MURATS44
topragizbiz.com

Korsanlığın tarihi:
Tarihte korsanlara genellikle Tanrı isimleri verilmiştir. Tarihin ilk korsanı belki de Homeros’un Odessa Destanına konu olan kahramanı “Ulysea” olabilir. Çünkü Ulysea adamlarını doyurabilmek için Trakya ve Ege Denizi çevresinde yağmacılık yapmıştır. Roma İmparatorluğu zamanında da korsanların varlığı kanıtlanmış, hatta rivayete göre Roma İmparatoru Sezar korsanlara esir düşerek yüklü bir fidye karşılığı serbest bırakılmıştır.Tarihi incelediğimizde özellikle deniz ticareti yapan ülkelerin korsancılıktan çok zarar gördüklerini görürüz ve bu devletlerin arşivlerinde korsanların varlığını kanıtlar nitelikte birçok bilgiye rastlarız. Özellikle Afrika kıyılarındaki Tunus, Cezayir gibi ülkeler 15. ve 16. yüzyıllarda Barbaros ve arkadaşları, Hıristiyan gemilerinden yağmaladıkları değerli eşya ve kıymetli mücevherlerle çok büyük bir zenginliğe kavuşmuştur. Büyük tarihçiler, 1613-1621 yılları arasında Cezayir kentine her ay 15-16 Korsan gemisinin demir attığını yazmışlardır. Dünyanın her köşesinden binlerce maceraperest bu kente gelerek korsan tayfası olmak istemişlerdir.
Şu andaki korsan grupları ise Karayip Adaları’nda ve Somali’de gemileri ele geçirerek devletlerden fidye alan ve hatta ülkelerinde korsanlık için eğitim kurumları açmış, ağır silahlı insanlara dönüşmüşlerdir.
Devlet Korsancılığı:

Devletler ganimetten pay aldıkça hazinelerini doldurmuş, Korsanlar yağlı iple asılma endişesi taşımadan denizlerde rahatlıkla hüküm sürmüştür. Böylece devlet korsancılığı sistemi kurulmuştur. Daha sonraları yeni kıtalar keşfedilmeye başlanınca Fransa, İngiltere ve Hollanda; Amerika kıtasını keşfeden İspanyol ve Portekizlilerin yeni kıtalardan getirdikleri zenginliklerle dolu gemilerini Fransız bir Korsan olan Jean Fleury’e yağmalatarak büyük ganimetler elde etmişlerdir. Korsanlar tarafından uğradıkları baskınlarla gemileri yağmalanan Portekiz veİspanyollar daha sonra filolar oluşturarak yılda iki defa Amerika Kıtasına sefer yapmış, filo ise ağır silahlarla donatılan büyük kalyonlar tarafından korunmuştur. Amerika’daki zenginlikleri ülkelerine taşıyan İspanyol ve Portekizliler büyük yük gemileri kullandıkları için manevra kabiliyetleri düşük olan bu gemiler korsan gemilerine yetişememiş ve yağmalanmaktan kaçamamışlardır. Bu durumdan dolayı Karayiplerin küçük adalarında korsanlar giderek artmıştır. Hatta Amerika kıtasından gelen bu gemilerin yağmalanması o kadar karlı bir iş haline gelmişti ki dünyanın dört bir yanından maceraperestler bu adalara yerleşerek, korsanlık yapmaya başlamışlardır.
Korsanların Krallar ile anlaşmaları:

- Bir korsan savaşırken zarar görürse o korsana tazminat ödenirdi.
- Korsan bir parmağını ya da gözünü kaybederse 100 altın para, sol kolunu kaybederse 500 altın para ve sağ kolunu kaybederse 600 altın para tazminat alırdı.
- Korsan gemisinin kaptanı zarar görürse tayfadan iki misli tazminat alırdı.
- Korsan kaptanları yapılan yanlışlardan sorumlu tutulurdu.
- Eğer gemide işler ters giderse geminin yönetimi kaptandan alınarak yanında bir tüfekle ıssız bir adaya bırakılır ya da geminin güvertesinde denize atılarak köpek balıklarına yem edilirlerdi.
Tarihin ünlü Erkek ve Kadın korsanları:
Karayiplere dehşet salan korsanların çoğu ya Fransa ya da İngiltere’ye çalışmıştır. İspanyol ve Portekizlilerin gemileri yağmalanırken denizlerde rakip olan bu iki devlet bazen anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Uzun yıllar İspanyol gemilerinden ganimet elde eden Fransa ve İngiltere 18. yüzyılın başlarında korsanlar devlete yük olmaya başlayınca Avrupa’nın büyük devletleriyle 1715 yılında Hollanda’nın Ultrecht Limanın’da toplanarak korsanlığı yasadışı ilan etmişlerdir. Bu dönemden sonra birçok ünlü korsan donanma bünyesine katılmış ve bazıları da ticarete atılarak çok zengin olmuşlardır.Tarihte kanlı saldırılar yapan ve düşmanlarına korku salan korsanlar işte bu dönemden sonra ortaya çıkmışlardır. Tarihin kadın korsanlarından olan ve kendi hesaplarına yelken açan bu maceraperestler Marry Read ve Anne Bonney siyah kurukafalı bayraklarla özdeşleşmiş gemileriyle Amerika kolonilerine korku salmış ve Liman kentlerini basarak çoğunu haraca bağlamışlardır.
1730’lu yıllara doğru Atlantik Okyanusu ve Karayipler’de bulunan korsanlar büyük devletlerin donanmaları tarafından takibe alınmıştır. Kaptanları yakalanarak esir alınmış ve daha sonra halkın önünde idam edilmişlerdir. Donanmadan kaçan bazı gruplar Çin Denizi’ndeki küçük adalara sığınarak yılda birkaç kez nadiren geçen İngiliz, İspanyol ve Portekiz’e ait gemileri yağmalayarak hayatta kalmışlardır.
Osmanlı Devletindeki Bahriyeliler:

Aslında hangi devletin donanmasından olursa olsun büyük başarılar elde eden yetenekli kaptanların ve zeki denizcilerin çoğu korsanlıktan gelmiştir. Türk tarihçiler Osmanlı Devleti’ndeki bahriyeli korsanları, devlet adına denizlerde yer fethederek düşmanları kıyılardan uzak tutukları için “denizin akıncıları” olarak adlandırmışlardır.
Osmanlı devletinde bahsedilen bahriyeli korsanlar özellikle düşman devlet olan İspanya ve İtalya’nın gemilerine ve kıyı şehirlerine saldırarak düşmana zarar verip onları korkutarak, Osmanlı devletinin denizlerdeki üstünlüğünü bütün dünyaya göstermeye çalışmışlardır. Turgut Reis (Turgutça Paşa) yarım asırdan fazla bir süre Osmanlıya kaptanlık yapmış ve devletin denizlerdeki başarısını en üst noktalara taşımıştır. Osmanlının akıncı korsanları asla sulh halinde bulunan devletlere ve Müslüman ülkelerinin gemilerine dokunmamışlardır.
Barbaros Kardeşlerin donanma himayesine alınmasıyla sırasıyla önce en büyükleri olan Oruç Reis, ardından Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) donanma kaptanı yapılmıştır. Osmanlı Devleti zamanında bahriyeli korsanlarla mücadele edebilecek tek düşman korsan gücü, Papa tarafından Türk denizcilerini durdurmak için kurulan Saint Jean Şövalyeleridir. (Rodos Şövalyeleri) Bu Şövalyeler, İngiliz, Fransız ve Hollanda korsanları daha çok Karayıp Denizindeki İspanya gemilerini hedef almışlardır.
Günümüzde korsanlar:

Ünlü Sigorta Şirketi olan Llyod bölgede aktif olarak yaklaşık 20.000 korsanın var olduğunu bildirmiştir. Günümüzün korsanları iyi eğitimli birliklerden oluştukları için ağır silahlı, sürat tekneleri kullanıyor ve değerli eşyaları alarak direnme olmaması halinde kimseyi öldürmüyorlardır. Bu işte ustalaşan korsanlar kocaman gemiyi dakikalar içinde baştan aşağı yağmalayarak kendi teknelerine yükleyebilmektedirler. Son yıllarda Batı Afrika Sahillerinde giderek artan gemi baskınları sonucu sigorta şirketleri yardım isteyen teknelere tedbirle yanaşılmasını ve soyulan gemilerin çoğuna korsanların bu yöntemle yaklaştıklarını bildirmişlerdir.
Aynı zamanda korsanların Kokain yüklü olan gemileri tespit ettiklerinde bu gemileri basıp Kokain paketlerini alarak mürettebatın tamamını öldürüp suya attıkları bilinmektedir.