Deniz İneği – En Yakın Akrabası Fil Olan Deniz Canlısı

Deniz inekleri (Sirenia) sadece suda yaşayabilen ve günümüzde 4 türü kalmış olan, otobur bir memeli takımıdır. Bu takım Afrotheria üst takımına aittir; bugün yaşayan hayvanların arasında en yakın akrabaları fillerdir.

Balinalar ve Yüzgeçayaklılardan sonra Deniz inekleri üçüncü büyük deniz memelisi grubudur. Yüzgeçayaklılarda olduğu gibi karada hareket etmeye uygun bir yapıya sahip değillerdir ve balinalar gibi fazla açıklarda yüzmez, daima kara yakınlarında veya nehir gibi tatlı sularda kalırlar.

Deniz inekleri iki familyaya bölünür:

Dugonggiller: Bugün yaşayan tek temsilcisi Dugong’dur (Dugong dugon). 250 yıl önceye kadar yaşamış olan diğer bir üyesi Steller denizineği (Hydrodamalis gigas) idi.

Manatigiller: Üç türden oluşmaktadır;
Karibik manatisi (Trichechus manatus),
Amazonas manatisi (Trichechus inunguis)
Afrika manatisi (Trichechus senegalensis).

Brasilya’nın Rio Aripuanã ırmağının kollarında diğer bir türe rastlanıldığı söylenmektedir. Bu cüce denizineği sadece 1,30 m büyüklüğünde olduğu söylenir. Ancak bu henüz bilimsel olarak kanıtlanmış ve kabul edilmiş değildir

Özellikleri

Deniz inekleri iri yapılı, silindirik bir vücuda sahiptir. Bugün yaşayan türlerin vucut ölçüleri 2,50 m büyüklüğe ve 250 – 1500 kg ağırlığa ulaşır. Hatta 18. yüzyılda henüz keşif edilmesinden 27 yıl sonra insanlar tarafından soyu tüketilen Steller denizineği (Hydrodamalis gigas) 7,5 m büyüklüğe ulaşıyordu.

Ön ayakları birer yüzgeç şeklini almış, arka ayakları ise birleşip daha büyük, yassı bir yüzgeç olmuştur. Bu arka yüzgecin şekli Manatigiller ile Dugonggilleri birbirlerinden farklı kılan en mühim özellikleri taşımaktadır. Dugongların kuyruğu hilal şeklinde iken Manatilerin kuyruğu yuvarlak veya kürek şeklindedir.

Yayılım

Bugün yaşayan deniz ineği türlerinin yaşam alanları birbirinden kopuktur. Hiçbiryerde iki farklı tür bir arada bulunmaz. Gugonggiller familyasının tek temsilcisi Dugong (Dugong dugon) sadece Hint okyanusunda, Doğu Afrika’da, Kızıldenizde, Güneydoğu Asya kıyıları ve Avustralya’nın kuzey kıyılarında yaşar. Manatigiller türlerinden Karibik manatisi (Trichechus manatus) Meksika körfezi, özellikle Florida kıyıları ve ABD’nin diğer güneydoğu ve kuzeydoğu kıyılarında, Amazon manatisi (Trichechus inunguis) Güney Amerika’nın Amazonas bölgesinde ve Afrika manatisi (Trichechus senegalensis) Nijer ırmak sisteminde ve Batı Afrika’nın Senegal ile Angola’nın kuzeyi arasında kalan bazı ırmaklarda yaşarlar. Ama günümüzde nesilleri tükenme tehlikesindedir.

Bugün yaşayan türlere daima tropik iklimde rastlanırken soyu tükenmiş olan Steller denizineği Kuzey kutbuna yakın Bering denizinde yaşamaktaydı.

Yaşam şekli

Deniz ineklerinin yaşam şekilleri ve davranışları hakkında yeterince bilgi yoktur. Normalde yalnız veya küçük bir aile içinde yaşarlar. Nadir olarak yüzlerce Deniz ineğinin toplandığı da görülür. Yaklaşık iki yıl süren Anne-çocuk ilişkisi dışında hiçbir sosyal bağ yoktur. Deniz inekleri gece veya gündüz aktif olabilirler. Aralarında anlaşmaları ses yoluyla gerçekleşir.

Deniz inekleri daima yavaş yüzerek ve kendilerini akıntıya burakarak hareket eder, her bir ila beş dakika arası hava almak için su yüzüne çıkarlar. 20 dakikaya kadar kesintisiz dalabilirler.

İnsanların dışında Deniz ineklerinin pek fazla düşmanları yoktur. Denizde Köpekbalıkları ve Orka, ırmaklarda ise timsah ve Güney Amerika’da Jaguar tek düşmanlarıdır.

Beslenme

Deniz inekleri otoburdur; deniz otu, yosun, diğer su bitkileri ve bazı suyun üstüne sarkan ağaç yaprakları ile beslenirler.

Manatilerin bir günde 90 kg bitkisel gıdaya ihtiyacı vardır ve bu yüzden günün 6 – 8 saatini yiyerek geçirir. Manatiler neredeyse sırf su yüzünde bulunan bitkiler ile beslenirken Dugonglar sadece suyun dibinde bulunan bitkiler ile beslenir.

Ne kadar oranda hayvansal gıda tükettikleri bilinmemektedir. Bitkisel gıda yerken istemeyerek arasında bulunan küçük hayvanları yutar ve böylece protein ihtiyacını da giderir. Bazı rivayetlere göre tutsak tutulan bireyler severek balık yemiştir. Hatta Jamaika’da balık ağlarına yaklaşıp içinden balık çıkardıkları anlatılır.

Üreme

Deniz ineklerinde ne belli bir çiftleşme zamanı ne de belli bir çiftleşme davranışı vardır. Dişi bir yıl içinde çok kez birden fazla erkek hayvan ile çiftleşir. Çiftleşme esnasında erkekler arasında herhangi bir rekabet de olmaz. 12 – 14 ay süren bir gebelikten sonra yavru suyun içinde doğar ve hemen su yüzüne çıkar. Doğduğu anda 10 – 30 kg ağırlığında olur. İlk 18 ay anne sütü ile beslenir ve sonra da yine birkaç ay annesinin yakınında kalır. 6 – 10 yıl arasında ergenleşir. Manatiler yaklaşık 40 yıl Dugonglar ise 60 yıl kadar yaşar.

Kaynak: vikipedia

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Deniz Canavarı Masallarının İlham Kaynağı: Kürekbalığı

Kürek balığı, Regalecidae familyasını oluşturan kemikli balık türlerinin en büyüğü olan balıktır. Görüntü olarak yılan balığını andıran kürek balıkları, eski zamanlardan bu yana deniz canavarı masallarının da ilham kaynağı olmuşlardır. Ağ veya oltaya hemen hemen hiç yakalanmayan kürek balıklarının karaya vurmuş en uzun örneği 7.6 metre boyunda ve 272 kg. ağırlığındadır.

7 metre boyundaki dev kürek balığını tutan ABD askerleri. Eylül 1996, San Diego, Kaliforniya

Çok eski bir Japon efsanesi de kıyıya vuran kürek balıklarının deprem habercisi olduğundan bahsetmektedir.

Catalina Plajı'nın kıyısına vuran 4,3 metre uzunluğundaki kürekbalığı. Haziran 2015

Okyanusun derinliklerinde dikey olarak yüzen kürek balıkları etraflarındaki proteinler ile beslenmektedir.

Dünya çapındaki okyanusların sıcak ve ılıman sularında, özellikle de Batı Pasifik’te, 300 ile 1000 metre derinlikte yaşayan Kürek balıkları nadiren su yüzeyine çıktıkları için insanların bu balıkları canlıyken görmesi sıkça rastlanan bir durum değildir. Genel olarak ölmüş bir biçimde sahile vurmaları sayesinde insanlar tarafından görülmektedirler.

Kürekbalıkları genellikle kafaları yukarıda olacak şekilde, suda dikey biçimde duruyor.

Kaynak:
National Geographic Türkiye
Vikipedi

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Lagün – Deniz Kulağı

Lagün

Lagün (laguna) kelimesi Latince "lacus" kelimesiyle eşanlamlı olup "göl" anlamına gelmektedir. Lagün veya deniz kulağı dalgalar tarafından oluşturulan kıyı birikim şekillerindendir. Ancak oluşumunda, kıyı akıntılarının da etkisi vardır. Bunlar, alçak kıyılardaki koy ve deltalardan oluşurlar. Koyun bir ucundan diğer ucuna doğru bir ok gibi uzanan şekillerdir. Bir kıyı okunun koyun ağzının kapatılacak şekilde gelişmesi ve karşı buruna bağlanmasıyla kıyı kordonu meydana gelir. Kıyı kordonunun oluşumuyla eskiden koy olan kısım denizden ayrılarak önce lagün daha sonra göl haline gelir. İstanbul yakınlarındaki Büyük Çekmece gölü ve Küçük Çekmece gölü, bu şekilde oluşmuş birer kıyı göl üdür. Eğer kıyı kordonları koyun önünü tamamen kapatmazsa geride kalan kısma deniz kulağı ya da lagün denir. Bunlar, dalga lar ve rüzgârların etkileriyle, iç kesimden akarsuların bunlara taşıdığı sedimentlerin yığılması gibi süreçlerle, uzun bir zaman süresi içersinde ortadan kalkabilir.

Resif Lagünleri

Resiflerin kuşattığı adalar yükselirken, yalnızca resifler deniz yüzeyinin üzerinde kalıncaya denk Mercan resifleri şeklinde büyürler. Saçak resiflerinin kenarları oluşturan lagünlerin aksine mercan lagünleri 20 metre gibi derin kısımları da içerir.

Kıyı Lagünleri

Kıyı lagünleri dik ve kayalık boyunca oluşmaz. Ya da gelgit lerin 4 metreden yüksek olduğu yerlerde görülmez. Kıyı lagünleri jeolojik olarak genç, dinamik ve kısa ömürlüdür. Kıyı lagünleri hafif eğimli kıyılarda, engel teşkil eden ada ya da resiflerin, kıyıdan uzakta ortaya çıkabildiği yerlerde meydana gelebilir ve su seviyesi kıyı boyunca karaya nazaran yükselir. Lagünlerin açık okyanuslara karışmaması ya da yüksek buharlaşma oranları Güney Afrika’daki Lake St. Lucia Gölünde olduğu gibi çok tuzlu, suyu okyanusa karışan Worth Lagününde olduğu gibi tamamen tatlı olabilir. Kıyı lagünleri, açık okyanuslarda bariyer adaları arasındaki körfezler tarafından birbirine bağlanırlar. Bu körfezlerin sayıları ve büyüklükleri tatlı suyun akışı yağış miktarı ve buharlaşması gibi nedenler lagünün doğasını etkiler.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Avrupa’nın İlk Su Altı Restoranı 2019 Yılında Açılacak

Avrupa’nın ilk su altı restoranı için geri sayım başladı. 100 konuk kapasiteli su altı restoranı, 2019 yılında Norveç’te açılacak.

Oslo merkezli şirket Snohetta tarafından tasarlanan ve kısmen okyanusa daldırılacak olan Under (alt) adlı restoran, konuklarına yemek yerken balık, fok ve ıstakoz gibi canlıların içinde bulunduğu deniz yaşamının panoramik manzarasının tadını çıkarma fırsatı sunacak.

Azaltılmış iç aydınlatma sayesinde, restorandaki camdan yansımalar önlenerek, ziyaretçilerin manzarayı kusursuz şekilde görmeleri sağlanacak.

https://twitter.com/i/web/status/1047780867974807552
Şirketten yapılan açıklamaya göre restoran daha sonra iki katına çıkarılarak halkı okyanus biyoçeşitliliği hakkında bilgilendirecek bir araştırma merkezine de dönüşecek.

Norveç kökenli mimari firması Snøhetta’nın tasarladığı restoran aynı zamanda bir sualtı araştırma merkezi ve bir doğal akvaryum görevi de yapacak.

‘Under’ adındaki bu yapı, yarı yarıya denize gömülü bir blok gibi duruyor. Suyun içindeki kısmı denizin 5 metre altına kadar uzanıyor. Beton duvarlar 1 metre kalınlığında. Yapının tamamı hem basınca hem de zorlu hava ve deniz koşullarına karşı dayanıklı şekilde inşa edilmiş. Yapının dışı ise doğal sualtı yaratıklarının, özellikle de midyelerin tutunup bir yaşam alanı kurabilmesi için pütürlü ve girinti çıkıntılı bir dokuya sahip.

Ziyaretçiler binaya karadan giriyor ve üç kat aşağıya iniyorlar. İlk kat karşılama katı, ikinci kat bar ve su seviyesine işaret ediyor. Üçüncü ve en alt kat ise suyun altında. Burada ziyaretçileri 11 metre genişlikte ve 4 metre yükselikte akrilik dev bir panaromik gözlem penceresi bekliyor. Restoranda yemek yiyenler deniz altındaki kum yüzeyi ve her türlü deniz canlısını rahatlıkla görebiliyorlar. Binanın soğutma/ısıtma sistemi ise deniz altındaki kum yüzeyden alınan ısının binada dolaştırılması ile doğal şekilde sağlanmakta. Restoranın 2019’da hizmete girmesi bekleniyor.

Kaynak: trthaber

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Denize Kurulan Yüzen Futbol Sahası

Futbol, dünyanın tartışmasız en sevilen sporu. Meşin yuvarlağa olan tutku, imkansızlıkları çoğu zaman mağlup ediyor. Tayland’ın deniz kenarındaki balıkçı kasabası Koh Panyee’de de durum farklı değil.

Dünyanın en popüler sporu şüphesiz ki futbol. Bunun en büyük nedeni de; her yerde oynanabilir olması.

Ancak Taylandlılar biraz da mecburiyetten işi farklı bir noktaya götürdü. Bir sahil kasabası olan Koh Panyee, yüzen futbol sahasıyla dikkat çekiyor.

Sadece bin 800 nüfusa sahip kasaba turizm ve balıkçılıkla geçiniyor. Deniz ve dağların arasında kurulduğu için futbol oynanacak yer olmaması gençleri bu çözüme itmiş.

Aslında herkes halinden memnun. Kaçan toplar için denize atlamaktan şikayet eden yok.

Zamanla yerinden çıkan çivilerin tehlike arz etmesi de, onların mutluluğunu sekteye uğratmıyor. Sonuçta tüm dünyada olduğu gibi, orada da futbol aslında hayatın ta kendisi.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın

Verici Takılan Kaplumbağa 48 Günde Adana’dan Mısır’a Gitti

Adana’daki Akyatan lagününde takip edilmesi için verici takılan yeşil deniz kaplumbağası, 48 günde Mısır’a ulaştı.

Adana’nın Karataş ilçesindeki Akyatan lagününde konaklayan yeşil deniz kaplumbağasına (Chelonia mydas), göç rotası ve beslenme alanı hakkında bilgi alınması için uydu üzerinden takip edilmesini sağlayacak verici takıldı.

5 Haziran’da zarar verilmeden üzerine uydu vericisi monte edilen dişi deniz kaplumbağasının göç rotası anlık olarak izlendi.

48 gündür takip edilen deniz kaplumbağasının Mısır’da olduğu belirlendi. Deniz kaplumbağasının yaklaşık 2 aylık yolculuğu Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (World Wildlife Fund) Twitter hesabından da paylaşıldı.

Yeşil deniz kaplumbağasının verici sayesinde göç rotası, süresi, beslenme düzeni ve alanı ile koruma çalışmalarına ışık tuttuğu belirtildi.

Beğen
Beğen Muhteşem Haha İnanılmaz Üzgün Kızgın
1