İçindekiler
Osman Nuri Paşa (1832, Tokat - 5 Nisan 1900, İstanbul), Osmanlı Ordusu'nda askerlik görevi boyunca birçok savaşta başarılı sonuçlar almış, Plevne Muharabeleri'ndeki üstün savunmasının ardından Sultan II. Abdülhamid tarafından "Gazi" unvanına layık görülmüş, o günden bugüne Gazi Osman Paşa olarak da anılan Türk askerdir.
Yağcıoğulları ailesinin bir bireyi olarak 1832'de Tokat'ta doğan Osman Paşa, Beşiktaş'taki Askerî Rüştiye'de ve Kuleli Askerî İdâdîsi'nde okudu. Kara Harp Okulu'nu yirmi yaşında ikincilikle bitirdi ve Harp Akademisine girdi. Kırım Savaşı'nın çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak, teğmen rütbesine, savaşın sonunda ise yüzbaşı rütbesine terfi etti.
Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti'nde çalıştığı zamanlarda Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesi kararlaştırıldığından, Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1861 yılında Teselya'da, Yenişehir'de ve Cebel-i Lübnan'da görev aldı. Girit İsyanı'nın başlaması üzerine Girit'e tayin edildi. 1866'da Girit'teki çalışmalarından dolayı Müşir Ömer Lütfi Paşa'nın takdirini kazanarak miralay rütbesine terfi etti.
Bir süre sonra Yemen'e gönderilen Osman Paşa buradaki görevlerinin ardından Paşa rütbesiyle 1875 yılında Rumeli'de bulunan 5. Ordu'ya bağlı Manastır Fırka Komutanlığı'na tayin edildi. Buradaki başarılı çalışmalarından dolayı Ferik rütbesine terfi etti. 27 Haziran 1876 tarihinde Sırbistan Prensliği'nin, Osmanlı İmparatorluğu'na ültimatom vermesi sebebiyle başlayan 1876-1877 Osmanlı-Sırp Savaşı sırasında, Vidin Komutanlığı'na atandı. Emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını ele geçirdi. Sırp Ordusu düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başlayınca Belgrad yönünde harekâta devam etti. Ancak Serasker'in emri üzerine durdu.
İstanbul'a döner dönmez, 14 Mart 1878 tarihinde Hassa Müşirliğine getirildi. Ölene kadar bu makamda kaldı. 1878-1880, 1880-1881, 1881-1885 yılları arasında olmak üzere üç dönem seraskerlik yaptı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı Ordusu kumandanı Edhem Paşa'dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunan galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897 tarihinde başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi. Hayatının son dönemlerinde Mabeyn Müşiri görevini de yürüttü.
5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, onu çok seven ve saygı duyan Padişah II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Bugünkü istirahatgahı olan Fatih Camii avlusuna gömüldü.
1910 (bu tarih kesin değil) yılında marş, bugünkü sözlerinden biraz değişik hâliyle Eski Plevne Marşı adı altında Hafız Yaşar Bey ve Saz Heyeti tarafından seslendirildi ve kayıtlara marşın bestesinin Mehmet Ali Bey'e ait olduğu geçti. Fakat başka kaynaklar marşın sözlerinin Mithat Efendi'ye ve bestesinin de Ermeni asıllı Dikran Çuhacıyan'a ait olduğu aktarmaktadır. Bazı kaynaklar ise marşın sözlerinin Georges Pera'ya, müziğinin de Edouard Taxim'e ait olduğunu yazmaktadır ve bu isimlerin gerçek şahısların takma adı olduğu bilinmektedir.
27 Mayıs Darbesi döneminde marşa Demokrat Parti yönetimini eleştiren dizeler eklendi ve marş siyasal bir anlam kazandırıldı. Marşın bu değiştirilmiş şekli, 28-29 Nisan 1960 tarihindeki olaylardan itibaren birçok darbe öncesi sokak gösterilerinde söylendi. Ayrıca Marş, Yassıada Duruşmaları'nın yayınlandığı Feridun Fazıl Tülbentçi, Orhan Birgit ve Bedii Faik Akın tarafından hazırlanan Yassıada Saati adlı radyo programının fon müziği olarak kullanıldı.
Yağcıoğulları ailesinin bir bireyi olarak 1832'de Tokat'ta doğan Osman Paşa, Beşiktaş'taki Askerî Rüştiye'de ve Kuleli Askerî İdâdîsi'nde okudu. Kara Harp Okulu'nu yirmi yaşında ikincilikle bitirdi ve Harp Akademisine girdi. Kırım Savaşı'nın çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak, teğmen rütbesine, savaşın sonunda ise yüzbaşı rütbesine terfi etti.
Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti'nde çalıştığı zamanlarda Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesi kararlaştırıldığından, Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1861 yılında Teselya'da, Yenişehir'de ve Cebel-i Lübnan'da görev aldı. Girit İsyanı'nın başlaması üzerine Girit'e tayin edildi. 1866'da Girit'teki çalışmalarından dolayı Müşir Ömer Lütfi Paşa'nın takdirini kazanarak miralay rütbesine terfi etti.
Bir süre sonra Yemen'e gönderilen Osman Paşa buradaki görevlerinin ardından Paşa rütbesiyle 1875 yılında Rumeli'de bulunan 5. Ordu'ya bağlı Manastır Fırka Komutanlığı'na tayin edildi. Buradaki başarılı çalışmalarından dolayı Ferik rütbesine terfi etti. 27 Haziran 1876 tarihinde Sırbistan Prensliği'nin, Osmanlı İmparatorluğu'na ültimatom vermesi sebebiyle başlayan 1876-1877 Osmanlı-Sırp Savaşı sırasında, Vidin Komutanlığı'na atandı. Emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını ele geçirdi. Sırp Ordusu düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başlayınca Belgrad yönünde harekâta devam etti. Ancak Serasker'in emri üzerine durdu.
Plevne Savunması
En büyük başarısı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki Plevne Savunması oldu. 145 günlük savunmadan sonra kuşatmayı yarmak amacıyla giriştiği huruç hareketi sırasında şehir çıkışında yaralandı ve esir düştü. Rus Çarı II. Aleksandr bizzat teselli etti. Rus Çarı, onun esir düşmesine rağmen teslimiyet sembolü olan kılıcını almadı. Müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde hem Rus Çarı, hem de dönemin komutanları tarafından örnek alındı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Saint Petersburg'da esaret hayatı yaşadı. Rus Çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi.Saraydaki hizmetleri
Plevne Savunması'nda esir düşmesine rağmen gösterdiği başarı ve kahramanlık nedeniyle II. Abdülhamid tarafından 1878 yılında Gazi unvanı verilerek, Müşir rütbesine terfi ettirildi. II. Abdülhamid, Osman Paşa'nın İstanbul'a dönüşü için Serasker Müşir Rauf Paşa'yı "Yaver-i Ekrem ve Fevkalade Sefir-i Kebir" payeleriyle Sankt Peterburg'a gönderdi. İstanbul'a gelişi (12-13 Mart 1878) muhteşem bir törenle kutlandı.İstanbul'a döner dönmez, 14 Mart 1878 tarihinde Hassa Müşirliğine getirildi. Ölene kadar bu makamda kaldı. 1878-1880, 1880-1881, 1881-1885 yılları arasında olmak üzere üç dönem seraskerlik yaptı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı Ordusu kumandanı Edhem Paşa'dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunan galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897 tarihinde başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi. Hayatının son dönemlerinde Mabeyn Müşiri görevini de yürüttü.
5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, onu çok seven ve saygı duyan Padişah II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Bugünkü istirahatgahı olan Fatih Camii avlusuna gömüldü.
Plevne Marşı
Ölümünün ardından Plevne Savunması'nda Osmanlı birliklerinin komutanlığını yapan Osman Paşa anısına "Plevne Marşı" bestelenmiştir.1910 (bu tarih kesin değil) yılında marş, bugünkü sözlerinden biraz değişik hâliyle Eski Plevne Marşı adı altında Hafız Yaşar Bey ve Saz Heyeti tarafından seslendirildi ve kayıtlara marşın bestesinin Mehmet Ali Bey'e ait olduğu geçti. Fakat başka kaynaklar marşın sözlerinin Mithat Efendi'ye ve bestesinin de Ermeni asıllı Dikran Çuhacıyan'a ait olduğu aktarmaktadır. Bazı kaynaklar ise marşın sözlerinin Georges Pera'ya, müziğinin de Edouard Taxim'e ait olduğunu yazmaktadır ve bu isimlerin gerçek şahısların takma adı olduğu bilinmektedir.
27 Mayıs Darbesi döneminde marşa Demokrat Parti yönetimini eleştiren dizeler eklendi ve marş siyasal bir anlam kazandırıldı. Marşın bu değiştirilmiş şekli, 28-29 Nisan 1960 tarihindeki olaylardan itibaren birçok darbe öncesi sokak gösterilerinde söylendi. Ayrıca Marş, Yassıada Duruşmaları'nın yayınlandığı Feridun Fazıl Tülbentçi, Orhan Birgit ve Bedii Faik Akın tarafından hazırlanan Yassıada Saati adlı radyo programının fon müziği olarak kullanıldı.