Ülke Myanmar Birliği Cumhuriyeti (Burma - Birmanya)

Myanmar Birliği Cumhuriyeti
myanmar.png
BaşkentNaypyidaw
Resmî dillerBirmanca
Yönetim ŞekliAnayasal Cumhuriyet
Yüzölçümü678.500 km²
Nüfus53.897.154
Nüfus Yoğunluğu79,4 kişi/km²
Para birimiKyat (mmK)
Zaman dilimi(UTC +6:30 )
Telefon kodu+95
İnternet TLD.mm
Myanmar, resmi adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya'da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alır.

Ülkenin tarihî adı ülke nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan Birmanlardan gelen Burma'dır. Ülkede 1989'da tesis edilen askeri rejim, ülkenin sömürge döneminin izlerini silmek adına Burma olan ülke adını yine Birmanların adının bir başka çeşitlemesinden gelen Myanmar olarak değiştirmiştir ve bu ad günümüzde de resmen kullanılmaktadır. Bu yeni ad ülkedeki rejime destek veren Çin gibi ülkelerce hemen benimsenmişken Batılı ülkeler bu adı reddederek eski ad Burma'yı uzun süre kullansa da ülkedeki demokratikleşme hareketleri sonrası bu tavır yumuşamıştır. Ülkenin eski adı Burma'nın Türkçedeki kullanımı ise Fransızca Birmanie'de gelen Birmanya olup mevcut ad olduğu gibi kullanılmaktadır.

Bayrak​

Myanmar arması Myanmar bayrağı 1974 yılından beri kullanılan eski sosyalist bayrak yerine 21 Ekim 2010 tarihinde yeni bir devlet bayrağı benimsendi. Yeni bayrak 2008 Anayasasında ortaya atılmıştır ülkenin adı değişiklik uygulanması ile birlikte tanıtıldı. Myanmar bayrağı sarı, yeşil, kırmızı ve ortada beyaz beş köşeli yıldız olarak değiştirilmiştir. Şeritlerdeki üç renk dayanışma, barış ve huzur, cesaret ve kararlılık sembolize etmektedir.

Tarih​

Myanmar'da gelişkin bir Buda uygarlığı vardır. Terk edilmiş bir kent olan Pagan'da bu uygarlıktan izler görülür. Kentte 9-13. yüzyıllar arasında yapılmış binlerce Buda tapınağı bulunmaktadır. 11-19. yüzyıllarda Birmanya prensleri arasında amansız savaşlar oldu. 1820'de büyük Myanmar generali Maha Bandula, Hindistan'ın İmphal (Manipur) ve Assam eyaletlerini ele geçirip Bengal'e yönelince Hindistan'a o zaman egemen olan İngilizler, Myanmar'ya savaş açtılar. Maha Bandula geri püskürtüldü ve Myanmarlılar yalnızca Assam ve İmphal üzerindeki isteklerinden vazgeçmekle kalmadılar, aynı zamanda Aşağı Birmanya'nın Arakan ve Tenasserim bölgelerini de İngilizler'e bırakmak zorunda kaldılar. 1826-82'de İngilizler, Aşağı Myanmar'ı adım adım ele geçirdiler. Kral Thibavv'la 1886'da yapılan savaştan sonra, başkenti Mandalay olan Yukarı Birmanya da İngilizler'in denetimi altına girdi. 1919'dan 1937'ye kadar Myanmar, "Birmanya" adı altında Hindistan'ın bir eyaleti olarak İngiliz yönetiminde kaldı. 1948 yılında İngiltere sömürge yönetimi fiilen bitti.

1962 yılında General Ne Win başkanlığındaki askerler yönetime el koydu. 2007'de askeri diktaya karşı Budist rahiplerin öncü rol oynadığı Safran Devrimi adlı girişim başarısız olmasına karşın, ülkede 2008 yılında ilan edilen yeni anayasanın ardından, 2010 yılında gerçekleştirilen seçimler sonucunda cumhuriyet rejimine geçiş yapıldı. Myanmar ordusunun desteğine sahip Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi'nin seçimleri %80'lik bir oy oranıyla kazandığının ilan edildiği seçimlerde Nobel ödüllü Aung San Suu Kyi liderliğindeki Ulusal Demokrasi Birliği partisi de geniş çaplı usulsüzlüklerin yaşandığını ileri sürerek seçimleri boykot etti. Ancak 23 Aralık 2012 yılında 664 üyeli parlamentoda milletvekillerinin çeşitli görevlere atanmasıyla boşalan 45 sandalye için yapılan ara seçimlerde Ulusal Demokrasi Birliği partisi 40 sandalyeyi kazandı.

4 Mayıs 2008'de oluşan Nargis kasırgası nedeniyle son belirlemelere göre yaklaşık 51.000 kişi ölmüş, 41.000 kaybolmuştur. İktidardaki askerî cunta, ısrarlar sonucu 8 Mayıs 2008'de uluslararası yardımları kabul etmiştir.

İklim​

Tropikal muson iklimi görülen Burma'da, sıcaklığın en yüksek olduğu aylar mart ve mayıs aylarıdır. Muson yağmurları en çok haziran sonundan, eylül ayının sonlarına kadar görülmektedir. Bu dönemde yağmurlar sonucu bazı yollar ulaşıma kapanabilir.

myanmar-2.jpg


Bütün Güneydoğu Asya ülkelerinde mevcut olan muson iklimi genel olarak Birmanya’da da hakimdir. Ülke yengeç dönencesi üzerinde bulunduğundan, kışın karalardan denizlere doğru esen kuru; yazın ise denizlerden karalara doğru esen bol yağışlı muson rüzgarları, ülkenin iklimindeki en önemli unsurdur. Ülkenin doğusundaki yüksek yaylalarla, batısındaki yüksek sıradağlar, yağışların bölgelere göre dağılımına tesir etmektedir. Birmanya’nın en çok yağış alan bölgeleri; Arakan Sıradağlarının batı kesimi ile İrrawadi Nehrinin denize döküldüğü yerde teşkil ettiği Delta Ovası ve Chan Ovasının güney kesimleridir. Bu bölgelerde senelik yağış ortalaması 5000 milimetreyi geçer. İç bölgelerde muson rüzgarlarının tesiri pek fazla olmadığı için yağış da azdır. Ülkenin muson rüzgarlarına maruz kalan güney bölgeleri bol yağışlı olup, senelik sıcaklık farkları 17-39°C civarında değişir. Kuzey kısımlarında nisbeten daha kurak ve soğuk bir iklim hakimdir.

Ekonomi​

Başlıca doğal kaynakları Petrol, Kereste, Kalay, Antimon, Çinko, Bakır, Tungsten, Kurşun, Kömür, Mermer, Kireçtaşı, Değerli Taşlar, Doğalgaz ve Hidro Enerjidir. Ekonominin ana damarı tarımdır. Çok bol miktarda olan madenler, tarımdan sonra ekonominin dayandığı ikinci büyük faktördür. Ülkede üretilen en önemli tarım ürünü, bütün Uzakdoğu ülkelerinde olduğu gibi pirinçtir. Halkın temel gıda maddelerinin başında gelen pirincin ülke içerisindeki tüketimden artanı ihraç edilir.

Buğday, mısır, akdarı, susam, baklagiller, pamuk, çay ve şekerkamışı ülkede üretilen diğer tarım ürünleridir. Tarım en ilkel usullerle yapılmaktadır. Gür tropik ormanlar ekonomiye kereste, kauçuk üretimiyle katkıda bulunurlar. Madenler bol olmasına rağmen işlenememektedir. Ülkedeki petrol üretimi, İkinci Dünya Savaşından önceki seviyesine henüz ulaşmış değildir.

Sanayisi yok denilebilecek seviyede olan Myanmar’da, çok az sayıda çimento, kağıt, dokuma ve şeker fabrikaları vardır. Fildişi ve tahta oymacılığı ile ipekçilik ve mücevherat yapımı yaygındır. Ticarette de çok gelişmiş değillerdir. Balıkçılık mevcut sularda çok az yapılmaktadır. Daha ziyade nehirlerde yapılan balıkçılığın yanı sıra son zamanlarda deniz balıkçılığı da yaygınlaşmaktadır.

Dil​

Myanmar'ın resmi dili Burmaca'dır. Jingpho, Kayah, Karen, Chin, Mon, Rakhine, Shan gibi çeşitli bölgesel diller de halk arasında konuşulmaktadır.

Din​

Çoğunluğu Budist olan Myanmar’da resmî makamlar, Müslümanların nüfusun % 4’ünü oluşturduğunu iddia etmektedirler. Ancak müslüman önderler bu oranın % 10 ile 14 aralığında olduğunu söylemektedirler. Müslümanların etnik köken dağılımı ise şöyledir: % 68 Hint, % 30 Myanmarlı, % 2 Çin asıllı. Müslümanların % 41’i Arakan bölgesinde geri kalanı ise ülkenin diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebindendir.

Hint asıllı Müslümanlar çoğunlukla başkent ve çevresinde yaşarken Bengal, Urdu ve Myanmar dillerinin karışımı bir dili konuşan Rohingyalar Arakan bölgesinde yaşamaktadırlar. Diğer Müslümanlara göre daha fakir olan Rohingyalar savaş, sürgün ve baskılara mâruz kalmışlardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Arakan’da Müslüman devleti kurma faaliyetleri silâhlı çatışmalara ve hükümetin askerî operasyonlar yapmasına neden oldu. Binlerce Müslüman yurtlarından çıkarıldı ve camileri, okulları, evleri zarar gördü. Bunlardan geriye dönenleri Myanmar hükümeti ülkeye kaçak yollardan giren yabancılar olarak kabul etti.

myanmar-3.jpg


Bangladeş'teki Rohingya mültecileri, Mart 2017



1989 ve 1991 yıllarındaki operasyonlar sonucunda 250.000 Arakanlı müslüman tekrar Bangladeş’e sığındı ve ancak BMMYK’nın baskısı neticesinde 1992’de ülkeye geri dönebildiler. Müslümanların bir kısmı halen mülteci olarak Bangladeş’te kamplarda yaşamaktadır. Myanmar hükümeti Rohingyalar’a tam vatandaşlık hakkı vermeyi reddederek onların Myanmar vatandaşı sayılabilmeleri için vatandaşlık kanununa göre İngiliz işgali ve Hint göçmen akını başlamadan yani atalarının 1824 tarihinden önce ülkede yaşadıklarını ispatlamaya zorlamaktadır. 1948’den beri savaşan Müslümanlar ise 1999’da Arakan Rohingya Millî Teşkilâtı’nı ve 2000 yılında da Rohingya Dayanışma Örgütü’nü kurarak faaliyetlerini Bangladeş üzerinden sürdürmektedirler.

Ülkedeki müslümanlar arasında sosyal yaşamda ve dinî görevleri ifa etme hususunda farklı görüntüler sergilenmektedir. Hint asıllılar konuşma dili olarak Urduca’yı kullanırken yerliler Myanmar dilini kullanmaktadır. Hint asıllılar dini vecibelerine daha çok dikkat ederken yerliler ise eski Budist kültüründen gelen alışkanlıklarıyla karışmış bir dini hayat sürdürmektedir. Siyasî ve sosyokültürel açıdan da bölünmüşlük vardır ve her toplumun kendi derneği vardır.

Mutfak​

Myanmar mutfağı genel olarak Çin, Mon ve Hint mutfaklarından etkilenmiştir. Ülkede tarımsal açıdan en çok pirinç üretildiği için en çok yemek çeşidi de bu ürün etrafında çeşitlendirilmiştir. Ayrıca balık ürünleride son dönemlerde oldukça revaçtadır. Balık, et suyu ve pirinç ile yapılan "Mohinga", Hindistan cevizi sütü ve tavuk ile yapılan "Onnokauswe" da yerel tatlar arasındadır. Ayrıca Nan Gyi Thoke (pirinç, yeşil sebzeler ve tavukla yapılan bir yemek), Laphet thote(pirinç, kabuklu yemiş ve salatalarla yapılan bir yemek) de tadılması gereken yerel lezzetlerdendir.

Coğrafya​

Myanmar, Çinhindi'nin kuzeybatısında yer alır. Komşuları kuzeybatıda Hindistan ve Bangladeş, kuzeydoğuda Çin, güneydoğuda Laos ve Tayland'dır. Ülkenin güneybatı kıyıları Bengal Körfezi ile çevrilidir.

Fiziki özellikleri bakımından bir sadeliğe sahip değildir. Çok yüksek dağlar, yüksek yaylalar, alüvyonlu ovaların hepsi mevcuttur. Dünyanın en yüksek sıradağları olan Himalaya Dağlarının son uzantıları Birmanya’nın batısında bulunur. Bu sıradağlar ülkenin kuzeyinde aniden sarplaşır ve yüksekliği 5000 metreye varan tepeler halini alır. Güneye doğru alçalarak gider. Burada Arakan Sıradağları ismini alır. Batıdaki bu sıradağların güneybatıdaki kolu denize dik bir şekilde ulaşırken, bu dağların bir uzantısı olarak denize pekçok küçük adacıklar teşekkül etmesine sebep olurlar. Bu bölgede deniz sığ ve kayalık olduğu için gemiler için ulaşım elverişli değildir.

Batıdaki sıradağların kuzeyi, ülkenin de kuzey kesimini teşkil eder ki, bu yörede dağlar Theing-Wang Razi Tepesinde ülkenin de en yüksek noktası olarak 6024 metreye ulaşır. Bu bölgeden doğan İrrawadi Nehri, doğusunda ülkeyi bir uçtan diğer uca 2200 km olan uzunluğuyla kat ederek, Bengal Körfezine dökülür. Bu ırmağın kollarıyla beraber meydana getirdiği havza, ülke topraklarının yarısından fazlasını teşkil eder.

Kuzeyde hızlı akmasına rağmen, gittikçe hızı yavaşlayan İrrawadi Irmağının güneyden itibaren 1450 kilometrelik bir bölümü nehir ulaşımına elverişlidir. Denize döküldüğü yerde geniş bir delta teşkil eder. Ulaşıma elverişli olması sebebiyle bu nehrin ülke hayatında önemli bir yeri vardır.

Ülkeyi kuzeyden güneye kateden batı sıradağları ve ortada İrrawadi Havzasından sonra, doğuda yine kuzeyden güneye kateden Chan Yaylası yer alır. Bu yaylanın yüksekliği 1000-2000 m arasında değişirken, yaylanın kuzey kısımları kurak, çıplak ve tarıma elverişli olmayan arazilerle kaplıdır. Güney kesimleriyse zengin tropik bitki örtüsüyle bezenmiştir. Pekçok akarsuyun bulunduğu Chan Yaylasındaki en önemli nehir, bu ülke topraklarındaki uzunluğu 1700 km olan Salven Nehridir. Chan Yaylası güneyde Malaka Yarımadasına kadar uzanarak denize dik yamaçlar halinde ulaşır. Bu yaylanın da denize ulaşması batı sıradağlarında olduğu gibi denizde gemilerin seyrine engel teşkil eden kaya adacıkları şeklindedir.

Nüfus ve Sosyal Hayat​

43.466.000 olan nüfusu değişik etnik gruplar meydana getirir. Bu etnik gruplardan en önemlileri; Birmanyalılar, Karenler,Şanlar, Şinler,Kaşınlar ve Kayahlardır. Ancak nüfusun % 74’ünü Birmanyalılar teşkil etmektedir. Bunlardan başka Bangladeş,Hindistan ve Çin’den gelen göçmenler de ülke nüfusunda az da olsa bir yekün teşkil ederler.

Refah seviyesinin çok düşük olduğu Birmanya’da halk, kazıklar üzerine bambudan yaptığı evlerde yaşar. Evlerini kazıklar üzerine yapmalarının sebebi; muson yağmurları sebebiyle sık sık maruz kaldıkları sellerden korunmak içindir. Halk, genellikle çiftçilikle uğraşmaktadır. Resmi dilin Birmanca olmasına rağmen, halkın ancak % 65’i bu lisanı konuşmakta, geri kalanlar ise kendi bölgelerine mahsus olan çeşitli dilleri konuşmaktadır. Birmanya halkı genel olarak geleneklerine bağlı, an’anelerinden vaz geçmeyen bir millettir. aile kavramı; anne, baba, kardeşler, dayı, teyze, amca, hala, dede, nine, yeğenlerden müteşekkil topluluktur. ailede söz sahibi olan kimse mutlaka babadır. Halkın ekseriyeti Budizm dinine inanır. İslamiyetin, halkın genel kültür seviyesinin yükselmesiyle gittikçe yayıldığı Birmanya’da Hıristiyanlık ve Hindu dinleri çok dar sahalarda kalmıştır. Okur-yazar oranının % 70 gibi yüksek bir rakam olmasına rağmen, bu sadece okur-yazar olmaktan ileri gitmeyen halkın kültür seviyesinin yüksek olmasını ifade etmemektedir. Orta öğretim yapan okulların sayısının çok sınırlı olduğu ülkede bir tek üniversite vardır. Sağlık hizmetlerinin de yetersiz olduğu hastahanelerde nüfusa göre yatak sayısı da çok azdır.

İnsan hakları​

1947 yılından bu yana devam eden Arakan İsyanı'nda Myanmar Ordusu ile Myanmar'daki Müslüman azınlık Rohingyalar arasında sık sık çatışmalar yaşanmakta, 2012 Arakan Bölgesi ayaklanmaları ile artan çatışmalar sırasında Myanmar Hükümeti ve siviller tarafından Müslüman azınlığa yönelik saldırı katliam yapılmıştır.

2016 yılında Myanmar Dini İşler Bakanı Aung Ko ülkede yaşayan Budistleri tam vatandaş ilan etmiş Müslümanları ise “yan ve yarı vatandaş" şeklinde tanımlanmıştır.

Ekonomi​

ünyanın geri kalmış ülkelerinin başta gelenlerinden olan Birmanya’da ekonomi tarıma dayanmaktadır. Çok bol olan madenler, tarımdan sonra ekonominin dayandığı ikinci büyük faktördür. Ülkede üretilen en önemli tarım ürünü, bütün Uzakdoğu ülkelerinde olduğu gibi pirinçtir. Halkın temel gıda maddelerinin başında gelen pirincin ülke içerisindeki tüketimden artanı ihraç edilir. Buğday, mısır, akdarı, susam, baklagiller, pamuk, çay ve şekerkamışı ülkede üretilen diğer tarım ürünleridir. Tarım en ilkel usullerle yapılmaktadır. Gür tropik ormanlar ekonomiye kereste, kauçuk üretimi şekliyle katkıda bulunurlar.

Madenler bol olmasına rağmen işlenememektedir. Ülkedeki petrol üretimi, İkinci Dünya Savaşından önceki seviyesine henüz ulaşmış değildir. Sanayisi yok denilebilecek seviyede olan Birmanya’da, çok az sayıda çimento, kağıt, dokuma ve şeker fabrikaları vardır. Fildişi ve tahta oymacılığı ile ipekçilik ve mücevherat yapımı yaygındır. Ticaret de, bütün ekonomi kolları gibi çok geri kalmıştır. Balıkçılık mevcut sularda çok az yapılmaktadır. Daha ziyade nehirlerde yapılan balıkçılığın yanısıra son zamanlarda deniz balıkçılığı da yaygınlaşmaktadır.

Ülkede İslamiyet​

Çoğunluğu Budist olan Myanmar’da resmî makamlar, Müslümanların nüfusun % 4’ünü oluşturduğunu iddia etmektedirler. Ancak müslüman önderler bu oranın % 10 ile 14 aralığında olduğunu söylemektedirler. Müslümanların etnik köken dağılımı ise şöyledir: % 68 Hint, % 30 Myanmarlı, % 2 Çin asıllı. Müslümanların % 41’i Arakan bölgesinde geri kalanı ise ülkenin diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebindendir.

Hint asıllı Müslümanlar çoğunlukla başkent ve çevresinde yaşarken Bengal, Urdu ve Myanmar dillerinin karışımı bir dili konuşan Rohingyalar Arakan bölgesinde yaşamaktadırlar. Diğer Müslümanlara göre daha fakir olan Rohingyalar savaş, sürgün ve baskılara mâruz kalmışlardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Arakan’da Müslüman devleti kurma faaliyetleri silâhlı çatışmalara ve hükümetin askerî operasyonlar yapmasına neden oldu. Binlerce Müslüman yurtlarından çıkarıldı ve camileri, okulları, evleri zarar gördü. Bunlardan geriye dönenleri Myanmar hükümeti ülkeye kaçak yollardan giren yabancılar olarak kabul etti.

1989 ve 1991 yıllarındaki operasyonlar sonucunda 250.000 Arakanlı müslüman tekrar Bangladeş’e sığındı ve ancak BMMYK’nın baskısı neticesinde 1992’de ülkeye geri dönebildiler. Müslümanların bir kısmı halen mülteci olarak Bangladeş’te kamplarda yaşamaktadır. Myanmar hükümeti Rohingyalar’a tam vatandaşlık hakkı vermeyi reddederek onların Myanmar vatandaşı sayılabilmeleri için vatandaşlık kanununa göre İngiliz işgali ve Hint göçmen akını başlamadan yani atalarının 1824 tarihinden önce ülkede yaşadıklarını ispatlamaya zorlamaktadır. 1948’den beri savaşan Müslümanlar ise 1999’da Arakan Rohingya Millî Teşkilâtı’nı ve 2000 yılında da Rohingya Dayanışma Örgütü’nü kurarak faaliyetlerini Bangladeş üzerinden sürdürmektedirler.
myanmar-sehirler.png

Ülkedeki müslümanlar arasında sosyal yaşamda ve dinî görevleri ifa etme hususunda farklı görüntüler sergilenmektedir. Hint asıllılar konuşma dili olarak Urduca’yı kullanırken yerliler Myanmar dilini kullanmaktadır. Hint asıllılar dini vecibelerine daha çok dikkat ederken yerliler ise eski Budist kültüründen gelen alışkanlıklarıyla karışmış bir dini hayat sürdürmektedir. Siyasî ve sosyokültürel açıdan da bölünmüşlük vardır ve her toplumun kendi derneği vardır.

Mutfak​

Burma mutfağı genel olarak Çin, Mon ve Hint mutfaklarından etkilenmiştir. Ülkede tarımsal açıdan en çok pirinç üretildiği için en çok yemek çeşidi de bu ürün etrafında çeşitlendirilmiştir. Ayrıca balık ürünleride son dönemlerde oldukça revaçtadır. Balık, et suyu ve pirinç ile yapılan "Mohinga", Hindistan cevizi sütü ve tavuk ile yapılan "Onnokauswe" da yerel tatlar arasındadır. Ayrıca Nan Gyi Thoke (pirinç, yeşil sebzeler ve tavukla yapılan bir yemek), Laphet thote(pirinç, kabuklu yemiş ve salatalarla yapılan bir yemek) de tadılması gereken yerel lezzetlerdendir.

Budizmin Şiddete Bakan Yüzü Myanmar​

Burma'da hükümetin verdiği 'vur' yetkisi üzerine silahlı güçler ile birlikte Budist rahipler müslümanlara karşı yeniden harekete geçti. Yaşanan bu vahşet gelişmelerinin üzerine bölgede en az 500 müslümanın katletti.

Burma'da, hükümetin çıkardığı "vur emri" üzerine silahlı güçler ve Budist rahipler tarafından Müslümanlara karşı yeniden tırmandırılan katliamlarda son üç günde 500 Müslüman katledildi. Müslümanlara yönelik şiddet olayları sonrasından bölge insanları yurtlarından kaçmaya başladılar. Yaşanan büyük vahşet sonrası uluslararası kuruluşlara çağrılar yapılıyor.

ÇAĞRIDA BULUNULDU!​

Arakan Rohingya Ulusal Örgütünün (ARNO) Başkanı Nurul İslam, Myanmar hükümetine eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan öncülüğünde hazırlanan rapordaki tavsiyeleri tam bir şekilde yerine getirmesi ve Arakan'da Müslümanlara karşı devam eden katliamların soruşturulması için bağımsız bir komisyon kurması çağrısında bulundu.

İslam, Annan öncülüğünde, Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çi'nin desteğiyle oluşturulan Arakan Danışma Komisyonunun hazırladığı tavsiye raporunun memnuniyet verici olduğunu ancak rapora karşı olan çevrelerin kışkırtıcı eylemlere giriştiğini söyledi. 'SAHTE GÜVENLİK ALARMI VERİLDİ!' Arakan'daki Budist liderlerin, Arakan Ulusal Partisi (ANP) milletvekillerinin ve 2012'de Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) karşı yürütülen şiddet kampanyasının arkasındaki isim olarak bilinen Dr. Aye Maung'un en başından itibaren Arakan Danışma Komisyonuna karşı olduğunu belirten İslam, şunları kaydetti: "ANP milletvekilleri, Kuzey Arakan'a asker sevkini öngören bir teklifi parlamentoya getirdi ancak geçiremedi. Sözde 'İslami teröristlere' karşı ve Budistleri korumaya yönelik olduğu savunulan teklife askeri kanat destek vermişti. Daha sonra Dr. Aye Maung liderliğindeki ANP milletvekilleri ve General Min Aung Hlaing, 9 Ağustos'ta bir toplantı yaptı ve Kuzey Arakan'daki Maungdaw'da sahte güvenlik alarmı verildi."

'OLAĞANÜSTÜ BİR ORTAM YARATILDI'​

"Bölgeye asker sevkinin ardından Rohingya Müslümanlarına karşı kışkırtıcı eylemler zaten başlamıştı." diyen İslam, olayların özellikle Rathedaung kentinde ve çevresinde yoğunlaştığını anlattı. "Birçok Rohingya köyü ablukaya alındı, saldırıya maruz kaldı, taciz, işkence ve keyfi tutuklamalarla olağanüstü bir ortam yaratıldı." ifadelerini kullanan İslam, "23 ve 24 Ağustos'ta Rathedaung'a bağlı Auk Nan Yar köyündeki hemen hemen bütün erkekler silahlı güçlerce alınıp götürüldü. Geride savunmasız kadınlar, yaşlılar ve çocuklar kaldı. Budist milisler ordunun himayesinde köyü kuşattı, tecavüz olayları yaşandı." diye konuştu. Myanmar hükümetinin Annan raporunda yer verilen tavsiyeleri eksiksiz hayata geçirmesi gerektiğini söyleyen İslam, "Hükümet, Arakan'da devam eden sivillere yönelik katliamları soruşturacak bağımsız bir komisyon kurmalı. Hükümet, Rohingya nüfusuna karşı işlenen suçları soruşturacak bir BM tespit heyetine de izin vermeli." ifadesini kullandı.

90 BİNDEN FAZLA MÜSLÜMAN YURTLARINI TERK ETTİ​

Myanmar ordusunun geçen yıldan bu yana sürdürdüğü operasyonlar nedeniyle 90 binden fazla Arakanlı Müslüman, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Rohingya azınlığın temsilcileri, operasyonlarda bugüne kadar yaklaşık 400 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Birleşmiş Milletler (BM) bölgede yaşananları aydınlığa kavuşturmak üzere kendi araştırma komisyonunu görevlendirmiş ancak Myanmar hükümeti komisyon üyelerinin bölgeye erişimini engellemişti.

VATANDAŞ STATÜSÜ İSTENİYOR​

Annan öncülüğündeki Arakan Danışma Komisyonu, tavsiye raporunda, eyaletteki sorunlara çözüm bulunmasının bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasıyla yakından ilgili olduğuna işaret ederek ekonomik kaynakların federal yönetim ile eyalet yönetimi arasında adilce paylaştırılması gerektiği vurgulamıştı. Topraklarına el konulanlara tazminat ödenmesi çağrısı yapılan raporda, Arakanlı Müslümanlara vatandaşlık statüsü verilmesi, diğer vatandaşların sahip olduğu tüm hak ve hürriyetlerden sınırsız faydalanmaları istenmişti.

Arakanlı Müslümanlar neden katlediliyor?​

Onlar dünyanın en büyük “vatansız” topluluklarından birisi. Hakları, kimlikleri, toprakları ellerinden alınmış duruda. Bugüne kadar defalarca katliama uğrasalar da buna karşılık verecek güçleri veya itiraz edebilecekleri bir yer yok. Şimdi bir kez daha uğradıkları katliamla gündeme gelen Rohingya Müslümanları için son yüz yıl büyük acılara sahne oldu.

Yaklaşık yüz yıldır baskı ve şiddet altında yaşayan Arakanlı Müslümanlar, farklı tarihlerde defalarca katliama uğradı. 1942 yılında 150 bin kişinin öldürüldüğü katliamlar, günümüze kadar çok kez tekrarlandı. Son olarak 2012 ve 2016 yılında yaşanan olaylar, 2017 yılının Ağustos ayı itibariyle yeniden alevlendi.

Dünyanın unuttuğu insanlar: Arakanlı Müslümanlar​

Aslında son olayların fitilini 2012’deki Budist saldırıları ve ordunun operasyonu ateşledi. Haziran 2012’de Rohingyalara karşı katliama girişen Budist çeteler, Müslümanların geri dönmemesi için evlerini ve arazilerini ateşe verdi. Olaylar sonrası Myanmar ordusu Rohingyaların yaşadığı bölgeye temizlik (clearence) adıyla askeri operasyonlar düzenledi. Operasyonun adından anlaşılacağı gibi bu bir “temizlik” çalışmasıydı.

Bu ciddi baskılar sonrası bölgedeki gerilim giderek tırmanmaya başladı. Yine Ekim 2016’da farklı güvenlik merkezlerine yönelik saldırılarda 9 güvenlik memuru öldü. Bu saldırıları kimin düzenlediği netleşmemişken ülkede Müslümanların yaşadığı bölgelere yönelik ağır operasyonlar başladı. Bu operasyonlarda binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Güvenlik güçlerine yönelik faili meçhul bu saldırı girişimleri sonrası Müslüman köylerinde toplu katliamlar başladı. Sadece 1 ay içerisinde 7 binden fazla Müslüman vahşice katledilirken 800 binden fazlası da yaşadığı toprakları terk ederek Bangladeş’e sığındı.

Toplam nüfusu 2,5 milyonu bulan Rohingya Müslümanlarından yalnızca 400 bini Arakan’da yaşayabiliyor, geriye kalanlar ise farklı ülkelerde mülteci. Arakan’da kalan Rohingyalar her an yaşanabilecek bir katliamla karşı karşıya, kamplara sığınanlar ise açlık ve doğa şartlarıyla mücadele etmek zorunda. Kamplarda, naylondan yapılma barakalarda yaşayan Rohingyalar eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden mahrum şekilde hayata tutunmaya çalışıyorlar.


 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    2K
Sovyetler Birliği - SSCB
  • Ugur
  • Ugur,
  • Ansiklopedi
  • 0    4K
Komorlar Birliği
  • GEZGİN
  • GEZGİN,
  • Ülkeler
  • 0    2K
Osmanlı'da Deliler Birliği
  • Ugur
  • Ugur,
  • Tarih
  • 1    3K
Geri