Saraybosna'da bulunan Markale Pazarında Bosna Savaşı döneminde Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından düzenlenen katliamlardır.
Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Radovan Karaciç, olaydan sonra düzenlediği basın toplantısında, Sırp tarafının bombalama eyleminde hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia ederek, "Bu katliam, Müslüman liderliğinin soğukkanlı bir cinayetidir" dedi.
Öte yandan NATO, Sırp güçlerine yönelik bir ültimatom yayınlamış ve bu ültimatomda Sırpların Saraybosna’dan ağır silahlarını çekmesi ya da bu silahları BM kontrolüne bırakması gerektiğini ifade etmiştir. NATO, Sırp güçleri eğer Saraybosna’dan 20 kilometre dışarıya çekilmezse ve ağır silahlarını BM kontrolüne bırakmazsa hava saldırılarına başlayacağı konusunda uyarmıştır. Sırplar ültimatomun şartlara uymak zorunda kaldı.
Sırplar ve taraftarlarının inkarcı tezleri ise, 27 Mayıs 1992'deki Vase Miskina sokağında ekmek kuyruğuna saldırısı gibi Markale Pazarındaki katliamların Boşnak yönetimi tarafından kasıtlı ve emirler dahilinde gerçekleştirildiğini ve bu sebeple olayların "TV kamerası için katliamlar" olduğunu öne sürmektedirler. Sırp tarafının tezine göre Müslüman Saraybosnasındaki provokasyonlar Sırplara karşı psikilojik savaşta kullanması nedeniyle Boşnaklara NATO hava desteği sağlanması yönünde alınmış bir önlemdir. Batılı kameramanlar ve muhabirler hemen katliamdan sonra Sırpları sorumlu tutarak olay yerinden canlı yayın yaptıkları için Batı kamuoyunda Sırp düşmanlığı ve NATO "misilleme operasyonu'nun kitle desteğinin bir ortam yaratılmıştı.
5 Şubat 1994'teki olayda da bağımsız balistik uzmanların hazırladığı raporların sonuçlarına aldıran olmadı. Oysa uzmanlar, Sırpların konuşlandığı yerden daracık Vase Miskina sokağını bombalamalarının mümkün olmadığını ve pazar yerindeki patlamanın da havan ateşi sonucunda gerçekleştiğini ispat etmeye çalışıyorlardı. O dönemde Yugoslavya kriziyle ilgilenen David Owen, Yasuşi Akaşi, Mikhail Rose, Lord Carrington gibi birçok ünlü politikacının görüşlerine aldırış edilmedi. Oysa bu politikacılar, patlamaların Sırplar tarafından yapıldığından şüphe duyuyor ve bu saldırıların kimin işine yaradığına bakma çağrısında bulunuyorlardı.
Rus albay Andrey Demurenko'nun araştırma sonucuna göre kesinlikle 28 Ağustos 1995'te Markale pazarı Boşnak mevzilerinden topun ateşlendiği ileri sürdü.
3 Mart 2010'da, Radovan Karaciç, Bosnalı Müslümanların yabancı güçlerin müdahalesini sağlamak için katliamı uydurduğunu iddia etti. Karaciç Markale olaylarıyla ilgili "Oyundu. Cesetler yerleştirilmişti. Sırpları suçlamak için Saraybosna’ya baştan sona ceset yerleştirildiğini BM de biliyordu" dedi.
2004 yılında Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi Sırp general Stanislav Galic'i, aralarında Markale katliamlarının da olduğusivillere yönelik çeşitli saldırılar nedeniyle 20 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Markale katliamları Sırp ve Hırvatların Bosna Savaşı boyunca Boşnak Müslümanlara karşı giriştiği soykırıma varan katliamlardan sadece ikisidir. 14 Aralık 1995’te Bosna Savaşı’nı bitiren Dayton Anlaşması imzalandığında dört yıl süren yıkıcı savaşın sonunda 250.000’in üzerinde Boşnak Müslüman öldürülmüş, yüz binlercesi yerinden edilmiştir.
Birinci Markale katliamı
5 Şubat 1994'te Sarayevo'daki Markale Pazarı'nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından 120 mm’lik havan topuyla gerçekleştirdiği saldırıda 68 kişi öldü ve 144 kişi yaralandı.Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Radovan Karaciç, olaydan sonra düzenlediği basın toplantısında, Sırp tarafının bombalama eyleminde hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia ederek, "Bu katliam, Müslüman liderliğinin soğukkanlı bir cinayetidir" dedi.
Öte yandan NATO, Sırp güçlerine yönelik bir ültimatom yayınlamış ve bu ültimatomda Sırpların Saraybosna’dan ağır silahlarını çekmesi ya da bu silahları BM kontrolüne bırakması gerektiğini ifade etmiştir. NATO, Sırp güçleri eğer Saraybosna’dan 20 kilometre dışarıya çekilmezse ve ağır silahlarını BM kontrolüne bırakmazsa hava saldırılarına başlayacağı konusunda uyarmıştır. Sırplar ültimatomun şartlara uymak zorunda kaldı.
İkinci Markale katliamı
28 Ağustos 1995'te Saraybosna'daki Markale pazarına Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından atılan bombanın patlaması sonucu 37 kişi öldü, 90 kişi de yaralandı. 30 Ağustos 1995'te, en son UNPROFOR askeri de Bosna Sırp topraklarından ayrılır ayrılmaz NATO uçakları Sırp Cumhuriyeti’nde seçilmiş bazı hedeflere bir dizi hassas vuruş yaptılar. Bosna Sırp askeri birliklerine yönelik NATO bombardımanı için gerekçe olarak Sırpların Markale'deki silahsız Boşnaklara karşı saldırısı ve Srebrenitza katliamı gösterildi. Hırvat, Boşnak ve NATO operasyonları karşısında uzun süre dayanamayan Sırp birlikleri, Ekim ayında teslim oldu.Sırplar ve taraftarlarının inkarcı tezleri ise, 27 Mayıs 1992'deki Vase Miskina sokağında ekmek kuyruğuna saldırısı gibi Markale Pazarındaki katliamların Boşnak yönetimi tarafından kasıtlı ve emirler dahilinde gerçekleştirildiğini ve bu sebeple olayların "TV kamerası için katliamlar" olduğunu öne sürmektedirler. Sırp tarafının tezine göre Müslüman Saraybosnasındaki provokasyonlar Sırplara karşı psikilojik savaşta kullanması nedeniyle Boşnaklara NATO hava desteği sağlanması yönünde alınmış bir önlemdir. Batılı kameramanlar ve muhabirler hemen katliamdan sonra Sırpları sorumlu tutarak olay yerinden canlı yayın yaptıkları için Batı kamuoyunda Sırp düşmanlığı ve NATO "misilleme operasyonu'nun kitle desteğinin bir ortam yaratılmıştı.
5 Şubat 1994'teki olayda da bağımsız balistik uzmanların hazırladığı raporların sonuçlarına aldıran olmadı. Oysa uzmanlar, Sırpların konuşlandığı yerden daracık Vase Miskina sokağını bombalamalarının mümkün olmadığını ve pazar yerindeki patlamanın da havan ateşi sonucunda gerçekleştiğini ispat etmeye çalışıyorlardı. O dönemde Yugoslavya kriziyle ilgilenen David Owen, Yasuşi Akaşi, Mikhail Rose, Lord Carrington gibi birçok ünlü politikacının görüşlerine aldırış edilmedi. Oysa bu politikacılar, patlamaların Sırplar tarafından yapıldığından şüphe duyuyor ve bu saldırıların kimin işine yaradığına bakma çağrısında bulunuyorlardı.
Rus albay Andrey Demurenko'nun araştırma sonucuna göre kesinlikle 28 Ağustos 1995'te Markale pazarı Boşnak mevzilerinden topun ateşlendiği ileri sürdü.
3 Mart 2010'da, Radovan Karaciç, Bosnalı Müslümanların yabancı güçlerin müdahalesini sağlamak için katliamı uydurduğunu iddia etti. Karaciç Markale olaylarıyla ilgili "Oyundu. Cesetler yerleştirilmişti. Sırpları suçlamak için Saraybosna’ya baştan sona ceset yerleştirildiğini BM de biliyordu" dedi.
2004 yılında Lahey'deki Savaş Suçları Mahkemesi Sırp general Stanislav Galic'i, aralarında Markale katliamlarının da olduğusivillere yönelik çeşitli saldırılar nedeniyle 20 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Markale katliamları Sırp ve Hırvatların Bosna Savaşı boyunca Boşnak Müslümanlara karşı giriştiği soykırıma varan katliamlardan sadece ikisidir. 14 Aralık 1995’te Bosna Savaşı’nı bitiren Dayton Anlaşması imzalandığında dört yıl süren yıkıcı savaşın sonunda 250.000’in üzerinde Boşnak Müslüman öldürülmüş, yüz binlercesi yerinden edilmiştir.
Son düzenleme: