Yaklaşık üç bin yıl önce güney meksikanın Pasifik kıyısı ovalarında orta amerikanın en büyük yanardağının gölgesi altında Güneş Tanrısı rahibesi, 13 Ağustos dediğimiz günde (Büyük olasılık M.Ö 1358) hiçbir ağacın, direğin yada sutunun , diğer bir değişle dikey olan hiçbir şeyin civarında gölge olmadığını farketti.
Rahip bu sıradışı günden başlayarak günleri saymaya başlar. İki yüz altmış gün sonra bu olay ikinci bir defa daha oldu. Akabinde 105 gün sonra , diğer bir 13 Ağustos’da da hiçbir şey gölge bırakmadı. Rahip, tekrarlayan olayların Güneş Tanrısı’nın kendisine bir mesajı olarak değerlendirdi.
Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır.
Bu ilginç olaylar, Meksika-Guatemala sınırında , Izapa adındaki büyük bir tören yerinde gerçekleşiyordu. Daha sonradan gelen ve tahminen daha gelişmiş bir uygarlık tarafından yapılmış benzer yerlerin aksine, buradaki tapınağın piramit ve tepeciklerinin yüzeyleri , kusursuzca kesilmiş ve yerleştirilmiş taşlar yerine , kaba çakıl taşları doldurulmuştur.Buna rağmen yeni bulgular göstermektedir ki, Izapanın benzersiz konumu nedeniyle yukarıdaki gibi bir senaryo ,tahminen yeni dünyadaki ilk zaman ölçümü olan 260 günlük kutsal takvimin başlangıcını belirlemiştir.
Tzolkin yada tonalamatl diye bilinen bu garip takvim, hem doğanın mevsimsel döngülerini kavramak için yapılan bir ilk girişimdir, hemde tüm yaşamın saatini başlatır.13 sayıyı 20 gün adıyla bütünleştiren bu kutsal takvim kullanılmaya başladıktan sonra aralarında ,Olmekler, Mayalar ve Aztekler de bulunan sonraki büyük Mezoamerika uygarlıkları için din, sanat ve bilim alanlarında temel oluşturmuştur.
İzapalılar: ilk piramiti yapanlarda onlardı.
Yüzyıllardır kullanılan 365 günlük normal takvimde bu olaydan hemen birkaç yıl sonra keşfedilmiştir, bir yılın gerçek uzunluğu hakkındaki ipuçları yine Izapa’nın benzersiz konumu nedeniyle elde edilmiş olabilir.Izapada bulunan ana piramitin üstünden Orta Amerikanın en yüksek dağı ve sönmüş yanardağı olan Tajumulco kolaylıkla görülür.Binlerce yıl önce bu merdivenlerinden çıkmış bir rahip ilginç ve etkileyici bir görüntüyle karşılaşacaktır ; berrak gökyüzünde neredeyse kör edecek güneş , muhteşem yanardağın tam ana kraterinin içinden yükseliyor izlenimi vermektedir.
Arkeologlar her zaman kutsal takvimin , 365 günlük normal takvimden daha eski olduğunu iddia etmişlerdir, çünkü eğer 260 günlük takvim Mezoamerikalıların yılın 365 gün olduğunu anlamalarından evvel düşünülmüş olmasaydı, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman kullanılmayacakdı.Gerçektende , mevsimler ve dolayısıyla tarımsal dönemlerle uyuşmayan bu ayinlere dayalı takvimin pratik bir değeri yoktur.
Fakat Mezoamerikalılar 260 günlük takvimi kutsal olarak takdis ettikleri için, güneş, yılının keşfinden sonra onu terk etmediler; bunun yerine iki takvimi bir sistem içine bütünleştirdiler. Er ya da geç , tüm ileri uygarlıklar, bir yılın 365 gün olduğu anladılar.Fakat 260 günlük takvim, Mezaamerikadan başka hiçbir yerde ortaya çıkmamıştır.Halende Guetamaladaki bazı kabilelerde kullanılmaya devam edilmektedir.Kullanıma başladığı 3000 yıl öncesinden bugünedek bu eski takvim bir gün kadar bile aksamamıştır.
Hiç kuşku yok ki, Izapalılar kutsal takvimi liderlerine ve soylularına isim vermek için kullanılıyorlardı.Her gün , yerel mitoloji için önemli olan 20 hayvanın isimlerinden biri ile gösterilmektedir; timsah,şahim, kartal,jaguar, yılan,geyik ve kaplan gibi. Tzolkin ‘in tarihi değeri kadar gökbilimsel değeride vardır.Rahipler 260 günlük takvimi güneş tutulmalarını önceden bilmek için kullanıyorlardı.Ve inanıyorlardıki, her 52 yılda, kutsal hayvanların güneşe göre yerlerine dönmeleriyle birlikte tarih kendini tekrarlayacaktır.Sonraları , Aztekler, bir 52 yıllık dönemin yada bir “Aztek Yüzyılı” nın son gününde tekrar yakmak üzere tüm ateşlerini törenlerle söndürüyorlardı.
Eski Arkeoloji bilimi, Mayaların ayinsel takvimi bulmalarına neden olarak , bu sürenin insanın gebelik müddetinin(266 gün) bir yaklaşığı olduğu , yada kendilerine göre sihirli anlamı olan 13 ve 20 sayılarının çarpımı olmasını göstermektedir.Gökbilime dayalı bir çözüm, Mayalar konusundaki uzmanların başkanı Sir J.Eris Thompson’un kendisi tarafından saf dışı edilmiştir.Ona göre takvimin gökbilimsel bir dayanağı olabilmesi için bütün bölgede biliniyor olması gereklidir.Bu demektiki , takvimi hangi uygarlık bulmuşsa cevresindeki tüm uygarlıklarıda buna inandırmak zorundaydı.Halbuki dağlar,vadiler ve sık ormanlarla dolu bu tip bölgede, böyle merkezi bir sistemi sürdürmek için gerekli haberleşmenin doğurduğu pratik sorunlar, üstesinden gelinmez görünüyordu.
Yaklaşık üç bin yıl önce güney meksikanın Pasifik kıyısı ovalarında orta amerikanın en büyük yanardağının gölgesi altında Güneş Tanrısı rahibesi, 13 Ağustos dediğimiz günde (Büyük olasılık M.Ö 1358) hiçbir ağacın, direğin yada sutunun , diğer bir değişle dikey olan hiçbir şeyin civarında gölge olmadığını farketti.
Rahip bu sıradışı günden başlayarak günleri saymaya başlar. İki yüz altmış gün sonra bu olay ikinci bir defa daha oldu. Akabinde 105 gün sonra , diğer bir 13 Ağustos’da da hiçbir şey gölge bırakmadı. Rahip, tekrarlayan olayların Güneş Tanrısı’nın kendisine bir mesajı olarak değerlendirdi.
Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır.
Bu ilginç olaylar, Meksika-Guatemala sınırında , Izapa adındaki büyük bir tören yerinde gerçekleşiyordu. Daha sonradan gelen ve tahminen daha gelişmiş bir uygarlık tarafından yapılmış benzer yerlerin aksine, buradaki tapınağın piramit ve tepeciklerinin yüzeyleri , kusursuzca kesilmiş ve yerleştirilmiş taşlar yerine , kaba çakıl taşları doldurulmuştur.Buna rağmen yeni bulgular göstermektedir ki, Izapanın benzersiz konumu nedeniyle yukarıdaki gibi bir senaryo ,tahminen yeni dünyadaki ilk zaman ölçümü olan 260 günlük kutsal takvimin başlangıcını belirlemiştir.
Tzolkin yada tonalamatl diye bilinen bu garip takvim, hem doğanın mevsimsel döngülerini kavramak için yapılan bir ilk girişimdir, hemde tüm yaşamın saatini başlatır.13 sayıyı 20 gün adıyla bütünleştiren bu kutsal takvim kullanılmaya başladıktan sonra aralarında ,Olmekler, Mayalar ve Aztekler de bulunan sonraki büyük Mezoamerika uygarlıkları için din, sanat ve bilim alanlarında temel oluşturmuştur.
Yüzyıllardır kullanılan 365 günlük normal takvimde bu olaydan hemen birkaç yıl sonra keşfedilmiştir, bir yılın gerçek uzunluğu hakkındaki ipuçları yine Izapa’nın benzersiz konumu nedeniyle elde edilmiş olabilir.Izapada bulunan ana piramitin üstünden Orta Amerikanın en yüksek dağı ve sönmüş yanardağı olan Tajumulco kolaylıkla görülür.Binlerce yıl önce bu merdivenlerinden çıkmış bir rahip ilginç ve etkileyici bir görüntüyle karşılaşacaktır ; berrak gökyüzünde neredeyse kör edecek güneş , muhteşem yanardağın tam ana kraterinin içinden yükseliyor izlenimi vermektedir. Arkeologlar her zaman kutsal takvimin , 365 günlük normal takvimden daha eski olduğunu iddia etmişlerdir, çünkü eğer 260 günlük takvim Mezoamerikalıların yılın 365 gün olduğunu anlamalarından evvel düşünülmüş olmasaydı, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman kullanılmayacakdı.Gerçektende , mevsimler ve dolayısıyla tarımsal dönemlerle uyuşmayan bu ayinlere dayalı takvimin pratik bir değeri yoktur.
Fakat Mezoamerikalılar 260 günlük takvimi kutsal olarak takdis ettikleri için, güneş, yılının keşfinden sonra onu terk etmediler; bunun yerine iki takvimi bir sistem içine bütünleştirdiler. Er ya da geç , tüm ileri uygarlıklar, bir yılın 365 gün olduğu anladılar.Fakat 260 günlük takvim, Mezaamerikadan başka hiçbir yerde ortaya çıkmamıştır.Halende Guetamaladaki bazı kabilelerde kullanılmaya devam edilmektedir.
Kullanıma başladığı 3000 yıl öncesinden bugünedek bu eski takvim bir gün kadar bile aksamamıştır. Hiç kuşku yok ki, Izapalılar kutsal takvimi liderlerine ve soylularına isim vermek için kullanılıyorlardı.Her gün , yerel mitoloji için önemli olan 20 hayvanın isimlerinden biri ile gösterilmektedir; timsah,şahim, kartal,jaguar, yılan,geyik ve kaplan gibi. Tzolkin ‘in tarihi değeri kadar gökbilimsel değeride vardır.Rahipler 260 günlük takvimi güneş tutulmalarını önceden bilmek için kullanıyorlardı.Ve inanıyorlardıki, her 52 yılda, kutsal hayvanların güneşe göre yerlerine dönmeleriyle birlikte tarih kendini tekrarlayacaktır.Sonraları , Aztekler, bir 52 yıllık dönemin yada bir “Aztek Yüzyılı” nın son gününde tekrar yakmak üzere tüm ateşlerini törenlerle söndürüyorlardı.
Eski Arkeoloji bilimi, Mayaların ayinsel takvimi bulmalarına neden olarak , bu sürenin insanın gebelik müddetinin(266 gün) bir yaklaşığı olduğu , yada kendilerine göre sihirli anlamı olan 13 ve 20 sayılarının çarpımı olmasını göstermektedir.Gökbilime dayalı bir çözüm, Mayalar konusundaki uzmanların başkanı Sir J.Eris Thompson’un kendisi tarafından saf dışı edilmiştir.Ona göre takvimin gökbilimsel bir dayanağı olabilmesi için bütün bölgede biliniyor olması gereklidir.
Bu demektiki , takvimi hangi uygarlık bulmuşsa cevresindeki tüm uygarlıklarıda buna inandırmak zorundaydı.Halbuki dağlar,vadiler ve sık ormanlarla dolu bu tip bölgede, böyle merkezi bir sistemi sürdürmek için gerekli haberleşmenin doğurduğu pratik sorunlar, üstesinden gelinmez görünüyordu.
Fakat Ocak 1973′de bir sabah, Yucatan yarım adasındaki büyük Maya tören merkezi Chichen Itza’nın tarihi gözlemevi El Caracol’da Sir Eric tarafından ” Yeni Dünyadaki en çirkin bina” olarak adlandırılan yerde El Castillonun duvarlarında karmaşık ışık şekilleri tespit edilir.
Bu en anlamlı tarihtir.Aralarında Sir Eric’inde bulunduğu bir çok Maya kültürü uzmanına göre, Mayalar M.Ö 3114 yılının 13 Ağustosunu zamanın başlangıcı olarak kutlamışlardı ve takvimlerini de o günde başlatmışlardı. Onbeşinci enlem Meksikanın Pasifik kıyısı ovalarının küçük bir bölümünden geçtikten sonra Guatemala ve Honduras’ın dağlık bölgelerini keser ve doğudaki ovalardan geçip karayibler denizine ulaşır.Bu çizgi üzerinde özellikle Copan ; Honduras’ın dağlık bölgelerinin batı bölümünde yer alan Copan ; arkeolojik belgelere göre mayaların en önemli gökbilim merkezidir.Mezoamerika’nın kutsal takviminin doğum yeri için en iyi aday olarak görülür.
Fakat bu varsayım, bir çok ciddi kusura sahiptir.İlk önce tarihi takvimin bir çok günü tropik ovalarda yaşayan timsah , maymun ve iguana gibi hayvanların adını taşıyordu, fakat Copan bu türlerin hiç birinin yaşamadığı meşe ormanları arasında , yaklaşık 600 m yükseklikte bulunmaktadır.Ayrıca maya uygarlığının merkezi Pete’den 300 km uzaktadır. Dahası , ölçülü tahminler bile Mezoamerika’nın kutsal takviminin doğum tarihini milattan önce dört yada beş yüzyıl önce olarak gösterirken , Copan’daki en eski yazıtlar M.S 465 yılından başlar.
Mezoamerikadaki bir zamanlar büyük bölümünü yönetmiş Teotihuacan ‘da ana caddenin 15 derece 30 dk kuzey doğudan 15 derece 30 dk güneybatıya yönlendirilmiş olması şehre egemen olan yapı Güneş Piramitinin ise caddeye dik açı yapmaktadır.Yani azimutu 285 derece 30 dk dır. Bu dev yapı güneşi anmak için yapıldığına ve genelde batıya doğru dönük olduğuna göre özel bir günbatı konumuna göre yönlendirilmiş olmalıdır.Yılın hangi günü güneş 285 derece 30 luk bir azimutla batar. ? Bu özel gün Mezoamerikada zamanın günağırımı’nın yıldönümü olan 13 Agustosdur.
Mayaların başkenti adı verilen Tikal’deki görkemli beş piramit gökbilim görevi görür.Tapınak 1 den 4 ‘e uzanan çizgi 13 Ağustosdaki gün batımının azimutunu verirken , 1 ve 3 ‘üncü tapınaklar arasındaki çizgi gün-tün eşitliklerini , 4 ve 3 tapınaklar arasındaki bir başka çizgi ise kış inkılabındaki (22 Aralık) gün ağırımını tanımlamaktadır. Olmekler , yağmur ormanları ve bataklıklar içinde , (biri M.Ö 1200 de San Lorenzo’da diğeri 200 yıl kadar sonra La Venta’da olmak üzere bölgenin en eski merkezlerinden ikisini inşa etmişlerdir. İki konumda arkeolojik mantığa her zaman ters düşmüşlerdir, fakat bunları inkılaplara göre yönlendirme prensibi açısından ele alınırsa San Lorenzo’daki kış inkılabında güneş cevredeki en yüksek dağ olan Zempoaltepec’in içine batar; La Ventadaki yaz inkılabında ise San Martin yanar dağının içine ” batar”.
Mezoamerikadaki eski tören merkezleri güneş inkılabı yerine göre şekillendirilmiş olduğunu ve her merkezdeki bir yada daha fazla yapının 285 30 luk bşr azimutla yönlendirilmiş olmasına karşın bu merkezler onbeşinci enlem üzerinde bulunmadıklarına ve dolayısıyla güneşin 260 günlük devirlerini ölçmek için kullanılamayacağına göre yöresel rahipler güneşin 13 Ağustosdaki önemini nerden anlamışlardır?
Eğer zamanın günağırımını ‘nın hangi günde anılacağını sadece izapalı rahiplerin bildiğini varsayarsak , belki Izapa’dan Yucatan’a yada Meksika yaylasına giden gezginler bu bilgileri beraberlerinde götürmüşlerdir.Çünkü sorun , bu bilgileri bir şekilde iletmek değil doğru iletmekle ilgilidir.Güneşin tam tepeden geçeceği bir sonraki günü, yaz inkılabından sonra 52 gün sayarak bulabilirlerdi. Sonraları , 260 günlük takvimi geliştiren Izapalıların , bir yılın gerçek uzunluğunu bulan ilk Mezoamerikalılar ‘da olabileceği düşünülebilir.
Çünkü Izapa coğrafi kilit noktası olan Tajumulco yanardağının tören merkezine yakın olduğu bir yerdir.Dahası Mezoamerikadaki gelişmiş uygarlıkların en eskisi olan Olmecler eğer gerçekten güneş inkılabları arasındaki aralıkların bilincinde idiyseler buna göre 365 günlük takvim İsa’nın doğumundan 1000 yıl önce var olmuş olmalıydı.Öyleyse , daha pratik olan bu takvimden tahminen daha önce varolan ayinsel takvim ise kimsenin hayal edemeyeceği kadar eskiye dayanmalıdır. ”
Olmeklerden daha eski , Mayalardan da gelişmiş Izapa , Mezoamerikanın gerçek kültür merkezi olmuş olmalıydılar.Bu fikir onların uygarlıklarının kökleri hakkında kavramlarımızı tümden değişirmektedir. Mezoamerikadaki takvimlerin ilk doğuş yeri olması Izapayı Yeni Dünya uygarlığının ilk başladığı yer olarak görmekle beraber, aynı zamanda Izapalılar Mıknatıslanmanın özelliğinide biliyorlardı ve Mezoamerikadaki ilk piramiti yapanlarda onlardı.
Izapalıların denize açılan bir halk olduğu ve uzun bir zaman boyunca Ekvator gibi ülkelerle ilişkide oldukları eldeki kanıtlardan anlaşılmaktadır.Izapada bir çok yapının yönü Tacana yanardağına dönüktür.En yüksek dağ olan Tajumulco görüş alanı içerisindeyken niye ikinci en yüksek dağa yöneliş olduğu , Pasifik kıyılarından bakıldığında Tacana , Tajumulco’dan daha yüksek görünmektedir.Denizden 180 km açıktan bile görünür.Eski Izapalılar için bu dağ bir nevi deniz feneri görevi üstlenmiş olabilir.Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır. Arkeolog ve bilim adamlarının bir çoğu 11.000 km genişliğindeki pasifik’i geçmenin olanaksız olduğunu söyleselerde Izapalılar ile Polinezyalılar arasındaki şaşırtıcı benzerlikler için bir açıklama yapılamamaktadır.
Ayrıca Çin ve bazı Orta Amerika uygarlıkları arasında kışkırtıcı benzerlikler vardır.Örneğin çinde bir soylu ölünce dilinin altına küçük bir yeşim taşı yerleştirilirken aynı uygulama Maya rahipleri içinde geçerlidir.Bu bir raslantımıdır yoksa Amerika kıtasındaki yabancı bir uygarlığın köprübaşı mı?
Rahip bu sıradışı günden başlayarak günleri saymaya başlar. İki yüz altmış gün sonra bu olay ikinci bir defa daha oldu. Akabinde 105 gün sonra , diğer bir 13 Ağustos’da da hiçbir şey gölge bırakmadı. Rahip, tekrarlayan olayların Güneş Tanrısı’nın kendisine bir mesajı olarak değerlendirdi.
izapa1_zpsgx4st9ir.webp
Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır.
Bu ilginç olaylar, Meksika-Guatemala sınırında , Izapa adındaki büyük bir tören yerinde gerçekleşiyordu. Daha sonradan gelen ve tahminen daha gelişmiş bir uygarlık tarafından yapılmış benzer yerlerin aksine, buradaki tapınağın piramit ve tepeciklerinin yüzeyleri , kusursuzca kesilmiş ve yerleştirilmiş taşlar yerine , kaba çakıl taşları doldurulmuştur.Buna rağmen yeni bulgular göstermektedir ki, Izapanın benzersiz konumu nedeniyle yukarıdaki gibi bir senaryo ,tahminen yeni dünyadaki ilk zaman ölçümü olan 260 günlük kutsal takvimin başlangıcını belirlemiştir.
Tzolkin yada tonalamatl diye bilinen bu garip takvim, hem doğanın mevsimsel döngülerini kavramak için yapılan bir ilk girişimdir, hemde tüm yaşamın saatini başlatır.13 sayıyı 20 gün adıyla bütünleştiren bu kutsal takvim kullanılmaya başladıktan sonra aralarında ,Olmekler, Mayalar ve Aztekler de bulunan sonraki büyük Mezoamerika uygarlıkları için din, sanat ve bilim alanlarında temel oluşturmuştur.
izapa1_zpsgx4st9ir.webp
İzapalılar: ilk piramiti yapanlarda onlardı.
Yüzyıllardır kullanılan 365 günlük normal takvimde bu olaydan hemen birkaç yıl sonra keşfedilmiştir, bir yılın gerçek uzunluğu hakkındaki ipuçları yine Izapa’nın benzersiz konumu nedeniyle elde edilmiş olabilir.Izapada bulunan ana piramitin üstünden Orta Amerikanın en yüksek dağı ve sönmüş yanardağı olan Tajumulco kolaylıkla görülür.Binlerce yıl önce bu merdivenlerinden çıkmış bir rahip ilginç ve etkileyici bir görüntüyle karşılaşacaktır ; berrak gökyüzünde neredeyse kör edecek güneş , muhteşem yanardağın tam ana kraterinin içinden yükseliyor izlenimi vermektedir.
Arkeologlar her zaman kutsal takvimin , 365 günlük normal takvimden daha eski olduğunu iddia etmişlerdir, çünkü eğer 260 günlük takvim Mezoamerikalıların yılın 365 gün olduğunu anlamalarından evvel düşünülmüş olmasaydı, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman kullanılmayacakdı.Gerçektende , mevsimler ve dolayısıyla tarımsal dönemlerle uyuşmayan bu ayinlere dayalı takvimin pratik bir değeri yoktur.
Fakat Mezoamerikalılar 260 günlük takvimi kutsal olarak takdis ettikleri için, güneş, yılının keşfinden sonra onu terk etmediler; bunun yerine iki takvimi bir sistem içine bütünleştirdiler. Er ya da geç , tüm ileri uygarlıklar, bir yılın 365 gün olduğu anladılar.Fakat 260 günlük takvim, Mezaamerikadan başka hiçbir yerde ortaya çıkmamıştır.Halende Guetamaladaki bazı kabilelerde kullanılmaya devam edilmektedir.Kullanıma başladığı 3000 yıl öncesinden bugünedek bu eski takvim bir gün kadar bile aksamamıştır.
Hiç kuşku yok ki, Izapalılar kutsal takvimi liderlerine ve soylularına isim vermek için kullanılıyorlardı.Her gün , yerel mitoloji için önemli olan 20 hayvanın isimlerinden biri ile gösterilmektedir; timsah,şahim, kartal,jaguar, yılan,geyik ve kaplan gibi. Tzolkin ‘in tarihi değeri kadar gökbilimsel değeride vardır.Rahipler 260 günlük takvimi güneş tutulmalarını önceden bilmek için kullanıyorlardı.Ve inanıyorlardıki, her 52 yılda, kutsal hayvanların güneşe göre yerlerine dönmeleriyle birlikte tarih kendini tekrarlayacaktır.Sonraları , Aztekler, bir 52 yıllık dönemin yada bir “Aztek Yüzyılı” nın son gününde tekrar yakmak üzere tüm ateşlerini törenlerle söndürüyorlardı.
Eski Arkeoloji bilimi, Mayaların ayinsel takvimi bulmalarına neden olarak , bu sürenin insanın gebelik müddetinin(266 gün) bir yaklaşığı olduğu , yada kendilerine göre sihirli anlamı olan 13 ve 20 sayılarının çarpımı olmasını göstermektedir.Gökbilime dayalı bir çözüm, Mayalar konusundaki uzmanların başkanı Sir J.Eris Thompson’un kendisi tarafından saf dışı edilmiştir.Ona göre takvimin gökbilimsel bir dayanağı olabilmesi için bütün bölgede biliniyor olması gereklidir.Bu demektiki , takvimi hangi uygarlık bulmuşsa cevresindeki tüm uygarlıklarıda buna inandırmak zorundaydı.Halbuki dağlar,vadiler ve sık ormanlarla dolu bu tip bölgede, böyle merkezi bir sistemi sürdürmek için gerekli haberleşmenin doğurduğu pratik sorunlar, üstesinden gelinmez görünüyordu.
Yaklaşık üç bin yıl önce güney meksikanın Pasifik kıyısı ovalarında orta amerikanın en büyük yanardağının gölgesi altında Güneş Tanrısı rahibesi, 13 Ağustos dediğimiz günde (Büyük olasılık M.Ö 1358) hiçbir ağacın, direğin yada sutunun , diğer bir değişle dikey olan hiçbir şeyin civarında gölge olmadığını farketti.
Rahip bu sıradışı günden başlayarak günleri saymaya başlar. İki yüz altmış gün sonra bu olay ikinci bir defa daha oldu. Akabinde 105 gün sonra , diğer bir 13 Ağustos’da da hiçbir şey gölge bırakmadı. Rahip, tekrarlayan olayların Güneş Tanrısı’nın kendisine bir mesajı olarak değerlendirdi.
Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır.
Bu ilginç olaylar, Meksika-Guatemala sınırında , Izapa adındaki büyük bir tören yerinde gerçekleşiyordu. Daha sonradan gelen ve tahminen daha gelişmiş bir uygarlık tarafından yapılmış benzer yerlerin aksine, buradaki tapınağın piramit ve tepeciklerinin yüzeyleri , kusursuzca kesilmiş ve yerleştirilmiş taşlar yerine , kaba çakıl taşları doldurulmuştur.Buna rağmen yeni bulgular göstermektedir ki, Izapanın benzersiz konumu nedeniyle yukarıdaki gibi bir senaryo ,tahminen yeni dünyadaki ilk zaman ölçümü olan 260 günlük kutsal takvimin başlangıcını belirlemiştir.
Tzolkin yada tonalamatl diye bilinen bu garip takvim, hem doğanın mevsimsel döngülerini kavramak için yapılan bir ilk girişimdir, hemde tüm yaşamın saatini başlatır.13 sayıyı 20 gün adıyla bütünleştiren bu kutsal takvim kullanılmaya başladıktan sonra aralarında ,Olmekler, Mayalar ve Aztekler de bulunan sonraki büyük Mezoamerika uygarlıkları için din, sanat ve bilim alanlarında temel oluşturmuştur.
Yüzyıllardır kullanılan 365 günlük normal takvimde bu olaydan hemen birkaç yıl sonra keşfedilmiştir, bir yılın gerçek uzunluğu hakkındaki ipuçları yine Izapa’nın benzersiz konumu nedeniyle elde edilmiş olabilir.Izapada bulunan ana piramitin üstünden Orta Amerikanın en yüksek dağı ve sönmüş yanardağı olan Tajumulco kolaylıkla görülür.Binlerce yıl önce bu merdivenlerinden çıkmış bir rahip ilginç ve etkileyici bir görüntüyle karşılaşacaktır ; berrak gökyüzünde neredeyse kör edecek güneş , muhteşem yanardağın tam ana kraterinin içinden yükseliyor izlenimi vermektedir. Arkeologlar her zaman kutsal takvimin , 365 günlük normal takvimden daha eski olduğunu iddia etmişlerdir, çünkü eğer 260 günlük takvim Mezoamerikalıların yılın 365 gün olduğunu anlamalarından evvel düşünülmüş olmasaydı, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman kullanılmayacakdı.Gerçektende , mevsimler ve dolayısıyla tarımsal dönemlerle uyuşmayan bu ayinlere dayalı takvimin pratik bir değeri yoktur.
Fakat Mezoamerikalılar 260 günlük takvimi kutsal olarak takdis ettikleri için, güneş, yılının keşfinden sonra onu terk etmediler; bunun yerine iki takvimi bir sistem içine bütünleştirdiler. Er ya da geç , tüm ileri uygarlıklar, bir yılın 365 gün olduğu anladılar.Fakat 260 günlük takvim, Mezaamerikadan başka hiçbir yerde ortaya çıkmamıştır.Halende Guetamaladaki bazı kabilelerde kullanılmaya devam edilmektedir.
Kullanıma başladığı 3000 yıl öncesinden bugünedek bu eski takvim bir gün kadar bile aksamamıştır. Hiç kuşku yok ki, Izapalılar kutsal takvimi liderlerine ve soylularına isim vermek için kullanılıyorlardı.Her gün , yerel mitoloji için önemli olan 20 hayvanın isimlerinden biri ile gösterilmektedir; timsah,şahim, kartal,jaguar, yılan,geyik ve kaplan gibi. Tzolkin ‘in tarihi değeri kadar gökbilimsel değeride vardır.Rahipler 260 günlük takvimi güneş tutulmalarını önceden bilmek için kullanıyorlardı.Ve inanıyorlardıki, her 52 yılda, kutsal hayvanların güneşe göre yerlerine dönmeleriyle birlikte tarih kendini tekrarlayacaktır.Sonraları , Aztekler, bir 52 yıllık dönemin yada bir “Aztek Yüzyılı” nın son gününde tekrar yakmak üzere tüm ateşlerini törenlerle söndürüyorlardı.
Eski Arkeoloji bilimi, Mayaların ayinsel takvimi bulmalarına neden olarak , bu sürenin insanın gebelik müddetinin(266 gün) bir yaklaşığı olduğu , yada kendilerine göre sihirli anlamı olan 13 ve 20 sayılarının çarpımı olmasını göstermektedir.Gökbilime dayalı bir çözüm, Mayalar konusundaki uzmanların başkanı Sir J.Eris Thompson’un kendisi tarafından saf dışı edilmiştir.Ona göre takvimin gökbilimsel bir dayanağı olabilmesi için bütün bölgede biliniyor olması gereklidir.
Bu demektiki , takvimi hangi uygarlık bulmuşsa cevresindeki tüm uygarlıklarıda buna inandırmak zorundaydı.Halbuki dağlar,vadiler ve sık ormanlarla dolu bu tip bölgede, böyle merkezi bir sistemi sürdürmek için gerekli haberleşmenin doğurduğu pratik sorunlar, üstesinden gelinmez görünüyordu.
Fakat Ocak 1973′de bir sabah, Yucatan yarım adasındaki büyük Maya tören merkezi Chichen Itza’nın tarihi gözlemevi El Caracol’da Sir Eric tarafından ” Yeni Dünyadaki en çirkin bina” olarak adlandırılan yerde El Castillonun duvarlarında karmaşık ışık şekilleri tespit edilir.
YILANIMSI TANRILAR….
Hem ilkbahar hemde sonbahardaki gün-tün eşitliklerinde (ekinoks) güneşin zayıf ışığı parmaklıklardan içeri girince Mayalar tarafından tanrı olarak yapılan canavar biçimli yılan yontuları dalgalanarak, göklerden yere inmiş izlenimi verir.260 günlük esrarengiz takvim süresininde buna bağlı oluşturulduğu düşünülür.Güneş ephemeris gösteriyordu ki, güneş 260 gün arayla tam tepeden sadece 15inci eklemin (ekvatarun 15 derece kuzzzeyi) biraz güneyindeki bir çizgi doğrultusunda geçiyordu.Ephemeris’e göre bu 260 günlük süreler her yıl 13 agustos başlamaktaydı.Bu en anlamlı tarihtir.Aralarında Sir Eric’inde bulunduğu bir çok Maya kültürü uzmanına göre, Mayalar M.Ö 3114 yılının 13 Ağustosunu zamanın başlangıcı olarak kutlamışlardı ve takvimlerini de o günde başlatmışlardı. Onbeşinci enlem Meksikanın Pasifik kıyısı ovalarının küçük bir bölümünden geçtikten sonra Guatemala ve Honduras’ın dağlık bölgelerini keser ve doğudaki ovalardan geçip karayibler denizine ulaşır.Bu çizgi üzerinde özellikle Copan ; Honduras’ın dağlık bölgelerinin batı bölümünde yer alan Copan ; arkeolojik belgelere göre mayaların en önemli gökbilim merkezidir.Mezoamerika’nın kutsal takviminin doğum yeri için en iyi aday olarak görülür.
Fakat bu varsayım, bir çok ciddi kusura sahiptir.İlk önce tarihi takvimin bir çok günü tropik ovalarda yaşayan timsah , maymun ve iguana gibi hayvanların adını taşıyordu, fakat Copan bu türlerin hiç birinin yaşamadığı meşe ormanları arasında , yaklaşık 600 m yükseklikte bulunmaktadır.Ayrıca maya uygarlığının merkezi Pete’den 300 km uzaktadır. Dahası , ölçülü tahminler bile Mezoamerika’nın kutsal takviminin doğum tarihini milattan önce dört yada beş yüzyıl önce olarak gösterirken , Copan’daki en eski yazıtlar M.S 465 yılından başlar.
YANLIŞ ZAMAN BOYUTU…..
Buna göre Copan sadece ekolojik olarak değil aynı zamanda yanlış zaman boyutunda bulunmaktadır.Bütün Mezoamerika içerisinde bu özellikleri verebilecek tek yer vardır : IZAPA İlkel ızapalılar deniz kıyısında yaşar , avcılık ve tarımla uğraşmaktadırlar.Uygarlıkları milattan birkaç yüzyıl öncesinden milattan yüzyıl kadar sonrası arasında yeralmıştır. Eğer aranılan Izapa vadisiyse kutsal takvimi Mayalar bulmamış, bu Izapalıların bir keşfi olmuştur.Onlar kendilerinden sonra gelen Olmek ve Mayalara miras bırakmışlardır.O halde yeni dünyada uygarlığın gerçek beşiği Izapadır. Fakat ilk zaman ölçümünün yapılabileceği en mantıksal yerin Izapa olmasına karşın ,260 günlük takvimin Mezoamerikanın diğer bölgelere nasıl ulaştığı hala esrarını korumaktadır. Bu konudaki en önemli ip ucu belli başlı tören merkezlerinde ana yapılar ve hatta bazı durumlarda tüm şehir , güneşe doğru yönlendirilmiş şekilde yapılmasıdır.Mezoamerikadaki bir zamanlar büyük bölümünü yönetmiş Teotihuacan ‘da ana caddenin 15 derece 30 dk kuzey doğudan 15 derece 30 dk güneybatıya yönlendirilmiş olması şehre egemen olan yapı Güneş Piramitinin ise caddeye dik açı yapmaktadır.Yani azimutu 285 derece 30 dk dır. Bu dev yapı güneşi anmak için yapıldığına ve genelde batıya doğru dönük olduğuna göre özel bir günbatı konumuna göre yönlendirilmiş olmalıdır.Yılın hangi günü güneş 285 derece 30 luk bir azimutla batar. ? Bu özel gün Mezoamerikada zamanın günağırımı’nın yıldönümü olan 13 Agustosdur.
Mayaların başkenti adı verilen Tikal’deki görkemli beş piramit gökbilim görevi görür.Tapınak 1 den 4 ‘e uzanan çizgi 13 Ağustosdaki gün batımının azimutunu verirken , 1 ve 3 ‘üncü tapınaklar arasındaki çizgi gün-tün eşitliklerini , 4 ve 3 tapınaklar arasındaki bir başka çizgi ise kış inkılabındaki (22 Aralık) gün ağırımını tanımlamaktadır. Olmekler , yağmur ormanları ve bataklıklar içinde , (biri M.Ö 1200 de San Lorenzo’da diğeri 200 yıl kadar sonra La Venta’da olmak üzere bölgenin en eski merkezlerinden ikisini inşa etmişlerdir. İki konumda arkeolojik mantığa her zaman ters düşmüşlerdir, fakat bunları inkılaplara göre yönlendirme prensibi açısından ele alınırsa San Lorenzo’daki kış inkılabında güneş cevredeki en yüksek dağ olan Zempoaltepec’in içine batar; La Ventadaki yaz inkılabında ise San Martin yanar dağının içine ” batar”.
Mezoamerikadaki eski tören merkezleri güneş inkılabı yerine göre şekillendirilmiş olduğunu ve her merkezdeki bir yada daha fazla yapının 285 30 luk bşr azimutla yönlendirilmiş olmasına karşın bu merkezler onbeşinci enlem üzerinde bulunmadıklarına ve dolayısıyla güneşin 260 günlük devirlerini ölçmek için kullanılamayacağına göre yöresel rahipler güneşin 13 Ağustosdaki önemini nerden anlamışlardır?
Eğer zamanın günağırımını ‘nın hangi günde anılacağını sadece izapalı rahiplerin bildiğini varsayarsak , belki Izapa’dan Yucatan’a yada Meksika yaylasına giden gezginler bu bilgileri beraberlerinde götürmüşlerdir.Çünkü sorun , bu bilgileri bir şekilde iletmek değil doğru iletmekle ilgilidir.Güneşin tam tepeden geçeceği bir sonraki günü, yaz inkılabından sonra 52 gün sayarak bulabilirlerdi. Sonraları , 260 günlük takvimi geliştiren Izapalıların , bir yılın gerçek uzunluğunu bulan ilk Mezoamerikalılar ‘da olabileceği düşünülebilir.
Çünkü Izapa coğrafi kilit noktası olan Tajumulco yanardağının tören merkezine yakın olduğu bir yerdir.Dahası Mezoamerikadaki gelişmiş uygarlıkların en eskisi olan Olmecler eğer gerçekten güneş inkılabları arasındaki aralıkların bilincinde idiyseler buna göre 365 günlük takvim İsa’nın doğumundan 1000 yıl önce var olmuş olmalıydı.Öyleyse , daha pratik olan bu takvimden tahminen daha önce varolan ayinsel takvim ise kimsenin hayal edemeyeceği kadar eskiye dayanmalıdır. ”
0 POP ” VE ” 1 IMIX “
Tarihin bir döneminde , iki takvimin de bir arada kullanıldığı , Maya takvimindeki isimlerin her iki sisteme de referans vermesinden anlaşılmaktadır.Yapılan incelemede bu dönemin M.Ö 235 olduğu tespit edilir.Buna göre normal takvimin ilk günü (Mayaların 0 POP) bir yaz inkılabıyla çakıştığı M.Ö 1320-1323 arasında olan bu gün , ayinsel takvimin düşünüldüğünden de eskiye ait olduğu fikrini destekler.Kutsal takvim başlangıcına, Maylar’ın ” 1 IMIX” aıdını verdikleri tarih ise M.Ö 1358 olarak karşımıza çıkar.Buna göre ayinsel ve normal takvimlerin birbirlerinden 35 yıl arayla oluşturulmuş olmaları olasıdır ve hatta iki sistemde aynı kişi tarafından düşünülmüş olabilir. Bir zaman ölçüleri olan Izapalıların neden ikinci bir sistem geliştirdiği sorusunun cevabı, tarımsal nedenlerle olduğudur.Izapanın birkaç km batısında kazılar yapan Yeni Dünya Arkeoloji vakfı M.Ö 1400 yıllarından öncelere ait katmanlarda , ok yada mızrak başı olamayacak kadar küçük ,sert ve siyah taştan yontulmuş yüzlerce yonga bulmuşlardır.Onlara göre bu besin kaynağı olan manyek bitkisinin rendesi için kullanılmaktadır.M.Ö 1400 yılından sonra bu yongalar yerini mısır öğütmek için kullanılan aletlere bırakmışlardır.Olmeklerden daha eski , Mayalardan da gelişmiş Izapa , Mezoamerikanın gerçek kültür merkezi olmuş olmalıydılar.Bu fikir onların uygarlıklarının kökleri hakkında kavramlarımızı tümden değişirmektedir. Mezoamerikadaki takvimlerin ilk doğuş yeri olması Izapayı Yeni Dünya uygarlığının ilk başladığı yer olarak görmekle beraber, aynı zamanda Izapalılar Mıknatıslanmanın özelliğinide biliyorlardı ve Mezoamerikadaki ilk piramiti yapanlarda onlardı.
Izapalıların denize açılan bir halk olduğu ve uzun bir zaman boyunca Ekvator gibi ülkelerle ilişkide oldukları eldeki kanıtlardan anlaşılmaktadır.Izapada bir çok yapının yönü Tacana yanardağına dönüktür.En yüksek dağ olan Tajumulco görüş alanı içerisindeyken niye ikinci en yüksek dağa yöneliş olduğu , Pasifik kıyılarından bakıldığında Tacana , Tajumulco’dan daha yüksek görünmektedir.Denizden 180 km açıktan bile görünür.Eski Izapalılar için bu dağ bir nevi deniz feneri görevi üstlenmiş olabilir.Izapaya ilk gelenler büyük bir ihtimalle Pasifik kıyılarından çıkmışlardır. Arkeolog ve bilim adamlarının bir çoğu 11.000 km genişliğindeki pasifik’i geçmenin olanaksız olduğunu söyleselerde Izapalılar ile Polinezyalılar arasındaki şaşırtıcı benzerlikler için bir açıklama yapılamamaktadır.
Ayrıca Çin ve bazı Orta Amerika uygarlıkları arasında kışkırtıcı benzerlikler vardır.Örneğin çinde bir soylu ölünce dilinin altına küçük bir yeşim taşı yerleştirilirken aynı uygulama Maya rahipleri içinde geçerlidir.Bu bir raslantımıdır yoksa Amerika kıtasındaki yabancı bir uygarlığın köprübaşı mı?