ve Cezayir’e ait korsanlar Akdeniz’deki Amerika Birleşik Devletleri’ne ait gemilere saldırmış bu gemilerin mürettebatını esir almıştır. 1801 yılında Karamanlı Yusuf Paşa, ABD başkanı Thomas Jefferson’dan 225,000 dolar haraç talep etmiştir. Thomas Jefferson, Amerikalı ticaret filosunu koruyabilecek yeni Amerika Birleşik Devletleri Donanması’nın yeteneğinden emin olduğu için Karamanlı Yusuf Paşa’nın taleplerini reddetmiştir. Amerikan başkanı Thomas Jefferson bir donanma ile 1801 yılında Cezayir, Tunus ve Trablusgarp kıyılarına saldırmıştır. ABD, Karamanlı Hamit’i vali yapmak istemişler fakat başarısız olmuşlardır. Garp Ocakları (Cezayir, Tunus ve Trablusgarp) ve Amerika Birleşik Devlet arasında olan Birinci Berberi Savaşı sonucunda 10 Haziran 1805’te Garp Ocakları ve ABD arasında bir antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşma ile savaş sona ermiştir. Karamanlı Hamit, Üsteğmen Presley Neville O’Bannon’a Mamlûk kılıcı ‘nı hediye etmiştir.

İkinci valiler dönemi : 1819 yılına kadar Napolyon Savaşları’nın çeşitli antlaşmaları, korsanlığı bırakması konusunda Berberi Devletleri’ni zorlamıştır. Böylece bir Berberi ülkesi olan Trablusgarp’ın ekonomisi kötüye gitmeye başlamıştır. Karamanlı Yusuf, Arap köle ticaretini canlandrarak Trablusgarp’ın ekonomisini geliştirmeye çalışmıştır, fakat Avrupa’da köleliğin kaldırılması akımı düşüncesinin yayılmasıyla Trablusgarp’ın ekonomisini kurtarmakta başarısız olmuştur. 1830 yılında ise Cezayir Eyaleti Fransa tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı, Trablusgarp’ın da işgal edilceği korkusundan ve Karamanlı Hanedanındaki isyan ve taht kavgalarından dolayı yeniden Trablusgarp’ta otorite kurmak istemiştir. 1835 yılında Çengeloğlu Tahir Paşa komutasındaki ordu ile Trablusgarp’ı ele geçirmiştir. Yine aynı yıl Trablusgarp’ın başındaki II. Ali Tunus’a sürgüne gönderilmiştir. Buraya yönetici olarak Mustafa Necip Paşa atanmıştır. Böylelikle Karamanlı Hanedanı’nın Trablusgarp’taki hakimiyeti son bulmuştur. Trablusgarp Eyaleti’nin 1835 yılından 1864 yılına kadar valiler yönetmiş 1864 yılında Trablusgarp Eyaleti kaldırılıp Trablusgarp Vilayeti kurulmuştur. Ayrıca Karamanlı Hanedanı zamanında Trablusgarp Eyaleti’nin ilk defa bir bayrağı olmuştur.

İtalyan hakimiyeti altında Libya

Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıfladığı dönemde, 1911’de İtalyanlar bölgeyi işgal ettiler. Trablusgarp Savaşı akabinde yapılan Uşi Antlaşması ile Libya’daki fiili Osmanlı hakimiyeti sona ermekle birlikte, hukuken Osmanlı’ya bağlılığı benimsendi. Ülkeyi işgal eden İtalyanlara karşı Mustafa Kemal, Enver Paşa ve diğer kimi Osmanlı subaylarının örgütlediği milis kuvvetleri uzun zaman direnç gösterdi. Ancak her türlü üstünlüğe sahip olan İtalya ülkenin tamamını kontrol etmeyi başardı. Halkı baskı ve zulüm ile sindirdi. Adeta bütün Libya’yı köleleştirdi.

Libya Krallığı

Bu dönemde İtalyan sömürgeciliğine karşı Ömer Muhtar tarafından başlatılan direniş hareketi ise Ömer Muhtar’ın yakalanarak idam edilmesi sonucunda başarısızlığa uğradı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra bölge Fransa ve Birleşik Krallık’a bırakıldı. Birleşmiş Milletler 1949’da Libya’nın bağımsız bir ülke olması gerektiği kararını aldı. Görüşmelerde Libya’yı, 1920’lerden beri İtalyanlar’la mücadele etmiş olan, sonrasında Mısır’a sürgüne giden Şeyh İdris temsil etti.

1951’de Libya bağımsızlığını kazandı ve Birleşmiş Milletler aracılığıyla bağımsızlığa kavuşan ilk ülke oldu. İdris ülkenin kralı oldu.

Sosyalizm ve Muammer Kaddafi dönem

1969’da, ordunun genç subaylarından Muammer Ebu Minyar El-Kaddafi bir grup subayla birlikte Kral İdris’e karşı bir darbe yaptı. Monarşi sona erdirildi ve Libya Arap Cemahiriyesi kuruldu. Kaddafi, o tarihten sonra kendisinin "Üçüncü Evrensel Teori" dediği, Sosyalizm ve İslam karışımı bir politik rejimi izledi. Bu sisteme İslamî Sosyalizm ve Yeşil Sosyalizm gibi isimler verdi. 1990’lı yıllardan itibaren Lokerbie faciası gerekçesiyle Amerika’nın ve uluslararası toplumun sürdürdü ambargo 1969’dan itibaren sürdürülen kalkınma hamlesine darbe vurdu.Yönetim "Cemahiriye" tabirini kullanarak kitlelerin devleti olduğunu ifade etmektedir.

Londra-New York seferini yapan Pan Am 103 sefer sayılı Boeing 747 uçağı 21 Aralık 1988 tarihinde havada infilak etti ve İskoçya’nın Lockerbie kasabasına düştü. Uçak içindeki 259 kişi ve kasabadaki 11 kişiyle birlikte toplam 270 kişi hayatını kaybetti. Semtex adlı patlayıcıyı uçağa yerleştirenlerin Libya uyruklu olduğunun anlaşılmasından sonra, Libya’dan tazminat talep edildi. Libya her iki şüpheliyi de İskoçya’ya iade ederek kişi başı 10 milyon dolarla toplam 2,75 milyar dolar tazminat ödedi.

İskoç mahkemelerinde yargılanan şüphelilerden Lamin Khalifah Fhimah beraat etti. Libya gizli servisi üyesi olan Abdelbaset Ali al-Megrahi ise 2001 yılında ömür boyu hapse mahkûm edildi ve cezasını İskoçya’da çekmeye başladı. Yükümlü olduğu esnada prostat kanseri olan Megrahi 20 Ağustos 2009 tarihinde üç aylık ömrü kaldığı gerekçesiyle İskoç hükümeti tarafından serbest bırakıldı. Olayda ölen yolcuların 189’u Amerikalıydı. Serbest bırakma kararı ABD başkanı Barack Obama tarafından "hata" olarak nitelendirildi. Megrahi 20 Mayıs 2012’de prostat kanserinden öldü. Dönemin Birleşik Krallık başbakanı Gordon Brown serbest bırakma kararının (özerk) İskoçya parlamentosuna ait olduğunu, Birleşik Krallık hükümetinin kararı olmadığını açıklamıştı ancak daha sonradan basına sızan Wikileaks belgelerinde Birleşik Krallık hükümetinin Libya ile ekonomik anlaşmalarının sürekliliğini sağlayabilmek için Libya’nın isteğine boyun eğerek Megrahi’nin serbest bırakılmasını teşvik ettiği ortaya çıktı.

Libya bayrağı

Libya bayrağı, Afrika ülkesi Libya’nın ilk defa 24 Aralık 1951 tarihinde kullandığı bayrağın, rejim değişikliği sonrası Libya’nın resmi hükümeti olan Ulusal Geçiş Konseyi tarafından 27 Şubat 2011 tarihinde yeniden kullanılmaya başlanan bayraktır.

Libya Bayrakları

Libya bayrağı yatay olarak konumlandırılan kırmızı, siyah ve yeşil şeritlerden oluşmaktadır. Siyah şerit bayrağın orta kısmında bütününde yarısını kaplayacak şekilde konumlandırılmış olup, dörtte bir oranda yer kaplayan kırmızı renk bayrağın üst bölümünde, yeşil renk ise alt bölümünde bulunmaktadır. Bayrağın orta bölümünde siyah şeritin üzerine gelecek şekilde konumlandırılmış olan beyaz ay-yıldız bulunmaktadır. Bayrak 1951-1969 yılları arasında kullanılan Libya Krallığı bayrağıyla aynıdır. İç savaş öncesi kullanılan düz yeşil bir zeminden oluşan bayrak ise Muammer Kaddafi rejiminin sona erdirilmesi ile kullanımdan kaldırılmıştır.

1951–1969 : Libya’nın ilk ulusal bayrağı 1951 yılında İtalya’dan bağımsızlığın alınmasının ardından Libya Krallığı’nın bağımsızlık simgesi olarak tasarlanmıştır. Yerel geleneklerden ve Libya’da etkili olan dini Senusiye hareketinden izler taşıyan bu bayrak ortada üzerinde beyaz ay ve yıldız olan siyah yatay bir şerit ve bu şeritin alt ve üstünde ölçülerinin yarısı olacak şekilde (üstteki) kırmızı ve (alttaki) yeşil üç ana renkten oluşan bir bayraktı. 2011 Libya İç Savaşı sonucunda Muammer Kaddafi’nin devrilmesi sonucu bu bayrak yeniden kullanıma girdi.

1969–1972: Muammer Kaddafi’nin 1969 yılındaki darbeden sonra ülkenin ismini El-Cumhuriye el-Arabiye el-Libiya (Libya Arap Cumhuriyeti) olarak değiştirmesiyle ve bayrak da bunu müteakiben yeniden tasarlandı. Arap milliyetçilerinin ve Baas Partisi’nin millî renkleri olan kırmızı – siyah ve beyaz şeritlerden oluşan üç renkli bir bayrak kabul edildi.

1972–1977 : Libya 1972 yılında Arap Cumhuriyetleri Federasyonu’na (İttihad el-Cumhuriyet el-Arabiya) üye olunca bayrağı yine değiştirildi. O dönemde Suriye ve Mısır’ın kullandığı ortak bayrağa geçildi. Daha sonra 8 Mart 1977’de ülkenin adı tekrar değiştirilerek Libya Arap Sosyalist Halk Cumhuriyeti yapıldı. (El-Camahiriya el-Arabiya el-Libiya eş-sabıya el-İştrakiye) Enver Sedat’ın İsrail ile 11 Kasım 1977’de masaya oturmasına tepki gösteren Kaddafi, bayrağı değiştirerek tepkisini ortaya koymuştur.

1977-2011 : 1977’den 2011 Libya İç Savaşı sonucu Muammer Kaddafi’nin devrilmesine kadar yeşil düz bir zeminden oluşan Libya bayrağı kullanıldı. Üzerinde herhangi bir arma, simge ya da yazı bulunmayan bayrak, kullanıldığı dönemde dünyada bir ülkeyi temsil eden bayraklar arasında tek renkten oluşan ve üzerinde herhangi bir simge bulunmayan tek bayraktı. Bayrak, Muammer Kaddafi rejiminin sona ermesi ile kaldırılmıştır.

Arma

Libya pasaportlarında yer alan ay-yıldız motifi

Libya güncel olarak herhangi bir resmi devlet arması kullanmamaktadır. Ülke içerisinde yer alan kurumlar resmi yazışmalarda kendi kurum amblemlerini kullanmaktadır. Libya son olarak geçici hükumet döneminde arma kullanmış, söz konusu hükumetin Ağustos 2012 tarihinde son bulması ile birlikte de arma kullanımı da ortadan kalkmıştır. Geçici Ulusal Konsey tarafından Ağustos 2011 tarihinde yeni Libya bayrağı ile ilgili tanımlamalar yapılmış olmasına rağmen, resmi devlet arması ile ilgili herhangi bir düzenleme ve açıklama gerçekleştirilmemiştir.

İç savaş

2011 Libya İç Savaşı, bir Kuzey Afrika ülkesi olan Libya’da hükûmet ve Muammer Kaddafi karşıtı gösterilerle başlamış ve daha sonrasında gerçek anlamıyla bir iç savaşa dönüşmüş ayaklanmalar bütünüdür. Protestolar 7 Şubat 2011 tarihinde başlamış, iç savaş Sirte’nin düşmesi ve Muammer Kaddafi’nin öldürülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde sona ermiştir. Medyaya göre olaylar halkın 2010-2011 yılı boyunca Arap dünyasını saran protestoların bir ayağı olan 2011 Mısır Devrimi’nden esinlenmesi sonucu başlamıştır.

18 Şubat 2011 tarihinde göstericiler Libyanın ikinci büyük şehri Bingazi’nin kontrolünü bazı polis ve askerlerin de desteğiyle ele geçirmişlerdir. Bunun üzerine hükûmet Bingazi’de yaşayan ve rejimin destekçisi seçilmiş askeri birlikleri yollamıştır. Ülke, Ulusal Geçici Konsey (UGK) ve Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak ikiye ayrılmıştır. 20-28 Ağustos tarihlerinde Trablus Muharebesi sonucu başkent Trablus UGK kontrolüne geçmiş, UGK yüzden fazla ülke tarafından tanınmıştır. 20 Ekim 2011 günü Muammer Kaddafi’nin memleketi Sirte’nin düşmesiyle Muammer Kaddafi öldürülmüş, iç savaş kesin UGK zaferiyle sona ermiştir.

Arka plan: Muammer Kaddafi 1969 yılında yaptığı darbe sonrasından bu yana Libya’yı yönetmekteydi. Fidel Castro’nun 2008, ve 2009 yılında ölen Ömer Bongo’dan sonra dünyada bir kraliyet ailesi dışında en uzun süreli devlet yöneticisi unvanını kazanmıştı.

Petrol halkın gelirinin %58’lik kısmını oluşturmaktaydı. Hükûmet ve diğer sektörlerin vergi ihtiyacı düşük olduğu için orta sınıf gelişememektedir. İç savaş, Libya halkının Muammer el-Kaddafi’nin koltuğunu terk etmek istemesi ile başlamış ve Muammer el-Kaddafi koltuğu bırakmayınca gelişmiştir ve sonucunda 2011 Libya ayaklanması olmuştur. 2011 Libya bombardımanı ile dolaylı bir süreç ve olay olmuştur.

Silahlı Kuvvetler

Libya tarihinde üç silahlı kuvvet vardır.1950 yılında bağımsızlaşan Libya Krallığı’nın "Libya Kraliyet Silahlı Kuvvetleri".Muammer Kaddafi döneminin "Libya Arap Cemahiriyesi Silahlı Kuvvetleri" ve iç savaş sonrası, Ulusal Geçiş Konseyi tarafından kurulan "Libya Ulusal Ordusu".

Demografi

Libya'daki etnik dağılım

Libya çok büyük bir yüzölçümüne sahip olmasına rağmen nüfusun tamamına yakının kıyı bölgelerde yaşar. Örneğin; Trablus ve Sirenayka’da km2’ye düşen insan sayısı 50 iken ülkenin geri kalanında, km2’de 1 kişinin altına düşer. Ülkenin büyük ölçüde çöllerle kaplı olmasından dolayı, ülke yaşayanların %90’ı kıyı şehirlerinde yaşamaktadır. Ülkeyi kaplayan çöllerin büyüklüğünü, bütün ülkedeki alanda km2’ye düşen insan sayısının 3,6’ya düşmesinden anlaşılabilinir. Tarımsal faaliyetlerin imkansız olduğu çöllerle kaplı Fizan’dan ziyade halk Trablus ve Sirenayka bölgelerinde yaşamaktadır.

Bütün nüfusun %90’ı, ülke topraklarının sadece %10’unda yaşamaktadır. Ülke toplam nüfusunun %88’i şehirde yaşamaktadır ve çoğunluğu üç büyük şehir olan Trablus, Bingazi ve el-Beyda’da bulunmaktadır. 6,5 milyon civarındaki Libya nüfusunun yaklaşık yarısı ’15 yaşından’ küçüktür. 1984 yılında dünya çapındaki en büyük nüfus artış hızına ulaşan Libya’da, yıllık doğum oranı %4 olarak tespit edilmişti. 1984’te 3,6 milyon olan ülke nüfusu 1964’te 1,54 milyondu.

Libya halkının etnik unsurlarını öncelikle; Araplaşmış Berberiler, Türkler, saf Arap ve çöl kabilelerinden oluşan Bedeviler ile Tuaregler oluşturmaktadır. Ayrıca az sayıda Sahara altı siyahlarından olan Sahiller ile Tobular da mevcuttur. Ayrıca ülke çok sayıda Orta Afrika’dan göçmen barındırmakta ve ayrıca çok sayıda Mısırlı göçmenler ülkede yaşamaktadır. 2011’de tahminlere göre 60.000 Bangladeşli, 30.000 Çinli, 30.000 Filipinli Libya’da çalışmaktadır. Libya’da yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı yaklaşık olarak 25.000’dir , fakat ataları Türk olanların sayısı 80.000’dir.

Libya’nın resmi dili Arapça olduğu gibi halk arasından da %80’in üzerinde bir oranla Arapça; Arapça’nın ağız ve lehçeleri konuşulmaktadır. Ülkenin geriye kalanı olan %20’si ise Berberi Dili olan Tamazight dilini konuşmaktadır. İngilizce ve İtalyanca büyük şehirlerde konuşulmaktaysa da, İtalyan esaretini yaşamış yaşlıların büyük çoğunluğu İtalyanca bilmektedir.

İklim ve Hava durumu

Kuzey Afrika’da bulunan Libya’da beş ayrı iklim etkisi olsa da yoğunluk olarak Sahra Çöl İklimi ve Akdeniz iklimi hâkimiyet sürmektedir.

Ovalık alanlarda sıcak yazlar, ılık kışlar ve az yağmurlu sezonlar geçirilmesine sebep olan Akdeniz iklimi görülürken yüksek kesimlerde hava oldukça soğumaktadır. Çöl alanlarında ise olağan üstü sıcaklıklar görülmektedir.

Libya Mutfağı

Libya Mutfağı

Libya mutfağı İtalyan, bedevi ve geleneksel Arap mutfağından etkilenmiştir. Makarna kuzey bölgesinin, pirinç güney bölgesinin temel gıdası konumundadır.

Makarnalarda sıklıkla domates sosu kullanılmaktayken; pirinç, kuzu veya tavukla (genellikle haşlanmış, kızarmış veya ızgara) servis edilmektedir. Kuskus, kaynamış domates sosu ile buharda pişirilmektedir ve et genellikle salatalık dilimleri, marul ve zeytin ile birlikte servis edilmektedir.

Kültür

Libya’nın insanları oldukça sıcakkanlı ve arkadaş canlısı olarak bilinmektedir. İngilizcelerini kullanmaya ve eve misafir etmeye oldukça heveslidirler.

Libya’da gelenek ve göreneklere dikkat etmek oldukça önemlidir. Bir erkeğin, Libya’da bir kadınla göz teması kurması, ona el sallaması veya gülümsemesi kabalık olarak görülmektedir ve bu kadın için utanç verici bir durum olmaktadır.

Libya’daki güvenlik durumu iç savaş nedeniyle pek iç açıcı değildir. İç güvenliğin tehlikeli olduğu durumlarda ziyaret etmekten kaçınılmalıdır.

Ulusal hukukta yer almakta olan bir kurala Libya’da Kaddafi veya ailesi hakkında konuşmak yasaklanmıştır.

Festivaller

Libya'da bir festival

Libya’nın festivalleri geleneklerine, kültürlerine, İslami kutsal günlere ve ülkenin tarihinin önemli gelişme yıldönümlerine bağlı olarak düzenlenmektedir. Kutlamalar genellikle Berberi ve Tuareng kabilelerinin kökeninden gelmektedir.

Aralık-Ocak ayları arasında geleneksel olarak kutlanan "Acacus Festival" gün batımında müzik şölenleriyle çölün sessizliğini kırarken, Sahra Çölü’nün kalbinde bulunan Jebel Acacus bazalt taşlarının muhteşem görüntüsüyle herkesi etkilemektedir.

Gece düzenlenen dans şölenleri, yöresel kutlamalar, geçitler ile mart ayında kutlanan "Nalut Spring Festival" üç gün sürmektedir ve baharı karşılamaktadır.

Sıcak yaz aylarını serinleten Zuwarah kıyı şeridinde eski pagan rituelleri eşliğinde hayvanların ve kabilelerin denize girerek anıldığı ağustos festivali "Zuwarah Awessu Festival" değişik bir atmosfer sunmaktadır.

Ramazan ayı kutlaması olan "Eid el Fitr" üç gün sürmektedir ve İslami takvime göre tarihi değişiklik göstermektedir. Bu süreçte aileler ziyaret edilmekte ve yemekler düzenlenmektedir.

Kuzey Libya’da yaşamakta olan Tuareng ve Berberi kabilelerinin en gözde Sahra festivali olan "Ghadames Festival" her yıl Ekim ayında üç gün boyunca sönmektedir. Festival süresince yapılan şölenler, danslar, müzik gösterileri, at ve deve yarışları ve diğer geleneksel yarışmaların yanı sıra hasat tarihlerine denk gelmesinden dolayı eski şehir merkezi geniş bir pazara dönüşmektedir.

Özgürlük günü festivali olan "Liberation Day", Kaddafi ailesinin rejiminin yıkıldığı 23 Ekim 2011 yılından beri kutlanmaktadır

"Islamic New Year" İslam yeni yılı kutlamaları Kasım ayında aile ve cami ziyaretleri ile kutlanmaktadır.

Antik Tuareng kabilelerinin geleneklerine dayanan "Ghat Festival" Kasım-aralık ayları arasında kutlanmaktadır. Üç gün kutlanan festivalde deve yarışlarının yanı sıra el sanatları yelpazesinde bulunan her şeyin olduğu, müzik, dans ve şölenlerle dolu büyük bir açık pazar kurulmaktadır.

Libya’daki Türk Elçiliği

Adres: Shara Zaviya Dahmani Trablus-Libya
Telefon: 218 21 340 11 40 / 41 / 43 / 44

218 21 360 15 60
Faks: 218 21 360 15 61

E-posta: embassy.tripoli@mfa.gov.tr
İnternet sitesi: T.C. Dışişleri Bakanlığı Trablus Büyükelçiliği

Çalışma Saatleri: Pazar – Perşembe (08.30 -13.00 )( 14.00 – 17.30 )

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MİSURATA BAŞKONSOLOSLUĞU

Adres: Al Edaa Caddesi, CIT Üniversitesi (Kulli-i Takni-i Al Sınai) önü, Al Birra bölgesi, Misurata/Libya
Telefon: 218 51 2663210 / 11 / 12

E-posta: consulate.misratah@mfa.gov.tr
İnternet sitesi: T.C. Dışişleri Bakanlığı Misurata Başkonsolosluğu

Çalışma Saatleri: Pazar – Perşembe (08.30 -13.00 )( 14.00 – 17.30 )

TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİNGAZİ BAŞKONSOLOSLUĞU

Adres: Muruj Street Villa No: 1, Fewhat Sharki P.O. BOX 1453, Benghazi Libya.
Telefon: 218 61 223 00 03
Faks: 218 61 223 00 02

E-posta: consulate.benghazi@mfa.gov.tr
İnternet sitesi: bingazi.bk.mfa.gov.tr

Çalışma Saatleri: Pazar – Perşembe (08.30 -13.00 )( 14.00 – 17.30 )

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Liberya Cumhuriyeti

Liberya

Başkent Monrovia
Resmî diller İngilizce
Yönetim Şekli Anayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü 111.369 km²
Nüfus 3.887.886
Nüfus Yoğunluğu 34,9kişi/km²
Para birimi Liberya doları(LRD)
Zaman dilimi GMT
Telefon kodu +231
İnternet TLD .lr

Liberya, resmi olarak Liberya Cumhuriyeti; Batı Afrika kıyısında, kuzeybatıda Sierra Leone, kuzeyde Gine, doğuda Fildişi Sahili’ne sınırları bulunan bir ülke. Anlamı "özgürlerin toprağı" olan Liberya, daha önceden köleleştirilmiş Afrika asıllı Amerikalıların özgür çocukları tarafından kurulmuştur. Siyah Afrika’nın sömürge yönetimi görmemiş tek ülkesi ve kıtanın en eski cumhuriyeti olan Liberya, son dönemde iki iç savaşa sahne oldu: Liberya İç Savaşı (1989–1996) ve İkinci Liberya İç Savaşı (1999–2003). İkinci iç savaş, yüzbinlerce insanın göçüne ve ekonominin çökmesine neden olmuştur.

Ülke ismi

1822 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde serbest bırakılan köleler tarafından kurulan ülkeni ismi, latince kelime olan liber (Türkçe: Özgür) kelimesi baz alınarak oluşturulmuştur. Ülkenin başkenti olan Monrovia’da Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanlarından James Monroe’den esinlenerek oluşturulmuştur.

Bayrak

Liberya bayrağı günümüzdeki hali ile ilk olarak 26 Temmuz 1847 tarihinde göndere çekilerek kullanılmaya başlanmıştır.

Bayrak, altı kırmızı ve beş beyaz yatay şeritten oluşmaktadır. Kırmızı ve beyaz şeritlerin birbiri ardına sıralandığı bayrağın göndere çekilen sol üst köşesinde, beş yatay şerit büyüklüğünde mavi renkte kare bulunmaktadır. Karenin tam ortasında ise beyaz beş köşeli yıldız bulunmaktadır. Bayrakta bulunan toplam 11 adet yatay şerit, ülkenin bağımsızlık bildirisine imza atan 11 kişiyi sembolize etmektedir. Kırmızı renk cesareti, beyaz renk ise yüksek morali ifade etmektedir. Sol üst köşede bulunan beyaz yıldız kölelerin yeniden kazandıkları bağımsızlığı sembolize ederken, mavi zemin ise siyahi Afrikalıların ana vatanını, dolayısıyla siyahi Afrika kıtasının ilk bağımsız olan ülkesini temsil etmektedir.

Liberya bayrağı oluşturulurken ABD bayrağı örnek olarak alınmış ve bayrak oluşturulmuştur. İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden geri gönderilen siyahi Afrikalı köleler için kurulan bölgenin bayrağı ilk olarak tıpkı o dönemki ABD bayrağında olduğu gibi 13 yatay şeritten oluşmaktaydı. Bayrağın sol üst köşesinde bulunan mavi karenin içerisinde ise haç bulunmaktaydı.

Arma

Liberya Arması

Armanın ana renkleri – mavi, yeşil, mavi. arması, gemi dışında, bir palmiye ağacının beyaz bir güvercin, pulluk, kürek, deniz, toprak, güneş bir resim görmek. Bir gemi – – armanın ana sembolü ABD’de serbest ülke köle gelen gemilerde çünkü burada yerleştirilir. Buna ek olarak, Liberya bağımsızlığını ilan Afrika kıtasında, ilk ülke olmasıdır. Buna ek olarak, Liberya arması ülkenin adını ve Liberya milli sloganı yazılı olduğu iki şerit vardır – ". özgürlük sevgisi bizi buraya getirdi"

Tarih ve İslamiyet

Liberya topraklarının önemli bir bölümü, insan topluluklarının yerleşmesine elverişli olmadığından ülke tarihte pek etkin bir rol oynamamıştır. Buraya ilk defa XI. yüzyılın başlarında Nijer havzasında yaşayan halklardan bazı grupların gelip yerleştikleri sanılmaktadır. XV. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupalı denizciler ve tüccarlar kıyılara sık sık uğramışlarsa da tabiat şartlarının zorluğu sebebiyle karaya çıkıp yerleşme cesareti gösterememişlerdir.

Ülkeye İslâmiyet’in girmesi Batı Afrika’daki diğer ülkelere göre daha geç olmuş ve biri Yukarı Nijer’den iç kesimlere gelen göçmenler, diğeri özellikle XVIII. yüzyılda Futa Calon’dan kıyı kesimine gelen tüccarlar tarafından iki ayrı yoldan gerçekleştirilmiştir. XVI. yüzyılın erken dönemlerinde Gine’nin Kankan şehrinden müslümanlar ülkenin kuzey ve kuzeydoğu bölgelerine yerleşerek İslâm’ı yaymaya başladılar; Senegal’deki cihad hareketlerinin de buna büyük katkısı oldu. XVII. yüzyılın sonlarına doğru Mali’nin Mâsînâ bölgesinden gelen Fûlânîler sahile kadar ilerleyerek buralardaki toplulukların İslâm’la tanışmasını sağladılar. XIX. yüzyıl başlarında Vai, Mandeng, Mande ve Gola kabileleri arasında İslâmiyet sınırlı da olsa yayılmış durumdaydı. Bugün ülke düzeyinde yüzden fazla cami bulunmaktadır. Müslümanların çoğu başşehir Monrovia ile önemli liman şehri Robertsport’ta toplanmıştır.

Liberya’daki müslümanların başlıca kuruluşu 1974 yılında bir araya gelen The Council of the Muslim Community, The Muslim Congress of Liberia, The Muslim League of Salefiya ve The Liberia Muslim Union gibi daha küçük teşkilâtların oluşturduğu The National Muslim Council of Liberia’dır. Hükümet tarafından resmen tanınmış olan bu kuruluşun başlıca amaçları şunlardır: Irk ve rengine bakmaksızın Liberya’daki müslümanlar arasında kardeşliği güçlendirme, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu geliştirme, milletlerarası kuruluşlarla bağları kuvvetlendirme, İslâm kültürünü yayma; müslüman çocuklarının her seviyede eğitim ve öğretimine önem verme, müslümanların ekonomik durumlarını iyileştirme ve ülkede İslâm’ı yaymaya çalışma. Ülkedeki müslümanların çoğu Sünnî-Mâlikî olmakla birlikte Bahâî ve Ahmedîler de (Kādiyânî) vardır. The National Muslim Council of Liberia hükümetten İslâmî eğitim yapacak kırk beş okul açma izni almış ve kendisine bağlı olarak faaliyet gösteren çeşitli ilkokullarla Kakata, Robertsport gibi şehirlerde birer lise açmıştır. Eğitimin kısmen Arapça, kısmen İngilizce yapıldığı bu okullarda müslüman çocuklarının İslâmî eğitimine sınırlı da olsa bir katkı sağlanmakta, ancak asıl İslâmî eğitim camilerde verilmektedir.

Liberya, XIX. yüzyılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan köleliğin kaldırılmasına yönelik çalışmaların sonucunda ortaya çıkan bir devlettir. 1816’da kurulmuş olan The American Colonisation Society adlı örgüt, köleliğin henüz yasaklanmamasına rağmen sayıları gittikçe artan âzatlı köleleri Afrika’ya geri göndermek amacıyla faaliyete geçti ve 1822’de 181 kişilik ilk Amerikalı zenciler grubunu Cape Mesurado sahil kesimine yerleştirmeyi başardı. Bu ilk yerleşme bölgesine “liberty” (özgürlük) kelimesinden hareketle Liberya, burada teşekkül eden şehre de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı James Monroe’ya izâfeten Monrovia adı verildi. Örgüt daha sonra kıyı boyunca Monrovia’nın güneydoğusuna doğru başka merkezler de kurdu. 26 Temmuz 1847 tarihinde ilân edilen Liberya Cumhuriyeti 1857’de, Palmas Burnu yakınlarındaki aynı şekilde oluşturulan âzatlı köle bölgesi Maryland ile birleştirildi. Önceleri Liberya’ya Amerika’daki bütün zencilerin gelip yerleşeceği umuluyordu; fakat bu gerçekleşmedi ve buraya 1920’lere kadar sadece 20.000 civarında göçmen yerleşti. Ayrıca Amerika’dan gelenlerin yerli kabilelerle kaynaşması mümkün olmadı; bu zenciler Batılı sömürgeciler gibi yerli zenciler üzerinde otorite kurdular ve arazilerini ellerinden aldılar. Afrika’nın hızla sömürgeleştirildiği bir dönemde Liberya’nın bağımsızlığını koruyabilmesi de kolay olmadı, ülkenin bir kısım toprakları İngiltere ve Fransa tarafından işgal edildi; günümüzdeki sınırlar son şekliyle ancak 1910 yılında belirlenebildi.

Liberya Uydudan  görünüm

Afrika’nın ilk tek partili ülkesi olan Liberya’da 1869’da Amerikalı göçmenlerce kurulan True Whigs Party 1871’den itibaren bir asırdan çok iktidarda kaldı. 1871’den 1925’e kadar özellikle İngiltere’nin etkisi hissedilen Liberya’da daha çok Avrupa şirketleri faaliyet gösterdi. Ancak Amerikan Firestone Tire and Rubber Company’nin 1926’da hükümetten kopardığı bir dizi tâvizle ülkeye gelmesi Avrupalılar’ın etkisini sona erdirdi. Bu şirket Liberya’yı Amerika Birleşik Devletleri için büyük bir lastik üretim bölgesi haline getirdi. II. Dünya Savaşı sırasında ülkedeki kauçuk ağacı dikiminin artması ve limanlarının Amerika ile Asya arasındaki ulaşımda önemli rol oynaması Liberya’nın Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaşmasını sağladı. 1942’de iki devlet arasında imzalanan bir savunma antlaşmasından sonra Amerikan birlikleri ülkeye geldi. Liberya ordusunun eğitimi Amerikalı subaylara bırakılırken Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin finanse ettiği modern liman, karayolları, havaalanı ve santral gibi tesislerin inşası da Amerikan şirketlerine verildi; arkasından yeni seçilen devlet başkanı William S. Tubman müttefiklerin safında yer alan Liberya’nın 27 Ocak 1944’te savaşa girdiğini açıkladı.

1944’ten 1971’e kadar aralıksız devlet başkanlığı yapan Tubman, izlediği “birleşme” ve “açık kapı” siyasetleriyle bir yandan Amerika’dan gelen zencilerle yerliler arasındaki ayırımı ortadan kaldırarak kaynaşmalarını hedeflerken bir yandan da yabancı sermayeyi ülkeye çekmeye önem verdi. Bu arada bazı Amerikan şirketlerine işletme imtiyazları tanıması ülke ekonomisini Amerika Birleşik Devletleri’nin etkisi altına soktu ve bu durum yerli halkın aleyhine bir sonuç doğurdu. Başkan Tubman’ın ölümünden sonra yerine geçen William R. Tolbert genelde onun politikasını sürdürdü ve dünya piyasalarında kauçuk ve demir fiyatlarının düşmesi sebebiyle sarsılan ülke ekonomisini dışarıdan sağladığı borçla ayakta tutmaya çalıştı. Ancak ülkede özellikle Amerikalı zencilerin hegemonyasından kaynaklanan büyük bir huzursuzluk ve yer yer ayaklanmalar başladı. Sonuçta ordu müdahale etti (12 Nisan 1980) ve iktidar, başçavuş Samuel K. Doe başkanlığında astsubaylarla erlerden oluşan The People’s Redemption Council’in eline geçti. Bu olay, Amerikan kökenli Liberyalılar’ın ülke kurulduğundan beri devam eden egemenliğinin sonu oldu. Konseyce hazırlanan yeni anayasa Temmuz 1984’te kabul edildi ve Ekim 1985’teki seçimlerde Doe devlet başkanlığına seçildi. Doe giderek kötüleşen ekonomiyi düzlüğe çıkaramadı; özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nden alınan borçlar ülke ekonomisini zor durumda bıraktı. Bazı maden ocaklarının ve kauçuk dikili alanların kapatılmasıyla işsiz kalan kitlelerin memnuniyetsizliği yoğun gösterilere yol açtı. 1980’li yılların sonlarına doğru iktidara karşı muhalefet giderek güçlendi ve Ocak 1990’da ülkenin kuzeydoğusunda silâhlı çatışmalar başladı. Kabile savaşlarına dönüşen çatışmalar sebebiyle 500.000’e yakın Liberyalı komşu ülkelere sığındı; Batı Afrika Devletleri Ekonomik Örgütü’ne bağlı olarak kurulan barış gücü çatışmaları önleyemedi. İsyancılardan Prince Y. Johnson’un taraftarları 9 Eylül 1990’da Doe’yu öldürünce ülke tam bir kaosa sürüklendi. Şubat 1991’de ateşkes ilân edilerek ulusal bir konferans düzenlendi ve Amos Sawyer geçici cumhurbaşkanı seçildi. Fakat bu defa da Sawyer, Johnson ve diğer isyancı grubun lideri Charles Taylor arasında iktidar mücadelesi başladı. Yedi yıl boyunca süren iç çatışma 1996’da sona erdi, başkanlık ve meclis seçimleri yapılarak ülkede sükûnet sağlandı.

Coğrafya

Oldukça karmaşık yüzey şekilleri olan Liberya’nın yaklaşık 560 km’yi bulan kumlu ve alçak kıyı şeridi boyunca lagünler, bataklıklar ve yer yer kayalık burunlar uzanır. Genişliği 23–40 km arasında değişen bu kesimin gerisindeki hafif engebeli tepeler birdenbire yükselerek yerini dar bir orman kuşağına bırakır. Ortalama yüksekliği 180–300 m olan bu kuşağı orman örtüsünün seyrekleştiği bir plato izler. Vadilerle yarılmış bu platonun yüksekliği 450–650 m arasında değişir. Liberya’nın kuzey kesimi dağlıktır. 1350 metreye kadar yükselen tepeler vardır. Bu bölgenin en yüksek noktası olan Nimba Dağları, Gine sınırında bulunan Guest House (Konuk Evi) Tepesi’nde 1.381 m’ye ulaşır.

Dağlık bölgeden doğan Mano ve Moro ırmakları güneybatı yönünde akarak Atlas Okyanusu’na dökülür. Fildişi Kıyısı sınırını oluşturan Cavalla Nehri’nin bir bölümü ulaşıma elverişlidir. Öteki önemli akarsular Lofa, St.Paul, St.John ve Cestos’dur. St. Paul Nehri üzerinde, başkentin 27 km kuzeydoğusundaki çavlanlarda kurulan baraj önemli bir hidroelektrik kaynağıdır.

Ülke topraklarının tabanında yer alan granit, şist ve gnays oluşumlu kayaç katmanı yoğun kıvrılma ve kırılmalara uğramıştır. Bu katmanın arasına yer yer demir içeren itabirit oluşumları sokulur. Kıyı boyunca kumtaşı yatakları uzanır. Egemen toprak dokusunu, daha çok ağaçların yetişmesine olanak sağlayan ince lateritli topraklar oluşturur.

İklim özellikle kıyı kesiminde yıl boyunca sıcak ve nemlidir. Yağış mevsimi mayıstan ekime, kurak mevsim ise kasımdan nisana değin sürer. Aralık aylarında Sahra’dan kıyıya doğru esen ve harmattan olarak bilinen tozlu ve kuru çöl rüzgarları da iklimi etkiler. Yıllık ortalama sıcaklık 18 °C ile 29 °C arasındadır. Kış ısı ortalaması 24 °C ,yazın ise 33 °C ‘dir. Kıyı şeridinde 5.080 mm’yi bulan yıllık yağış miktarı, iç kesimlere doğru zalarak 1.780 mm’ye kadar iner.

Tropik yağmur ormanları ülke topraklarının yaklaşık yüzde 40’ını kaplar. Sayıca 26 değişik türü kapsayan kerestelik ağaç türlerinin başında demirağacı, Baphia nitida ve maun gelir. Ormanlarda birçok maymun, antilop ve kemirici hayvan yaşar. Ayrıca cüce suaygırına ve bazı karıncayiyen türlerine rastlanır. Fil, yabanıl manda ve pars giderek ortadan kalkmaktadır. Sürüngen varlığı oldukça zengindir. Başlıca yılan türleri siyah kobra ve engerektir. Üç ayrı timsah türü belirlenmiştir.

Demografi

Milliyet: Kpelle (851.000), Bassa (568.000), Grebo (388.000), Kru (268.000), Araplar (45.000).

Din:

Animizm: %43,4,
Hristiyan: %39,1 (Protestanlık: %17,5, Katolikler: %13,2,
bağımsız kiliseler: %8,1),
İslam: %16,4.

Politik

Liberya hükümeti Amerika Birleşik Devletleri hükümet sistemi baz alınarak kurulmuş üniter anayasal bir cumhuriyettir ve temsili demokrasi ile yönetilir. Güçler ayrıcılığı ilkesi vardır. Yasama cumhurbaşkanı başkanlığında, yürütme Liberya meclisince ve yargı yargıtay tarafından sürdürülür.

Cumhurbaşkanı, devletin başkanıdır ve aynı zamanda başkomutanıdır.

Liberya’da yasama organı Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşmaktadır. Temsilciler Meclisine 73 kişi oy çoğunluğuna göre 6 yıllık bir dönem için, Senato’ya ise 30 kişi 9 yıllık bir dönem için seçilmektedir. Ülkenin Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından 6 yıl için seçilmekte ve en fazla iki dönem (12 yıl) görev yapabilmektedir.

1989 yılından 2003 yılına kadar aralıklı olarak 14 yıl devam eden iç savaşta 250 bin kişinin hayatını kaybettiği Liberya’da, Ekim 2005’te BM gözetiminde seçimlere gidilmiş, ikinci turda oyların % 59,4’ünü alan Ellen Johnson-Sirleaf Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ellen Johnson-Sirleaf görevine Ocak 2006’da başlamıştır.

Son olarak, 8 Kasım 2011 tarihinde gerçekleştirilen ikinci tur seçimlerde Sirleaf oyların % 90,7’sini alarak yeniden Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Ekonomi

Liberya’da büyük ölçüde tarım ve demir cevheri ihracatına dayanan, gelişme yolunda bir piyasa ekonomisi yürürlüktedir. Yakın dönemde açık kapı politikasının ve yabancı sermayeye tanınan kolaylıkların katkısıyla sağlanan yüksek ekonomik büyüme hızı, 1980’lerin başında artan ithal petrol maliyetinin ve dünya çapındaki durgunluğun etkisiyle bir yavaşlama sürecine girmiştir.

1988 verilerine göre ülkenin gayrı safi millî hasılası (GSMH) 975 milyon Amerikan doları, büyüme hızının nüfus artış hızının gerisinde kalması nedeniyle oldukça düşük bir gelişme seyri izleyen kişi başına düşen millî geliri ise 400 ABD dolarıdır.

Liberya’daki iç savaş sırasında ekonomik altyapı harap olmuş, işadamları ve sermaye ülkeyi terk etmiştir. 2005 yılında BM gözetiminde yapılan seçimlerin ve Sirleaf’in iktidara gelmesinin ardından yeniden imar süreci başlamıştır. Kereste ve elmas ihracatına uygulanan BM ambargosunun 2007’de kaldırılmasının ardından ihracat artmış, demir cevheri üretimi yeniden başlamıştır. Ülke ekonomisinin belkemiğini kauçuk, kereste ve demir ihracatı oluşturmaktadır.

Liberya’nın kıta sahanlığı içinde petrol ve doğalgaz yatakları keşfedilmiştir. Rezervlerinin 1 milyar varilden fazla olabileceği belirtilmektedir.

Liberya GSMH’sının yüzde 60’ı tarımdan elde edilmektedir. Hükümet tarım ve hayvancılık sektörlerinde yatırımları teşvik etmektedir. Son dönemde yapılan yatırımlarla palm yağı ve kereste üretimi de giderek artmaktadır.

Ebola salgını Liberya’yı ekonomik açıdan da olumsuz yönde etkilemiştir. Dünya Bankası’nın 22 Ocak 2016 tarihinde yayınlanan bir analizinde, Ebola salgınından en çok etkilenen Liberya, Sierra Leone ve Gine’nin ekonomilerinde 2015 yılı için en az 1.6 milyar ABD Doları tutarında kayıp olacağı tahminine yer verilmiştir.

İklim / Hava Durumu

Tropikal iklim görülmektedir. Kışlar sıcak ve kuru, yazlar nemli ve bulutlu geçer.Başkent Monrovia, Afrika’nın en fazla yağış alan 2 başkentinden biridir. Diğeri ise Sierra Leone’nin başkenti Freetown’dur. Yıllık yağış miktarı 4 bin 500mm’den fazladır. Yıllık sıcaklıklar 23°C – 32°C arasında değişmektedir. Ancak nem oranı sıcaklıkların daha yüksek hissedilmesine neden olmaktadır.

Ülke Mutfağı

Liberya mutfağı

Turistler tarafından tercih edilen yemek çeşitleri “et veya tavuk shwarma, felafel sandviç, hummus”dur. Karışık ızgara tabağı da tercih edilen yemeklerdendir. Bir çok balık çeşidi bulmak da mümkündür. Özellikle Snapper adı verilen levrek benzeri balık oldukça lezzetlidir. Ülkenin porsiyonları oldukça büyüktür. Lübnan ve Hint menüleri de restoranlarda bulunur. Ayrıca tatlı ve meyve suları ziyaretçilerin en çok tercih ettiği yiyecek ve içeceklerdir. Ziyaretçiler yiyeceklerini Mezza Evi denilen yerlerde de yeme imkanı bulabilirler.

Türkiye-Liberya İlişkileri

Akra Büyükelçiliğimiz Liberya’ya Nisan 2013’te akredite edilmiştir. Liberya’nın Brüksel Büyükelçiliği de ülkemize akreditedir.

Dönemin Liberya Dışişleri Bakanı Agustine Kpehe Nagfuan, 12-16 Mayıs 2014 tarihlerinde ülkemize resmi bir ziyarette bulunmuştur. Böylece, Liberya’dan ülkemize Dışişleri Bakanı düzeyindeki ilk ziyaret gerçekleştirilmiştir. Sözkonusu ziyaret sırasında 3 anlaşma imzalanmıştır. (Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması; Diplomatik Pasaport Hamillerine Vize Muafiyeti Tanınması Anlaşması; Dışişleri Bakanlıkları Diplomasi Akademileri Arasında Diplomasi Eğitimi, Bilgi ve Belgelerin Değişimine İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptı).

2015 yılının ilk 11 ayı itibariyle Türkiye’nin Liberya’ya ihracatı 65.253.182, Liberya’dan ithalatı 1.758.960 ABD Doları olmuş ve ikili ticaret hacmi 67.012.142 ABD Doları olarak gerçekleşmiştir.

13 Mayıs 2014 tarihinde iki ülke Dışişleri Bakanlıkları Diplomasi Akademileri Arasında Diplomasi Eğitimi, Bilgi ve Belgelerin Değişimine İlişkin İşbirliği Mutabakat Zaptı imzalanmıştır.

Türkiye Bursları kapsamında Liberya vatandaşlarına tarafımızdan 2013-2015 yılları arasında lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmaları için toplam 21 adet burs tahsis edilmiştir. 2015-2016 akademik yılı için ise 15 öğrenci Türkiye Burslarından yararlanmaya hak kazanmıştır.

Türkiye ile Liberya arasındaki Diplomatik Pasaport Hamillerine Vize Muafiyeti Tanınması Anlaşması, her iki ülke parlamentosunca da onaylanmıştır. Anlaşmaya ilişkin hukuki süreç tamamlanmış olup, yürürlüğe girmesi için Liberya tarafının teyidi beklenmektedir.

Liberya’da, BM Barışı Koruma Misyonunda görevli polislerimiz dahil yaklaşık 30 vatandaşımız bulunmaktadır.

Liberya’nın İstanbul Fahri Konsolosluğu Mart 1996’da faaliyete geçmiştir.

Türkiye’nin Monrovya’da Fahri Konsolosluk ihdası ve bu göreve Lusinee F. Kamara’nın atanması konusunda Nisan 2013’te girişimde bulunulmuştur. Liberya Dışişleri Bakanlığı 1 Mayıs 2014 tarihinde talebimizin uygun görüldüğünü bildirmiştir. Ülkemizdeki işlemler henüz sonuçlanmamıştır.

TİKA tarafından, Liberya’ya 50 adet bilgisayar hibe edilmiştir. (Temmuz 2006)

13-14 Şubat 2007 tarihleri arasında Washington’da düzenlenen "Liberia Partners Forum"unu takiben, Liberya’ya Dünya Sağlık Örgütü aracılığıyla 100.000 Dolar tutarında insani yardımda bulunulması kararı alınmış ve yardımlar transfer edilmiştir. (Mart 2007)

Liberya Su ve Kanalizasyon Kurumu tarafından geliştirilen "Su ve Kanalizasyon Sistemlerinin Geliştirilmesi ve Sağlamlaştırılması Projesi" çerçevesinde kullanılmak üzere, bir adet kamyon hibe edilmiştir. (Aralık 2007)

TİKA tarafından Liberya’ya 349.800 Dolar değerinde bir vidanjör hibe edilmiştir. (Haziran 2008)

EXPO 2020 adaylığımız kapsamında oluşturulan “Herkes için Sağlık” fonundan Liberya’ya tahsis edilen 100.000 Dolar ile iki adet ambulans alınarak Liberya makamlarına teslim edilmiştir. (Kasım 2013)

TİKA tarafından Paynesville Belediyesine iki adet çöp arabası ile 100 adet çöp konteynırı hibe edilmiştir. (Ekim 2014)

TİKA tarafından gönderilen, Ebola Salgını ile mücadele eden sağlık personelinin kullanımı için 50 bin ABD Doları değerindeki malzeme Liberya Sağlık Bakanlığı yetkililerine teslim edilmiştir. (19 Kasım 2014)

Ebola salgınıyla mücadele kapsamında T.C. Sağlık Bakanlığı ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından sağlanan 360 bin ABD Doları değerindeki tıbbi malzeme Liberya Sağlık Bakanlığı yetkililerine teslim edilmiştir. (31 Ocak 2015)

Toplam 2,5 milyon Türk Lirası değerindeki tıbbi nitelikteki insani yardım malzemesi Sağlık Bakanlığı ve AFAD işbirliğinde yürütülen tedarik işlemlerinin ardından Gine, Sierra Leone ve Liberya’ya üç eşit grup halinde ayrılmış, Liberya’ya teslimat 2 Şubat 2015 tarihinde yapılmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 15 adedi Monrovia Belediyesine ve 5 adedi Liberya Emniyet Teşkilatına olmak üzere Liberya’ya toplam 20 otobüs ile 2 adet çocuk oyun parkı hibe etmiştir. (20 Ağustos 2015)

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Lesotho Krallığı

Lesotho Krallığı

Başkent Maseru
Resmî diller Sesotho, İngilizce
Yönetim Şekli Parlamenter Monarşi
Yüzölçümü 30.355 km²
Nüfus 1.936.181
Nüfus Yoğunluğu 63,7 kişi/km²
Para birimi Loti ve Rand (LSL)
Zaman dilimi (UTC +2)
Telefon kodu +266
İnternet TLD .ls

Lesotho ya da resmi adı ile Lesotho Krallığı, Afrika kıtasının güneyinde yer alan bir ülkedir. Ülke topraklarının tamamı Güney Afrika Cumhuriyeti toprakları ile çevrilidir. 1868 yılından Birleşik Krallık’tan bağımsızlığın kazanıldığı 1966 yılına kadar Basutoland olarak adlandırılan ve parlamenter monarşi ile yönetilen ülkenin başkenti Maseru’dur.

Ülke ismi olan Lesotho ‘Sotho dilini konuşan insanların ülkesi‘ anlamına gelmektedir. Bağımsızlığın kazanıldığı 1966 yılına kadar kullanılan isim olan Basutoland ise Basotoluların yaşadığı ülke anlamına gelmekteydi.

Bayrak

Lesoto bayrağı, 4 Ekim 2006 tarihinde kabul edilmiştir. Bayrak, mavi, beyaz ve yeşil üç şeritten oluşur ve bayrağın tam ortasında (ortadaki beyaz şeridin ortasında) bir Basotho şapkası yer alır. Bu bayrak, Lesotho’nun bağımsızlığının 40. yıl dönümü şerefine kabul edilmiştir. Bu yeni bayrak, ülke barışının ve barış yöneliminin bir simgesidir.

Arma

Lesotho armasının merkezinde yer alan kahverengi basoto kalkanının üzerinde mavi renkli timsah yer almaktadır. Kalkanın arka kısmında çapraz olarak konumlandırılan mızrak ve yerel dövüş sopası bulunmakta olup, renkleri yine kahverengidir. Kalkan her iki tarafından da şaha kalkmış kahverengi midilli atlar ile tutulmakta olup, atlar mavi şeriti bulunan yeşil bir zemin üzerinde bulunmaktadırlar. Yeşil zemin üzerine dağılmış bir şekilde çakıl taşları yer almaktadır. Armanın alt kısmında yeşil zeminin alt uç kısmında yine kahverengi renklere sahip olan slogan bandında Sesotho dilinde KHOTSO PULA NALA (Barış, Yağmur, Refah) yazmaktadır.

Armada yer alan simgelerin birçoğu hanedanı ve en önemli kabilesini temsil etmekte olup, yeşil zemin ülkede ulusal dağ olarak kabul edilen Thaba Bosiu yakınlarında bulunan Qiloane kayalığını simgelemektedir.

Lesotho arması

1966 yılından bu yana kullanılan armada 2006 yılında gerçekleştirilen değişiklik ile sarı olan kalkan, slogan bandı, çakıl taşları, mızrak ve dövüş sopası kahverengi, kahverengi olan timsah ile birlikte sarı olan atların üzerinde durduğu şerit mavi yapılmıştır.

Tarih

1830’lu yıllardan itibaren Birleşik Krallık’ın Afrika’nın güneyini Cape Kolonisi olarak ilhak etmesi neticesinde, Boer halkı yeni bir yurt arayışı içerisine girmek zorunda kaldı. Bu zorunluluğun sağladığı kuzeye ilerleyişlerini içeren Büyük Göç esnasında, Vaal Nehri’nin geçilmesi ile karşı karşıya geldikleri Bantu toplulukları ile mücadeleye girmişlerdir. Yeni kurulan Boer Cumhuriyetleri’nden biri olan Özgür Orange Devleti’ne bağlı birliklerin Moshoeshoe hâkimiyeti altındaki toprakların iç kısımlarına girmesi sonucunda Britanya’dan yardım ve koruma talep etmiş, bu talep neticesinde 1843 yılında Moshoeshoe ile Britanya Cape Kolonisi yönetim arasında koruma anlaşması imzalanmıştır. Ancak bu anlaşma Britanya’nın diğer Boer Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinde sorun oluşturduğu gerekçesiyle 1859 yılında iptal edilmiştir.

1865 yılında gerçekleştirilen yeni bir saldırıda batı bölgelerinde kalan verimli topraklara sahip yüksek yaylara sahip alanlarının Özgür Oranje Devleti himayesi altına girmesini engelleyemeyen Moshoeshoe, tüm egemenliklerini yitirmek üzere oldukları bir durumda, bölgenin hâkimiyetini tamamen Boerlere vermek istemeyen Britanya’nın yardımı ile topraklarını korumayı başarmıştır. Bu yardım sonrası 1868 yılında Büyük Britanya, bölgeyi Basutoland adı ile Britanya kolonisi olarak ilan etmiştir. Her ne kadar Britanya kolonisi olsa da Moshoeshoe diplomasi zaferi elde ederek bölgesini özerk bir konumda tutmayı başarmıştır. Moshoeshoe’nin ölümünden bir yıl sonra, 1870 yılında Basutoland özerkliğini kaybederek Cape Kolonisi’nin bir bölgesi haline getirilmiştir.

1910 yılında Güney Afrika Birliği’nin kurulması ile bu birliğe dâhil olmayı tıpkı Bechuanaland (günümüzde Botsvana) ve Svaziland gibi kabul etmeyen Basutoland, ilerleyen yıllarda kentleşme ve daha iyi eğitim hizmetleri nedeniyle kraliyet sarayının etkisinin azalmasına neden olmuştur. II. Dünya Savaşı sırasında birkaç bin Basutoland askerlerinin müttefikler ordusunda yer alması ve bunun sonucunda artan bağımsızlık talepleri Basotho Congress Party (BCP) ve Basotho National Party (BNP) gibi bağımsızlık hareketlerinin oluşmasına neden olmuştur. 1959 yılında atılan ilk koloni anayasası imzası sonrası 1960 yılında II. Moshoeshoe’nun taç giyme yılında gerçekleştirilen ilk özgür seçimler gerçekleştirilmiştir. 1965 yılında gerçekleştirilen ve BNP’nin zafer ile ayrıldığı bağımsız ve özgür seçimlerden bir yıl sonra BNP ülkeyi Lesotho ile bağımsızlığına kavuşturmuştur.

Coğrafya

Maletsunyane Şelalesi

Lesotho, Afrika kıtasında yer alan küçük ülkelerden biri konumundadır. Ülke yüzölçümü açısından 54 Afrika ülkesi içerisinde 42. sırada yer almaktadır. Dünya üzerinde San Marino ve Vatikan dışında ülke topraklarının tamamının bir ülke ile paylaşıldığı üçüncü ülke konumunda olan Lesotho, komşusu Güney Afrika Cumhuriyeti ile 909 km’lik sınırı paylaşmaktadır. Bu özelliği ile denize de çıkışı olmayan ülke, yüksek rakımlı yükseltilerin ülke topraklarının büyük bölümünü kapladığı için Gökyüzündeki krallık (The Kingdom in the Sky) olarak da adlandırılmaktadır.

Ülkenin batı bölgeleri yüksek veld olarak da adlandırılan ve ülkenin ana yerleşim merkezlerinin yer aldığı kumtaşı içeren yaylalardan oluşmaktadır. Bu bölgelerde rakım 1.400 m ile 1.700 m arasında ölçülmekte olup, nehir yatakları ve küçük dağlar arazinin karakteristik özellikler arasında yer almaktadır.

Ülkenin doğu bölümüne kalan ve bazalttan oluşan yüksek yaylalar ve dağlar ise zaman zaman 2.000 m’nin üzerinde yer almaktadır. Bu bölümdeki yüksek yaylalarda yer alan derin nehir yatakları, dağlar ve sıradağlar bölgenin karakteristik özellikleri arasında yer almaktadır. Drakensberg sıradağı ülkenin güneybatı bölümünden kuzey bölümüne kadar uzanmaktadır. Lesotho’da Maloti dağı olarak adlandırılan sıradağın 3.482 m ile en yüksek noktası olan Thabana Ntlenyana Dağı, hem Lesotho’nun hem de Afrika kıtasının güney bölümünün en yüksek noktasını oluşturmaktadır.

Ülkenin en alçak noktasını 1.400 m ile Oranje ve Makhaleng nehirlerini birleştiği nokta oluşturmaktadır. Bu yükseltileri ile Lesotho, dünya üzerindeki bağımsız devletler arasında ülke topraklarının tamamının ortalama yükseltisinin 1.000 m ve üzerinde olduğu tek ülke konumunda olup, ülke topraklarının %80’i 1.800 m üzerinde yer almaktadır.

Afrika kıtasının güney bölümün en önemli su kaynaklarından olan Oranje ve Kaledon nehirlerinin çıkış kaynakları Lesotho’da bulunmaktadır. Ülke içerisindeki birçok nehir gibi bu nehirlerde derin kanyonlar oluşturmaktadır. Bazalt kayalıkların bittiği noktalarda oluşan şelalere çok sık rastlanabilmektedir. Semonkong yerleşim alanına yakın bir konumda bulunan ve Afrika’nın güney bölümündeki en uzun ikinci, kesintisiz akışı nedeniyle de en uzun şelalesi konumunda olan Maletsunyane şelalesi, 192 m’lik bir yükseklikten aşağıya doğru akmaktadır. Yaylalardan yüksek dağlık kesimlere geçişte yumuşak kumtaşından oluşması, artan nüfus yoğunluğunun da etkisi ile sık bir biçimde erozyonlara neden olabilmektedir. Ülke topraklarının sadece %11’i tarımsal faaliyetlere uygunluk gösterebilmektedir.

Ülkenin en büyük doğal kaynaklarını su rezervleri oluşturmakta olup, bunun haricinde az da olsa elmas ve diğer mineraller bulunmaktadır. Ülkedeki su rezervlerin bolluğu nedeniyle birçok baraj yapımına başlanmış olup, Katse Barajı bunların içerisinde en büyük baraj unvanına sahiptir.

İklim

Ülkenin güney yarıküre bölümünde yer alması ile mevsimler kuzey yarıküre ülkelerinin tersi olarak yaşanmaktadır. Ülke genelinde ılıman bir iklim hüküm sürmektedir. Kış aylarının yaşandığı Haziran-Ağustos ayları çoğunlukla çok soğuk olmakta, ülkenin doğu bölümündeki yüksek alanlarda kar yağışları yaşanabilmektedir. Kış aylarında bile güneş gün içerisinde kendini sık bir şekilde göstermekte olup, yıl içerisinde güneş yaklaşık olarak 300 gün boyunca gözlemlenebilmektedir. Yaz mevsiminin yaşandığı Kasım-Mart aylarında sıcaklık yüksek seyretmektedir. Ülkede çoğu yaz aylarında olmak üzere 100 gün sağanak yağışlar yaşanmaktadır. Ülkede yüksek rakım nedeniyle gün içerisinde çok yüksek sıcaklık farkları yaşanabilmektedir. Kışın −15 °C olarak ölçülebilen gece sıcaklığının yanı sıra, yazın 30 °C’den fazla sıcaklık ölçülebilmektedir. Başkent Maseru’da yıl boyu ölçülen sıcaklık ortalaması 15 °C ‘dir. Drakensberg dağı gibi çok yüksek noktalarda yıl boyu süren kar yağışları yaşanmaktadır. Ülke topraklarına gerçekleşen yıllık 600 ml ile 800 ml arasındaki yağışların %85’i yaz aylarında yağmakta olup, yağışın az olduğu kış aylarında arazi alanlarında kuraklık gözlemlenebilmektedir.

Yaban hayatı ve bitki örtüsü

Şapkaya ilham veren Qiloane kayalığı

Ülke genelinde hemen hemen hiçbir ağaç bulunmamaktadır. Az sayıda bulunan ağaçlar ise genellikle korunaklı vadilerde ve tarlalarda yetişmektedir. Yetişen ağaçlar ise büyük oranda Okaliptüs, Akasya ve daha çok köylerde gözlemlenen Şeftali ağaçlarıdır. Ülkenin daha yüksek noktalarında, nehir vadilerinde Söğüt ağacı da görülebilmektedir. Sarısabır bitkisinin çeşidi olan spiral sarısabır, üç metreye kadar uzayabilen Cussonia bitkisi, evcilleşmemiş halleri ile kadife çiçeği ve Orta ve Güney Amerika’dan ülkeye getirilen kirli hanım çiçeği, kozmos çiçeği Lesotho’da yaygın olarak bulunmaktadır.

Lesotho’da yaban hayatı daha çok küçük hayvanlar belirlemektedir. Ülke genelinde vahşi ortamda yaşayan en büyük memeli hayvan karaca antilobudur. Bunun haricinde leylek, aynak, balıkçılgiller, akbaba türünün az rastlanan bir türü olan sakallı akbaba gibi büyük kuş türlerinin yanı sıra dokumacı kuşlar ve nektar kuşu gibi küçük kuş türleri ülkede sıklıkla gözlemlenmektedir. Bunların haricinde çeşitli yılan, amfibi, balık ve böcek çeşitleri de ülke sınırları içerisinde görülmektedir.

Ülke genelinde evcil havyan olarak büyükbaş sığırların yanı sıra at, eşek, keçi, koyun, tavuk, köpek ve kedi bulunmaktadır.

Lesotho sınırları içerisinde 1830’lu yıllarda su aygırı, zebra, gnu, deve kuşu ve az da olsa aslan gözlemlenebilmekteydi.

Nüfus

Lesotho

Lesotho, Afrika’da var olan bağımsız ülkeler içerisinde yaşayan nüfusun kimlik, kültürel ve gelenek açısından birbirine yakın olduğu çok az ülkelerden biri konumundadır. Ülkede yaşayan iki milyona yakın kişi %99 oranında kendisini Bantu etnik grubunun güney grubu üyesi olan Basutho etnik grubuna üye olarak ifade etmektedir. Bunun haricinde çok az da olsa Zulu, Xhosa etnik grupları ile Avrupalılar ve Asyalılar yaşamaktadır.

Ülke nüfusunun %70 gibi çok büyük çoğunluğu ülke ortalamasına göre daha düşük rakıma sahip ve daha verimli topraklara sahip batı bölgelerinde yaşarken, %30’luk bir kısım yükseltinin daha çok olduğu doğu bölgelerinde yaşamını sürdürmektedir. Ülkenin en kalabalık bölgesi başkent Maseru ve çevresidir. Dünya üzerindeki en yüksek işsizlik oranlarından birine sahip olan ülkede, 2002 yılındaki verilere göre %45’lik işsizlik oranı ile neredeyse her iki kişinden biri işsiz konumundaydı. Ülkede 2008 tahmini verilerine göre işsizlik oranında düşüş gözlense de %25 düzeyindedir. Lesotho vatandaşı olan erkek işgücünün %35’i Güney Afrika Cumhuriyeti’nde çalışmaktadır. Ülke sınırları içerisinde var olan iş gücünün sadece %14’ü endüstri alanında çalışırken, %86 ile iş gücünün çok büyük bir yüzdesi tarımsal alanlarda faaliyet göstermektedir.

Ülke orta genç bir nüfusa sahip olup, 2016 tahmini verilerine göre %51,96’sı 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %5,47’si 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %32.4 (erkek 317,933/kadın 314,849)
15-24 yaş: %19.56 (erkek 181,907/kadın 200,113)
25-54 yaş: %37.58 (erkek 358,643/kadın 375,313)
55-64 yaş: %5 (erkek 52,016/kadın 45,549)
65 yaş ve üzeri: %5.47 (erkek 54,466/kadın 52,281)

Şehirde yaşayanların oranı 2015 verilerine göre %27,3 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2016 tahmini verilerine göre %0,3 düzeyindedir.

Dil

Ülkenin Sesotho ve İngilizce olmak üzere iki adet resmi dili mevcuttur. Ülke nüfusunun %99 gibi yüksek bir oranı Sesotho dilini anadili olarak konuşulurken, İngilizce Birleşik Krallık sömürge döneminden kalan bir miras olarak resmi dile ilave edilmiştir. Bu iki dilin haricinde çok az da olsa yerel olarak Zuluca, Xhosaca ve Sephuthi dili konuşulmaktadır.

Din

Lesotho nüfusunun %90 ile çok büyük bir oranı Hristiyan inancına göre yaşamını sürdürmektedir. Hristiyan dinine mensup toplulukların yarısına yakını katolik mezhebine, %40’ı protestan mezhebine göre dini gerekliliklerini yerine getirirken, %10’luk bir kesim ise yerel Afrika hristiyanlığına inanmaktadır. Ülkede geri kalan %10 nüfus ise Afrika doğa dinlerine inanmakta olup, çok az kişi de İslamiyet’e ve de Hinduizm’e inanmaktadır.

Sağlık

AIDS, Afrika kıtasının özellikle güneyinde yer alan ülkelerin birçoğunda olduğu gibi Lesotho’da da yüksek oranda görülmektedir. 2009 verilerine göre ülkedeki yetişkin nüfusun %23,6’sı HIV virüsünü taşımaktadır. Bu oran Svaziland ve Botsvana’dan sonra en yüksek üçüncü oran olup, toplamda 290.000 kişi AIDS hastasıdır. AIDS’in yaygın olması nedeniyle ülke nüfusunun yıllık artışında görülen yavaşlama, 2009 sonuçlarına göre %0,33’e kadar düşmüştür. Lesotho’da ortalama yaş ömrü 52,3 olup, bu oran erkeklerde 52,2 kadınlarda ise 52,4 yaş seviyesindedir.

Eğitim

Lesotho'da bir sınıf

Ülke genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2010 tahmini verilerine göre %89,6 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %83,3 iken, kadınlarda %95,6 seviyesindedir. Ülke içerisinde bulunan birçok okul kilise tarafından idare edilmektedir. İlkokula gitmenin zorunlu olduğu Lesotho’da, bu eğitim 2000 yılından bu yanan ücretsiz olarak alınabilmektedir. Eğitim zorunlu olmasına karşılık yedi yıllık ilkokul ziyaretini gerçekleştirme oranları erkeklerde %83, kızlarda ise %89 düzeyindedir. İlkokul sonrası dönem olan ve paralı olan ortaokula gitme oranı ise erkeklerde %19, kızlarda ise %27 seviyesi ile çok daha düşük oranlarda ölçülmektedir. Orta öğrenimin paralı olmasının yanı sıra, bu eğitimde gerekli olan kıyafet ve kırtasiye malzemelerinin de devlet tarafından karşılanmaması ve aile bütçelerini zorlaması nedeniyle birçok aile tarafından çocuklarını göndermeme yönünde kararlar alınabilmektedir. 12. sınıf sonunda gerçekleştirilen bitirme sınavlarına çok az sayıda öğrenci ulaşabilmekte ya da başarabilmekte. 1971 yılından bu yanan bu eğitim sisteminin uygulandığı Lesotho’da ayrıca bir adette üniversite bulunmaktadır. Başkent Maseru’ya 35 km mesafedeki Roma’da bulunan ve 1945 yılında katolik kilise tarafından kurulan ancak daha sonra devlet tarafından idaresi ele alınan National University of Lesotho (Lesotho Ulusal Üniversitesi) ‘da 7.000 öğrenci eğitim görmektedir.

Ülke genelinde var olan İngiliz özellikli resmi okulların dışında ayrıca özellikle yaz aylarında faaliyet gösteren ve öğrencilerin yerel Afrika kültür ve geleneklerinde bulunan yaşam becerilerinin öğretildiği Çalıokulu (Bush school) olarak tabir edilen yerel okullarda faaliyet göstermektedir.

Ekonomi

Lesotho parası - 10 Maloti

Lesotho, Kişi başına düşen millî gelir baz aldığında, 2003 verilerine göre %43’ü günlük bir doların altında kazanç elde eden nüfusu ile dünyanın en fakir ülkelerinden biri konumundadır. Ülke toplam gelirinin üçte ikisinin elde edildiği tarımsal alanında nüfusun %60 faaliyet göstermektedir. Ülke genelinde ekimi yapılan en yaygın ürün mısır olup, birçok kişi tarımı kendi şahsi tüketimi için gerçekleştirmektedir. Nüfus arasında hayvancılığında önemli bir yer tuttuğu ülkede, nüfusun bir kısmı da mevsimlik işçi olarak çalışmaktadır. Özellikle Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bulunan madenlerde çalışan mevsimlik işçiler, bu ülkede Apartheid döneminin bitmesi ile bu ülkede de iş bulma imkanları önemli oranda düşüş kaydetmiştir. Ülkenin 1993 yılında yeniden demokrasiyi geçişinden 1998 yılına kadar sürekli artış gözlenen ekonomik verilerde, söz konusu yıl Maseru’da başlayan iç huzursuzluk ve çatışmaların etkisi ile olumlu hava dağıtılmış, bütçe açık vermeye başlamış ve altyapıya büyük zararlar verilmiştir. Özellikle 2011 yılından sonra yüksek rakımlardan elde edilen elmasın üretilmesi ile ekonomide olumlu gelişmeler yaşanmış ve %5,2 büyüme oranı yakalanmıştır.

Lesotho, Güney Afrika Cumhuriyeti, Svaziland, Botsvana ve Namibya ile ortak para birimi bölgesini oluşturmaktadır. Rand Monetary Area olarak adlandırılan bölgede Güney Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi Rand yerel para birimlerinin yanı sıra ortak para birimi olarak kullanılmaktadır. 1980 yılından bu yana Lesotho’da kullanılan Loti (çoğul:Maloti) 1:1 değişim oranı ile Rand ile değiştirilebilmektedir. 2011 verilerine göre %7,2 enflasyon oranına sahip ülke, ortak para birimi bölgesini oluşturduğu ülkeler ile birlikte Southern African Customs Union (SACU) yani Güney Afrika Gümrük Birliği’ni oluşturmaktadırlar.

Ülkenin yüksek kesimlerinde kaynağından çıkan birçok nehir, ırmak bulunduğu için, su yönünden zengin olan ülke, bu kaynaklarını Lesotho Highland Water Project adını verdikleri baraj oluşumları ile elektriğe dönüştürmekte ve böylece ülkenin çok büyük oranda elektrik ihtiyacını karşılamaktadır. Burada elde edilen elektriğin ve suyun yine büyük bir bölümü de komşu ülke Güney Afrika Cumhuriyeti’ne satılmaktadır.

Dış ticaret
Ülke coğrafi konumu gereği dış ticaret faaliyetlerini çok büyük bir oradan SACU ülkeleri ile gerçekleştirmektedir. Lesotho ithalatının %89,5 gibi bir oranını SACU ülkelerden gerçekleştirirken, bu oran içerisinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nin oranı %99 seviyesindedir. Geriye kalan ithalatın %7’lik bir bölümü ise Asya ülkelerinden sağlanmaktadır. Ülkenin en önemli ithalat kalemlerini gıda maddeleri, yapı malzemeleri, otomobil, makina ve ilaç oluşturmaktadır. Yüksek meblağlarda gidere neden olan ithalata rağmen, tiftik, tekstil ürünleri, koyun yünü ve canlı hayvan ihracatından elde edilen gelir düşük düzeyde kalmaktadır. Ülke ihracatının %53,9’u SACU ülkelerine, %45,6’sı ise Kuzey Amerika’ya yapılmaktadır. Ülke gelirlerinin, giderlerini karşılamaması nedeniyle Lesotho Amerika Birleşik Devletleri, Dünya Bankası, Avrupa Birliği gibi kurumlardan maddi destek elde etmektedir.

Turizm

Lesotho'nun tek kayak merkezi Afri-Ski

Lesotho, 1980’li yıllardan itibaren ülkeyi turizme kazandırmak için çalışmalar yürütmektedir. Bu alanda sunduğu yürüyüş parkurları ve binicilik ile Maloti dağı önemli bir merkezi oluşturmaktadır. Ayrıca ülkenin doğusunda yer alan Lesotho’nun tek kayak merkezi Afri-Ski de son yıllarda ziyaret edilmektedir.

Ülkenin önemli turizm bölgeleri şu şekildedir:

  • Başkent Maseru
  • Drakensberg Sıradağı ve Sani Geçiti
  • Ülkenin güneydoğu bölümünde yer alan Sehlabathebe Ulusal Parkı
  • Maseru yakınında bulunan Basotho kalesi Thaba Bosiu
  • Katse Barajı
  • Afri-Ski kayak merkezi
Ulaşım

Lesotho’da coğrafi konumu ve olumsuz ekonomik veriler nedeniyle düzgün ve kesintisiz bir ulaşım ağı bulunmamaktadır. Ülkenin zor arazi koşulları özellikle doğu bölgelerin belli kesimlerinde ulaşıma ya hiç ya da çok kısıtlı izin vermektedir. Ülkede bulunan az sayıda asfaltlı yol ise Lesotho Highland Water Project kapsamında yapılan yollar oluşturmaktadır.

Havayolu
Ülke 1970’li yıllardan itibaren Lesotho Airways ile gerçekleştirdiği uçuşlar ile başkent Maseru’yu diğer ülke şehirleri olan Johannesburg, Gaborone, Manzini ve Maputo ile birleştirmiş, 1985 yılında yeni açılan I.Moshoeshoe Uluslararası Havaalanı (Moshoeshoe I. International Airport) ile de uluslararası uçuşların yanı sıra küçük uçaklar ile gerçekleştirilen yerel uçuşlarla da Lesotho şehirlerini birbirine bağlamıştır.

1997 yılında Lesotho Airways’in iflas etmesi ve özelleştirme girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması ile günümüzde Lesotho’nun herhangi bir ulusal havayolu firması bulunmamaktadır. O günden bu yana ülkenin tek uluslararası havaalanına Güney Afrika Cumhuriyeti havayolları olan South African Airways ve South African Airlink tarafından uçuşlar gerçekleştirilmektedir.

Demiryolu
Lesotho herhangi bir demiryolu hattına sahip olmamakla birlikte, var olan 2,6 km’lik ray hattı, Güney Afrika Cumhuriyeti şehri Johannesburg’dan başlayan ve başketn Maseru’ya mal taşımacılığında kullanmak üzere döşenen ve böylece şehri Güney Afrika Cumhuriyeti demiryollarına bağlayan bir ray hattıdır.

Karayolu
Ülkede trafik soldan akmakta olup, toplu taşıma hizmetleri tam anlamıyla karşılanamamaktadır. Genel olarak dolmuş görevi gören taksiler ile ulaşım sağlanmaktadır. Ülkede var olan 6.000 km karayolunun sadece 1.000 km’si asfaltlanmış bir konumdadır. Doğu bölgelerine göre daha alçak bir konumda bulunan ve nüfus yoğunluğunun daha çok olduğu batı bölgesinde ülkenin güneyinden kuzeyine uzanan bir otoyolu mevcuttur.

Spor

Ülkenin en sevilen spor dalı olan futbol, 1932 yılında kurulan Lesotho Futbol Federasyonu (Lesotho Football Association) tarafından yönetilmektedir. Ülke genelinde bulunan iyi futbolcular daha iyi şartlar altında oynayabilmek adına Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gittiğinden dolayı, Lesotho’da ulusal lig istenilen düzeyde bulunmamaktadır. Lesotho ulusal ligi on altı takımın katılımı ile gerçekleştirilmektedir. Taraftarlar tarafından Likuena (Sothoca (Türkçe: Timsahlar) olarak adlandırılan Lesotho millî futbol takımı Şubat 2016’da açıklanan FIFA sıralamasında 152. sırada yer almakta olup, en yüksek sıralamasını 2003 yılında 120. olarak elde etmiştir. Ülkenin millî takımı bugüne kadar FIFA Dünya Kupası veya Afrika Uluslar Kupası gibi herhangi bir uluslararası kupaya genelde elemelerde ilk turda veda ederek katılma başarısı gösterememiş olup, en büyük başarısını 2000 yılında Afrika kıtasının güneyinde yer alan ülkeler arasında düzenlenene COSAFA Kupası’na katılarak elde etmiştir.

Lesotho’da futbolun dışında judo, tekvando, boks, uzun mesafe koşuları ilgi gören diğer spor türleridir.

Kültür

Bir dağ köyü

Ülke nüfus yapısının homojen bir yapıda olması sebebiyle kültür, gelenek ve göreneklerde Basotho topluluğun kültür, gelenek ve görenekleri ağır basmaktadır. Afrika kıtasının birçok ülkesinde olmayan bir şekilde dağlık alanlarda hayatlarını sürdüren Basotholular, yaşam biçimlerini bu şartlarada uygun olarak şekillendirmişlerdir. Ülkede var olan ulusal kültür, tıpkı ulusal dil gibi SeSotho olarak adlandırılmaktadır.

SeSotho kültürünün merkezini köyler oluşturmaktadır. Her bir köyün reisi konumunda olan, Avrupa kültüründe belediye başkanı olarak tanımlanabilecek, morena olarak adlandırılan ve o bölgenin şefine bağlı olan liderleri bulunmaktadır. Her köyde var olan ve yuvarlak olduklarında rondavels olarak adlandırılan ve kullanımına göre mutfak, depo ya da uyku kabini olarak yapılan kulübeler köylerin özelliklerindendir. Bu kulübelerin etrafında Basotholuların kendi şahsi tüketimleri için mısır, buğday ve fasulye ekimini gerçekleştirdikleri tarlaları bulunmaktadır. Tarlaların aileler arasında paylaşımı köy reisi tarafından yapılmaktadır.

Geleneksel olarak kullanılan kıyafetlerden en önemlilerini mokorotlo adı verilen, koni şeklinde bir yapısı olan, samanın dokuması ile elde edilen ve tepesinde tüm şapkayı bir arada tutan düğümü bulunan şapka ile yün örtü oluşturmaktadır. Mokorotla, Lesotho’nun simgesi olarak kabul edilmekte olup, ülke bayrağında da yer almaktadır. Simgenin şekli Thaba Bosiu yakınlarında bulunan Qiloane kayalığından esinlerek oluşturulmuştur. Şapkanın yanı sıra çok sık kullanılan bir diğer geleneksek kıyafet olan yün örtü ise ilk olarak I.Moshoeshoe tarafından kullanılmıştır. O dönem İngiliz tüccarlardan aldığı yün örtüyü kullanmaya başlaması ile Basotholular arasında yaygınlaşan kullanımı, günümüzde soğuk ve yağışlı havalarda koruduğu gibi yazın da sıcaktan koruduğu için her mevsim kullanılmaktadır.

Lesotho kültürünün en önemli hayvanını ise Midilli atları oluşturmaktadır. İlk olarak 19. yüzyılda Cape Kolonisi bölgesinden getirilen midilli atları, günümüzde dağlık arazilerde yük taşımacılığında kullanılmaktadır.

Geleneksel köy kültürünün aksine şehirlerde nüfus Avrupa kültürüne göre yaşamlarını sürdürmektedir. Özellikle başkent Maseru ve üniversitede geleneksel değerlerden sapmalar gözlemlenebilmektedir.

Mutfak

Lesotho mutfağı Afrika gelenekleriyle İngiliz mutfağının birleşiminden oluşur. Ayrıca ülke, dört taraftan kendisini çevreleyen Güney Afrika Cumhuriyeti’nin de mutfağından etkilenmiştir. Pek çok ortak yemek pişirme pratikleri ve tarifleri vardır. En temel malzemeler patates, deniz ürünü, pirinç ve sebzedir. Mısırlı yemekler ve lapalar da tüketilir.

Lesotho’da Bulunan Türkiye Dış Temsilcilikleri

Lesotho, Güney Afrika Cumhuriyeti‘ndeki Pretorya Büyükelçiliği‘nin görev bölgesindedir.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Komorlar Birliği

Komorlar Birliği

Başkent Moroni
Resmî diller Komorca, Arapça, Fransızca
Yönetim Şekli Anayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü 811 km²
Nüfus 110.136
Nüfus Yoğunluğu 2.034 kişi/km²
Para birimi Komor frankı (KMF)
Zaman dilimi (UTC+3)
Telefon kodu +269
İnternet TLD .km

Komorlar ya da resmi adıyla Komorlar Birliği, Afrika kıtasına bağlı bir ada ülke konumunda olup, kıtanın doğu kesiminde, Mozambik Kanalı’nın kuzey bitim noktasında, Mozambik’in açıklarında, Hint Okyanusu’nun batı, Madagaskar’ın ise kuzeybatısında yer alan bir ülkedir. Ülkenin hak iddia ettiği ancak Fransa denizaşırı bölgesi olarak Fransa tarafından idare edilen Mayotte adası da ülkenin güneydoğu açıklarında yer almaktadır. Ülkenin başkenti Moroni’dir.

Ülke ismi Arapça bir kelime olan ve ay anlamında kullanılan قمر (qamar) kelimesinden gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kamer Adaları olarak adlandırılan ada, Fransa hakimiyetine geçtikten sonra Comores olarak adlandırılmıştır.

Komorlar bayrağı

Komorlar bayrağı, güncel hali ile 2002 yılında göndere çekilerek kullanılmaya başlanmıştır. O tarihten önce kullanılan bayrakta yer alan ay ve dört adet beş köşeli yıldız yeni bayrakta göndere çekilen tarafta oluşturulan dikey eşkenar üçgenin içine alınmış, diğer kısımlar ise Komorlar’a bağlı ya da hak iddia edilen adaları temsilen dört yatay şerit ile bölünmüştür. Bu şeritlere o adaların kullandığı yerel bayraktan örnek alınarak renk verilmiştir. Ayrıca ay içerisinde gösterilen dört adet yıldızda bu dört adayı temsil etmektedir. Oluşturulan dikey eşkenar üçgene ise ülkenin resmi dini olan İslam’ı sembolize etmek adına yeşil renk verilmiştir.

Ülke yıllar içerisinde birçok kez bayrağı üzerinde değişikliğe giderek güncelleme gerçekleştirmiştir.

Komorlar arması

Komorlar arması

Komorlar armasının merkezine konumlandırılan ve Tadjoura yıldızı olarak adlandırılan yeşil yıldızın üzerine yine yeşil renkte olan ve açık kısmı yukarıya hilal şeklinde ay konumlandırılmıştır. Hilal içerisine ülkenin sahip olduğu (Fransa’ya ait olan ve hak iddia edilen Mayotte adası da dahil) dört adayı temsilen dört adet beyaz beşkenar yıldız yerleştirilmiştir. Bu motiflerin etrafı yukarıda Fransızca République fédérale islamique des Comores altta ise Arapça جمهورية القمر الإتحادية الإسلامية olmak üzere ülkenin resmi adı olan Federal Komorlar İslam Cumhuriyeti yazısı ile çevrilmiş konumdadır. Armanın alt kısmına konumlandırılan slogan bandında ise Fransızca ülkenin sloganı olan Unité – Justice – Progrès (Türkçe: Birlik, Adalet, İlerleme) yazmaktadır. Armanın dış kısmında slogan bandı dışında kalan bölüme ise çelenk şeklinde sağdan ve soldan zeytinağacı dalı yerleştirilerek arma oluşturulmuştur.

Tarih

Komor Adaları’na İslam 14. yüzyılda girmiştir ve halkın tamamı Müslüman olmuştur. Tarihi kaynaklardan anlaşıldığına göre, bu adalar Müslümanlar’ın girmesinden önce büyük ölçüde boştu. Müslümanlar bu adalara girdikten sonra, burada ayrı bir sultanlık kurdular. Zamanla Komor Adaları’nı oluşturan dört büyük adanın her birinde ayrı bir sultanlık kuruldu ve zaman zaman bu sultanlıklar arasında çatışmalar oldu.

Komorlar

18. yüzyılda Tanganika kıyısından gelerek Büyük Komor Adası’na yerleşen Şeyh Ngome de Pate adanın hanım sultanının kız kardeşiyle evlendi. Bu evlilikten doğan Mwinye Mku adlı şahıs Sultan Ahmed adını alarak teyzesinin tahtına geçti ve diğer adaları da kendine bağladı. Sultan Ahmed’in Büyük Komor Adası’ndaki yönetimi 1875’e kadar sürdü. Ancak onun sultanlığı döneminde Fransız sömürgeciler Komor adalarına yönelik saldırılar başlattı ve 1841’de Mayotte adasını ele geçirdiler.

Büyük Komor’da 1875’te Sultan Ahmed’in yerine geçen torunu Seyyid Ali, Fransızlara yanaşmak ve onların himayelerini kabullenmek zorunda kaldı. Fransızlar Anjouan Adası’nı da 1886’da Sultan III. Abdullah’ın adaya hükmettiği sırada hâkimiyetlerine aldılar. Böylece, bütün Komor Adaları Fransız hâkimiyetine geçmiş oldu.

Adalardaki geleneksel sultanlık yönetimi (emirlik) Fransız hâkimiyeti altında 1912’ye kadar devam etti. Fransızlar 1912’de bütün yerel yönetimleri ve İslâmi uygulamaları ortadan kaldırdılar ve Komorlar’ı yine kendi hâkimiyetlerinde olan Madagaskar’a bağladılar. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Komor Adaları Müslümanları, bağımsızlık mücadelelerine hız kazandırdı ve bu amaçla Tanzanya’da bazı örgütler kurdular. Bu örgütler sonra Komor Adaları Milli Kurtuluş Hareketi bünyesinde birleşerek organize bir faaliyet içine girdiler.

Fransa, 1974’te adaların geleceğiyle ilgili bir referandum yapmak zorunda kaldı. Açıklanan sonuçlara göre Mayotte Adası halkının % 65’i Fransız idaresinin devamını, diğer adalardaki halkın ise % 95’i bağımsızlığı istemişti. Fransa, 1 Ocak 1976’da Mayotte Adası dışındaki adaların bağımsızlığını kabul etti. Yeni kurulan bağımsız cumhuriyetin başkanlığına Ali Suveylih geçirildi.

1978’de Ahmed Abdullah tarafından gerçekleştirilen bir darbeyle Ali Suveylih görevden uzaklaştırıldı. Yeni başkan Ekim 1978’de anayasayı değiştirerek devletin resmi adını Komorlar Federal İslâm Cumhuriyeti yaptı. Ahmed Abdullah da Fransa’yla iyi geçinmeye özen göstermesine ve İslâmileştirme faaliyetini sadece halkı kendine bağlamak için kullanmasına rağmen Batılılar’ın desteklediği paralı askerler tarafından kendisine karşı birkaç kez başarısız darbe girişiminde bulunuldu.Ahmed Abdullah, Kasım 1989’da bir suikast sonucu öldürüldü ve yerine Said Muhammed Çuhar geçirildi.

Ekonomi

Komorlar dünya genelinde nüfusunun yaşam standartlarının en düşük olduğu ülkelerinden biri olmasına rağmen gelişmekte olan bir ekonomiye sahiptir. Ülkeyi oluşturan adalar arasındaki yetersiz ulaşım bağlantıları da var olan birkaç doğal kaynağın işlenmesinde ve dağıtımında sorun oluşturmaktadır. Hayvancılığın yanı sıra, tahıl, patates ve baharat üretimi yapılmaktadır.

Coğrafya

Komorlar

Ada olması nedeniyle kara komşusu bulunmayan ülkeye deniz sınırı bulunan Madagaskar güneydoğusunda yer alırken, Afrika anakarasında en yakın nokta 297 km uzaklık ile Mozambik kıyılarıdır. Komorlar coğrafî olarak Mayotte ile birlikte Komor Takımadaları’nın bir parçasını oluşturmaktadır. Büyük Komor adası ülkenin en büyük adası konumunda olup, ülkenin başkenti de bu ada üzerindedir. Anjouan adası ülkenin ikinci büyük adası olup, Büyük Komor adasının 200 km doğusunda yer almaktadır. Ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan üç adadan en küçüğü ise Mohéli adasıdır. Bu üç adanın haricinde birçok küçük adacıklar da ülkenin hakimiyeti altındadır. Komorlar sahip olduğu 2.034 km² (hak iddia edilen Mayotte adası ile birlikte 2.236 km²) yüz ölçümü ile dünyanın en küçük ülkelerinden biri konumundadır ve toplamda 340 km’lik bir kıyı şeridine sahiptir.

Tüm adaların volkanik bir yapıya sahip olduğu Komorlar’da kıyılar sığ kayalıklar ve mercanlarla çevrilidir. Büyük Komor adasının merkezinde yer alan ve volkanik hareketliliğin son olarak 2007 yılında yaşandığı Karthala Dağı 2361 m ile ada ülkesinin en yüksek noktasını oluşturmaktadır.

İklim

Ada genelinde tropikal deniz iklimi hakimdir. Yıl genelinde sıcaklık değişimlerinin fazla yaşanmadığı Komorlar’da en serin dönem Temmuz-Ağustos ayları arasında yaşanmaktadır. Bu süreçte ortalama sıcaklıklar 22 °C düzeyindedir. En sıcak dönemin yaşandığı Şubat ve Mart aylarında sıcaklık ortalamaları 27 °C seviyesindedir. Komorlar’da Mayıs ile Ekim ayları arasında kurak güneydoğu alize rüzgarları görülmekte olup, Kasım ile Nisan ayları arasında yağmur getiren kuzeybatı muson rüzgarları etkili olmaktadır. Ülke genelinde en çok yağmur yağan ay Ocak ayı olup, ada genelinde yüksekliğe bağlı olarak yıllık yağış ortalaması 1000 mm ile 4000 mm arasındadır.

Bitki örtüsü ve yaban hayat

Ada ülkesi genelinde bulunan tropikal yağmur ormanlarının oranı son yıllarda azalma göstermiş olup, güncel olarak ülkenin yüksek kesimlerinde gözlemlenebilmektedir. Ülkenin toprak örtüsü günümüzde plantasyon ve savanlar belirlemektedir. Komorlar’ın ovalarında hindistan cevizi, muz ve mango ağaçları bulunmaktadır. Ülkenin kıyı kesimlerinde mangrove ağaçları gözlemlenmektedir.

Komorlar adası genelinde yerel ve o ülkeye özgü türler bulunmaktadır. Adada sık rastlanılmayan kuş ve kaplumbağa türleri bulunmaktadır. Bunların haricinde sadece bu adaya özgü bir hayvan olan ve nemli burunlu maymunların alt familyası olan makimsiler grubunun bir üyesi olan kuyruksüren makisi (Eulemur mongoz) yaşamaktadır. Komorlar’ın kıyılarında ise birçok balık çeşidi yaşam alanı bulmaktadır. Burada özellikle kemikli balıklar üst sınıfının altı sınıfı et yüzgeçliler üyesi olan Coelacanthiformes gözlemlenebilmektedir. 1938 yılına kadar nesli tükenmiş olarak konumlandırılan balık çeşidi, söz konusu yılda kıyı kesimlerinde gözlemlenmiştir.

Nüfus

Harbour Bay ve Merkez Camii ile Komor Adaları'nın başkenti Moroni

Komorlar genelinde son olarak 2016 yılında resmi olarak açıklanan tahmini sayım sonuçlarına göre 806,153 nüfus tespit edilmiştir. Bu güncel olarak son resmi sayım konumunda olup, 2017 tahmini verilerine göre adada 828,147 kişi yaşayacağı tahmin edilmektedir. Ülke nüfusunun çoğunluğu en büyük ada olan ve başkenti de barındıran Büyük Komor adasında yaşamaktadır.

Komorlar genel olarak genç bir nüfusa sahip olup, 2016 tahmini verilerine göre nüfusun %59,33’ü 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin %3,89’u 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %40.1 (erkek 158,809/kadın 159,840)
15-24 yaş: %19.23 (erkek 73,947/kadın 78,831)
25-54 yaş: %32.58 (erkek 122,936/kadın 135,962)
55-64 yaş: %4.21 (erkek 14,850/kadın 18,611)
65 yaş ve üzeri: %3.89 (erkek 14,321/kadın 16,571)

Sağlık

Ada ülkesi genelinde temiz suya ulaşım oranları yüksek düzeydedir. Ülkede nüfusun %90,1 gibi yüksek bir oranla nüfusun büyük çoğunluğu temiz su kaynaklarından yararlanabilmektedir. Nüfusun sadece %35,8’i tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlanabilirken, nüfusun %64,2’si ilkel şartlarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Afrika kıtasının genelinde yüksek oranda görülmekte olan AIDS ile ilgili olarak Komorlar herhangi bir veri açıklamamıştır.

Eğitim

Ülke genelinde sekiz yıllık okula gitme zorunluluğu bulunmakta olup, okul öncesi eğitimde çocuklara iki yıllık zorunlu Kuran-ı Kerim eğitimi verilmektedir. Komorlar’da 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2015 tahmini verilerine göre %77,8 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %81,8 iken, kadınlarda %73,7 seviyesindedir.

Siyaset

 Mutsamudu kenti  ve limanı

Komorlar Birliği anayasa ile yönetilen federatif bir cumhuriyettir. İslamiyet ülkenin resmi devlet dini konumundadır. Günümüzde yürürlükte olan anayasa 2001 yılında kabul edilerek yürürlüğe konmuştur. Ülke çok partili bir siyasi sisteme sahip olup, başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Ülkenin hem devlet hem de hükumet başkanı olarak seçilen devlet başkanı dört yıllık bir süre için seçilmektedir. Ülkede uygulanan rotasyon prensibi gereği her seçimlerde sırasıyla bir adanın seçmeni oy kullanabilmektedir.

Ülkenin sahip olduğu ulusal meclis (Assemblée de l’Union des Comores) tek meclis yapısını oluşturmaktadır. Komorlar meclisi toplamda 33 üyeden oluşmaktadır. Meclis üyelerinden 18 tanesi her beş yılda bir gerçekleştirilen seçimler ile yenilenirken geriye kalan 15 sandalye yerel meclisler tarafından doldurulmaktadır.

Komorlar uluslararası organizasyonlarda üye olarak bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Sahel-Sahra Devletler Topluluğu ve Uluslararası Para Fonu ülkenin üyeliğinin bulunduğu organizasyonlardan birkaç tanesidir.

Ordu

Ülkenin silahlı gücü olan Armée nationale de développement ülkenin ordusunu oluşturmaktadır. 1997 yılında oluşturulan bu yapının günümüzde 800 aktif mensubu bulunmaktadır. Komorlar silahlı kuvvetleri yapı olarak polis teşkilatına benzer bir yapıya sahip olup, ana görevlerinden büyük çoğunluğunu ülke içerisinde güvenliği sağlamak oluşturmaktadır. Fransa’nın Mayotte adasında konuşlandırdığı küçük bir sahil güvenlik ekibi de sahip olunan karasuların güvenliğinde Komorlar’a destek sağlamaktadır.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Kenya Cumhuriyeti

Kenya Cumhuriyeti

Başkent Nairobi
Resmî diller Svahili, İngilizce
Yönetim Şekli Parlamenter Cumhuriyet
Yüzölçümü 580.367 km²
Nüfus 45.925.301
Nüfus Yoğunluğu 79,1 kişi/km²
Para birimi Kenya şilini (KES)
Zaman dilimi (UTC +3)
Telefon kodu +254
İnternet TLD .ke

Kenya ya da resmi adı ile Kenya Cumhuriyeti, Afrika kıtasının doğusunda yer alan bir ülkedir. Ülkenin sınır komşularını Etiyopya, Somali, Tanzanya, bir kısmı Victoria Gölü ile olmak üzere Uganda ve Güney Sudan oluşturmaktadır. Bunun haricinde ülkenin güneydoğusunda Hint Okyanusu yer almaktadır. Ülkenin başkenti Nairobi’dir.

Ülke ismi Kenya Dağı’ndan gelmektedir. Bantu dillerinden bir tanesi olan Kikuyu dilinden gelen Kere-Nyaga kelimesi yaklaşık olarak beyaz dağ anlamına gelmektedir. Önceleri Kenya Dağı’na verilen bu isim daha sonraları ülkenin tamamı için kullanılmıştır.

Kenya bayrağı

Kenya bayrağı günümüzdeki hali ile ilk olarak 12 Aralık 1963 tarihinde göndere çekilerek resmi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bayrak, yatay geniş şeritleri oluşturan siyah, kırmızı, yeşil ile yatay dar şeritleri oluşturan beyaz renkten oluşmaktadır. En üstte bulunan siyah renk ülkedeki siyah halkı temsil ederken, kırmızı renk sömürgecilik ve kölelik döneminde cesurca savaşılan ve bu uğurda akıtılan kanı, yeşil renk ise ülkenin sahip olduğu ormanları ve ovaları ifade etmektedir. Bu üç rengi birbirinden ayıran dar beyaz şeritler ise siyahi halkın geçmişi ve geleceği arasındaki barışı ile halkların birliğini sembolize etmektedir. Bayrağın tam ortasında bulunan Masailerin kullandığı geleneksel Masai kalkanı ve arkasında çapraz bir şekilde konumlandırılan ve birbiriyle kesişen iki adet mızrak ise halkın özgürlüğünü koruyabilmek adına verdiği mücadelesini sembolize etmektedir.

Kenya arması

Kenya arması

Kenya armasında Masailerin geleneksel savaş aletleri olan kalkan ve kalkanın arkasında çapraz olarak konumlandırılmış iki adet mızrak bulunmaktadır. Kalkanın iç kısmı Kenya bayrağının renklerini taşımakta olup, orta bölümünde ayağında balta tutan gümüş renkli horoz bulunmaktadır. Kalkanın her iki tarafından da tutan, dilleri kırmızı iki adet aslan yer almaktadır. Arka patileri üzerinde kayalık bir heykel altlığı üzerinde duran aslanlar ön patilerinden biriyle kalkanı tutarken, diğer ön patileri ile mızrağı tutmaktadırlar. Alt bölümde yer alan kayalık heykel altlığı bölümünde ayrıca Kenya’da bulunan yerel bitkiler ve meyveler olan kahve bitkisi, çay bitkisi, pire otu, sisal, mısır ve ananas yer almaktadır. Armanın en altında yer alan slogan bandında ise ülkenin İngilizce ile birlikte resmi dili olan Svahili dilinde Beraber çalışalım! (Harambee) yazmaktadır.

Armada bulunan renkler Kenya bayrağında olduğu gibi aynı anlamları içermekte olup, siyah Kenya halkını, kırmızı sömürgecilik döneminde bağımsızlık uğruna akıtılan kanı, yeşil doğal bitki örtüsü, orman ve ovaları, beyaz ise halkların barışını simgelemektedir. Kalkan içerisinde bulunan horoz ise ülke içerisinde var olan Kenya African National Union (KANU) partisinin de simgesi olup, ayrıca mutlu bir geleceğin ilanını ifade etmektedir. Aslanlar, ülkenin Büyük Britanya dönemindeki sömürgeciliği hatırlatmakta olup, her zaman güçlü ve uyanık olma gerekliliğini temsil etmektedir.

Tarih

Afrika’nın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Kenya’ya ilk Arap tüccarlar gelerek Malindi ve Monbana şehirlerini kurmuşlardır. Ülkeye gelen ilk Avrupalılar Portekizli gemiciler olmuştur. 18. yüzyılda Araplar Kenya’ya tekrar hâkim olmuşlar ve Portekizlileri bölgeden çıkarmışlardır. Bir İngiliz şirketinin Kenya’yı Araplardan kiralamasıyla ülke İngiliz sömürgesi olmuştur. 1952’de bağımsızlık hareketleri başlamış ülkede liderliğe getirilen Jomo Kenyattailk yıllarda tutuklanmış hapisten çıktıktan sonraysa Kenya’yı bağımsızlığına kavuşturmuştur.

Coğrafya

Nairobi Ulusal Parkı'ndaki  bir zürafa, arka planda Nairobi

Ülkenin toplamda sahip olduğu 3.457 km sınırın 867 km’si Etiyopya, 684 km’si Somali, 775 km’si Tanzanya, 814 km’si Uganda ve 317 km’si Güney Sudan ile oluşurken, ülkenin ayrıca Hint Okyanusu’nda 536 km’lik sahil şeridi bulunmaktadır.

Ülkenin merkezi bölgelerinde Rift Valley (Çatlak Vadisi) olarak adlandırılan ve Büyük Rift Vadisi’nin bir parçası olan derin vadiler yer almaktadır. Ülkenin en yüksek noktasını Kenya Dağı’nın zirvesini oluşturan ve 5.199 m yükseklikte bulunan Batian oluşturmaktadır. Ülkenin en alçak noktasını ise sıfır ile güneydoğu da kıyısı bulunan Hint Okyanusu sahil şeridi oluşturmaktadır. Ülkenin kıyı kesimlerinde koylar ve lagünler yer almaktadır. Sahilin güney kesimlerinde ise mercan resifleri gözlemlenebilmektedir. Ülkenin iç kesimlerinde batıya doğru ilerlendiğinde tepeler ve yaylalar gözlemlenebilmektedir.

İklim

Ülkenin iklimi genel olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Kenya’nın 1.800 m’yi geçen yüksek arazilerinde Nisan-Haziran ayları ile Ekim-Kasım aylarında sağanak yağmur geçişleri gözlemlenebilmektedir. Söz konusu yağışlar genellikle günün öğlen, akşam ve gece döneminde yağmakta olup, geceleri oldukça serin geçebilmektedir. Bu bölgelerde en soğuk dönemler günlük en düşük 10 °C sıcaklıkların hissedildiği Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Ocak ve Şubat aylarında en sıcak günler yaşanmakta olup, bu aylarda en yüksek 25 ile 26 °C sıcaklık değerleri ölçülebilmektedir. Ülkenin başkenti Nairobi’de Temmuz ayında sıcaklık değerleri 11 ile 21 °C arasında hissedilmekte olup, Şubat döneminde 13 ile 26 °C arası sıcaklıklar yaşanabilmektedir. Başkentte yıllık yağış ortalaması 958 mm seviyesindedir. Ülkenin bir kısmını elinde bulundurduğu Victoria Gölü kıyılarında sıcaklıklar daha yüksek ölçülebilmekte olup, aynı şekilde daha şiddetli yağışlar yaşanabilmektedir.

Ülkenin kıyı şeridinde sıcaklıklar 22 ile 32 °C arasında ölçülebilmekte olup, %75 oranında nem hissedilebilmektedir. Bu bölgelerde yağmur sezonu Nisan ile Haziran aylarında yaşanmakta olup, Ocak ve Şubat ayları kurak dönem olarak geçmektedir. Kıyı kesimlerinde en sıcak dönemler Ocak-Mayıs ile Ekim-Aralık aylarında yaşanmaktadır.

Bitki örtüsü ve yaban hayat

Kenya’da bitki örtüsü ve yaban hayat çok çeşitlilik arz etmektedir. Ülke genelinde gerçekleştirilen Safari turlarında birçok bitki ve hayvan gözlemlenebilmektedir. Afrika kıtasının Beş Büyük hayvanı olarak adlandırılan Afrika mandası, Afrika leoparı, aslan , Afrika fili ve kara gergedanı ülkede yaşamaktadır.

Afrika fili

Afrika mandası

Bunların haricinde ülke sınırları içerisinde yer alan ulusal parklarda çakal, serval, sırtlan, Afrika yaban köpeği, çita, duiker, oribi, yaban domuzu, su aygırı ve timsahın yanı sıra birçok sürüngen ve kuş türü de gözlemlenebilmektedir.

Etnik gruplar

Afrika'daki en büyük gecekondu mahallesi olan Kibera

Kenya genelinde 40’tan fazla etnik grup yaşamaktadır. Bu etnik gruplar da kendi içerisinde 50’den fazla dil ve lehçe kullanmaktadır. Ülkede yaşayan etnik grupların büyük çoğunluğu Bantu etnik grubuna üyedir. Ülkede en büyük etnik grubu Kikuyular oluşturmaktadır. Kenya’nın bağımsızlık mücadelesinde önemli rol oynayan Kikuyular nüfusun %22’sini oluştururken, en büyük ikinci etnik grup olan Luhyalar nüfusun %14’ünü oluşturmaktadır. Büyük çoğunluğu Kenya’nın batısında Victoria Gölü çevresinde yerleşik olan Luolar %13 ile Kenya’nın üçüncü büyük etnik grubunu oluşturlar. Kenya’da bunun haricinde Kalenjinler, Kambalar, Kisiiler, Merular ile birlikte diğer Afrika kökenli gruplar ve Afrikalı olmayan (Avrupalı, Arap) gruplar yaşamaktadır.

Din

Mwingi'de bir Cami

Ülke genelinde nüfusun %82,5’i Hristiyan dinine mensuptur. Bu oran içerisinde katolik mezhebine mensup hristiyanların oranı %23,3, protestan mezhebine mensup %47,4 ve diğer hristiyan mezhebine mensupların oranı da %11,8 düzeyindedir. İslamiyet ülke içerisinde en yaygın ikinci din konumunda olup, nüfusun %11,1’i islami inancına göre yaşamlarını sürdürmektedir. Bu iki dinin haricinde 2009 verilerine göre yerel dinlere ve diğer dinlere inanların mevcudiyetinin haricinde herhangi bir dine mensup olmadığını beyan eden küçük bir grupta mevcuttur.

Dil

1992 yılında kabul edilen anayasa sonucu Swahili dili de ülkenin İngilizce’nin yanı sıra diğer resmi dili olmuştur. Meclise seçilen üyelerin Swahili dil bilgisini kanıtlaması gerekmektedir ancak buna karşılık mecliste tüm kararlar İngilizce olarak yayımlanmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte mahkemelerin alt kanatlarında Swahilice ile iletişime geçebilme imkanı mevcut ancak buna karşılık yine tüm mahkeme kararları ile kamu kurum ve kuruluş dilekçeleri İngilizce olma zorunluluğu bulunmaktadır. Swahili dili ülkede resmi dilin yanı sıra ulusal dil olarak da kabul edilmektedir.

Bu iki dilin haricinde etnik gruplar arasında Kikuyuca, Kambaca, Luhyaca, Luoca, Kalenjince ve Turkanaca gibi farklı diller de ülkede konuşulmaktadır.

Sağlık

Ülkede temiz su kaynaklarına ulaşabilen nüfusun oranı genel Afrika ortalamasına göre yüksek düzeyde olup, 2015 tahmini verilerine göre nüfusun %63,2’si temiz kaynaklardan su temin edebilmektedir. Bunun yanı sıra nüfusun sadece %30,1’i tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlanabildiği ülkede, nüfusun %69,9’u ilkel şartlarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Ülke içerisinde ishal, hepatit, tifo, sıtma ,humma ve kuduz[1] çok sık görülen hastalıklar arasındadır. AIDS, Afrika kıtasının genelinin aksine düşük oranda görülmekte olup, bu oran 2014 verilerine göre %5,3 düzeyindedir.

Eğitim

Bir sınıfta okul çocukları

Kenya genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2015 verilerine göre %78 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %81,1 iken, kadınlarda %74,9 seviyesindedir. Ülkede öğrenim sisteminde 8+4+4 modeli uygulanmaktadır. Buna göre sekiz yıllık ilköğretim süresinden sonra dört yıl lise, dört yılda yüksek okul eğitimi alınmaktadır. Kenya’da ilköğretim mecburiyeti sekiz yıl olmasına karşılık kız ve erkek çocukların okuma gitme süresi bu sürenin de üzerinde genellikle on bir yıl olarak gerçekleşmektedir.

Kenya’da 2003 yılına kadar özellikle ilköğretim okullarında okul giderleri aynı zamanda ülkenin de sloganı olan Harambee (Türkçe:Hep birlikte çalışalım) sloganından yola çıkarak velilerin birlikte katkı sağlamaları ile yürütülmekteydi. Bu tarihte iktidara gelen hükumet seçim vaatlerinden birisi olması dolayısıyla ilkokullarda katkı payını kaldırarak ücretsiz yapmıştır. Bu karar ile birlikte maddi imkanları yetersiz olan aileler de çocuklarını okula gönderme imkanına sahip olmuşlardır.

Kenya’da güncel olarak yedi adet devlet üniversitesine sahiptir. Ülkede üniversitelerin yanı sıra birçok kolej de özel olarak eğitim vermektedir. Ülke genelinde başarılı olan öğrencilere devlet üniversiteleri için burs verilirken, bu gruba giremeyen daha az başarılı öğrenciler ücretli özel okullara gitmek durumda kalabilmektedir.

Ordu

Ülkenin silahlı gücü olan Kenya Defence Forces (KDF) Kenya Cumhuriyeti’nin ordusunu oluşturmaktadır. Ülkenin 1963 yılında bağımsızlığını kazanması sonrasında sömürgeci Büyük Britanya yönetimi tarafından doğu Afrika’da oluşturulan King’s African Rifles piyade birliklerinin bir bölümünden oluşturulan silahlı kuvvetler günümüzde 24.000 düzeyinde personele sahiptir. Bu personelin 20.000 gibi büyük bir oranı kara kuvvetlerinde yer almaktadır. Ülkede zorunlu askerlik bulunmamaktadır.

Ekonomi

Kenya'da tarımsal alanlar

Kenya nüfusunun yarısından fazlası tarım faaliyetlerinde bulunmaktadır. Ülke topraklarının sadece %20’si tarıma elverişli olmasına rağmen kısıtlı alanlarda özellikle kahve, çay, sisal ve pire otu ekimleri gerçekleştirilmektedir.

Tarımsal alanda gerçekleştirilen faaliyetlerin büyük bir bölümünü kişisel tüketimi karşılamak için gerçekleştirilen faaliyetler oluşturmaktadır. Bu bağlamda kişisel tüketimi karşılamak için ekilen ürünler arasında mısır, buğday, arpa, baklagiller, şeker kamışı, muz, pirinç, ananas ve pamuk çoğunluğu oluşturmaktadır.

Tarımsal faaliyetlerin yanı sıra hayvancılıkta toplum arasında yaygın bir konumdadır. Özellikle büyükbaş hayvan yetiştiriciliği önemli bir faaliyet konusudur. Büyükbaş hayvanların sütünden ve etinden faydalanılmaktadır. Bunun yanı sıra koyun ve keçi başta olmak üzere küçükbaş hayvan yetiştiriciliği de aileler tarafından gerçekleştirilmektedir. Ülke de belli bir miktarda deve yetiştiriciliği de gözlemlenebilmektedir. Kenya’da özellikle yumurta elde edebilmek adına kümes hayvanı yetiştirme faaliyetleri de yürütülmektedir.

Kenya yeraltı madenleri açısından fakir bir ülkedir. Sodyum karbonat ve tuzun iyi denebilecek oranlarda gün yüzüne çıkartıldığı madenlerin haricinde az da olsa alçıtaşı, kurşun, altın, gümüş, bakır, asbest, kireç taşı, fluorit, diatomit, sabuntaşı madenleri elde edilebilmektedir.

Turizm

Masai  kabilesi çocukları

Kenya konumu gereği Afrika kıtasında gözlemlenebilecek birçok farklı manzarayı bir arada sunabilen nadir ülkelerden biri olarak turizm açısından önemli kazanımlar elde edebilmektedir. Buna göre Kenya’ya turist olarak gelen biri kıyı kesimlerinde sahillerin yanı sıra uzun mercan kayalıklarını, büyük vahşi hayvanlar ile geniş savanlarını, karlarla kaplı dağ zirvelerini, çölleri ve küçük de olsa yağmur ormanlarını gözlemleyebilmektedir. Bunların haricinde ülke genelinde bulunan birçok ulusal park da turizm açısından önem arz etmektedir. Kenya’da tarih öncesine dair bulguların bulunduğu yerler de mevcut olup, bunların bir kısmı turist ziyaretine kapalı konumdadır. Bu yerler arasında Orrorin önemli bir yer tutmaktadır.

Ulaşım

Karayolu
Ülke genelinde 2013 verilerine göre toplamda bulunan 160.878 km karayolundan sadece 11.189 km’si asfaltlanmış konumdadır. Kenya’da trafik soldan akmaktadır. Ülke genelinde sınıflandırılan beş farklı karayolu bulunmaktadır. Buna göre A olarak sınıflandırılan uluslararası yollar, B olarak sınıflandırılan ulusal yollar, C olarak sınıflandırılan temel yollar, D olarak sınıflandırılan tali yollar ve E olarak sınıflandırılan yan yollardır.

Demiryolu
Ülke genelinde bulunan demiryolu hatları Rift Valley Railways Company tarafından işletilmektedir. 1977 yılından 2006 yılına kadar bu işlem Kenya Railways Cooperation tarafından gerçekleştirilmekteydi. Ülke genelinde gerçekleştirilen özelleştirme işlemleri dahilinde demiryolları da özelleştirilmiş ve 2006 yılında da Güney Afrika Cumhuriyeti menşeli bir firma olan Rift Valley Railways Company bu işlemi devralmıştır.

Kenya’da bulunan toplam 3.334 km demiryolu hattında genel itibarıyla mal taşımacılığı gerçekleştirilmektedir. Ülke demiryolu ağının çok büyük bir bölümünü Uganda Demiryolu olarak adlandırılan ve Mombasa’yı, Nairobi ve Kampala üzerinden Uganda şehri olan Kasese’yi birbirine bağlayan demiryolu hattı oluşturmaktadır. Söz konusu hat günümüzde Kampala’ya kadar hizmet verebilmektedir. Bu hat üzerinde insan taşımacılığı haftada üç kez olmak üzere Kisumu ile Nairobi ve Nairobi ile Mombasa arasında gerçekleştirilmektedir.

Denizyolu
Kenya’da denizyolu ile ulaşım sadece Victoria Gölü üzerinde sağlanmaktadır. Bu göl üzerinde Kisumu’da kurulu bulunan liman üzerinden yük taşımacılığının yanı sıra Uganda ve Tanzanya’ya feribot seferleri düzenlenmektedir.

Havayolu
Ülke genelinde var olan irili ufaklı 197 havaalanından sadece 16 tanesinin pisti asfaltlanmış konumdadır. Başkent Nairobi’de bulunan Jomo Kenyatta Uluslararası Havalimanı en büyüğü olmak üzere Mombasa’da bulunan Moi Uluslararası Havalimanı ülkenin iki büyük uluslararası havalimanları konumundadır. 2012 yılında gerçekleştirilen yenileme çalışmaları ile birlikte Kisumu’da yer alan Kisumu Havalimanı’da uluslararası bir havalimanı konumuna getirilmiştir.

Ülke genelinde 1986 yılına kadar devlet tarafından yönetilen Kenya Airways, AirKenya, African Express Airways ve Jubba Airways gibi özel sektör tarafından işletilen farklı havayolu şirketleri bulunmaktadır.

Spor

800 metrede Olimpiyat ve dünya rekortmeni  Kenyalı David Rudisha

Kenya diğer Afrika ülkeleri Etiyopya ve Fas ile birlikte dünyanın en iyi uzun mesafe koşucularını yetiştirmektedir. Uzun mesafe koşuları eğitimleri küçük yaşta başlanmakta, bu eğitimler ile birlikte Kenyalı atletler Olimpiyat Oyunları’nda özellikle 5000 metre, 10.000 metre, Hendekli koşu ve maraton’da başarılar elde etmektedir.

Ülkede popüler olan diğer bir spor dalı olan futbol, 1960 yılında Kenya Futbol Federasyonu (Kenya Football Federation (KFF)) olarak kurulan 2011 yılın da ise Futbol Federasyonu Kenya (Football Kenya Federation) ismi ile yeniden yapılandırılarak kurulan federasyon tarafından yönetilmektedir. Ülkede on altı takımın katıldığı ulusal bir lig düzenlenmektedir. Ülkenin en başarılı futbol takımı bugüne kadar elde ettiği 15 şampiyonluk ile Gor Mahia FC takımıdır.

Kenya millî futbol takımı Kasım 2015’te açıklanan FIFA sıralamasında 125. sırada yer almakta olup, en yüksek sıralamasını 2008 yılında 68. olarak elde etmiştir.

Kültür

Yerel dillerde gerçekleştirilen müzik ve dans Kenya kültürünün en önemli parçalarından bir bölümünü oluşturmaktadır. Kenya kültürü birden fazla eğilimlerden oluşmaktadır. Kenya’da belirgin bir tek tip kültür tanımı bulunmamaktadır. Bunun yerine ülkenin birçok farklı topluluklarının gelenek ve göreneklerini içeren çeşitli kültürel zenginlikler gözlemlenebilmektedir.

Kenya birçok müzik stiline ev sahipliği yapmaktadır. Burada popülar müziğin yanı sıra Afro müziği, Benga ve halk şarkıları da geniş yelpazede uygulanmaktadır. Kenya müziğinin en vazgeçilmez unsurunu gitar oluşturmaktadır. Susan Awiyo, Merry Johnson, Alex und Merry Ominde, Kim4Love, Necessary Noize ve Juacali ülkenin tanınmış müzik sanatçıları arasında yer almaktadırlar.

Ülkenin en önemli yazarlarını Abdilatif Abdalla, Carolyne Abdalla, Kuki Gallmann, Meja Mwangi, Ngũgĩ wa Thiong’o gibi isimler oluşturmaktadır.

Kenya mutfağı

Ugali ve sukuma wiki

Kenya mutfağının en önemli malzemesi pirinçtir. Kahve, çay, mısır, buğday, şeker kamışı, pirinç, tropikal meyve ve sebzeler gibi tarım ürünlerinin mutfağa etkisi olmuştur. Pirinç hemen her öğünde kullanılırken, tropikal meyveler de oldukça fazla tüketilmektedir. Kenya mutfağının en bilinen yemeği ise ıspanak ve kavrulmuş soğandan oluşan sukuma wiki adındaki yemekleridir. Pilau adını verdikleri bir diğer meşhur yemekleri etli ve patatesli pilav yemeğidir. Kızarmış ete verilen isimle nyama choma Kenya’da çokça tüketilmektedir. Mısır ve fasulyeli yemekler de en çok tercih edilen yemekler arasındadır. En çok tercih edilen tatlı çeşidi ise mandazi olarak bilinen lokma tatlısı çeşididir. Kenya’nın çayı ve kahvesi dünyaca ünlüdür. Mutfakta süt ve şekerle kaynatılan çay chai en popüler içeceklerindendir. Kenya’nın ulusal diğer içeceği ise yerel biralar ve sodaların dışında şeker kamışı içkisi olan Kenya Canedir. Kahve likörü olan Kenya Gold, baldan yapılan geleneksel bira Uki ve mısırdan üretilen Changaa da ülkenin yerel içecekleri arasındadır.

Kenya’da Bulunan Türkiye Dış Temsicilikleri

Nairobi Büyükelçiliği
Adres: 30 Gigiri Road P.O. Box 64748 00620 Nairobi-Kenya
Telefon: 00 254 20 712 69 29 / 00 254 20 712 69 30
Faks: 00 254 20 712 69 31
embassy.nairobi@mfa.gov.tr

Görev Bölgesi: Kenya, Seyşeller

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Güney Sudan Cumhuriyeti

Güney Sudan Cumhuriyeti

Başkent Juba
Resmî diller İngilizce, Juba Arapçası, Dinka dili
Yönetim Şekli Başkanlık Sistemi
Yüzölçümü 619.745 km²
Nüfus 13.000.000
Nüfus Yoğunluğu 21 kişi/km²
Para birimi Güney Sudan Poundu (SSP)
Zaman dilimi (UTC +3)
Telefon kodu +211
İnternet TLD .ss

Güney Sudan Cumhuriyeti, Yukarı Nil nehri havzasında yer alan bir Orta Afrika ülkesidir. Doğusunda Etiyopya, kuzeyinde Sudan, güneyinde Kenya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Uganda, batısında ise Orta Afrika Cumhuriyeti ile komşu olan ülkenin başkenti Juba’dır (Cuba).

Güney Sudan, uzun yıllardır devam eden etnik ve dinî ayrışmalar nedeniyle Sudan’dan ayrılıp 2011 yılı itibarıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Sancılı geçen ayrılış süreci ilk olarak 9 Ocak 2005 yılında II. Sudan İç Savaşı sonrasında Güney Sudan’ın özerkliğini ilan etmesiyle başladı.

Geçmiş yıllarda Sudan hükûmeti tarafından tanınmayan Güney Sudan, 9 Ocak 2011 tarihinde yapılan "Bağımsızlık Referandumu"na göre 9 Temmuz 2011 tarihinde bağımsızlığını ilan etme hakkını kazanarak, 2011 yılının Mayıs ayının sonlarına doğru Sudan hükûmeti tarafından tanınmasına olanak sağlamıştır.

Güney Sudan Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve Hükûmetlerarası Kalkınma Otoritesi gibi örgütlere üyedir.

Bayrak

Güney Sudan bayrağı 9 Temmuz 2011 tarihinde İkinci Sudan İç Savaşı’nı sona erdiren Kapsamlı Barış Antlaşması’nın imzalanması ile kabul edilmiştir. Bayrak daha önce Sudan Halkın Özgürlük Ordusu/Hareketi tarafından da kullanılmıştır.

Bayrak renk olarak Kenya bayrağı, şekil olarak da Sudan bayrağına benzemektedir. Bayraktaki siyah rengin Güney Sudan halkını, beyaz rengin barışı, kırmızı rengin özgürlük için dökülen kanı, yeşil rengin toprağı ve mavi rengin Nil Nehri’nin sularını temsil ettiği söylenmektedir.

Arma

Güney Sudan arması

Güney Sudan arması, ülkenin bağımsızlığını kazanması sonucu kullanılmaya başlanmıştır. Armanın merkezinde kanatları açık bir şekilde bulunan kartal yer almaktadır. Kartalın önüne gelecek şekilde konumlandırılan kalkan altın sarısı renginde olup, arka kısmında da çapraz bir şekilde konumlandırılan kürek ve mızrak yer almaktadır. Kartalın pençelerinde tuttuğu altın sarısı slogan bandında ise ülkenin İngilizce ismi olan Republic of South Sudan (Türkçe:Güney Sudan Cumhuriyeti) yazarken, yine kartalın alt bölümünde pençeleri ile tuttuğu beyaz zemine sahip başka bir slogan bandında ise yine İngilizce ülkenin sloganı olan Justice, Equality, Dignity (Türkçe:Adalet, Özgürlük, Refah) yazmaktadır.

Ülke bağımsızlığını kazanmanda önce resmiyette Sudan armasının yanı sıra 2005 ile 2011 yılları arasında Güney Sudan özerk bölgesi amblemini kullanırken, gayri resmi olarak da farklı bir arma kullanımda yer almıştır.

Coğrafya

Güney Sudan 3°, 12° kuzey enlemleri ve 24°, 36° doğu boylamları arasında yer alır. Ülke bitki örtüsü olarak tropikal orman, bataklık ve geniş çayırlarla kaplıdır. Nil nehrinin yukarı havzalarında bulunan ve Nil’in iki büyük kolundan biri olan Beyaz Nil nehri Güney Sudan’dan doğmaktadır. Coğrafi olarak batısında Bahr-el Gazal, güneyinde Ekvator ve Bahr-el Cebel bölgeleri, kuzeyinde Yukarı Nil, doğusunda Jonglei, merkezinde ise Göller bölgesi olarak ayrılmıştır.

Güney Sudan’da koruma altında olan geniş doğal alanlara sahip. Dünyanın 2. en büyük vahşi yaşam ve göç alanına ev sahipliği yapan ülke, Etiyopya sınırındaki Boma Ulusal Parkı ve Sudd sulak alanı ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti sınırı yakınındaki Güney Ulusal Parkı ile zengin bir doğal yaşamı barındırıyor. Ulusal park ve çayırlık-ormanlık alanlarında sayısız kuş çeşidiyle birlikte, Afrika’ya özgü antilop, aslan, manda, fil, maymun, zebra ve zürafaların yoğun popülasyonu ve göç alanı bulunmakta. Özellikle 2005 yılında başlayan çalışmalar ile azalan yaban hayatı popülasyonları için önemli kazanımlar elde edildi. Ülkenin güneydoğusunda 1,3 milyon antilopun geniş göç alanı ve yollarının büyük ölçüde koruma altına alınması buna en önemli örneklerden.

Ülke geniş ve zengin doğal hayat alanlarına sahip olmasına rağmen, nüfus artışı, Batı ülkelerinin artan endüstriyel yatırımları ile çevre ve yokolan doğal yaşam sorunlarını da yaşamakta. 2006 yılında Güney Sudan federal yönetimi, bölgenin fauna ve florasının korunması ve yaygınlaşması için mümkün olan her şeyi yapma, bunun yanında olası orman yangınlarının etkilerini azaltmak, atık boşaltma ve su kirliliği ile mücadele kararını açıkladı.

Ekonomi

Güney Sudan

Güney Sudan BM kriterlerine göre en az gelişmiş ülke kategorisindedir. Devlet bütçe gelirlerinin % 98’ini, milli gelirin %80’ini petrol gelirleri oluşturur. 15 Aralık 2013’de başlayan ve petrol bölgesinde devam eden iç çatışmalarla yarıya düşen petrol üretimi yüzünden bütçe gelirleri azalmıştır. Dünya genelinde petrol fiyatlarında yaşanan düşüş devlet gelirlerindeki kaybı arttırmıştır. GSC ekonomisi 2015 yılı sonlarından itibaren giderek ağırlaşan bir krizdedir.

Savaş için yapılan askeri harcamalar ve istikrarsızlık ortamı ekonominin büyümesi için gerekli şartların oluşmasını engellemektedir.

Ülke tarıma elverişli topraklara sahiptir. Değerli ağaçlardan oluşan orman zenginlikleri vardır. Bakir doğası turizmin gelişmesi için idealdir. Madenleri çok çeşitli ve rezervleri zengindir. Petrol toplam ihracatın neredeyse tamamını oluşturduğundan Güney Sudan aynı zamanda dünyanın petrole en bağımlı ülkesidir.

Siyaset

Başkent Juba

Güney Sudan 2011 Ocak ayında yapılan referandum çerçevesinde 9 Temmuz 2011 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiş ve Birleşmiş Milletlerin 193. üye ülkesi olmuştur. Anayasaya göre yönetim şekli Cumhuriyet/Başkanlık olup devlet yapılanması eyaletlerden müteşekkildir.

Ülke bağımsızlığını kazandığı günlerden itibaren gelişen iç çekişmeler 2013 yılında ülke iç savaşa sürüklenmiş, uluslararası aktörlerin devreye girdiği uzun müzakerelerden sonra 2015 yılında iç savaşı durduran barış anlaşması imzalanmıştır.

Barış anlaşmasına rağmen ülkede çatışma ve siyasi istikrarsızlık devam etmiş, 2016 yılının Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit ve Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısına bağlı askerler arasında çatışmalar meydana gelmiştir.

Ülkedeki siyasi kaos ve ekonomik bunalıma ilave olarak etkisini son derece şiddetli bir şekilde gösteren kuraklık ve kıtlık felaketi yaşanmaktadır.

2017 yılının Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit öncülüğünde yapılan girişimle, ülkedeki kabileler arası savaşın sonlanması ve siyasi istikrarın sağlamasını teminen Ulusal Diyalog Süreci başlatılmıştır.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Gine Cumhuriyeti

Gine Cumhuriyeti

Başkent Conakry
Resmî diller Fransızca
Yönetim Şekli Başkanlık Sistemi
Yüzölçümü 245.836 km²
Nüfus 10.628.972
Nüfus Yoğunluğu 43 kişi/km²
Para birimi Gine frangı (CNF)
Zaman dilimi (UTC +0)
Telefon kodu +233
İnternet TLD .gn

Gine ya da resmi adı ile Gine Cumhuriyeti, Afrika kıtasının batı bölümünde yer alan bir ülkedir. Ülkenin sınır komşularını Senegal, Mali, Fildişi Sahili, Liberya, Sierra Leone ve Gine-Bissau oluşturmakta olup, ülkenin batısında Atlas Okyanusu yer almaktadır. Ülkenin başkenti Conakry’dir.

Ülkenin ismi bir Tuareg kelimesi olan aginaw sözcüğünden gelmekte olup, sözcük siyahi anlamına gelmektedir. Bu kelimeden yola çıkarak ülke ismi siyahilerin yaşadığı ülke anlamında kullanılmaktadır. Gine sousou dilinde kadın demektir ve Gine nin paralarında bile olan semboluda kadındır.

Bayrak

Gine bayrağı, 10 Kasım 1958 tarihinde göndere çekilerek kullanımına başlanmıştır. Bayrak dikey olarak üç şeritten oluşmaktadır. Şeritlere sırasıyla renk veren kırmızı, sarı ve yeşil Pan-Afrika renkler olup, bayrağın şekli sömürgesi olduğu Fransa’nın dikey üç renkli bayrağından esinlenerek meydana getirilmiştir. Kırmızı renk ülke için dökülen teri, bağımsızlık mücadelesinde akan kanı sembolize ederken, sarı renk güneşi, adalete olan inancı ve ülkenin yeraltı maden zenginliklerini temsil etmektedir. Bayrağın dalgalanan tarafında bulunan yeşil renk ise ülkenin bereketli bitki örtüsünü ve vatandaşlarının ülkenin ulusal ekonominin gelişiminde gösterdiği dayanışmayı sembolize etmektedir.

Arma

Gine armasının merkezinde sarı kalın çerçeveye sahip, beyaz bir zemine sahip kalkan yer almaktadır. Kalkan içerisinde ayrıca ince bir çerçeve daha bulunmaktadır. Kalkanın alt kısmında ise ülkenin bayrağını oluşturan kırmızı, sarı ve yeşil renkler yer almaktadır. Kalkanın tam üzerinde heraldik açıdan sağa bakan ve kanatları açık bir biçimde konumlandırılan güvercin bulunmaktadır. Güvercin kalkanın üzerine denk gelecek şekilde gagasında altın sarısı renkte bulunan zeytinağacı dalını tutmaktadır. Kalkanın alt kısmını ve yan taraflarını kaplayacak uzunlukta bulunan slogan bandı üzerinde ise Fransızca ülkenin ulusal sloganı olan Emek, Adalet, Dayanışma (Travail, Justice, Solidarité) yer almaktadır.

Gine arması

Gine 2 Ekim 1958 tarihinde bağımsızlığını kazandığında bugünkü armaya benzer farklı bir armayı resmi olarak kullanmaya başlamıştır. Bugünkü armadan farklı olarak ortada bulunan kalkan kırmızı ve yeşil iki eşit dikeyden oluşmaktaydı ve kalkanın tam ortasında heraldik açıdan sol tarafa bakan ve hortumu yukarıya doğru bakan sarı renkli bir fil yer almaktaydı. Ayrıca güvercin diğer yöne bakmakta olup, gagasında daha küçük bir zeytinağacı dalı tutmaktaydı. 1984 yılında ülkede gerçekleşen siyasi gelişmeler neticesinde güvercin ve zeytinağacı dalı günümüzdeki halini almış, armanın ortasında yer alan fil kaldırılarak onun yerine kalkanın orta bölümüne çapraz bir şekilde kılıç ve silah konumlandırılmıştır. 1993 yılında gerçekleştirilen yeni bir düzenleme ile arma ortasında bulunan silah ve kılıç armadan kaldırılmıştır. Ancak 1997 yılında yapılan yeni bir değişiklik ile arma birkez daha güncellenmiş, kalkan içerisinde bulunan kırmız ve yeşil renkler armadan kaldırılmış, arma genelinde hatlarda hakim olan beyaz renk yerini altın sarısı renge bırakmıştır.

Tarih

Günümüzde Gine’nin kurulu olduğu bölgeler erken dönemde Avrupalıların batı Afrika’da kullandığı ticaret yolların dışında kalmaktaydı. Avrupalıların kullandığı Trans-Sahra Ticaret Yolları Gine kuzeyinde ya da batısında sona ermekteydi, bunun haricinde kıyısı bulunan Atlas Okyanusu ticari amaçlı kullanılmamaktaydı. Bu dönemde bölgede yaşayan topluluklar genel olarak küçük topluluklar olarak yaşamaktaydı. 12.yy’de Futa Djalon’un yaylalarında Susu Krallığı kurulmuş, krallık 13.yy’de Gana Krallığı’nın varlığına son verilmesi ile hakimiyet alanını genişletmiştir.

1235 yılında Susu kralının Mali İmparatorluğu kralı tarafından Kirina Muharebesi’nde yenilgiye uğratılması sonucu bölgenin kuzeydoğu bölgeleri Mali hakimiyeti altına girmiştir.

Mali İmparatorluğu’nun sona ermesi sonrası bölgede hakimiyeti ele alan Songhay İmparatorluğu’da merkezi yönetimi Gine bölgesinin çok dışında yer almasına rağmen günümüzde Gine’nin bulunduğu bölgelerde de hakimiyet kurmuşlardır.

Susular ilerleyen dönemlerde göçebe Fulbeler tarafından Futa-Djalon’dan uzaklaştırılmış, bunun sonucunda da diğer göçebe Fulbelerin aksine yerlerşik düzene geçerek bu bölgede yaşamaya başlamışlardır. Fulbeler 1735 yılında dini önderleri imam önderliğinde bölgede dini temeller esasına dayalı bir devlet kurmuşlar, bu devlette 1896 yılında Fransa tarafından yıkılana kadar varlığını sürdürmüştür

Coğrafya

Başkent Conakry

Ülke toplamda sahip olduğu 4.046 km sınırın 816 km’si Fildişi Sahili, 421 km’si Gine-Bissau, 590 km’si Liberya, 1.062 km’si Mali, 363 km’si Senegal ve 794 km’si Sierra Leone ile oluşmaktadır. Ülkenin kara sınırı haricinde Atlas Okyanusu kıyısında 320 km’lik sahil şeriti bulunmaktadır.

Ülkenin kıyıdan iç kesimlerine, doğuya doğru ilerlendiğinde arazi basamaklar halinde yükselerek 1.000 m yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Burada bulunan ve Futa-Djalon olarak adlandırılan dağlık bölgede yağmur ormanları da yer almaktadır. Bu dağlık bölgenin güneydoğusunda yer alan yaylalar, ülkenin bu bölgesinde yer alan dağlık bölgeler ile köprü vazifesi görmektedir. Gine’nin güneydoğu kesiminde yer alan bölgeler ülkenin en yüksek noktalarını oluşturmakta olup, 1.752 m ile ülkenin en yüksek noktasını konumunda olan Nimba Dağı’da bu bölgede yer almaktadır. Nimba dağı ve civarı 1982 yılında bu yana UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde yer almaktadır. Futa-Djalon bölgesinin doğusunda, Nimba bölgesinin ise kuzeyinde kalan kesimlerde ise ovalar yer almaktadır. Afrika kıtasının önemli nehirlerinden biri konumunda olan Nijer nehri ve kolları bu ovaları sulamaktadır.

İklim

Gine’de genel olarak tropikal iklim şartları hüküm sürmektedir. Bölgesel olarak bazı farklılıklar gözlemlenebilse de kurak dönem ile yağmur dönemi uzun sürmektedir. Kıyı kesimlerinde sıcak ve nemli bir iklimin yanı sıra yoğun yağışların hakim olduğu ülkede, Futa-Djalon bölgesinin doğusuna doğru ilerlendikçe yağışlar azalmaktadır. Ülke genelinde Muson yağmur sezonu Nisan-Kasım ayları arasında yaşanmakta olup, bu yağışlar genellikle şiddetli fırtınalar ve yoğun gök gürültüsü eşliğinde gerçekleşmektedir. Söz konusu yağmurlar ülkenin güney bölgesinde yer alan yağmur ormanı bölgelerinde Şubat ayı itibarıyla de başlayabilmektedir. Gine Temmuz-Ağustos dönemlerinde Muson yağmurlarının en yoğun yağdığı dönemi yaşamakta olup, Kasım-Nisan ayları arasında kurak döneme geçilmektedir. Özellikle bu dönemde ülke harmattan olarak adlandırılan ve Sahra Çölü yönünden esen alize rüzgarlarının etkisi altında bulunmaktadır.

Gine genelinde yıllık sıcaklık ortalamaları 22 °C ile 32 °C arasında yer almakta olup, en yüksek sıcaklık değerleri 28 °C ile 35 °C arasında ölçülmektedir. Futa-Djalon yaylalarında kış aylarında en düşük sıcaklık değerleri olarak 6 °C ölçülebilmektedir. Ülkenin Atlas Okyanusu kıyısında yer alan başkent Conakry’de yağmur ya da kurak sezondan bağımsız sürekli 24 °C ile 32 °C aralığında sıcaklık değerleri ölçülmekte, yıllık yağış ortalaması ise de 4.000 mm düzeyinde gerçekleşmektedir. Ülke genelinde var olan nemli hava özellikle ziyaretçiler tarafından boğucu ve çok yorucu olarak adlandırılmaktadır. Yağmur sezonunun başlangıç ve bitiş dönemleri (Nisan/Mayıs-Ekim/Kasım) Gine’de yaşam koşullarını zorlaştıran şiddetli yağışların ve gök gürültülerinin, kasırga şiddetindeki rüzgarların yaşandığı dönem olarak görülmektedir.

Nüfus

Fouta-Djalon'da bir aile

Gine’da son olarak 2014 yılında gerçekleştirilen sayım sonuçlarına göre 10,628,972 nüfus tespit edilmiştir. Bu güncel olarak son resmi sayım konumundadır. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğu başkent Conakry’de yaşamaktadır.

Gine genç bir nüfusa sahip olup, 2014 tahmini verilerine göre nüfusun %61,13’ü 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %3,65’i 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %41.7 (erkek 2,547,037/kadın 2,495,495)
15-24 yaş: %19.67 (erkek 1,200,618/kadın 1,177,633)
25-54 yaş: %30.52 (erkek 1,851,200/kadın 1,839,952)
55-64 yaş: %4.46 (erkek 258,455/kadın 281,497)
65 yaş ve üzeri: %3.65 (erkek 195,054/kadın 246,408)

Şehirde yaşayanların oranı 2015 verilerine göre %37,2 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2016 tahmini verilerine göre %2,62 düzeyindedir.

Etnik gruplar

Ülke genelinde 20’nin üzerinde etnik grup yaşamakta olup, en önemli ve ülke genelinin büyük çoğunluğunu oluşturan üç ana etnik grup bulunmaktadır. Ülke nüfusunun %40’ını oluşturan Fulbeler Gine genelinde en yaygın etnik grubu oluşturmaktadır. Fulbelerin ardından en yoğun nüfusa sahip ikinci etnik grubu %30 ile Malinkeler oluşturmakta olup, %20 ile de Susular en yaygın üçüncü etnik grup olarak yer almaktadır. Bu üç etnik grubu haricinde küçük oranda Kpelleler, Kissiler, Lomalar ve Bagalar’da ülkede yaşamaktadırlar.

Dil

Ülkenin Fransa sömürgesi olduğu dönemlerde kullanılmaya başlanan Fransızca bağımsızlık sonrası da resmi dil olarak kabul edilerek kullanılmıştır. Fransızca resmi dil olmasına rağmen nüfusun sadece %15-25 tarafından kullanılmaktadır. Fransızcanın özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren okullarda tek eğitim dili olarak kullanılması ve buna bağlı olarak toplumun Fransızca’yı daha sık kullanması sonucu bu dili anadili olarak konuşan nüfusun oranında artış yaşanmıştır. Güncel olarak nüfusun %2’si Fransızca’yı anadili olarak ifade etmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda nüfusun %63,2’si Fransızca’yı kısmen ya da tamamen konuştuğunu ifade etmiştir. Gine’de nüfusun büyük bir bölümünü oluşturan Fulbelerin dili olan Fulanice ulusal dil olarak kabul edilmekte ve özellikle de bu etnik grup üyeleri tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır.

Bu dillerin haricinde ülke genelinde konuşulan 40 farklı dil daha mevcut olup, bu diller bölgesel olarak etnik gruplar tarafından kullanılmaktadır.

Din

Batı Afrika'daki en büyük camilerden biri olan Gine'deki Conakry Ulu Cami (Faysal Camii)

Gine genelinde hakim olan din islam dinidir. Buna göre nüfusun %85’i islam inancına göre yaşamını sürdürmektedir. İslam topluluğun büyük bir kısmı islamiyeti sünni mezhebine göre yaşamaktadır. Hristiyan dini ülke içerisinde en yaygın ikinci din konumunda olup, nüfusun %8’i hristiyan inancına göre yaşamlarını sürdürmektedir. Bu iki dinin haricinde yerel dinlere inanan %7 dolayında küçük bir toplulukta mevcuttur.

Sağlık

Ülkede temiz su kaynaklarına ulaşabilen nüfusun oranı genel Afrika ortalamasına göre yüksek düzeyde olup, 2012 tahmini verilerine göre nüfusun %74,8’i temiz kaynaklardan su temin edebilmektedir. Bunun yanı sıra nüfusun sadece %18,9’unun tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlandığı ülkede, nüfusun %81,1’i daha ilkel şartlarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Ülke içerisinde sıtma, humma, ishal, tifo, hepatit ve kuduz çok sık görülen hastalıklar arasındadır. AIDS, Afrika kıtasının genelinin aksine düşük oranda görülmekte olup, bu oran 2012 verilerine göre %1,7 düzeyindedir.

Gine 2014 yılı içerisinde ebola virüsü salgını ile karşı karşıya kalmış, Gine Sağlık Bakanlığı 23 Mart 2014 tarihinde Dünya Sağlık Örgütün’ne ülke genelinde ebola virüsünün yayıldığını bildirmiştir. Ülke genelindeki virüs salgını ile ilgili olarak Mart 2014 tarihinde ilk açıklama gelmiş olmasına rağmen ilk vakanın Aralık 2013 tarihinde geldiği bildirilmiştir. Gine’nin haricinde diğer batı Afrika ülkeleri olan Sierra Leone ve Liberya’da da çok sayıda kişi bu salgına yakalanmıştır. Gine’de 2014-2015 dönemi içerisinde 3.429 kişinin bu virüse yakalandığı açıklanmış, yine aynı dönem içerisinde de 2.263 kişinin ebola virüsü nedeniyle hayatını kaybettiği bildirilmiştir. DSÖ Kasım 2014 tarihinde yaptığı açıklamada Gine genelinde ebola salgınının insidans oranını genel olarak iyi olarak gördüğünü bildirmiştir.

2014 tahmini verilerine göre ülke genelinde ortalama yaşam 59,6 düzeyinde gözlemlenmekte olup, bu oran erkeklerde 58,08, kadınlarda ise 61,17 seviyesindedir.

Eğitim

Ülke genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2010 verilerine göre %41 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %52 iken, kadınlarda %30 seviyesindedir. Ülkede ilk öğretimin süresi altı yıl olup, bu sürenin sonuna kadar eğitim alan çocukların sayısı düşük seviyede bulunmaktadır. 1999 verilerine göre ilk öğretim çağındaki çocukların %40’ı okula gitmektedir. Okul çağında bulunan çocukların birçoğu da okul eğitimine hiç başlamamakta olup, aile içerisinde tarımsal alanda ya da diğer dış işlerde kullanılmak üzere çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Ülke genelinde 5-14 yaş aralığındaki çocukların %25’i 2003 verilerine göre işçi olarak çalışma hayatına atılmaktadır. Erkek çocukların okula gitmeme durumu fiziki olarak çalıştırılması ile ilgili olup, kız çocuklarında bu duruma ek olarak evlendirilmesi engel teşkil etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 verilerine göre Gine, %63’lük bir oran ile çocuk evliliklerinin en fazla olduğu dördüncü ülke konumundadır.

Siyaset

Gine 1991 yılında kabul edilen yasaya göre başkanlık sistemi ile yönetilen bir cumhuriyettir. Ülkenin cumhurbaşkanı Kasım 2001 yılında yapılan yasa değişikliği ile o güne kadar beş yıllık bir süre için seçilirken söz konusu tarihte gerçekleştirilen değişiklik ile yedi yıllık bir süre için cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaktadır ve halk tarafından seçilmektedir. Gine meclisi toplamda 114 sandalyeye sahiptir.

Ülkenin en önemli siyasi partilerini Parti de l’Unité et du Progrès (PUP), Rassemblement du Peuple Guinéen (RPG), Parti du Renouveau et du Progrès (PRP) ve Union pour la Nouvelle République (UNR) oluşturmaktadır

Cumhurbaşkanı Lansana Conté’nin Aralık 2008 yılında hayatını kaybetmesi sonrası yönetimi Moussa Dadis Camara önderliğinde ele alan ordu, anayasayı askıya almış ve hükumeti feshettiğini bildirmiştir. Son olarak Aralık 2010 yılında gerçekleştirilen seçimleri kazanan Alpha Condé, bu tarihten bu yana Gine cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürmektedir.

Dış siyaset

Gine birçok uluslararası organizasyonlarda üye olarak bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Uluslararası Frankofon Organizasyonu, Afrika Kalkınma Bankası, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi kuruluşlarda yer almaktadır.

İnsan hakları

Doğu Gine’deki Nijer Nehri, Niandankoro, Kankan Bölgesi’ndeki Malinke kadın balıkçıları

Gine bağımsızlığını ilan ettiği 1958 yılından birkaç yıl sonra askeri diktatörlük ile yönetilmeye başlanmıştır. Günümüzde geçerli olan anayasada resmi olarak kuvvetler ayrımına vurgu yapsa da, genel hukuk ve temel haklar konusunda topluma sabit haklar tanımış olsa da bu yasalar gerçek anlamda neredeyse hiç uygulanmamaktadır.

2008 yılında gerçekleştirdiği darbe ile yönetimi ele alan Moussa Dadis Camara önderliğindeki ordu güçleri ile orduya karşı protesto gösterileri gerçekleştirilen topluluk arasında 28 Eylül 2009 tarihinde çıkan çatışmalarda ordu mensuplarının göstericiler üzerine ateş açması sonucu 157 kişinin öldüğü insan hakları örgütleri ile yerel hastaneler tarafından açıklanmıştır. Aynı dönemde 100’ün üzerinde kadının da askerler tarafından tecavüze uğradığı ifade edilmiştir.

Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) yayınladığı 2012 raporuna göre ülke genelinde uygulanan baskıcı politikaların devam ettiği vurgulanmış, silahlı kuvvetlerin toplum üzerinde aşırı şiddet uygulayarak sindirme politikası izlediği belirtilmiştir. Asker ya da polis tarafından tutuklanan kişilerin suçu ispat edilmemesine rağmen işkence gördüğü ve kötü muameleye maruz kaldıkları ifade edilmiştir. 2009 yılında yaşanan olaylar ile ilgili açılan davalarda öldürülen kişilerin aileleri ile tecavüze uğrayan kadınlar suçluların adalet önüne çıkarılması yönünde hala bekledikleri belirtilmiştir.

İdari yapılanma

Kissidougou'da bir market

Gine kendi içerisinde sekiz bölgeye ayrılmıştır. Söz konusu bölgeler de kendi içerisinde 33 ile, iller de yine kendi içerisinde 341 ilçeye ayrılmış konumdadır. Bu sekiz bölge içerisinde yer alan başkent Conakry, başkent bölgesi olarak ayrı bir statüye sahip olup, herhangi bir il ya da ilçeye sahip değildir.

Gine bu bölgelerin haricinde ayrıca gayri resmi olarak coğrafi dört farklı bölgeye daha ayrılmış konumdadır. Üst bölgeler olarak adlandırılan bölgeler ve ülke genelinde kapladıkları alanlar şu şekildedir:

  • Yukarı Gine (La Haute-Guinée) – ülke topraklarının %38’ini kaplamaktadır
  • Orta Gine (La Moyenne-Guinée) – ülke topraklarının %20’sini kaplamaktadır
  • Aşağı Gine (La Guinée Maritime) – ülke topraklarının %18’ini kaplamaktadır
  • Dağlık Gine (Guinée Forestière) – ülke topraklarının %23’ünü kaplamaktadır

Ülke içerisinde kalabalığın en yoğun olduğu şehir başkent Conakry’dir. Gine nüfusunun %16’sı başkentte yaşamaktadır. Ülke içerisinde 2014 resmi nüfus verilerine göre en kalabalık dört şehir şu şekilde sıralanmaktadır: Conakry (1.667.864), Nzérékoré (194.178), Kankan (193.800), Kindia (135.000)

Ekonomi

Pirinç ve muz ekimi

Gine ekonomisi 1980’li yılların ortalarına kadar özellikle Ahmed Sékou Touré dönemindeki kötü yönetimin de etkisi ile zarar görmüş bir konumdaydı. Söz konusu dönemde yürütülen politikalar nedeniyle ekonominin altyapısı çökmüş, ülkenin sahip olduğu yer altı ve yer üstü zenginlikler olumlu bir şekilde kullanılamadığı için halk geçim sıkıntısı yaşamıştır. O yıllarda Gine’de bulunan birçok işletme devlete aitti ve devlet kontrolü altında faaliyetlerini sürdürmekteydi. Touré’nin 1984 yılında hayatını kaybetmesi ile birlikte ekonomi alanında farklı adımlar atılmış, piyasa odaklı döviz kuru sistemi kurulmaya çalışılmış ve devlete ait işletmeler ya özelleştirilmiş ya da tamamen kapatılmıştır. Bu olumlu gelişmeler 2000 yılına kadar sürdürülmüş, söz konusu yıldan itibaren hükumet düşünülen başka reformların ele alınmasını yavaşlatmış ve bastırmış, bunun sonucunda da rüşvet olaylarında artış gözlemlenmiştir. Gine 2014 yılında yayınlanan Yolsuzluk Algılama Endeksi verilerine göre 175 ülke içerisinde 145. olarak, bu alanda alt bölümde yer almıştır.

Tarımsal faaliyetler ülke ekonomisi içerisinde neredeyse hiçbir etki oluşturmamaktadır. Gine’de doğal toprak şartlarının tarımsal faaliyetler için uygun bir konumda olmasına rağmen bu alan pek işlevsel bir konumda bulunmamaktadır. Ülke genelinde çoğu ilkel şartlarla olmak üzere kişisel tüketimi karşılamak adına bu tür faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Toprakları nadasa bırakma Gine’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Ülke topraklarının %5’i kadar bir bölümü tarımsal faaliyetler için kullanılmakta olup, burada elde edilen mahsul de kişisel kullanımı bile karşılamakta yetersiz kalabilmektedir. Ülkenin en önemli gıda ürünü olarak pirinç ön plana çıkmasına, 2000’li yılların başlarına kadar üretimin iki katına çıkmasına rağmen Gine tüketimi karşılayabilmek adına pirinç ithal edebilmektedir.

Ulaşım

Ülke genelinde gerçekleştirilen insan ve ürün taşımacılığının %95’i karayolu üzerinden gerçekleştirilmekte olup, karayolu haricinde kalan diğer ulaşım araçları daha az bir öneme sahiptir.

Karayolu
Gine genelinde toplamda 20.000 km karayolu bulunmakta olup, bu yolların sadece %10’u asfaltlanmış konumdadır.

Demiryolu
Gine genelinde 20.yy başlarında birçok demiryolu hattı planlanmış ve inşa edilmiştir. Bu demiryolu hatları içerisinde Nijer Demiryolu olarak adlandırılan ve 600 km’lik uzunluğu ile başkent Conakry’yi Kankan ile bağlayan demiryolu hattı en önemli hat konumunda olmuştur. Günümüzde demiryolu seferleri neredeyse tamamen bitmiş bir konumda olup, sadece yakıt taşımacılığının yapıldığı bir hat kullanılmaktadır.

Denizyolu
Başkent Conakry’de bulunan liman ülkenin en önemli limanı konumundadır. Bu limanda konteyner terminalinin yanı sıra yakıt tankerlerinin konumlandırılacağı alanlar yer almaktadır. Ülke içerisinde yer alan diğer su yollarında özellikle komşu ülke Mali ile gerçekleştirilen ihracat ve ithalat ürünlerinin taşımacılığı da gerçekleştirilmektedir.

Havayolu
Ülke genelinde bulunan on beş adet havaalanı içerisinde en önemlisi başkent Conakry’de bulunan Conakry Uluslararası Havalimanı’dır (Conakry International Airport). Gine’de bulunan diğer havaalanlarından sadece iç hat uçuşları gerçekleştirilmektedir. Güncel olarak Gine’nin ulusal bir havayolu şirketi bulunmadığı için iç hat uçuşlarının sürekli gerçekleştirilmesi işlemi de durdurulmuştur. 1960 yılında kurulan ülkenin ulusal havayolu Air Guinée 2002 yılında faaliyetlerini durdurarak uçuşlarını noktalamıştır.

Spor

Ülkenin en sevilen spor dalı futboldur. Gine futbol millî takımı uluslararası alanda herhangi bir başarı göstermemiş olsa da, ülke genelinde ilgi gören bir konumdadır. Le Sylli National olarak adlandırılan Gine millî futbol takımının en büyük başarısı 1976 yılında Etiyopya’da gerçekleştirilen Afrika Uluslar Kupası’nda elde edilen ikincilik olmuştur.

Ülke futbolu 1960 yılında kurulan Gine Futbol Federasyonu (Fédération Guinéenne de Football) tarafından yönetilmektedir. Gine millî futbol takımı Aralık 2006’da FIFA sıralamasında en büyük başarısını elde ederek genel sıralamada 23. sırayı elde etmiştir.

Kültür

Yerel dillerde gerçekleştirilen ve özellikle Sekou Touré yönetimi döneminde teşvik edilen müzik ve dans Gine kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Ülkenin Avrupa’da da gösterilere çıkan en önemli dans gruplarını Ballet Africain ve Ballet Djoliba grupları oluşturmaktadır.

Gine’de birçok batı Afrika ülkesinde olduğu gibi Fufu olarak adlandırılan yiyecek önemli bir yer tutmaktadır. Manyok, patates ve pişirilebilen muzun karışımı ile elde edilen katı püre birçok yemek yanında tüketilmektedir. Kırsal bölgelerde aileler arasında yemekler genelde tek bir tabaktan genelde el ile yenilmektedir.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Gana Cumhuriyeti

Gana Cumhuriyeti

Başkent Accra
Resmî diller İngilizce
Yönetim Şekli Anayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü 238.537 km²
Nüfus 25.199.609
Nüfus Yoğunluğu 106 kişi/km²
Para birimi Cedi (GHS)
Zaman dilimi (UTC +0)
Telefon kodu +233
İnternet TLD .gh

Gana ya da resmi adı ile Gana Cumhuriyeti, Afrika kıtasının batısında yer alan bir ülkedir. Ülkenin komşularını Fildişi Sahili, Burkina Faso ve Togo oluştururken, güneyinde Gine Körfezi (Atlas Okyanusu) yer almaktadır. Ülke sınırları içerisinde yer alan zengin maden yataklarının en önemli parçasını oluşturan maden olan altın nedeniyle eski koloni sahibi Birleşik Krallık ülkeye koloni döneminde Altın Sahili ismini vermiştir. Ülkenin en büyük şehri ve başkenti Accra’dır.

Ülkeye verilen Gana ismi ile Batı Afrika’da kanıtlanabilen ilk büyük imparatorluk olan Gana İmparatorluğu’na atıfta bulunulmuştur. İlk Arap tüccarların 9. yüzyıldaki yazışmalarında söz edilen ve o dönem sadece kuzey Afrikalı tüccarlardan tarafından bu ismi ile anılan imparatorluğa, kendi halkı Wagadu ya da Ta’rikh al-Sudan demekteydi.

Bayrak

Gana bayrağı, Gana’nın Etiyopya bayrağından esinlenerek oluşturduğu, günümüzdeki hali ile de ilk olarak 6 Mart 1957 yılında kullanılmaya başlanmıştır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra sömürgeci Avrupalı ülkelerden bağımsızlığını ilan eden ilk Afrika ülkesi olan Gana, Pan-Afrikanizmin öncülerinden olan o dönemki ilk devlet başkanı Kwame Nkrumah önderliğinde Afrika ülkelerinin siyasi olarak birlikte olmaları gerektiğini savunmuştur. Bu yüzden birçok daha sonra bağımsız olan Afrika ülkeleri oluşturulan bu Gana bayrağını örnek olarak almışlar ve bayraklarını Pan-Afrikan renklerden oluşturmuşlardır.

Bayrak, üç yatay şeritten meydana gelmektedir. Bayrağı üç eşit parçaya bölen bu şeritler kırmızı, altın sarısı ve yeşil renklerden oluşmaktadır. Yeşil renk tropik bölgede olması dolayısıyla ormanlarını ve bitki örtüsünü, altın sarısı renk ülkenin sahip olduğu yeraltı maden zenginliklerini, kırmızı renk ise ülkesinin bağımsızlığı için çalışan ya da kanını akıtan ulusunu sembolize etmektedir. Yatay altın sarısı şeritin ve böylelikle bayrağın tam ortasında bulunan ve yıldızın köşelerinin hem kırmızı hem de yeşil bölüme değdiği, siyah renkli beş köşeli yıldız Afrika’nın özgür olma isteğini ve sömürgecilik sistemine karşı birliği ifade etmektedir.

Gana bayrağı daha sonra Gana’nın da içerisinde bulunan Afrika Devletler Birliği oluşumunda da baz olarak alınmış, birlik içerisinde yer alan ülkeler önceleri iki iken iki yıldız (Gana ve Gine), daha sonları Mali’nin de bu birliğe katılması ile üç yıldıza çıkartılmıştır. Birlik çoğaldıkça artması planlanan yıldız sayısı birliğin uzun ömürlü olmaması sonucu gerçekleşmemiş, Gana birliğin dağılması sonrası yeniden tek yıldızlı bayrağına geri dönmüştür. 1964 ile 1966 yılları arasında iktidarda olan partinin bayrağından esinlenerek altın sarısı renk yerini beyaza bırakmış ancak bu durum 1966 yılında tekrar değişerek eski orijinal bayrağa geri dönülmüştür.

Arma

Gana arması

Gana arması, Afrika ülkesi Gana tarafından kullanılan resmi devlet armasıdır. Arma bağımsızlığın kazanılmasından iki gün önce 4 Mart 1957 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth tarafından takdim edilmiştir.

Armanın merkezinde yer alan ve mavi bir zemine sahip olan kalkan altın sarısı kenarları bulunan ve Aziz George’u temsil eden yeşil haç ile dört bölüme ayrılmış konumdadır. Haçın tam orta bölümünde yer alan yürüyen aslan motifi ülkenin İngiliz Milletler Topluluğu ile Birleşik Krallık’a olan bağlılığı göstermektedir. Kalkanın sol üst bölümünde yer alan kısmında konumlandırılan altın sarısı kılıç ve baget Aziz Andreas haçı şeklinde çapraz bir şekilde konumlandırılmış olup, bu simgeler ülkede yer alan iki yerel hükumeti ifade etmektedir. Kalkanın sağ üst bölümünde yer alan kısımda bulunan kale görüntüsü ise başkent Accra’da Gine Körfezi kıyısında yer alan ve ulusal hükumeti simgeleyen devlet başkanlığı sarayını göstermektedir. Sol alt köşede yer alan bölümde bulunan kakao ağacı ise ülkedeki tarımsal faaliyetlere atfen armada yer almakta olup, sağ alt köşede yer alan altın madeni görseli de ülkenin zengin yeraltı zenginliklerini simgelemektedir. Kalkanın üzerinde kırmızı, yeşil ve sarı renkler ile Gana bayrağında da olduğu gibi Pan-Afrika renklerine sahip miğfer kabartması konumlandırılmış olup, bunun üzerinde Afrika kıtasının özgürlüğünü ifade eden altın sarısı dış kenarlara sahip büyük siyah beş köşeli yıldız yer almaktadır. Kalkan tutucular olarak kalkanın her iki tarafında da kanatları açık altın sarısı iki adet kartal yer almakta olup, her iki kartalın boynunda Gana bayrağı renklerinde banda sahip altın sarısı dış kenarlı siyah beş köşeli yıldız asılıdır. Yeşil bir zemin üzerinde duran kalkanın alt kısmında yer alan ve sarı bir zemine sahip olan slogan bandında İngilizce ülkenin ulusal sloganı olan FREEDOM AND JUSTICE (Özgürlük ve Adalet) yazmaktadır.

Tarih

İlk Anglo-Asante savaşı 1823'ten 1831'e kadar sürdü.

Günümüzde Gana’nın varlığını sürdürdüğü topraklara insanlar ilk olarak 150.000 ila 200.000 yıl önce gelmişlerdir. O dönemki iklimi günümüz iklimi ile aynı olduğundan tarım ve hayvancılık için şartlar elverişli bir konumdaydı. Sangoan kültürüne mensup toplulukların oluşturduğu bu gruplar 25.000 yıl önce başlayan ve 13.000 yıl öncesine kadar süren şiddetli kuraklık ve buna bağlı olarak tarımsal faaliyetlerin sürdürülememesi nedeniyle bölgeyi terketmişlerdir. Bu tarihten itibaren bölgenin bir daha ne zaman yerleşime sahne olduğundan tam emin olunmamamkla birlikte bulunan en eski kalıtınlar 5.800 yıl öncesine ait çanak çömlek kalıntıları olmuştur.

Portekizlilerden sonra bölgeye Danimarka’dan, İsveç’ten, Hollanda’dan, Britanya’dan ve Fransa’dan başta olmak üzere birçok Avrupalı daha gelmiş, yerliler ile anlaşarak kaleler yapmışlar ve zaman içerisinde birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Afrika kıtasının hiçbir sahil bölgesinde, Gana’nın bu bölgesinde olduğu kadar sık ve birbirine yakın Avrupalıların oluşturduğu kaleler ve üsler bulunmamaktadır. Bu yakınlık bazı kaleler arasında görüş mesafesi uzaklığında yapılmaktaydı. Bu kaleler Avrupalıların mülkü olarak yapılmamaktaydı, kalelerin yapıldığı alanlar ücreti karşılığı kabile reisi tarafından kiralanmaktaydı. Kaleler o dönem için sömürge düşüncesi ile oluşturulmamış, ticari üs olarak inşa edilmiştir.

Avrupalılar ilk yıllarında baharat ve altın madeni ilgisi nedeniyle bu bölgede bulunmuş daha sonraki yıllarda buna özellikle Amerika’ya gönderilme üzerine kurgulanmış köle ticareti de eklenmiştir. Afrikalılar bu ticaret karşılığında silah, mühimmat ve malzeme elde etmekteydi. Avrupalılar ile gerçekleşen bu ilk temaslar daha sonraki yıllarda oluşacak koloni sömürge sisteminden farklı olarak ilerlemekte, Afrikalılar ile Avrupalılar eşit şartlarda ticaret yapmaktaydı. 1800’lü yıllara gelindiğinde ise Britanyalılar ve Hollandalılar diğer Avrupalılara karşı üstünlük kurarak bölgeye daha çok hâkim olmaya başlamışlardır.

1821 yılında Britanya hükumeti önemli bir adım atarak, var olan Britanya kalelerini esnafın ve yerleşimcilerin vazgeçirme çabalarına rağmen bölgeyi Altın Sahil Kolonisi olarak Londra’da bulunan Koloni Bakanlığı’na bağlamıştır. 1874 yılında bölge Kraliyet kolonisi olarak ilan edilmiş, ülkede 1700’lerden beri hâkim güç olan Ashanti Krallığı’na da 1902 itibariyle varlığına son verilerek iç kesimlerdeki Ashanti bölgesi ile kuzey bölgelerde de hâkimiyeti ele almış ve koloni Accra’da bulunan vali tarafından yönetilmiştir.

Coğrafya

Geniş kumlu plajlar Gana kıyılarının karakteristik özelliğidir

Gana genel olarak alçak bir coğrafyaya sahip olmakta olup, sadece belli yerlerde 900 m çıkan yükseltiler görülebilmektedir. Ülke topraklarının neredeyse yarısı 150 m altında bir yükseltide yer almaktadır. Ülkenin toplamda var olan 2.094 km’lik sınırın 549 km’si Burkina Faso, 668 km’si Fildişi Sahili ve 877 km’si Togo ile oluşurken, ülkenin ayrıca 539 km sahil şeriti bulunmaktadır.

Coğrafi açıdan sahil şeriti bölgesi, yağmur ormanları bölgesi ve savan bölgesi olarak üç bölüme ayrılan ülkede yüzey yapısı bakımından da beş doğal alana ayrılmaktadır. Bu alanlar alçak ovalar, Aschanti yüksek arazileri, Akwapim-Togo Sıradağı, Volta Havzası ve yüksek ovalardır. Ülkenin sahil kesiminde var olan ve geniş kumsallara ve Mangrov alanlarına sahip alçak ovalar, batıya doğru ilerledikçe yerini deniz seviyesinden 450 m yükseltiye kadar çıkan Aschanti yüksek arazilerine bırakmaktadır. Yüksek arazilerin doğu bölgesinde başlayan Volta Havzası sahip olduğu 87.000 km² alan ile ülke içerisindeki en büyük doğal alanı oluşturmaktadır. Ülkenin kuzey bölgelerinde yer alan yüksek ovalar ile de Gana içerisindeki doğal alanlar sona ermektedir. Ülkenin güney bölgesinde başkent Accra’dan başlayarak Togo’ya kadar uzanan Akwapim-Togo Sıradağları üzerinde ülkenin en yüksek noktaları yer almakta olup, dağ tepelerinde ve yamaçlarında sık yağmur ormanları bulunmaktadır.

Gana topraklarının üçte ikisi yani %66’sına tekabül eden 158.000 km² bir alan Volta Nehri kaynağından beslenmektedir. Nehrin alt kısımlarında yapay olarak dünya üzerindeki yüzeysel olarak en büyük su birikintisi ile Akosombo Barajı oluşturulmuştur. Ülke genelinde ayrıca Aschanti bölgesinde kaynağı çıkan ve Atlas Okyanusu’na dökülen birçok nehir bulunmaktadır.

Dağlar
Togo ve Benin’de yer alan Atakora Sıradağı’nın dağlık ve tepelik eteklerinden oluşan Akwapim-Togo Sıradağı Accra’dan başlayarak Togo sınırı boyunca ilerleyerek sınırı geçerek Togo’da devam etmektedir. Bu bölgelerde çok sık olarak şelalere rastlanmaktadır. Volkanik bir geçmişe sahip dağların tepelerinde ve yamaçlarında sık yağmur ormanları bulunmaktadır.

Ülkenin en yüksek noktasını 885 m ile Togo sınırında bulunan Liati Wote köyü yakınındaki Afadjato Dağı oluştururken, en yüksek ikinci dağı ise yine Togo sınırına yakın bir konumda bulunan ve 876 m’lik bir yükseltiye sahip olan Dzebobo Dağı oluşturmaktadır. Her iki dağda Akwapim-Togo Sıradağlarının bir parçası olurken, sıradağlara ismini veren Akwapim Dağı ise ülke içerisindeki en yüksek dördüncü dağ konumundadır.

Akarsu ve göller
Volta baraj gölü kapladığı 8.502 km² bir alan ile ülkenin merkezinde yer almaktadır. Siyah Volta, Beyaz Volta, Afram, Daka ve Oti nehirlerinden beslenen baraj, oluşturulan Akosombo barajı ile meydana getirilmiştir.

Ülkede bir milyonluk bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen ve bir meteorun düşmesi sonucu oluştuğu düşünülen ve herhangi bir su kaynağının giriş ya da çıkış yapmadığı Bosumtvi Gölü Ashanti bölgesinin merkez şehri Kumasi’nin 32 km uzağında bulunmakta ve ülkenin önemli turistik merkezlerinden biri olmasının yanı sıra dini açıdan da halk arasında önemli bir konuma sahiptir.

Ülkede ayrıca Pra, Bia, Ankobra ve Tano nehri gibi Atlas Okyanusu’na dökülen daha küçük nehirlerde bulunmaktadır.

İklim

Gana tropikal iklime sahip bir ülke olup, mevsimsel geçişler yaşamamaktadır. Ülkede mevsimlerden ziyade yağışlı ve kurak günler görülmektedir. Gece ve gündüz sürelerinin neredeyse eşit olduğu Gana’da iklim güneyde daha nemli, yağışlı ve buna bağlı olarak yağmur ormanların sık görüldüğü, kuzeyde ise daha kurak ve yağışsız bölümlerde tropik yağmur ormanları ile kuru çöller arasındaki geçiş bölgesinde yer alan geniş çayırlar yer almaktadır. Ülkenin kuzeydoğu bölgesinden esen Harmattan rüzgarları, Kasım ile Şubat ayları arasında yaşanan kurak dönemin yaşanmasına neden olmaktadır. Yağışların bol olduğu yağmur dönemlerine Batı Afrika Monsun sistemi neden olmaktadır. Ülke genelinde en çok yağışların gerçekleştiği en dış güneybatı bölgesindeki sahil kesiminde yıllık ortalama 2.000 mm üzerinde yağış gerçekleşmektedir. Bu oran kuzey bölgelerde 1.000 mm civarında seyrederken, batı kıyı bölgelerde ve özellikle Aksim şehrinde 2.200 mm’ye varan yıllık yağış ortalamaları görülmektedir. Başkent Accra’da bu oran 800 mm dolaylarındadır. Güneybatı bölgelerinin nemli ve ıslak olması her daim yeşil yağmur ormanların varlığına sebep olmakta ve bu alanda tropikal ormanlara geçiş görülmektedir.

Bitki örtüsü ve yaban hayat

Baobab ağacı

Ülke genelinde çok sayıda bitki ve hayvan çeşidi bulunmaktadır. Özellikle tropikal yağmur ormanları biyo çeşitliliğe neden olmaktadır. Ancak son yıllarda tahrip edilen yağmur ormanları 20. yüzyılda 85.000 km² bir alanı kaplayan bir konumda bulunurken, bu oran bu yüzyıl içerisinde yarıdan da fazla azalarak 40.000 km² ‘ye kadar düşmüştür. Ülke genelinde yıllık olarak %1,7 düzeyinde orman kaybı yaşanmaktadır.

Her daim yeşil bir renge sahip olan yağmur ormanları 50 m yüksekliğe, 3 m kalınlığa varabilen ve 300 yılı bulabilen ağaçlar ile kaplı bir konumdadır. Meliaceae, Azobé, Sapeli (Entandrophragma cylindricum), Khaya ağaçları bu bölümlerde büyük çoğunluğu oluştururken ayrıca incir, epifit, salepgiller, cola ve Hevea brasiliensis ağacı ve bitkileri de yoğun olarak bulunmaktadır. Bunların haricinde ülkede 1.200’den fazla palmiye ağacı çeşidi gözlenmektedir.

Özellikle orman alanlarının yok edildiği arazilerde de ananas, muz, plantein, avokado, papaya, Psidium guajava, portakal, narenciye, Vanilla planifolia, hibiscus, ateş ağacı ve küpe çiçeği gibi meyve ve çiçek bitkileri ekilmektedir.

Savan bölgelerinde ise genellikle tek başına bulunan Baobab ağaçları gözlemlenmekte olup, sahil kesimlerinde Mangrov ormanları ile birlikte çok sayıda palmiye ağaçları görülmektedir.

Ülkedeki yaban hayat ise çok fazla çeşitlilik arz etmektedir. Ülke sınırları içerisinde papağan, boynuzgaga, kartal, ağaçkakan, beçtavuğu ve güvercin gibi tropikal kuş çeşitlerinin yanı sıra çok sayıda göçmen kuş sürüleri de bu topraklarda gözlemlenebilmektedir. Nehir kıyılarında ve sulak alanlarda da birçok su kuşu çeşitleri bulunmaktadır.

Gana’da birçok memeli hayvan yaşamını sürdürmektedir. Aslan, leopar, fil, misk kedisi, bizon, su aygırı, düğmeli domuz ve birçok antilop çeşidi özellikle savan bölgesinde görülmektedir. Ayrıca şempanze, birçok makak çeşidi ve babun gibi maymun türleri de sıklıkla gözlemlenebilmektedir.

Sürüngenlerden gekogiller, kertenkele, iguana, varan ve timsah yabah hayatta yer alırken, böcek ailesinden sığır sineği, çeçe sineği, anofel görülmektedir. Ülkede ayrıca çok sık olarak termitlerin oluşturduğu termit tepelerine rastlanmaktadır.

Gana’nın Atlas Okyanusu kıyıları dünyanın en zengin deniz canlısı türlerinin bulunduğu noktalardan birini oluşturmaktadır.

Nüfus

Ganalı çocuklar

Gana çok uluslu bir devlet yapısına sahiptir. Ülkede birçok etnik grup yer almaktadır. Bu etnik grupların toplulukları birkaç yüz bin ile birkaç milyon arasında değişmektedir. Önceki yıllara oranla farklı etnik gruplar arasında yaşanan evliliklerde artış gözlenmektede, bu evlilikler ile etnik gruplar arasındaki farklılıkları belirsizleştirmektedir. Bu durum nedeniyle etnik gruplarının ülke içerisindeki toplam nüfusunu belirlemeyi zorlaştırmakta, bu nedenle de birçok farklı kaynakta farklı veriler elde edilebilmektedir.

Ülke içerisindeki çoğunluğu oluşturan en önemli etnik grup %47 ile Akanlar’dır. Bunun haricinde Dagombalar, Eveler, Galar ve Gurmalar diğer etnik grupları oluşturmaktadır. Gana’da var olan topluluğun %14,5 gibi bir oranını 100’ün üzerinde farklı etnik grup paylaşmaktadır. nüfusun Ülkede var olan %1.5 diğer toplulukları ise Avrupalılar ile birlikte Çinliler ve Lübnanlılar oluşturmaktadır.

Gana orta genç bir nüfusa sahip olup, 2016 tahmini verilerine göre %56,86’sı 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin diğer Afrika ülkelerindeki ortalamaya göre yüksek bir oran ile %4,19’u 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %38.2 (erkek 5,164,505/kadın 5,113,185)
15-24 yaş: %18.66 (erkek 2,498,185/kadın 2,522,353)
25-54 yaş: %34.05 (erkek 4,445,321/kadın 4,716,311)
55-64 yaş: %4.91 (erkek 642,984/kadın 678,784)
65 yaş ve üzeri: %4.19 (erkek 520,589/kadın 606,045)

Şehirde yaşayanların oranı 2015 verilerine göre %54,4 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2016 tahmini verilerine göre %2,58 düzeyindedir.

Dil

Ülkede var olan 79 farklı dil ile dil çeşitliliği yüksek düzeydedir. Ülkenin resmi dili İngilizce’dir. Ülkede resmi dilin haricinde en çok konuşulan yerel dil Akan dilidir. Nüfusun %80’i bu dili konuşup anlayabilmektedir. Gana’da birçok çocuk okul çağına gelene kadar birden fazla dil öğrenebilmektedir. Bu dillere okul çağında resmi dil olan İngilizce ve/veya en çok konuşulan yerel dil olan Akan eklenmektedir. Gana’da günümüzde pek çok dil konuşan nüfusun büyükşehirlere göç, etnik gruplar arasında yapılan evlilik sonucu birçok dilin birbiri ile karışması gibi nedenlerle azalması ile birlikte yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Ülkede son yıllarda Fransızcada önem kazanmaktadır. Hükumet tarafından atılan adımlar ile Fransızcanın özellikle eğitim alanında yaygınlaştırılma çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Ülke ayrıca 2006 yılında bu yana Frankofon birliği ortak üyesi konumundadır.

Din

Ülke genelinde hakim olan din Hristiyan dini olup, nüfusun %71,2’si hristiyan inancına göre yaşamaktadır. Hristiyan dini içerisindeki mezhep dağılımda ise nüfusun %28,3’ü Pentacosizm, %18,4’ü Protestan, %13,1 katolik, %11,4’ü ise diğer hristiyan mezheplerine göre inançlarını yaşamaktadırlar. Ülkede İslamiyeti din olarak benimseyen ve bu doğrultuda inançlarını uygulayan nüfusun oranı %17,6 düzeyindedir. Gana’da ayrıca %5,2 yerel Afrika dinlerine, %0,8 ise de diğer dinlere inanan topluluk yaşamaktadır. 2010 verilerine göre nüfusun %5,2’si de herhangi bir dine mensup olmadığını ifade etmektedir.

Sağlık

Ülke genelinde sağlık sistemi iki şekilde ilerletilmektedir. Gana devletinin uluslararası yardım kuruluşlarından elde ettiği sağlık hizmetlerinin yanı sıra ülke içerisinde geleneksel yerel yöntemler ile sağlık hizmeti verilmektedir. Son yıllarda yapılan yatırımlar ve iyileştirilen sağlık hizmetleri ile doğumda yaşanan bebek ölümlerinde azalma yaşanmış, anne adaylarının daha sağlık beslenmesine yönelik adımlar atılmış ve nüfusun %80’ini karşılayacak şekilde aşılama işlemleri gerçekleştirilmiştir. 1980’li yılların sonlarına kadar kayda değer adımların atılmadığı sağlık sisteminde 1992 ve 2002 yılları arasında bütçeden ayrılan %7’lik bir pay ve uluslararası kuruluşların yardımları ile olumlu mesafeler kaydedilmiştir.

Gana genelinde tropikal hastalıklar olan sıtma, kolera, tifo, verem, sarıhumma hastalıkların yanı sıra Hepatit A ve B sık olarak gözlemlenmektedir. Bunların haricinde Şistozomiyaz ve çocuk felci hastalıkları da ülke genelinde yoğun olarak yaşanmaktadır. 1974’te ülke genelinde var olah hastalıkların %75’inin temiz su bulunamamasından dolayı ortaya çıktığı ifade edilmiştir. Ülkede ölümlerin %40’ı sıtma rahatsızlığı nedeniyle yaşanmaktadır.

2007 verilerine göre ülke genelinde HIV virüsü taşıyıcı yetişkin oranı %1,7 seviyesindedir.

Eğitim

Gana eğitim sisteminin Gana Üniversitesi'ndeki bilgi ve iletişim teknolojisini uygulaması

Ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1957 yılından bu yana Gana’da altı yaşından itibaren çocukların dokuz yıl okula gitme zorunluluğu bulunmaktadır. İlk dönemlerde koloni sahibi Birleşik Krallık’ın eğitim sisteminin uygulanmaya çalışıldığı ülkede, sistem değişikliği ilk olarak 1986 yılında Jerry Rawlings iktidarında gerçekleştirilmiştir. Bağımsızlığın ilk yıllarda yaklaşık olarak sadece 450.000 çocuğa ilkokula gitme imkanı sağlanırken, bu oran günümüzde hemen hemen her köyün de sisteme dahil edilmesi ile ciddi oranda artış göstermiştir. Öğrenciler altı yıllık ilkokul öğreniminden sonra 3 yıl Junior Secondary School olarak adlandırılan ve zorunlu eğitimin son bölümünü oluşturan okulu ziyaret etmektedirler. Zorunlu eğitim bitiminde dileyen öğrenciler Senior Secondary School ‘a giderek öğrenim hayatlarına devam edebilmektedir.

Ülke genelinde 15 yaşın üzerinde okuma yazma bilenlerin oranı 2010 tahmini verilerine göre %71,5 düzeyindedir. Bu oran sadece erkeklerde %78,3 seviyesinde bulunurken kadınlarda %65,3 ile daha düşük bir

Siyaset

Gana 6 Mart 1957 yılında Afrika kıtasının ilk ülkesi olarak bağımsızlığının Birleşik Krallık’tan elde etmiştir. Bağımsızlık sonrası demokratik yönetimin yanı sıra askeri darbeler ile de iktidar elde edilmiştir. Ülkede dördüncü cumhuriyet döneminin başladığı 7 Ocak 1993 tarihinden bu yana sağlam bir siyasi zemin mevcuttur. İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olan Gana başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Gana 230 sandalyeli bir parlamentoya sahiptir.

Hem parlamento hem de devlet başkanı halk tarafından dört yıllık bir süre için seçilmektedir. Devlet başkanı dört yıllık göreve ikinci defa seçilebilme hakkına sahip olup, günümüzde bu görevi 2012 yılında bu yana John Dramani Mahama yürütmektedir.

Ekonomi

Gana’da 2008 verilerine göre Gayrısafî millî hâsıla verileri 14,679 milyar Euro düzeyinde olup, bu veriler ile Dünya Bankası sıralamasına göre 104. sırada yer almaktadır.

Gana’da atılan sanayi adımlarına rağmen hala büyük oranda tarımsal faaliyetlerin ön planda olduğu bir ülke konumundadır. 2009 verilerine göre Gayrısafî millî hâsıla içerisinde tarımın oranı %37,3 düzeyindedir. Ülke nüfusunun %56’lık bir kısmı ile yarıdan fazlası tarım ve balıkçılık ile uğraşmakta, yapılan birçok tarım faaliyetleri de şahsi tüketim için gerçekleştirilmektedir.

Ülkenin bağımsızlığını elde etmesinden kısa süre sonra başlayan ve 20. yüzyılın son dönemlerini kapsayan siyasi istikrarsızlık ve askeri darbeler ülke ekonomisinin gelişmesine engel teşkil etmiş, demokratikleşme adımlarının atılması ile 2001 yılında sonra stabil bir konuma gelmiştir. Ülkede başta altın olmak üzere birçok değerli maden yatakları bulunmasına rağmen, Gana dünya üzerindeki en fakir ülkelerden biri konumundadır.

1850’li yıllarda Kaliforniya sahillerinde altının bulunmasına kadar, Gana en önemli altın üretici ülkelerden biri konumundaydı. Bölgede bulunan altın nedeniyle koloni döneminde Altın Sahil olarak adlandırılan Gana’da ihracatın %32’sini altın madeni oluşturmaktadır. Altın haricinde petrol, elmas, kireç taşı, mangan ve boksit diğer önemli ve ihracatı yapılan madenleri ve yer altı zenginliklerini oluşturmaktadır.

Gana’nın 2009 verilerine göre bütçe gideri 6,124 milyar Dolar olarak saptanmış, buna karşılık ülke gelirleri 4,547 milyar Dolar düzeyinde kalmış, bununla birlikte %10,7 ile GSMYİH’de bir büçte açığı oluşmuştur.

Turizm

Özellikle son yıllarda turizm Gana için büyük önem kazanmış bir durumdadır. Yaşanan olumlu gelişmeler neticesinde Gana hükumeti 1996 yılında Integrated National Tourism Development Plan adı ile 15 yıllık turizm kalkınma planı yayınlamıştır. Bu plan doğrultusunda Gana’yı ziyaret eden turist sayısını kademeli olarak 2020 yılına kadar bir milyona çıkartılması hedeflenmektedir. Ülke genelinde sahil şeritleri, doğal yaşam alanları, vahşi hayvanların bulunduğu bölgeler, zamanında Avrupalıların sahil kesiminde oluşturduğu kaleler ve üsler turistik alanları oluşturmaktadır.

Ulaşım

Gana Uluslararası Havayolları - Boeing 757

Gana, Batı Afrika ülkeleri içerisinde en yaygın trafik ağına sahip ülke konumundadır.

Karayolu
Ülke genelinde 35.000 km karayolları bulunmakta olup, bunların belli bölümlerinin yenilenme ihtiyacı bulunmakla birlikte 11.000 km’si asfaltlanmış durumdadır. Ülkenin en önemli karayolları sahil şeritinde yer almaktadır. Sahil kesiminde yer alan yollar ülkeyi hem Togo hem de Fildişi Sahili ile de birleştirmektedir. Gana’da ayrıca başkent Accra ile liman kendi Tema’yı birbirine bağlayan ücretli bir otoyol mevcuttur.

Havayolu
Ülkenin başkenti Accra’da yer alan Kotoka International Airport Gana’nın uluslararası standarta sahip en büyük havaalanı konumundadır. Gana, Turkish Airlines, Lufthansa, KLM, British Airways, Emirates, TAP Portugal, Iberia, Alitalia, Royal Air Maroc ve Afriqiyah Airways gibi büyük havayolu şirketleri tarafından da sıklıkla uçulmaktadır.

Özellikle 2003 yılından sonra Ghana Airways ve Ghana International Airlines havayolu şirketlerinin faaliyetlerine başlaması neticesinde iç hatlarda yoğun uçuşlar gerçekleştirmektedir. Ülkenin havaalanı sahip şehirleri şu şekildedir:

  • Accra
  • Kumasi
  • Sekondi-Takoradi
  • Obuasi
  • Sunyani
  • Wa
  • Bolgatanga
  • Tamale
  • Kade

Demiryolu
Koloni döneminden miras olarak kalan demiryolları Ghana Railway Corporation tarafından işletilmektedir. O dönem bölge genelinde çıkarılan madenlerin taşınmasında kullanılmak üzere döşenen raylar sayesinde madenler ve ham maddeler Accra’ya getiriliyor buradan da Avrupa ülkelerine gönderiliyordu.

Ülkede ilk raylar 1907 yılında Sekondi ve Tarkwa arasında döşenmiş, daha sonra Dunkwa, Obuasi ve Bekwai üzerinden Kumasi’ye kadar uzatılmıştır. 1922’den itibarende Kumasi’den başlayarak Konongo, Nkawkaw, Koforidua güzergahı üzerinden Accra’ya kadar yeni raylar döşenmiştir.

O dönem yoğun bir şekilde kullanılan demiryolu taşımacılığı günümüzde önemini yitirmiş bir durumdadır. 2006 yılına gelindiğinde sadece Kumasi ve Sekondi-Takoradi arasındaki güzergah işletilmekteydi.

Günümüzde yeni demiryolları hatları oluşturarak hareketlendirme girişimleri planlanmaktadır. 2010 yılında Dubai menşeli bir firma ülke genelinde 800 km’lik yeni hat oluşturma ve var olan hatların 400 km’sinin bakımı ve yenilenmesi ile ilgili ihaleyi aldıklarını bildirmiştir. Buradaki amaç özellikle Ashanti bölgesinde elde edilen ham madde ve madenlerin ülkenin iki liman kenti olan Sekondi-Takoradi ve Tema’ya ulaştırmaktır.

Denizyolu
Ülkede Sekondi-Takoradi ve Tama kentleri deniz taşımacılığında önemli bir yere sahiptir. Kıyıda bulunan bu iki şehirden ekonomik açıdan daha büyük öneme sahip olan Tema’da ülke ürünlerinin dış dünyaya taşınma işlemi gerçekleştirilmektedir. Son dönemde bu limanlarda yapılan iyileştirme çabaları ile Tama’da yapılan konteyner terminali bu liman şehirlerine verilen önemi göstermektedir. Atlas Okyanusu kıyısındaki bu limanlar haricinde Volta Gölü’nde yapılan yolcu taşımacılığı da önemli bir yere sahiptir. Volta gölüne kıyısı bulunan ve iskeleye sahip olan Kpandu, Kete Krachi, Yeji ve Yapei’den gün içinde çok sayıda yolcu yararlanarak ulaşımını sağlamaktadır.

Kültür

Kumasi

Ülkede var olan çok sayıda etnik grup ve topluluklar kendisini kültürel alanda da göstermektedir. Bu kadar çok sayıda grubun bir ülkede var olması kültür açısından da zenginlik oluşturmaktadır. Ülkede Gana topluluklarının dışında, komşu ülke vatandaşı olan topluluklar ile birlikte 6.000 Avrupalı ve başta Çinli olmak üzere Asyalı yaşamaktadır. Avrupalılar ve Asyalılar özellikle Accra başta olmak üzere kıyı şehirlerinde yaşamakta ve kültürlerini yaşatmaktadırlar.

Ülke genelinde oynanan Oware Gana’nın millî oyunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren öğrenilen oyun tahtadan oluşmakta olan bir strateji oyunudur. Gana kültüründe önemli yere sahip olan bu oyun bilenen en eski oyunlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Gana kültüründe renkli giyim önemli bir yer tutmaktadır. Gana’da kadınlar inançlarından bağımsız olarak modaya ve kıyafetlerine uygun renkli başörtüleri kullanmaktadırlar. Düğün ya da cenaze gibi özel günlerde kişinin yakını tarafından seçilen kumaştan oluşturulan kıyafetler katılımcılar tarafından diktirilerek giyilmektedir. Erkekler ise genellikle geleneksel olarak tek tip sarılmış elbise giyimini tercih etmektedirler.

Gana dokuma sanatında kente önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Ashanti bölgesindeki kabile reisleri geleneksel kültürlerine bağlılığını göstermek adına çok sık şekilde giyilmektedir. Eski dönemlerde kente dokuma kıyafetleri sadece krallar tarafından giyilebilmekteydi.

Her ayın ilk cuma günü işyerleri ve okullar dahil her yerde ulusal giysi Batakari giyilmesiyle Batakari Day kutlanır.

Türkiye Dış Temsilcilikleri

Akra Büyükelçiliği
Adres: Embassy of the Republic of Turkey to the Republic of Ghana L8 Block 1 Section 17B Labone Abafum Crescent Accra/Ghana
Telefon: +233 302 218 180
Faks: +233 21 771 628
Büyükelçilik: embassy.accra@mfa.gov.tr
Konsolosluk Şubesi: consulate.accra@mfa.gov.tr

Görev Bölgesi: GANA CUMHURİYETİ, LİBERYA, SİERRA LEONE

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Gambiya Cumhuriyeti

Gambiya Cumhuriyeti

Başkent Banjul
Resmî diller İngilizce
Yönetim Şekli Anayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü 11.295 km²
Nüfus 1.705.000
Nüfus Yoğunluğu 151 kişi/km²
Para birimi Dalasi (GMD)
Zaman dilimi (UTC +0)
Telefon kodu +220
İnternet TLD .gm

Gambiya ya da resmî adı ile Gambiya Cumhuriyeti, Afrika kıtasının batısında yer alan devlet. Ülke yüzölçümü açısından Afrika kıtasının anakara kısmında yer alan en küçük ülkesi konumundadır. Ülke Gambiya Nehri’nin her iki kıyısı boyunca kurulmuş olup Atlas Okyanusu kıyısı hariç, tamamen Senegal ile çevrili bir konumdadır. Ülke genelinde 2013 tahmini nüfus sonuçlarına göre 1.740.860 kişi yaşamaktadır. Ülkenin başkenti, Atlas Okyanusu kıyısında ada üzerine kurulu olan Banjul’dur.

Bayrak

Gambiya bayrağı 18 Şubat 1965 tarihinde göndere çekilerek ülkenin resmi bayrağı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bayrak, beş farklı yatay şeritten oluşmaktadır. Yatay şeritler 6:1:4:1:6 oranı ile sırasıyla kırmızı-beyaz-mavi-beyaz-yeşil renklerden meydana gelmektedir. Bayrakta bulunan kırmızı renk güneşi ve bu güneşin yaydığı ışınların Gambiya’nın geleceği ile ilgili umutlarını sembolize etmektedir. Bayrağın orta kısmında bulunan mavi renk ülkenin içerisinden geçen Gambiya Nehri’ni temsil ederken, yeşil renk ülkenin doğal zenginliklerini ifade etmektedir. Bu üç rengi ince şeritler halinde birbirinden ayıran beyaz renk ise sembolik olarak barışı ve birliği temsil etmektedir.

Arma

Gambiya arması, Afrika ülkesi Gambiya tarafından resmi olarak kullanılan armadır. Ülkenin bağımsızlığını henüz kazanmadığı 18 Kasım 1964 tarihinde kabul edilerek resmi arma olarak kullanılmaya başlanmıştır, ülke 1965 tarihinde bağımsızlığını kazandıktan sonra da yeni ülkenin resmi devlet arması olmuştur.

Gambiya arması

Armanın ortasında bulunan kalkanın dıştan içe doğru yeşil ve beyaz olmak üzere iki çerçevesi vardır. İç kısımda mavi zemin üzerine çapraz bir şekilde konumlandırılmış altın sarısı balta ve çapa bulunmaktadır. Ülkenin iki büyük etnik grubu olan Mandinka etnik grubu ile Fula etnik grubunu tarafından tarım işlerinde kullanılan bu gereçlerden balta, fındık toplam işleminde kullanılırken, çapa tarımsal alanda yetişen yabani otları temizlemekte kullanılmaktadır. Bu simgeler ile tarımın ülke ekonomisine olan büyük katkısı ifade edilmektedir. Kalkanın üst bölümünde üzerinde yer fıstığı bitkisi bulunan şövalye miğferi konumlandırılmıştır. Miğferin en üst bölümünde ise ülkenin ulusal simgelerinden olan palmiye ağacı konumlandırılmıştır. Kalkanın her iki tarafında da yüzleri kalkana bakan kişiye dönük şekilde konumlandırılmış arka patileri üzerinde duran iki adet kırmızı aslan bulunmaktadır. Ön patilerinin biri ile kalkanı tutan aslanlar diğer patileri ile sapından tutacak şekilde biri çapa diğeri de balta tutmaktadır. Aslanlar armada Gambiya’nın Britanya İmparatorluğu içerisinde yer aldığı ve bu imparatorluğun sömürgesi ve kolonisi olduğu dönemleri anımsatmaktadır. Armanın alt kısmında yer alan slogan bandında ise İlerleme, Barış, Refah (Progress, Peace, Prosperity) yazmaktadır.

Tarih

Gambiya Nehri’nin verimli toprakları uzun yıllardır yerleşim bölgesi olarak kullanılmaktadır. Milattan önceye dayanan ve gezgin Hanno’ya ait olduğu belirlenen yazılı belgelerde, Hanno’nun özellikle Batı Afrika bölgelerinde gezerken Gambiya bölgesindeki durumdan bahsetmektedir. Milattan sonraki dönemlerde ise bölge ile ilgili ilk kayıtlar 9. yüzyıl ve 10. yüzyılda Arap tüccarına aittir. 10. yüzyıl boyunca Müslüman tüccarlar ve öğretmenler birçok Batı Afrika ülkesinde çeşitli yerleşimler kurmuştur. Bu iki grup altın ve fildişi karşılığında değiş tokuş sağlayan ve Sahra’yı aşan ticaret rotaları oluşturmuşlardır. Bölgenin Mali Krallığı’na bağlı olduğu dönemlerde bu bölgeye seferler düzenleyen Portekiz tüccarlar bölgede de hakimiyet kurmaya başlamışlardır. 17. yüzyılda İngiliz kralının da yetki vermesi ile Gambiya ve Altın Sahil bölgelerinin kullanım hakkını alan topluluk, bölge ticaretinde söz sahibi konuma gelmiştir. 17. yüzyıl sonu ile 18. yüzyıl başlarında İngiltere ve Fransa bölgede bulunan su kaynaklarının paylaşımında siyasi ve ticari sebeplerden dolayı ihtilaflar yaşamış, bu sorunlar Paris Antlaşması (1763) ile sona erdirilebilmiş ve Gambiya üzerindeki tüm hakimiyet Birleşik Krallık’a devredilmiştir. Bu süreçten sonra da Fransa, Gambiya üzerinde hakimiyeti ele alabilmek adına Afrika kıtasında bulunan başka sömürge bölgelerini bu bölgeye karşılık Büyük Britanya’ya teklif etmiş ama başarı elde edememiştir. Özellikle 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında yaşanan ve merkezi James Adası üzerinde bulunan kale olan köle ticareti döneminde üç milyona yakın kişi bu bölgelerden Amerika kıtasına köle olarak götürülmüştür. Büyük Britanya hakimiyetinin ilk dönemlerinde Sierra Leone Valisi’nin hakimiyeti altındaki topraklara dahil edilen Gambiya, 1888 yılında başlı başına bir sömürge düzeni olarak kurulmuştur. Bu oluşum ile Fransa himayesindeki Senegal ile kesin sınır çizgileri 1889 yılında belirlenmiştir.

İngiliz Vali George Chardin Denton (1901-1911)

Gambiya, meşrutiyet sistemi ile 18 Şubat 1965 tarihinde Büyük Britanya’dan bağımsızlığını kazanarak İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olmuştur. 1967 yılında dönemin Senegal devlet başkanı Léopold Sédar Senghor’un ziyaretinde iki ülke arasında yakın işbirliği konusunda anlaşma sağlanmıştır. 24 Nisan 1970 tarihinde yönetim şeklini cumhuriyet olarak değiştiren ülke, ülkenin ilk devlet başkanı olarak da o güne kadar başbakan olarak görev alan ve bu süreçten sonra 1994 yılına kadar beş defa daha aynı göreve getirilen Sir David Dawda Kairaba Jawara üstlenmiştir. 1981 tarihinde Jawara’nın ülke dışında bulunduğu bir zamanda ülkede gerçekleştirilmeye çalışılan darbe Senegal ordusunun da yardımı ile beş günlük bir süre sonunda sonlandırılmış, ülkesine geri dönen Jawara, dört yıllık olağanüstü hal ilan etmiştir. Özellikle gerçekleştirilen darbenin de etkisi ile Gambiya ve Senegal 12 Aralık 1981 tarihinde imzaladıkları anlaşma ile askeri alanda, para biriminde ve ekonomi alanında birlikte hareket etme iradelerini ortaya koymuşlardır. Senegambiya Konfederasyonu olarak adlandırılan bu yeni oluşum, 1 Şubat 1982 ile 30 Eylül 1989 tarihleri arasında varlığını sürdürmüş, bu süreçte Senegal’in sık bir şekilde dile getirdiği Senegal altında birleşme talepleri nedeniyle Gambiya’nın birlikten çekilmesi ile sonlandırılmıştır.

Siyaset

Başkent Banjul

Ülke cumhuriyet rejimi ile yönetilmektedir. Ülkeyi devlet başkanı sıfatı ile yöneten kişiler halk tarafından beş yıllık görev süresi ile bu makama seçilmektedir. 1970 yılından bu yana ülkede başbakanlık makamı bulunmamaktadır. Ülkede çok partili bir siyaset sistemi olsa da Alliance for Patriotic Reorientation and Construction ülke yönetiminin başında bulunmaktadır. Muhalefet partilerinin hemen hemen hiçbir hakimiyeti olmadığı Gambiya’da bu sebeplerden dolayı Haziran 2005 tarihinde tüm muhalefet partileri National Alliance for Democracy and Development (NADD) partisi çatısı altında toplanarak güçlerini birleştirmişlerdir. 1981 ve 1994 yıllarında gerçekleştirilen askeri darbeler fazla can kaybı olmadan atlatılmış, Yahya Jammeh 1994 yılında gerçekleştirilen darbenin başında bulunan kişi olarak yönetimi ele almış ve 2017’ye kadar görevde kalmıştır.

Devlet başkanı Jammeh, Aralık 2015’te yaptığı açıklama ile ülkesinin bundan sonra İslam Devleti olduğunu açıklamıştır. 4 Ocak 2016 tarihinde Başkan Yahya Jammeh, işyerlerinde çalışan kadınların saçının açık olmasını yasaklayarak "kadınlar saçlarını toplamalı ve düzgünce örtmeli" ifadesinin yer aldığı bir kararname imzaladı. Jammeh daha önce de kadınların iç çamaşırı ve dar kot pantolon giymelerine karşı savaş açmıştı.Yeni devlet başkanı Adama Barrow ise, 2017’nin başında ülkenin adından "İslam" ifadesini kaldırdı.

Coğrafya

Atlantik Okyanusu kıyısında Kololi sahili

Gambiya konum olarak Afrika kıtasının batı yakasında, Atlantik Okyanusu kıyısında yer almaktadır. Ülke 11.295 km² yüzey alanı ile Afrika kıtasının anakara kısmında yer alan en küçük devleti konumundadır. Ülkenin toplamda var olan 740 km’lik sınırının uzunluğu 480 km, genişliği ise Gambiya Nehri’ne bağlı olarak 10 ila 50 km arasında değişmektedir. Atlantik Okyanusu kıyısı hariç ülke tamamen kendisinden yüzölçümü olarak yirmi kat daha büyük olan Senegal tarafından çevrilidir. Ülke yanlış bir düşünce olarak Enclave, tamamı yabancı topraklarla çevrilmiş bir bölge, olarak tanımlanmaktadır, ancak bu terimin anlamını bire bir vermektedir. Ülkenin dünya üzerindeki devletler arasında bakıldığında ilginç bir sınır hattı vardır. Bu sınırın oluşmasının gerçek sebebi, İngilizlerin bu bölgeye işgal nedeni ile geldiklerinde, Gambiya Nehri’nin gemi ile ilerleyebildikleri bölgelerde, gemilerinden attıkları topların gittiği en son mesafesine göre sınır hattının belirlenmiş olmasıdır.

Gambiya 80 km’lik bir kıyı kesimine sahiptir. Ülke genelinin %11,5’lik bir alanına denk gelen 1.300 km² bir alanı sulak alan konumundadır. Ülkenin tam ortasında geçen ve ülkeye ismini veren Gambiya Nehri’de tüm kolları ile birlikte sulak alanlar içerisinde çoğunluğu oluşturmaktadır.

İklim

Ülke genelinde tropikal iklim hakim olup, belirgin yağmur ve kuraklık zamanları mevcuttur. Kuraklık dönemi kuzeydoğu bölgesinden, Sahra Çölü’nden esen kuru Harmattan rüzgarlarının da etkisi ile Kasım ayı ile Mayıs ayı arasında yaşamakta olup, hava sıcaklıkları bu dönemlerde belli günlerde 40 °C ile en yüksek sıcaklık değerlerine ulaşsada, ortalama olarak 21 ila 27 °C arası ölçülmektedir.

Ekonomi

Gambiya'da Turistler

Ülke genelinde özellikle Portekizlilerin gelmesi ile birlikte deniz ulaşımı önemli bir yer edinmiştir. İlk dönemlerinde tüccarların ürünlerini taşımasında kullanılan nehir, 20. yüzyıl sonlarından itibaren insan taşımacılığında da önem kazanmış ve kullanılmıştır.Ancak ülkenin iç kesimlerine ulaşmakta etkin bir rol oynayan deniz ulaşımı günümüzde neredeyse tamamen önemini yitirmiştir. Gambiya nehrinin ülke içerisinden geçtiği bölümler deniz ulaşımına hemen hemen tamamen müsait olsa da, halk arasında bu yolun tercih edilmesi çok az görülmektedir.

Ülkenin Büyük Britanya’dan bağımsızlığını kazanmasından bir yıl sonra trafikte var olan soldan akışı kaldırarak, sağdan akan bir trafik konumuna getirilmiştir. 2003 verilerine göre ülke genelinde 723 km’si asfaltlanmış, 3.742 km uzunluğunda karayolu bulunmaktadır. Ülkenin tamamını ikiye bölen Gambiya nehrinin üst bölümünde ve alt bölümünde bulunan iki devlet yolu, ülkenin batı bölgelerini doğu bölgeleri ile birleştirmektedir. Yakın geçmişe kadar yollarda bulunmayan trafik lambaları son yıllarda trafik sistemine dahil edilmiştir. 2009 yılı içerisinde ülke genelinde toplam altı adet trafik lambası bulunmaktaydı. Toplu insan taşımacılığında dolmuşlar büyük önem taşımaktadır. Şehirler ve yerleşim yerleri arasında taşımacılık yapan dolmuşlar, güzergah boyu binmek isteyen insanları toplayarak varış merkezine götürmektedir.

Gambiya günümüzde demiryoluna sahip olmayan ve aktif olarak demiryolu işletmeyen bir ülke konumundadır. 1930’lu yıllarda Brikama’da var olan 12 km uzunluğundaki demiryolu ise kapatılmıştır.

Başkent Banjul’un dış bölgesinde ülkenin tek havaalanı olan Banjul Uluslararası Havalimanı (Banjul International Airport) bulunmaktadır. Aslında havalimanı Serekunda’da bulunur.

Nüfus

Genç Gambiyalılar

Ülke içerisinde birçok etnik grup yaşamakta olup, bu gruplar içerisinde çoğunluğu ülke nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan Mandinka etnik grubu oluşturmaktadır. Mandinka etnik grubunu %19’a yakın bir oran ile Fulbe etnik grubu, %15’e yakın bir oran ile de Volof etnik grubu takip etmektedir.

Gambiya genç bir nüfusa sahip olup, 2016 tahmini verilerine göre %58,52’si 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %3,42’si 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %37.88 (erkek 382,215/kadın 379,029)
15-24 yaş: %20.64 (erkek 204,979/kadın 209,866)
25-54 yaş: %33.92 (erkek 333,875/kadın 347,779)
55-64 yaş: %4.14 (erkek 39,978/kadın 43,177)
65 yaş ve üzeri: %3.42 (erkek 32,011/kadın 36,739)

Şehirde yaşayanların oranı 2015 verilerine göre %59,6 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2016 tahmini verilerine göre %2,11 düzeyindedir.

Dil

Ülkenin Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanmasından sonra ülkenin resmi dili İngilizce olarak kalmıştır. Özellikle kıyı kesimlerinde halk arasında İngilizce konuşma ve anlaşma oranı oldukça yüksek düzeydedir. Ülkenin iç kesimlerinde İngilizce kullanımı yaygın olmasa da, karşılıklı olarak anlaşma için yeterli düzeyde konuşulmaktadır. Ülkede var olan birçok etnik grup nedeniyle, her etnik grubun kendine özgü dili vardır. Bu diller her bir etnik grubun bireyleri arasında anadili olarak konuşulmaktadır. Diğer etnik gruplarla da anlaşabilmek adına başka etnik dillerinde öğrenilmesi birçok Gambiya vatandaşını birçok dilde konuşabilecek, çok dil bilen (Polyglott) konumuna getirmektedir. Afrika’nın bu küçük ülkesinde güncel olarak 20 farklı dil konuşulmaktadır.

Din

Serrekunda'da bir  Cami

Ülke nüfusunun %90’ı İslam inancına göre yaşamaktadır. Hristiyan dinine mensup nüfusun oranı %9 dolaylarındayken, geri kalan %1’lik bölüm yerel Afrika dinlerine inanmaktadır. Dinler arası hoşgörü üst düzeydedir. Ülke genelinde müslüman cemaatler imam önderliğinde, hristiyan cemaat ise papaz önderliğinde halka açık ortamlarda toplu ibadet yapabilmektedirler. Ülkenin siyasi hayatına bir etkisi bulunmayan dinler, toplum arasında da birçok Afrika ülkesinde görülebilecek bir soruna neden olmamaktadır.

Özellikle yerel Afrika dinleri arasında timsah mitolojik anlamda kutsal bir varlık ve verimliliğin sembolü olarak görülmektedir. Ülke genelinde turizme de açık olan üç büyük timsah yetiştirme merkezi mevcuttur. Bu merkezleri ziyaret eden turistler timsahlara şans ve bolluk getirmesi adına dokunmaktadırlar. Ayrıca timsahın önemi ülkede mevcut olan madeni paraların üzerinde gösterilmesi ile de ifade edilmektedir.

Eğitim

Armitage Lisesi'nde bir sınıf

2003 verilerine göre ülke genelinde okuma yazma bilenlerin oranı %40 düzeyindedir. Bu oran erkek toplumu arasında %47,8 düzeyinde iken, kadın toplumu arasında %32,8 civarındadır. Okul sistemi tamamen İngiliz okul sistemi model alınarak oluşturulan ülkede, sadece Greater Bajul Area bölgesinde okula gitme zorunluluğu bulunmaktadır.

Ülkenin tek devlet üniversitesi olan Gambiya Üniversitesi 1998 kurulmuş ve 1999 yılında eğitim ve öğretim yılına başlamıştır. Üniversite kurulmadan önce üniversite özellikle tıp ve tarım alanlarında öğrenim görmek isteyen öğrenciler tercihlerini yurt dışında okumaktan yana kullanmaktaydılar.

Gambiya Türkiye Dış Temsilciliği

Banjul Büyükelçiliği
29 Kaira Avenue 4th Street Brufut Gardens Banjul – The Gambia
Telefon: +2204410650-51-52-53
embassy.banjul@mfa.gov.tr

Görev Bölgesi: Batı Afrika

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti

Etiyopya
Başkent Addis Ababa
Resmî diller Amharca
Yönetim Şekli Parlamenter Cumhuriyet
Yüzölçümü 1.104.300 km²
Nüfus 96.633.458
Nüfus Yoğunluğu 88 kişi/km²
Para birimi Birr (ETB)
Zaman dilimi DAZD (UTC +3)
Telefon kodu +251
İnternet TLD .et

Etiyopya veya Etyopya, resmî adıyla Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti (Amharca: Ityopp’ya Federalawi Demokrasiyawi Ripeblik) Afrika Boynuzu’ nda yer alan büyük bir Doğu Afrika ülkesi. Ülkenin başkenti yerel dilde "yeni çiçek" anlamına gelen Addis Ababa’dır. Sudan, Güney Sudan, Eritre, Cibuti, Somali, Kenya ve Etiyopya’nın komşularıdır. Afrika kıtasının ikinci en kalabalık ülkesidir.

Etiyopya, Avrupalı sömürge güçlerini yenen ve bağımsız bir ülke olarak egemenliğini koruyabilen iki Afrika ülkesinden biridir (diğeri Liberya). 1945 yılında Birleşmiş Milletler’e üye olarak ilk bağımsız Afrika ülkesi olmuştur. Ülkenin Kızıldeniz boyunca uzanan sahil bölgesinin, 1993’te yapılan bir halk oylaması sonucunda Eritre adıyla bağımsızlığını ilan etmesi, Etiyopya’nın Kızıldeniz ile olan bağlantısının kesilmesine ve ülkenin bir kara devletine dönüşmesine neden olmuştur.

Bayrak

Etiyopya bayrağı, Pan-Afrika renklerinden esinlenerek ilk 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmış, üzerinde amblem ilave edilen bayrak 6 Şubat 1996 tarihinde göndere çekilmiş, ülkede yaşanan rejim değişiklikleri ile sık sık revize edilen bayrak, son olarak 28 Ağustos 2009 tarihinde yapılan değişiklik ile günümüzdeki halini almıştır.

Bayrak yukarıdan aşağıya doğru üç yatay şerit halinde yeşil, sarı ve kırmızı renklerden oluşmaktadır. Bayrağın tam ortasında mavi daire içerisinde beş köşeli yıldızdan ve ışından oluşan ülkenin arması yer almaktadır. Yeşil renk ülkenin verimli topraklarını sembolize ederken, sarı renk ana yurduna duyulan sevgiyi, kırmızı renk ise gücü ve zalime karşı verilen savaşta dökülen kanı ifade etmektedir. Bayrağın ortasında bulunan devlet armasında dairenin içerisindeki mavi zemin barışı ve demokrasiyi, beş köşeli yıldız ülkedeki tüm etnik grupları, cinsiyetleri ve inançları sembolize ederken, beş eşit boydaki ışın ise Etiyopya’nın parlak geleceğinin bir göstergesi olarak yer almaktadır.

Arma

Etiyopya arması

Etiyopya arması mavi zemine sahip bir daireden oluşmaktadır. Daire içerisinde yer alan ve ülke içerisinde yer alan toplulukların ve ulusların birlikteliğini simgeleyen ve geçmişi Süleyman’a dayanan pentagrama ayrıca beş ışın ilave edilmiştir.

Tarih

Daha çok Habeşistan (Köleler Ülkesi) ismiyle bilinen Etiyopya, tarihte bilinen en eski medeniyetlerdendir. Kuruluşunu MÖ 13. yüzyıla kadar götürebileceğimiz Etiyopya devleti, 1936-1941 arasındaki Mussolini İtalya’sının istila ve işgal hareketini saymazsak, tarihi boyunca bağımsızlığını koruyabilmiş ve Afrika Kıtası’nın bazı Avrupa devletlerince sömürge yapılamamış tek ülkesidir. 1960-1990 yılları arası ülkedeki Eritre sorunu nedeniyle çatışmalı ve gerginliklerle geçirilmiştir.

Bilim insanları tarafından Afar bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda 3 milyon yıllık insan iskeleti kalıntılarına rastlanılması, tarihi çağların başlamasından çok önceleri bile bölgenin, insan toplulukları için bir yaşam sahası olarak kullanıldığını gösterir. Etiyopya’dan bahseden ilk tarihi belgeleri yaklaşık M.Ö. 5000 yılına kadar götürebilmek mümkündür. İlk Çağ’da kuzeydeki Mısır Krallığının yöneticisi olan Firavunların altın, fildişi, tütsü ve köle aramak üzere Kızıldeniz kıyılarını takip ederek bu bölgeye geldikleri sanılmaktadır. Etiyopya topraklarında modern anlamda ilk kurulan devlet MÖ 8. yüzyılda ortaya çıkan D’mt Krallığıdır. D’mt Krallığı’nın MÖ 1. yüzyılda çöküşü ile beraber bölgede,yine aynı yüz yılda Aksum Krallığı ortaya çıktı. Aksum Krallığı zamanla güçlenerek sınırlarını Habeşistan dışında bugünkü Eritre, Cibuti, Sudan, Somali ve Arabistan yarımadasında yer alan Yemen’i içine alacak şekilde genişletti.

Coğrafya

Danakil çölündeki Erta Ale yanardağı

Etiyopya yaklaşık 1,2 milyon kilometre karelik bir yüz ölçüme sahiptir. Kuzeyinde Eritre, Cibuti ve doğusunda Somali bulunurken, batıda Sudan, Güney Sudan ve güneyde Kenya komşu ülkelerdir. Etiyopya’nın denize sınırı yoktur. Ülkede birkaç sismik bölge olmasına rağmen aktif halde bulunan volkanlar yoktur. Dağlık bölgeler ülkenin kuzey kesimlerinde yer almaktadır (4500 metre yüksekliğe sahip Ras Dashen’in bulunduğu Semien Dağları). Orta bölgelerdeki yüksek alanlarda 4300 metreden daha yüksek olan Batu ve Karra Dağlarının olduğu ikinci dağlık alan bulunmaktadır.

Etiyopya yüksekliği 2000 ve 3000 metreler arasında değişen yüksek bir platoya sahiptir. Ülkenin kuzey doğusundan başlayan ve merkezden güneybatıya doğru genişleyen Rift Vadisi ülkeyi iki parçaya ayırmaktadır. Rift Vadisi bölgesinde daha çok bölgenin güney ve güneybatısında birçok göller bulunmaktadır. Etiyopya’da Abay olarak bilinen Nil Nehri ülkeyi kuzeybatıdan keserek ülkede yaklaşık 800 km’lik bir yol almaktadır. Etiyopya’daki en uzun iki nehir güneydoğu istikametinde akan ve yüksek bölgelerden düşük rakımlı bölgelere doğru ilerleyen Awash ve Wabishebelle nehirleridir. Ülkede 2 milyar MW hidroelektrik üretimini mümkün kılan birçok irili ufaklı nehir bulunmaktadır.

İklim

Etiyopya’da yaygın iklim tipi tropikal muson iklimidir. Etiyopya diğer Afrika ülkelerine göre daha serindir. Özellikle başkent Addis Ababa en yağışlı bölgedir. En yüksek sıcaklıklar mart – mayıs aralığında yaşanırken, güneşin görünmediği yaz ayları soğuk ve yağışlı geçer. Yaz ayları dışında da ülkenin farklı bölgelerinde yüksekliğe bağlı olarak yağış görülebilir. Ülkede ekim ve şubat ayları kurudur. Addis Ababa’da ortalama sıcaklık 20-25 derecedir.

Ekonomi

Etiyopya'da kahve hasatı yapan genç bir kadın

1990’lı yılların başından itibaren Etiyopya serbest pazar ekonomisine dayalı stratejiler izlemiş ve yapısal reformlar başlatmıştır. Bu çerçevede, iç fiyatların yeniden düzenlenmesi, dış ticaret liberalizasyonu, devlet işletmelerinin özelleştirilmesi, iç ve dış özel yatırımların desteklenmesi ve özel sektörün geliştirilmesi hükümetin öncelikleri arasında yer almıştır.

Hükümet yollar, elektrik santralleri ve telekomünikasyon gibi ülkenin altyapısını idame ve geliştirme için yoğun bir yatırım sürecine girmiştir Bunun yanı sıra, hükümet kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesi programını da devreye sokmuştur. Özelleştirme süreci her ne kadar yavaş olsa da hükümet son beş yıl içinde birçok küçük ve orta ölçekli kamu iktisadi kuruluşunu özelleştirmeyi başarmıştır.

Hükümet elektrik santralleri ve telekomünikasyon gibi sektörlerde yabancı yatırımların ülkeye gelmesine çalışmaktadır. Tarım kesimi, tekstil ve deri gibi tarıma dayalı sanayilerde ve turizm sektörünün gelişiminde yabancı sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır.

Yabancı ve yerli sermaye yatırımlarını teşvik etmek amacıyla, 1992 yılında Yatırım Kanunu (Investment Code) yayınlanmış ve o zamandan günümüze kadar iki kere gözden geçirilmiştir. Bu dönem süresince, Madencilik ve İşgücü Kanunları da devreye konulmuştur.

Etiyopya’nın ekonomisi GSYİH’nın % 50’sini, ihracatının %90’ını ve istihdamının %80’ini içeren tarıma dayanmaktadır. Ekilebilen alanların yalnızca 1/5’i ekilip, biçilmekte ve bu alanlar yalnızca yağmur ile sulanmaktadır. Bu bölgeler yağış miktarı açısından farklılık göstermektedir. Tarım kesimi sık sık ortaya çıkan kuraklık ve kötü tarımcılık uygulamalarından dolayı sıkıntı yaşamaktadır. Ayrıca, yiyecek yardımları söz konusudur.

2000’li yılların sonlarında tarımsal üretim önemli ölçüde artmıştır. Tarımsal üretimi artırmak ve yiyecek yeterliliğini çoğaltmak amacıyla çeşitli tedbir politikaları belirlenmiştir. Bu tedbirler arasında, kıtlığı erken uyarma sistemi, tarımsal hizmetleri artırmak ve gübrenin daha geniş alanlarda kullanımının sağlanması yer almaktadır.

Tarım üretiminin %80’ini tahıl, mısır, arpa, darı ve teff (bir tür tahıl ürünü) oluşturmaktadır.

Bakliyat ve yağlı tohumlar da önemli ölçüde üretilmektedir. Tahıl tamamen iç tüketimde kullanılmaktadır. Bakliyat ve yağlı tohumlar, daha az miktarda olmak üzere kavun gibi meyveler de komşu ülkelere ihraç edilmektedir.

Kahve, Etiyopya ekonomisi için son derece önemlidir. Tahminlere göre kahvenin Etiyopya’nın GSYİH’na katkısı %10 oranındadır. 15 milyon kişiden daha fazla bir nüfus (nüfusun %25’i) kahve sektöründen geçimini sağlamaktadır.

Etiyopya, Afrika’nın en fazla canlı hayvan varlığına sahiptir. Bunların deri ve postları ülkenin önemli ihracat gelirini oluşturmaktadır.

İmalat sanayi GSYİH’nın %5’ini oluşturmaktadır. İmalat sanayinin büyük çoğunluğu devletin yönetimindedir ancak özelleştirme faaliyetleri de başlamış bulunmaktadır. İmalat sanayi üretiminin %40’ından daha fazlasını gıda ve içecek, özellikle bitkisel yağ, un mamulleri ve bira oluşturmaktadır.

Tekstil sektörü, 19’u devlete, 14’ü ise özel sektöre ait olan tekstil ve konfeksiyon fabrikalarını ihtiva etmektedir. Anılan sektör, tüm imalat sanayi çalışanlarının yaklaşık %30’unu içermektedir.

Madencilik sektörünün, Etiyopya ekonomisi içinde önemi azdır. Kireçtaşı, kil, mermer üretimi epey fazladır. Ayrıca metalik olmayan mineral üretiminde ise büyük artış olmuştur. Diğer taraftan kömür, demir, tantal ve potasyum rezervlerinin olduğu tahmin edilmektedir.

Toplum

Başkent Addis Abeba

Etiyopya’da 80’in üzerinde etnik grup bulunmaktadır. Oromolar, Amharalar, Tigreler, Sidamolar, Shankellalar, Somalililer, Afarlar ve Gurageler Etiyopya topraklarında yaşayan belli başlı etnik topluluklardır. Bunlardan Oromolar yaklaşık %35 oranla Etiyopya’nın en kalabalık etnik grubunu oluştururlar.

Din

Etiyopya toplumunda birkaç din görülmektedir. Nüfusun %62,7’sini oluşturan Hristiyanlar en büyük dini gruptur.(%43,5 Ortodoks Hristiyan, %18,5 Protestan Hristiyan, %0,7 Katolik Hristiyan). Etiyopya’daki en büyük ikinci dini topluluğu %33,9 oranıyla Müslümanlar oluşturmaktadır. Müslümanların çoğunu Şafii mezhebi ve Selefiyye mezhebine inanan Sünniler oluşturmakta olup, Şiiler ise Müslüman toplumu içinde azınlık olarak bulunmaktadır. Ayrıca Etiyopya’da %2,7 oranında Animist ve %0,6 oranında diğer dinlere inananlar bulunmaktadır. İsrail devletinin kuruluşundan sonra Filistin’e göçmüş olsa da az sayıda Falaşa Yahudisi bulunmaktadır.

Dil

Etiyopya’nın resmi dili Latin Alfabesi’nden epey farklı bir alfabe olan ve Amhar Alfabesi denilen bir alfabeyle yazılan Amharcadır. Ülkede Amharca’dan başka, çok sayıda etnik topluluğun bulunmasına paralel olarak birçok yerel dil ve lehçe kullanılmaktadır. Yaygın yabancı dil olarak İngilizce konuşulmaktadır.

Mutfak

Etiyopya mutfağı

Etiyopya mutfağında, Orta Afrika ve Orta Doğu mutfağının harmanlandığı yemek kültürünün en önemli öğesi, yemeğin yanında mutlaka servis ettikleri ekmekleri injeradır. Yapımında endemik bir yulaf türü olan teffin kullanıldığı injeranın yanı sıra farklı soslar, sebze ve et, Etiyopya mutfağında yaygındır.

Müslümanlığın yaygın dinler arasında olduğu Etiyopya’da domuz eti tüketilmez. Buna rağmen diğer et çeşitleri oldukça yaygındır. Ortodoks kilisesinin ritüellerine de sıkı sıkıya bağlı olan Etiyopya halkı bu yüzden çarşamba ve cuma günleri et tüketmemektedir.

En meşhur yemeklerinden ilki körili mercimek olarak tarif edilebilecek messerdir. Kırmızı et (kai), tavuk (doro), balık (asa) ve sebzeleri karıştırarak pişirdikleri wat ve kırmızı acı biber ile marine ederek sundukları çiğ ya da çok az pişirilmiş biftek kitfo da aklınızda bulunması gereken yemekler arasındadır.

Etiyopya Türk Temsilciliği

Addis Ababa Başkonsolosluğu
Adres: Bole Kifle Ketema, Kebele 03, House No. 018, P.O. Box 1506, Addis Ababa – Ethiopia
Telefon: +251 11 661 31 61 , +251 11 661 23 21
Faks: +251 11 661 16 88
Mail: embassy.addisababa@mfa.gov.tr
İnternet: T.C. Dışişleri Bakanlığı Turkish Embassy In Addis Ababa

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Eritre Devleti

Eritre Devleti

Baskent Asmara
Resmî diller Arapça, Tigrinyaca, İngilizce
Yönetim Şekli Tek Parti Rejimi
Yüzölçümü 117.600 km²
Nüfus 5.673.520
Nüfus Yoğunluğu 48 kişi/km²
Para birimi Nakfa (ERN)
Zaman dilimi (UTC +3)
Telefon kodu +291
İnternet TLD .er

Eritre veya Eritre Devleti, Doğu Afrika’nın kuzeyinde bir ülke. Batıda Sudan, güneyde Etiyopya ve güneydoğusunda Cibuti ile çevrilmiştir. Ülkenin doğusu ve kuzeydoğusu Kızıldeniz sahili boyunca uzanır. Suudi Arabistan ve Yemen tam karşısındadır. Dahlak Takımadası ve Hanish Adalarının birkaçı Eritre’ye aittir. Başkenti Asmara’dır.

Modern Eritre ismi ilk kez İtalyan sömürgeciler tarafından 19. yüzyılın sonlarında kullanıldı. Eritre, Yunanca `Erithrá thálassa (Ἐρυθρὰ Θάλασσα) kelimelerinden Kızıldeniz için türetilen Erythraîa (Ερυθραία) isminin İtalyanca formudur.

Bayrak

Eritre bayrağı ilk olarak 5 Aralık 1995 tarihinde göndere çekilmiştir. 1993 yılında bağımsızlığını kazanan ülke 1993-1995 yılları arasında aynı bayrağı farklı en-boy oranı ile kullanmaktaydı.

Bayrak yukarıdan aşağıya bakıldığında yeşil, kırmızı ve mavi renklerden oluşmaktadır. Gönder tarafının karşısında oluşturulan dik kenar üçgenlerden yukarıda olanı yeşil, aşağı bölümde olanı ise mavi renktedir. Bayrağın gönder tarafından başlayarak diğer tarafa kadar uzanan eşkenar üçgen ise kırmızı renktedir. Bayrakta kullanılan yeşil renk ülkenin verimli topraklarını, mavi denize kıyısı olması nedeniyle deniz zenginliğini, kırmızı ise bağımsızlık mücadelesinde akan kanı sembolize etmektedir. Bayrağın gönderi tarafında, kırmızı eşkenar üçgen içerisinde ülkenin arması bulunmaktadır. Arma zeytin dalından oluşturulmuş çelenk ile çevrili ve her bir tarafında da 14 yaprak bulunan zeytin dalını sarı renkte göstermektedir.

Arma

Eritre arması

Eritre arması, daire içerisinde kum üzerinde duran deve ile oluşturulmuştur. Daireyi her iki taraftan da saracak şekilde zeytin ağacı dallarından oluşturulan çelenk çevrelemektedir. Armanın alt slogan kısmında ise ülkenin ismi, ülke içerisinde kullanılan üç resmi dil olan İngilizce ile ortada, Arapça ile heraldik açıdan solda ve Tigrinya dilinde ise yine heraldik açıdan sağda ifade edilmiştir.

Tarih

Eritre, İtalya tarafından işgal edildi ve resmen 1 Ocak 1890’da İtalyan kolonisine dahil edildi. Önceden ilk-Etiyopya devletinin iki yüz yıldan beri bir parçasıydı. İtalyanlar’ın II. Dünya Savaşını kaybetmeleri üzerine Eritre, 1941’den 52’ye kadar Birleşmiş Milletlerin himayesine verildi. BM bayrağı bütün resmi binalarda bulunuyordu.

2 Aralık 1950’de BM Genel Kurulu 390 A (V) Kararı ile Eritre’yi Etiyopya ile birleştirmeyi kararlaştırdı. 1951’in Eylül’ünden 1962’nin Kasım’ına kadar Eritre Etiyopya’nın özerk bölgesi olarak kaldı.

BM kararı Eritre halkının isteği haricinde alındı. Huzursuzluğun artması ve Etiyopya’ya karşı olan direniş nihayetinde 1962’de Etiyopya hükümetinin Eritre’yi 14. şehir olma kararı almasına yol açtı. Eritre bağımsızlık hareketi 1960’ların başlarında biçimlendi ve 31 yıl boyunca sivil savaş olarak Etiyopya hükümetine karşı patlak verdi. Nihayetinde 1991’de bitti. 1993’te bir BM referandumuyla Eritre’nin Etiyopya’dan bağımsız olduğu açıklandı.

Din ve dil

Eritre iki büyük dine ev sahipliği yapan çok dilli ve çok kültürlü bir ülkedir ve dokuz etnik gruba sahiptir. Resmi dili olmamasına rağmen hükümet iki "çalışma dili" olan Tigrinya dili ve Arapça bütün resmi yazışmalarda kullanılıyor. İngilizce de hükümetin bütün uluslararası iletişimlerinde, 5. derece eğitim kurumlarında kullanılıyor. İtalyanca da sömürge döneminden kalan kuşakların torunları tarafından kullanılıyor.

Ekonomi

Başkent Asmara

Eritre ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Nüfusun %85’i kırsal alanda yaşamakta, bunların çoğu hayvancılıkla uğraşmaktadır. Kırsal alanda yasayanların üçte ikisi yerleşik veya yarı yerleşik hayat, kalanı göçebe hayatı sürdürmektedir. Gayri safi yurt içi hasılası, 550 milyon dolar olarak tahmin edilmektedir. Kişi basına düsen millî gelir, 150 dolar civarındadır. Bağımsızlık öncesinde Etiyopya yönetimi Eritre’deki bağımsızlık mücadelesi dolayısıyla bu bölgeyi özellikle ihmal etmişti. Dolayısıyla Eritre’nin sanayisi çok geri durumdadır. Eritre işgücünün %80’i tarımda çalışıyor. Eritre’nin başlıca tarım ürünleri arasında sorgum, darı, arpa, buğday, baklagiller, sebzeler, meyveler, susam, keten tohumu, sığır, koyun, keçi ve deve bulunur.

Toplum

Eritre toplumu heterojen (farklı) etnik gruplara sahiptir. Bağımsız nüfus sayımı henüz yapılmamış olmasına rağmen Tigrinya halkı ve Tigre halkı birlekte yaklaşık %80’lik kısma sahiptir. Bu da ülkenin M.Ö. 900 ile 500 yılları arasında Güney Arabistan’daki Saba’dan büyük göçlerle buraya yerleşen Sami nüfusunun büyük çoğunluğunu teşkil ediyor. Bunlar Eritre’deki Sabean alanının Kebassa’daki dağlık bölgelerinin merkezinde ve Eritre’nin kuzeyinde bulunurlar. Orada Saba halkı gibi aynı coğrafik koşullarla karşılaşan Sabeanlar yamaçlarda yapılmış evleri ve eski tarım ürünleri buldular.

Eğitim

Eritreli öğrenciler

Eritre’de beş kademeli eğitim vardır: ana okulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite. İlk, orta ve lisede yaklaşık olarak 238 000 öğrenci vardır. Yaklaşık olarak da 824 okul ve iki üniversite (Asmara Üniversitesi ile Bilim ve Teknoloji Enstitüsü) ile birkaç küçük kolej ve teknik okul vardır.

Eritre eğitiminde en önemli ilkeler:
Eritre’deki ana dillerinin her birinin temel eğitimini vermek, ayrıca kendini geliştirmek ve fakirlikle mücadele etmeyi, vatana, millete iyi birey olmayı öğretmektir. Bunlara ek olarak modern ekonomideki araçları tanıtmak ve kullanımını öğretmek.

Eritre’deki eğitim sistemi ayrıca özel okulların da burada yatırım yapmasına yardımcı olmak, bütün gruplar için eşitliği sağlamak (örn, cinsiyet farkını, Etnik grup farkını ve sınıf markını vb. durumları engellemek) ve gerek resmi gerek gayri resmi sürdürülen eğitime katkı sağlamak.

Eritre eğitimindeki engeller ise geleneksel tabu, kayıt ve araç-gereç için ödenen okul ücretleri ve düşük gelirli halkın maliyetleri karşılayamaması.

Kültür

Eritre bölgesi ticaret ve uğraş için dünyanın bir bağlantı noktasıdır. Bunun sebebi farklı kültürlerin etkisi Eritre’de görülebilir olmasıdır. Bugün en belirgin etkiler başkent Asmara’daki İtalyan etkisidir. Asmara’da İtalyan tipi küçük meşrubat kafeleri vardır. Asmara’da İtalyan yaşam tarzlarının çesitliliği Tigrinya yaşamında net bir şekilde görülür. Eritre köylerinde bu değişiklikler hiç görülmez.

Eritre'de bir dağ yolu

Şehirlerde, ilk yıllarda sinemalarda İtalyan ve Amerikan filmlerinin bulunabildiği gibi Bollywood filmlerin de görülmesi olağan bir şeydi. 1980’lerde ve Bağımsızlıktan bu yana Amerikan filmleri en popüler olanlarıdır. Marketlerde filmlere olan rekabet yerel üreticiler kendi şirketlerini kurmasını sağladı. Eri-TV’nin global yayını Eritre nüfusunun çoğunu kapsıyor ve Diaspora her yaz ülkeye uğruyor. Başarılı yerel filmler hükümet ve özel stüdyolar tarafından üretiliyor olmasına karşın ürün fiyatları maliyeti geçiyor.

Kunama’nın geleneksel giysisi Eritre elbisesinden oldukça farklıdır. Tigrinya ve Tigre geleneksel açık beyaz renkli elbiseleri Doğu ve Hindistan giysilerine benzer. Reşaide kadınları çok süslü giysiler ve eşarp giyer.

Spor

Eritre’deki en popüler sporlar futbol ve bisiklet yarışıdır. Yon yıllarda Eritre atletleri uluslararası yarışmalarda boy gösteriyorlar.

Hemen hemen Afrika kıtasındaki tek bisiklet yarışı, Massawa’nın sıcak çöl kumsallarından dolambaçlı yüksek uçurumlu dağlar’a, oradan vadilere ve sarp kayalıklara, ardından başkent Asmara’ya kadar uzanan bir yarıştır. Oradan aşağıya doğru Gash-Barka Bölgesi düzlüklerine doğru devam eder. Asmara’ya geri dönmek sadece güneyden olur. Eritre’deki bu uzun mesafeli, çok popüler sporda taraftarlar (seyirciler) yarış boyunca uzun kuyruklar oluştururlar. Eritre’deki uzun mesafe koşusunda Zersenay Tadesse ve Mebrahtom (Meb) Keflezighi en iyi sporcular olarak gösterilebilir. Her ikisi de Olimpiyatçıdır.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Ekvator Ginesi Cumhuriyeti

Ekvator Ginesi Cumhuriyeti

Baskent Malabo
Resmî diller İspanyolca, Fransızca, Portekizce
Yönetim Şekli Anayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü 28.050 km²
Nüfus 676.000
Nüfus Yoğunluğu 24 kişi/km²
Para birimi Central African CFA franc (XAF)
Zaman dilimi BRT (UTC +1)
Telefon kodu +240
İnternet TLD .gq

Ekvator Ginesi ya da resmî adıyla Ekvator Ginesi Cumhuriyeti, Afrika kıtasında Atlantik Okyanusu kıyısında bulunan bir ülke. Sahraaltı Afrikasında yer alan ülke, kıtanın en küçük ülkelerinden biri konumudadır. Ülke anakara ve adalar olmak üzere iki ayrı bölümden oluşmaktadır. Ülkenin Mbini olarak adlandırılan anakarası kuzeyde Kamerun, güneyde ve doğuda Gabon ile komşu konumdayken, batıda Atlas Okyanusu bulunmaktadır. Anakaranın güneybatısında Gabon açıklarında bulunan Annobón adası Ekvator çizgisinin 156 km güneyinde yer alırken, ülkenin başkenti Malabo’nun da bulunduğu Bioko adası anakaranın kuzeybatısında Kamerun açıklarında yer almaktadır. Kıyıya yakın bölgelerde bulunan Corisco, Elobey Grande ve Elobey Chico adaları da ülkeye aittir. Atlas Okyanusu üzerinde bulunan Sao Tome ve Principe ile de ülkenin deniz sınırı mevcuttur.

Ülke Ekvator’a yakın bir konumda bulunmaktadır. Ülkenin isminde bulunan Gine bir Tuareg kelimesi olan aginaw sözcüğünden gelmekte olup, sözcük siyahi anlamına gelmektedir. Bu kelimeden yola çıkarak ülke ismi Ekvator’da siyahilerin yaşadığı ülke anlamında kullanılmaktadır.

Bayrak

Ekvator Ginesi bayrağı ilk olarak 12 Ekim 1968 yılında göndere çekilmiş, 1978 ile 1979 arası kullanılan farklı armalı bayraktan sonra 21 Ağustos 1979 tarihinde günümüzdeki hali ile yeniden ülkenin resmi bayrağı yapılarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bayrak, yatay olarak bayrağı üçe bölen yeşil, beyaz ve kırmızı renkler ile bayrağın sol köşesinde dikey olarak bulunan ve ucu içe doğru bakan üçgene renk veren maviden oluşmaktadır.

Bu renklerden yeşil ülkenin doğal zenginliklerini ve derin ormanlarını sembolize ederken, beyaz barışı, kırmızı ise bağımsızlık mücadelesini ifade etmektedir. Üçgen içerisinde bulunan mavi renk ise ana kara parçasını, kendisine bağlı adalar ile bağlayan denizi sembolize etmektedir. Beyaz zemin üzerinde, bayrağın tam ortasında ülkenin arması konumlandırılmış olup, armada üzerinde altı adet altı köşeli sarı yıldız bulunan Mangrova ağacı gösterilmektedir. Ağacın alt kısmında ise slogan olarak Birlik, Barış, Memnuniyet yazısı gözükmektedir. Ülkede arma olmayan bayrak ta olmasına rağmen, genellikle armayı da içeren bayrak kullanılmaktadır.

1973 ile 1979 yılları arasında ülkede hüküm süren diktatör rejim sırasında ülkenin armasında yaşanan değişiklik bayrağa da yansımış, 1978 ile 1979 yılları arasında bayrağın ortasında oluşturulan yeni arma gösterilmiştir.

Arma

Ekvator Ginesi arması

Ekvator Ginesi armasında bir kalkan içerisinde konumlandırılmış Mangrova ağacı gösterilmektedir. Ağacın alt kısmında ise slogan olarak Birlik, Barış, Adalet yazısı gözükmektedir. Kalkanın üzerinde ise ülkenin altı bölgesini ifade etmekte olan sarı renkte altı adet altı köşeli yıldız bulunmaktadır.

Arma Ekvator Ginesi bayrağında da kullanılmakta olup, 21 Ağustos 1979 tarihinde kabul edilmiştir. 1973 ile 1979 yılları arasında ülkede hüküm süren diktatör rejim sırasında ülkenin armasında değişiklik yaşanmış, bu değişiklik bayrağa da yansıtılmıştır. Ülke bayrağının ortasında 1978 ile 1979 yılları arasında oluşturulan yeni arma gösterilmiştir.

Tarih

Bugün Ekvator Ginesi olan ülke toprakları ilk olarak 16. yüzyıl başlarında Portekiz tarafından Fernando Póo ismi ile elde edilmiştir. 1778 yılında Portekiz bölgeden İspanya lehine çekilerek, İspanya’nın Sahraaltı Afrika’sındaki tek sömürge ve koloni sisteminin kurulmasının önünü açmıştır. İspanya her ne kadar 19. yüzyılda Bioko adasında Plantasyon kursa da, bölgenin kolonileşmesine ve sömürge sisteminin kurulmasına 1926 yılında başlamıştır ve 20. yüzyıl başlarında Mbini, Bioko ve Annobón adalarının oluşturduğu İspanyol Gine Körfezi Toprakları (Territorios Españoles del Golfo de Guinea) kolonisi kurulmuştur. Bölge 1963 yılında Ekvator Ginesi (İspanyolca: Guinea Ecuatorial) adı ile özerkliğini kazanmış, 12 Kasım 1968 tarihinde ise bağımsızlığına kavuşmuştur. Bağımsızlık ilanından üç hafta önce Francisco Macías Nguema ülkenin devlet başkanı olarak seçilerek göreve başlamıştır.

1968 baharında ülke içerisinde yaşanan huzursuzluklar anayasanın askıya alınmasına ve devlet başkanı Nguema’nın ülkeyi diktatör bir rejim ile yönetmesine olanak sağlamış, bu rejim Afrika kıtasının en kanlı rejimlerinden biri olmuştur. Bu rejim esnasında ülke nüfusun üçte biri yurtdışına kaçmış, binlerce kişi de rejim yanlıları tarafından öldürülmüştür. 4 Ağustos 1973 yılında oluşturulan yeni anayasanın yürürlüğe girmesi ile o güne kadar özerk bölgeleri oluşturan Bioko ve Rio Muni üniter devletin bir parçası haline getirilmiştir.

3 Ağustos 1979 yılında Francisco M. Nguema yeğeni Teodoro Obiang Nguema Mbasogo tarafından tahttan indirilerek öldürülmüştür. Bu olay sonrası ülkenin başına geçen Nguema Mbasogo her ne kadar dış dünya ile ilişkileri düzeltse de diktatör rejimini sürdürmüştür ve günümüzde de sürdürmeye devam etmektedir.

Coğrafya

Gine Körfezi Haritası

Afrika kıtasının en küçük ülkelerinden biri olarak ülke 28.051 km²’lik bir alana yayılmış durumdadır. Bu alanlardan 26.000 km²’si anakarayı oluştururken, geri kalan yüzölçümü adaları kapsamaktadır. Adalar içerisinde de Bioko 2017 km² ile en büyük ada konumundadır. Mbini anakara kıyıdan başlayarak iç kesimlerde 1.200 m’ye kadar çıkan yükseltilere ulaşmaktadır.

Ülkenin 296 km’lik bir kıyı şeriti mevcut olup, diğer ülkelerle olan kara sınırının toplamı, 350 km’si Gabon, 189 km’si de Kamerun ile olmak üzere 539 km’dir.

İklim

Ülkeye bağlı adalarda tropikal yağmur ormanları iklimi hakim olup, yağmurun en fazla yağdığı dönem Ekim ayıdır. Anakara üzerinde ise çoğu zaman kuru, kapalı ve rüzgarlı bir hava hakimdir.

Adalarda var olan yağmur ormanları gorila, şempanze, leopar ve orman filleri gibi birçok vahşi hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Anakara kıyı kesiminde bataklıklar ve sık ormanlar görülmekte olup, adalarda ve özellikle de Bioko adasında var olan ormanlık alanlar tarım alanlarına dönüştürülerek tarım yapılmaktadır.

Nüfus

Başkent Malabo

Ekvator Ginesi, Afrika kıtası üzerinde bulunan ülkeler içerisinde bir etnik grubun genel nüfus içerisinde çoğunluğu bu kadar yüksek oranda oluşturduğu nadir ülkelerden bir tanesidir. Ülke içerisinde Fang etnik grubu %85,7 ile nüfusun dörtte üçünden daha fazla bir bölümünü oluşturmaktadır. Fanglar’dan sonra en kalabalık topluluğu Bubiler oluşturmaktadır. Bioko adasında, dağlık iç kesimlerinde çoğu kolay ulaşılamayan köylerde yaşayan Bantu grubuna dahil Bubiler, ülke nüfusunun %6,5 ‘ini meydana getirmektedir. Günümüzde bu bölgelerde de Fangların ağırlığının hissedilmesi ile oranları gün geçtikçe düşen Bubiler, bir dönem ülkenin %20’sini oluşturmaktaydı. Özellikle ülkeyi diktatör bir rejim ile yöneten Francisco Macías Nguemas döneminde Bubiler, etnik kimliklerinden dolayı yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle başka ülkelere göç etmişlerdir.

Ülkenin toplam nüfusu hakkında net bir bilgi mevcut değildir. Ülkenin hükumeti resmi sitelerinde nüfusu 1.622.000 kişi (2010 verileri) olarak açıklarken, Dünya Bankası 720.000 kişi (2011 verileri), Almanya Dışişleri Bakanlığı resmi internet sitesi 693.000 kişi (2010 verileri) ve CIA The World Factbook sitesi ise 759.451 kişi (Temmuz 2016 tahmini verileri) olarak açıklamıştır.

Ekvator Ginesi genç bir nüfusa sahip olup, 2016 tahmini verilerine göre %59,78’i 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %3,98’i 65 yaş ve üzerindedir.

0-14 yaş: %40.15 (erkek 154,896/kadın 150,010)
15-24 yaş: %19.63 (erkek 75,914/kadın 73,194)
25-54 yaş: %31.94 (erkek 120,999/kadın 121,587)
55-64 yaş: %4.3 (erkek 14,052/kadın 18,583)
65 yaş ve üzeri: %3.98 (erkek 12,627/kadın 17,589)

Şehirde yaşayanların oranı 2015 verilerine göre %39,9 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2016 tahmini verilerine göre %2,48 düzeyindedir.

Din

Santa Isabel Katedrali

İspanya’nın ülkede sömürge döneminden sonra bıraktığı özelliklerinden bir tanesi de dini olmuştur. Ekvator Ginesi halkının %87’si katolik hristiyan inancına mensuptur. Nüfusun %5’i protestan hristiyan iken, ülkede 1.000 civarında Yehova’nın Şahitleri ‘ne inanan bir grup vardır. Yerel dinlere inananların oranı hemen hemen yok denecek kadar az bir konumdadır.

Dil

Ekvator Ginesi, tam bağımsız bir devlet statüsü konumunda olmayan Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti ile birlikte Afrika kıtasında resmi dili İspanyolca olan iki ülkeden bir tanesidir. Ülkenin çoğunluğu tarafından bu dil konuşulmasa da, ülkede eğitimler İspanyolca olarak verilmektedir.

Ülke içerisinde nüfusun %80’i Bantu grubuna dahil Fang dilini konuşuyor olsa da, ülkenin anayasada da belirtildiği gibi resmi dili İspanyolca (Ekvator Gine İspanyolcası) ve Fransızca olarak belirlenmiştir. Ülke 2006 yılından bu yana Portekizce Konuşan Ülkeler Topluluğu içerisinde gözlemci statüsüne sahiptir. Bu durumdan dolayı ve ayrıca ülkesinin bu topluluğa tam üye olabilmesi adına 2010 yılında Ekvator Ginesi devlet başkanı Portekizce dilini de ülkesinin resmi dillerinden bir tanesi olarak görmek istediğini açıklamış ancak 2012 yılına kadar konu ile ilgili ciddi adımlar atılmamıştır. Ülke bu yönde atımlar atmamasına rağmen 2012 yılında topluluğa tam üye olabilmek için başvuruda bulunmuş, ancak Portekizce’nin resmi dil olmaması ve insan hakları ile demokraside ilerlemeler kaydedilemediği için üyelik başvurusu kabul edilmemiştir. Ülkede resmi dillerin yanı sıra 14 farklı yerel dil konuşulmaktadır.

Eğitim

Ülke eğitim sisteminde devletin neredeyse yok denecek kadar az katkısı bulunmaktadır. Devlet okullarının olmadığı Ekvator Ginesi’nde misyoner dini okullar ile İspanyol özel okullar mevcuttur. Geçtiğimiz dönemlerde içerisinde İspanya ve Fransa kültür merkezlerinin de bulunduğu ülkenin ilk üniversitesi başkent Malabo’da açılmıştır. Anakara şehirlerinde Bata’da da ayrıca İspanya kültür merkezi mevcuttur.

Ülke genelinde UNESCO verilerine göre okuma yazma oranı %93 dolaylarındadır. Bu oran Sahraaltı Afrika bölgesinde yer alan ülkeler içerisinde en yüksek oranı teşkil etmektedir.

Siyaset

Ülke anayasasında ülkenin yönetim şeklinin parlamenter demokrasi olarak belirtmesine rağmen, ülke diktatör bir rejim ile yönetilmektedir. Devlet başkanı Mbasogo tüm ülkedeki karar mekanizmalarının başında bulunmaktadır. Analistler ülkenin Kleptokrasi düzeni ile yönetildiğini söylemekte ve ülkenin dünya üzerindeki en yozlaşmış sistemlerden birine sahip olduğunu ifade etmektedirler. 1991 yılında yapılan anayasa değişikliği ile devlet başkanı yedi yıllık bir süre için seçilmektedir. Devlet başkanının başbakanı, yargı mensuplarını atama yetkisi vardır, ayrıca silahlı kuvvetlerin en üst kademesinde bulunmaktadır.

Ordu

Ülkenin resmi olarak 2.500 kişilik bir ordu mensubu vardır. Bu sayının yarı askeri personel ile belirsiz bir oranda arttırıldığı ifade edilmektedir. Ülkenin polis birimleri İsrail tarafından eğitilmektedir. Ülkenin kıyı kesiminde özellikle gerçekleştirilmeye çalışılan birkaç başarısız darbe girişimi nedeniyle radarlar bulunmaktadır. Bu radarların ve kıyı emniyeti botların bakımları İsrail tarafından sağlanmaktadır.

Parti

Ülkede Partido Democrático de Guinea Ecuatorial (PDGE) partisinin egemenliği vardır. Ülke her ne kadar çoklu bir parti sistemine sahipse de, iktidardaki Partido Democrático de Guinea Ecuatorial partisi yıllardır tek başına ülkeyi yönetmektedir. 1991 yılına kadar başka partilerin kurulmasına izin verilmeyen yasa, bu yılda yapılan değişiklikle kaldırılmış ve tek parti düzeninden çoklu bir sisteme geçiş gerçekleştirilmiştir. Bu süreçten sonra her ne kadar birçoğu iktidar partisinin şubesi olarak kurulan partiler olsa da, CPDS ve Unión Popular gibi muhalefet partileri mücadelelerini sürdürmektedir.

Dış politika

Malabo limanı

Ekvator Ginesi 1968 yılından bu yana Birleşmiş Milletler’e üye ülke konumundadır. Ülkenin Dünya Ticaret Örgütü’nde gözlemci statüsü ile üyeliği mevcuttur.

Ülke genel olarak dış politika çerçevesini diğer komşu ülkeler ile iyi ilişkiler ve uluslararası tanınma olarak belirlemiştir. Nijerya ile var olan deniz sınırı sorunu 2000 yılında çözüme kavuşturulmuş. Ülke özellikle Kamerun ve Gabon’dan gelen yasadışı sınır geçişlerini engellemek adına bu ülkeler ile işbirliği içerisinde bulunmaktadır. Ülkenin bağımsızlık öncesi bağlı bulunduğu İspanya ile ilişkileri gergin bir düzeydedir. Ekvator Ginesi, İspanya’nın, ülke içerisinde yaşanan rejim nedeniyle kaçan binlerce kişiyi kabul etmesini kabul etmemektedir. İspanya’da ülkede var olan rejim nedeniyle Ekvator Ginesi’ne mesafeli yaklaşmaktadır. Devlet başkanı Mbasogo’nun 2006 yılında gerçekleştirdiği İspanya ziyaretinde ne kral I. Juan Carlos ne de başbakan José Luis Rodríguez Zapatero tarafından görüşme isteği gelmediği için ziyaretini yarıda keserek ülkesine geri dönmüştür.

Ülke içerisinde Avrupa Birliği üyesi sadece üç ülkenin (Almanya, İspanya, Fransa) konsolosluğu bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkede demokrasi ve insan hakları yönünde sorunlar olduğu gerekçesiyle genel olarak yatırım yapmamakta ve ülkeye kalkınma adına destek vermemektedir.

Ülkenin Gine Körfezi açıklarında var olan petrol rezervleri nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri ile iyi ilişkiler içerisinde bulunmakta olup, sadece bu ülke vatandaşlarına ülkeye vizesiz giriş imkanı tanınmaktadır.

Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirilen 17. Afrika Birliği toplantısı başkent Malabo’da gerçekleştirilmiştir.

Mutfak

Ülke mutfağı tamamıyla çevre ülke yemeklerinden oluşmaktadır. Eski bir sömürge ülkesi olması sebebiyle İspanya’dan çok etkilenmişlerdir. Ülke mutfağı, Afrika mutfağıyla İspanyol mutfağının karışımıdır. Ülkede Fransız, Asya, Çin, Fas, Avrupa ve yerel mutfaklara dair pek çok restoran bulunmaktadır.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın