Ansiklopedi Girit Meselesi

Girit Meselesi​

Girit MeselesiDoğu Akdeniz'in Kıbrıs'tan sonraki en büyük adası olan Girit, XVII. yüzyılın ortalarında Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Osmanlı Devleti yönettiği her bölgede uyguladığı adâletli ve hoşgörülü idâre tarzını Girit'te de icrâ etmiştir.

Kandiye'nin fethinden Mora ihtilalinin başlangıcına kadar Osmanlı hakimiyeti altında geçen zaman zarfında Girit'te gözlenen sükûnet devresi, Osmanlı idâresinin özenli iç politika uygulamalarına rağmen devam edememiştir. Mora ve adalarda Rumlar tarafından çıkarılan isyanlar Girit adasına da sıçradı. 1821 yılında başlayan bu ilk isyanın bastırılması için II. Mahmut, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'yı görevlendirmiş ve isyanı bastırmıştır

1830 yılında Yunanistan devleti kurulduğunda, Girit Rumları adanın bu devlete bağlanmasını sağlamak için yeniden isyan ettiler. Bu isyan da Mehmet Ali Paşa tarafından 1831 yılında bastırıldı. Ancak kendisine Girit valiliği de verilmiş olan ve kuvvetleri de adada bulunan Mehmet Ali Paşa Girit'i, buradan bir çıkarı olmayacağını anladığı için, 15 Temmuz 1840 tarihli Londra Antlaşması'ndan sonra boşaltmıştır. Girit'in Mehmet Ali Paşa'nın çekilmesinden sonra yeniden doğrudan Osmanlı idaresine geçmesinden az bir zaman sonra, Rumlar buraya tekrar dönmüş olan Yunan mültecileri tarafından isyana teşvik edildiler. Bu ayaklanma da, Osmanlı Devleti tarafından 1841 yılının ilk aylarında bastırıldı.

Bu arada, yeni kurulmuş olan Yunan Devleti de Girit'teki Rumları isyana teşvik etmekte ve asilere her çeşit yardımı yapmaktaydı. Yunanistan, Mısır bunalımı sırasında Osmanlı Devleti 'nin içinde bulunduğu zor durumdan yararlanmak için, 10 Ağustos 1839'da koruyucusu olan üç büyük devlete bir muhtıra göndererek, Girit'in kendisine verilmesini istemiştir. Diğer taraftan da Teselya'ya çeteler göndererek, Makedonya ve Epir'de karışıklıklar çıkartmıştır. Ancak İngiltere, Yunanistan üzerinde Rusya'nın nüfûz kazanacağı endişesi ile Yunanistan'ın bu genişleme politikasını önlemiştir. Kırım Savaşı sırasında da, Yunanistan'ın Osmanlı Devleti 'ne savaş açmak istemesi, İngiltere ve Fransa tarafından engellenmiştir

Yunanlıların ümit ve arzuları, 1864 yılında Yedi Ada'nın kendilerine verilmesi üzerine tekrar uyanmıştır. Rumların bulunduğu Ege'deki bütün adaları ele geçirerek büyük bir Yunanistan kurmak isteyen Yunanlılar, Girit'i de Osmanlı Devleti 'nden kopartmak için tekrar harekete geçmişlerdir. Adaya gönderilen papaz ve öğretmenlerle Rum halkını isyana teşvik edilmiş ve 1866 Ağustos ayında Girit ilk defa geniş ölçüde bir ayaklanmaya sahne olmuştur. Rumlar kendi kendilerine geçici bir hükûmet kurarak, Girit'in Yunanistan'a ilhâk edildiğini ilân ettiler.

Osmanlı Devleti , isyanı bastırmak üzere harekete geçti. Fakat Avrupa devletleri bu defa da işe karıştı. Fransa ve Rusya'nın Girit'in Yunanistan'a terki veya özerklik verilmesi önerisi Babıâli tarafından reddedildi. Asilere, Yunanistan ve diğer ülkelerden gönüllü ve yardım gelmekteydi.

1867 Mayıs'ında Rusya'nın da onayını alan Fransa, Girit halkının şikâyet ve isteklerini belirlemek üzere, adaya milletlerarası bir komisyon gönderilmesini teklif etti. Fakat, Osmanlı Devleti ile İngiltere ve Avusturya bu teklife karşı çıktılar. Bunun üzerine Fransa, tasarıda, gönderilecek komisyona Osmanlı Devleti 'nin de bir heyet ile dahil edilmesi şeklinde değişiklik yaptı. Buna mütareke talebini de ilave ederek Rusya, İtalya ve Prusya ile müştereken, Osmanlı Devleti nezdinde yeni bir teşebbüste bulundu. Ancak Osmanlı Devleti bu teklifi de içişlerine karışma sayarak reddetti.

İngiltere ise Girit meselesinin, Osmanlı Devleti 'nin yerel bir problemi olarak kalmasını istiyordu. Bu arada yapımı sürdürülen Süveyş Kanalı açılınca, Hindistan yolu üzerinde bulunan Girit'in önemi bir kat daha artacaktı. Bu bakımdan da adanın statükosunun devamında yarar görüyordu.

Avrupa devletlerinin devam eden baskısı sonucunda Babıâli 12 Eylül 1867'de Girit'te genel af ilan etmeye razı oldu. 28 Ekim'de Fuat Paşa, Sadrazam Âli Paşa'nın Girit'te tatbik edeceği tafsilatlı ıslahat programını ilgili devletlere gönderdi. Ancak tatbike konulması düşünülen program Fransa'yı memnun etmedi. Bunun üzerine Fransa, Rusya, Prusya ve İtalya, Babıâli'ye verdikleri notada, Osmanlı Devleti 'nin İngiltere'nin tutumundan cesaret alıp, diğer devletlerin fikirlerini gözönünde tutmadığını, kendi teklif ettikleri ıslahat programlarını uygulamadığını ve bundan meydana gelebilecek hiçbir şeyin sorumluluğunu kabul etmediklerini bildirmişlerdir. Londra Siyasal Bilgiler Fakültesi hocalarından Kenneth Bourne nota hakkında; "Bu nota vaziyeti olduğu gibi bırakmak şöyle dursun adeta bir afetin kapısını açıyordu". yorumunu yapmıştır.

Bu şartlar altında Sadrazam Âli Paşa 6 Ekim 1867'de Girit'e vardı ve hazırlanan ıslahat programını açıkladı. Buna göre: "Vergiler önemli ölçüde azaltılacak; valinin yanında biri Müslüman, diğeri Hıristiyan olmak üzere iki danışman bulunacak; yerel ve genel meclisler kurulacak, bunların üyeleri Müslüman ve Hıristiyanlardan seçilecek; ada gerektiği kadar sancaklara ayrılacak ve bunların başına getirileceklerin yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyan olacak; adada resmî yazışmalar Türkçe ve Rumca olmak üzere iki dilde yapılacaktı".

Böylece Girit'e özerklik veren bir yönetim şekli getirilmiş ve Girit isyanı da yatışmaya başlamıştı. Girit'teki durumun sâkinleşmesinden hoşlanmayan Yunanistan bu kez de Yunanistan'a gelen Girit göçmenlerinin adaya dönmesini devletlerarası bir mesele haline getirmeye çalıştı. Ancak, göçmenlerin Yunanistan'da karşılaştıkları kötü şartlar, Yunanistan'ın aleyhinde bir durum oluşturdu. Göçmenler Girit'e dönmek istiyor, fakat anlaşmazlık çıkartacak bir kozdan yoksun kalmak istemeyen Yunanistan buna izin vermiyordu. Babıâli, 1868 Kasım ayı sonlarına doğru göçmenlerin Girit'e serbestçe dönmesini istedi. Osmanlı Devleti , 11 Aralık 1868'de Yunanistan'a verdiği notanın reddedilmesi üzerine de Yunanistan ile ilişkilerini kesti. Ortaya çıkan savaş durumunu gidermek için harekete geçen büyük devletler, 9 Ocak 1869'da Paris'te bir konferans topladılar

Fransa, İngiltere, Rusya, İtalya, Prusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti 'nin katılımıyla gerçekleşen konferansa Yunanistan katılmadı. Uzun süren müzâkerelerden sonra, Paris Konferansı'nın resmi bildirisi 20 Ocak 1869'da kabul edildi. Bu bildiri Yunanistan Hükûmeti'nin Osmanlı Devleti 'ne karşı çeteler toplamasını ve Yunanistan limanlarından Giritli âsîlere malzeme taşıyan gemilerin donatımını yasak edip mültecilerin de Girit'e dönmelerine mani olunmamasını talep ediyordu

Büyük devletler bu bildiri ile Yunanistan'ı hareketlerinden dolayı suçladıklarını açıkça belli etmişlerdir. Yunanistan'a bildiriye ek olarak verilen notada da bildiride ifade edilen maddelerin en geç bir hafta içinde kabul edilmemesi halinde, Yunanistan'ın hareketlerinden doğacak sonuçlar karşısında yalnız bırakılacağını ihtar etmişlerdi. Yunanistan hükûmeti, konferansa katılan devletlerin bu baskısı karşısında, 6 Şubat 1869'da bildiriyi kabul etmek zorunda kaldı. Böylece, İngiltere'nin isteği doğrultusunda statükonun korunması esas alınarak Doğu Akdeniz bunalımı önlenmiş ve Osmanlı-Yunan anlaşmazlığı ile Girit meselesi geçici de olsa sona ermiştir

Girit Rumları, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında, Osmanlı Devleti 'nin içine düştüğü zor durumdan yararlanmak amacıyla, Yunanistan'ın da teşviki sonucu yeniden isyan etmişlerdir. Rusya da, Ayastefanos Antlaşması'na, Girit adasında ıslahat yapılmasını ve uygulanmasını isteyen bir madde koyarak, konunun devletlerarası bir nitelik almasına sebep olmuştur. İngiltere ise Rusya'nın adaya tek taraflı olarak müdahalesini önlemek üzere, Girit meselesini Berlin Konferansı'na getirdi. Kongre, Berlin Antlaşması'nın 23. maddesine; Girit'te 1868 nizamnâmesi esaslarına göre ıslahat yapılmasını ve Osmanlı Devleti 'nin bu konuda Avrupa devletlerine bilgi vermesi kaydını koydu

Bu madde Osmanlı Devleti 'nin Girit üzerindeki hâkimiyetini biraz daha kaybetmesine yol açtı. Nitekim sonradan büyük devletler, Osmanlı Devleti tarafından verilen bu vaadin yerine getirilmesini istediler. Bu vazife ile Girit'e gönderilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa ile âsîler arasında, konsolosların kontrolü altında, Hanya'ya yakın Halepa mevkiinde müzakereler yapılarak, 23 Ekim 1878'de bir mukavelenâme imzalandı "Halepa Mukavelenamesi"'nin başlıca hükümleri şunlardır:

1- Girit genel valisi, beş yıl müddetle tayin edilecektir; genel vali, Müslüman veya Hıristiyan olabilecektir. Müslüman olduğu takdirde Hıristiyan, Hıristiyan olduğu takdirde, Müslüman bir yardımcısı bulunacaktır.
2- Vilâyet Genel Meclisi 80 üyeden oluşacak; bunlardan 49'u Hıristiyan, 31'i Müslüman olacaktır. Meclis yılda bir defa toplanacak, mahallî ihtiyaçlar hakkında karar verecektir.
3- Memurlar öncelikli olarak yerliler arasından seçilecektir.
4- Rumca, Türkçe gibi resmî dil olarak kabul edilecektir.
5- Vergi gelirlerinin fazlası adanın amme hizmetleri için kullanılacaktır.
6- Kâğıt paranın tedavülü yasak olacak, basın hürriyeti sağlanacaktır
Böylece, Halepa Mukavelenamesi ile verilen yeni haklar ve getirilen düzenle, Rum halkın Girit'in yönetiminde daha etkili olması sağlanmıştır.
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Girit İsyanı
  • BULUT
  • BULUT,
  • Ansiklopedi
  • 0    987
I. İbrahim (Girit Fatihi)
  • Tarihci
  • Tarihci,
  • Biyografiler
  • 0    2K
Derin Devlet Meselesi
  • Kaptan43
  • Kaptan43,
  • Makaleler
  • 0    1K
Türk Tarih Kurumundan beş dilde Ermeni meselesi
  • BULUT
  • BULUT,
  • Güncel
  • 0    1K
Geri