Hacı Murat 48 Yıldır Yollarda – Üretilen İlk Murat 124

TOFAŞ tarafından 12 Şubat 1971’de üretimine başlanan, adını Bursa’nın Osmanlı’ya başkentlik yaptığı dönemdeki padişahı Sultan 1. Murat’tan alan "Murat 124", aradan geçen 48 yıla rağmen vatandaşların ilgi odağı olmaya devam ediyor. "Hacı Murat" olarak bilinen otomobilin "0000001" şasi numarasıyla 1971 yılında üretilen ilk örneği ise sergilendiği TOFAŞ Bursa Anadolu Arabaları Müzesi’nde ilgi görüyor.

tb
tb

tb
tb

tb
tb

tb

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Türkiye’de İlk Dünyada İkinci “Ambulans Tarihi Müzesi” ve “Oyuncak Ambulans Müzesi” Açıldı

Bursa’nın İnegöl ilçesindeki devlet hastanesi bünyesinde, Türkiye’de ilk, dünyada ise 2’nci olan ‘Ambulans Tarihi Müzesi‘ ve ‘Oyuncak Ambulans Müzesi‘ açıldı.

İnegöl Devlet Hastanesi sergi alanında gerçekleştirilen açılışa Kaymakam Şükrü Görücü, Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Alper İnanç, Belediye Başkan Yardımcısı Gülhan Şahin, İnegöl Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Hayrettin Göçmen, hastane personeli ve davetliler katıldı. Açılışta konuşan Başhekim Hayrettin Göçmen, "Ulusal ve uluslararası İnegöl Turizm Parkuru’nda İnegöl Devlet Hastanesi olarak yerimizi alma çabalarımızın bir girişimi olarak 2016 yılında İnegöl Devlet Hastanesi’nin kuruluşunun 110’uncu yılında hizmete soktuğumuz İnegöl Sağlık Tarihi Müzesi’nin yanı sıra hastanemizin kuruluşunun 112’nci yılında 112 Sağlık Hizmetleri’nin önemini vurgulayacak şekilde Türkiye’de ilk ve tek, dünyada ise 2’nci olan ‘Ambulans Tarihi Müzesi’ ve ‘Oyuncak Ambulans Müzesi’ bölümlerimizin açılışını yapıyoruz" dedi.

‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın

Kaymakam Şükrü Görücü de açılışta yaptığı konuşmada, "İnegöl Devlet Hastanesi hep ilkleri yaşadı ve bugün de bir ilki gururla açacağız. En büyük felsefemiz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ Geçmişe baktığımızda kızaklarla, hayvanların üzerinde, insanların sırtında hastalarımız gelirken bugün son model araçlarla o insanlarımızı kısa sürede hastanelere getirip yaşama döndürmek bizim için çok mutluluk vericidir. Ambulans Müzesi’ne baktığımızda ambulansın tarihini ve hastane çalışanlarımızın böyle güzel bir eseri ortaya getirdiğini hep birlikte görüyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Her şey güzel başlar, devam ettirmek onu başlatanlara bağlıdır" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından müzelerin açılışı gerçekleştirildi.

Kaynak: Türkiye’de ilk, dünyada 2’nci olan müze İnegöl Devlet Hastanesi’nde açıldı – Yurt

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Atlar Eziyet Çekmesin Diye “Gezenti” İsmini Verdiği Elektrikli Fayton İmal Etti

Bursalı girişimci Hasan Ünlüaslan, atlar eziyet çekmesin diye "gezenti" ismini verdiği, yüzde yüz yerli elektrikli fayton imal etti.

Saray kültüründeki faytonu elektrikli olarak üreten Hasan Ünlüaslan, yüzde yüz yerli aracına başta Adalar olmak üzere turizm bölgelerinden ilgi bekliyor.

Elektrikli faytonu 1 aylık ARGE çalışmasının ardından imal eden Ünlüaslan, "Faytonlarda koşulan atların gördüğü muameleler ve eziyetler… Bu da bir nebze katkımız olsun, bu hayvanlar üzerindeki eziyeti kaldıralım veya azaltalım düşüncesi ile doğdu" dedi.

Sanayi sitesinde yapılan araç, tam şarjla hiç durmadan 100 kilometre mesafe katedebiliyor.

Tasarımında Osmanlı sarayında kullanılan faytonların örnek alındığı araç, saatte 50 kilometre hız yapabiliyor.

Girişimci Hasan Ünlüaslan, faytonun 100 yıl önceki klasik çizgileri taşımasının bir nedeninin de geçmişteki yerli ve milli hamlesini hatırlatması olduğunu söyledi.

Elektrikli faytonun, İstanbul’un Adalar ilçesi ve sayfiye yerlerinde kullanılması amaçlanıyor.

Kaynak: Yerli ve milli elektrikli fayton "gezenti" atların eziyetine son verecek

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

510 Yıllık Hanın Kapısına Çelik Kapı Takıldı

Bursa’da, bir müzik eğitmeninin, 510 yıllık tarihi Pirinç Han’da stüdyo çalışmaları için kiraladığı dükkanın ahşap kapısını beyaz çelik kapıyla değiştirmesi tepki çekti.

Bursa’nın önemli yapılarından Cumhuriyet Caddesi’ndeki tarihi Pirinç Han, 1508 yılında Osmanlı hükümdarı 2. Bayezid tarafından yaptırıldı. Önceki yıllarda tahıl ve pirinç satılan yer olduğu için Pirinç Han adı verilen, duvarları tuğla ve moloz taşıyla örülü tarihi yapı, büyük avlu içinde iki katlı sıralanan revaklar (üstü örtülü, önü açık yer) ve arkasında yer alan odalardan oluşuyor. Bursa’da 1855 yılında meydana gelen depremde hasar gören, yakın zamanda restore edilen tarihi yapının alt katında çay bahçeleri ve kafeler, üst katında ise çoğunda kitap satılan iş yerleri bulunuyor.

Müzik eğitmeni, tarihi hanın üst katındaki dükkanı, Milli Emlak Müdürlüğü’nden ihale usulüyle kiraladı. Stüdyo çalışmaları yapacağı dükkanın ahşap kapısını söküp yerine beyaz çelik kapı taktırdı.

Handaki diğer 77 dükkanın aynı renkteki ahşap kapılarından farklı olarak monte edilen çelik kapı, esnafın ve çevre sakinlerinin tepkisini çekti. Bazı kişiler, kapının fotoğrafını çekip, sosyal medyadan paylaşarak tepkilerini dile getirdi.

Han yöneticisi Recep Korkmaz, iş yeri sahibini uyardıklarını, gerekli yerlere de şikayet ettiklerini belirterek, “Konuyla ilgili yasal gereklilikler yerine getirilecek. Anıtlar Kurulu ve belediyeden yetkililer gelip, kapıyı değiştirmesi konusunda kiracıyı uyardı” dedi.

Tadilattan sonra değiştirilecek

Müzik eğitmeni ise stüdyo çalışmaları için kiraladıkları dükkanda dekorasyon çalışması yapıldığını belirterek şunları söyledi:

“Tadilat sürecinde kullandığımız stüdyo ekipmanları çok yüksek fiyatlı ürünler olduğu için hırsızlık olaylarına karşı böyle bir kapı takma gereği duyduk. Mevcut kapıda hasarlar vardı. Biz de geçici olarak bu kapıyı taktık. Dekorasyon ve tadilat işlemlerimizin ardından kapımızı buradaki tarihi dokuya uygun şekilde yenileyeceğiz.”

Bu kapı sayesinde reklam yapılacak

Müzik eğitmeni kapıyla ilgili olumsuz tepkileri şöyle yorumladı: “Kapımız Türkiye’de fenomen oldu. Hem esprili hem de olumsuz tepkiler aldık. Bu sorunu düzelteceğiz, daha da güzelleştireceğiz. Yaptığımız eserleri de bu kapı sayesinde yayınlayacağız. Bu kapı, belki de bize kapı açacak. Daha öncesinde stüdyomuzun ismini ‘Han Stüdyo’ olarak düşünüyorduk; ancak şimdi ismi ‘Kapı Stüdyo’ olacak.”

Milli Emlak Müdürlüğü yetkilisi ise çelik kapıyla şikayetler aldıklarını, gerekli incelemeden sonra işlem yapılacağını söyledi.

Kaynak: Bursa’da 510 Yıllık Hanın Kapısına Çelik Kapı Takıldı | Arkeofili

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Aktopraklık Höyüğü – Bursa

Aktopraklık Höyüğü, Bursa İl merkezinin 25 km. güneybatısında, Nilüfer İlçesi’nin batısında, Ulubat Gölü’nün doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Akçaları Sırtı Höyüğü ve Aktopraklık Mevkii olarak da bilinmektedir. Höyük, göle dökülen iki dere yatağının ayırdığı iki yükselti üzerinde, bir de bu yükseltilerden birinin güney yamacında olmak üzere ayrı üç alana yayılmıştır. Bu yerleşimler A, B ve C olarak adlandırılmaktadır. Bir Neolitik Çağ yerleşmesi olan Aktopraklık C yerleşmesi daha sonra Aktopraklık B yerleşmesine taşınmış ve bundan sonra, Erken Kalkolitik Çağ’da Aktopraklık C mezarlık olarak kullanılmıştır. Aktopraklık C mezarlığının 1.400 metrekarelik bir alana yayılmış olduğu belirtilmektedir. Tepe, 150 x 100 metre boyutlarında olup yüksekliği iki metredir.

Höyük ilk olarak 2002 yılında, sanayi sitesi yapılacak alanda, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Prehistorya Anabilim Dalı’ndan bir ekibin yaptığı yüzey araştırmaları sırasında tespit edilmiştir. Söz konusu kürsüden Prof. Dr. Necmi Karul başkanlığında 2004 yılında kurtarma kazılarına başlanmıştır. Ertesi yıl ki kazıların hemen ardından Bursa Arkeoloji Müzesi’nin sit alanı belirleme çalışmalarında höyüğün 100 metre kadar kuzeyine Kalkolitik Çağ’a tarihlenen bir mezarlık tespit edilmiştir. Mezarlık kazısı da 2006 yılı programına katılmıştır.

Tepelerin Neolitik Çağ’da iskan edildiği ve bu iskanın Erken Kalkolitik Çağ ve Orta Kalkolitik Çağ boyunca devam ettiği belirtilmektedir.

Açık hava müzesine dönüştürüldü

Bursa’da kazı çalışmalarının 15. yılının tamamlandığı Aktopraklık Höyüğü, kazı alanlarının yanı sıra bu kazılardan elde edilen verilerle oluşturulan 3 farklı köyde ziyaretçilerini 8 bin 500 yıl öncesine götürüyor.

Merkez Nilüfer ilçesine bağlı Akçalar Mahallesi’nin doğusunda ve Uluabat Gölü’nün doğu teraslarından birinin üzerindeki Aktopraklık Höyüğü, eski yerleşim merkezlerinin bulunduğu alanda oluşturulan Neolitik, Kalkolitik ve Osmanlı dönemlerine ait 3 canlandırma köyüyle açık hava müzesine dönüştürüldü.

Köylerden biri 8 bin 500, diğeri 7 bin 500 yıl öncesinin verileri ışığında uyarlanmış evlerden oluşurken, 200 yıllık ahşap evlerden kurulan Osmanlı köyü de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Alana giden ziyaretçiler, geziye önce 8 bin 500 yıllık yerleşim yerinden başlıyor. Ardından üzeri sarmaşıklarla kaplı "zaman tüneli"nden geçen ziyaretçiler, 7 bin 500 yıllık köye, son olarak da Osmanlı köyüne ulaşıyor.

Kent merkezine yaklaşık 25 kilometre mesafedeki bu köylerdeki yapıların içinde bölgedeki kazı alanlarında ortaya çıkarılan eşyaların replikaları, ziyaretçilere o dönemdeki günlük hayat hakkında bilgi veriyor.

Kaynak:
Aktopraklık Höyüğü – Vikipedi
Aktopraklık Höyüğü’nde ‘zamanda yolculuk’

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın