Emekli Öğretmen Bastondan Sonra Bal Kabağından Bağlama Yaptı

Ugur

Administrator
Katılım
8 Nisan 2013
Eskişehir’de 55 yaşında saz çalmayı öğrenen emekli fen bilgisi öğretmeni Sedat Sümbül, geçtiğimiz günlerde bastondan yaptığı sazdan sonra şimdi de daha önce yapılmadığını iddia ettiği bal kabağından saz yaptı.
364583.jpg

Emekli öğretmen Sedat Sümbül, bundan yaklaşık 3 yıl önce halk eğitim merkezine giderek saz çalmayı öğrendi. Kısa zamanda saz çalmayı öğrenen Sümbül, ardından saz ve enstrüman yapımına başladı. Geçen süre zarfında alışılagelmiş sazların yanı sıra farklı sazlar üreten Sümbül, son olarak bal kabağından saz yaptı. Saz ile nasıl tanıştığını anlatan Sedat Sümbül, "2015 yılında halk eğitimde kursa gitmeye başladım. Halk eğitimdeki hocamızın yardımıyla yavaş yavaş bağlama öğrendim ama yetmedi tabi. Bir üretimin içerisinde olmak istedim. Bir yıl sonra da Sinan Aygün ustamın desteğiyle belediyenin açtığı bir kursta saz ve enstrüman yapmaya başladım" dedi.

"Sazın böyle bir örneğini daha önce görmedim"​

Kendi tasarımı olan kabaktan yaptığı sazının daha önce bir örneğini görmediğini söyleyen emekli öğretmen Sümbül, "En son bitirdiğim kabaktan yaptığım saz. Bu farklı bir saz oldu. Kabak, halk müziğinde farklı enstrümanlarda kullanılmıştır ama ben böyle bir örneğini daha önce görmedim. Kendi tasarımım. Kapağı ladinden, sapı akça ağaçtan yapıldı. Kelebek ağacı da deniyor. Normal bağlamaların, halk müziğinde kullanılan diğer bağlamaların boyutlandırılması ve ölçümlendirilmesine uygun bir saz oldu. Sesi de güzel oldu. Beğendim doğrusu. Kabakla ilgili denemeleri devam ettirmek istiyorum” diye konuştu.

"Her gün ortalama 5-6 saat ağaç, ahşap ve enstrümanla uğraşıyorum"​

Kabaktan yaptığı sazı yaklaşık 2 ay gibi bir sürede tamamladığını ve enstrüman yapımında zaman ölçüsünün farklı olduğunu ifade eden Sümbül, "Enstrüman yapımında çok zaman ölçüsü yoktur. Şundan dolayı yok; bekleme zamanları var. Yani diyelim ki böyle bir bağlamayı bir haftada yapabilirsiniz ama bu yaklaşık 2 aydır elimde. Yani sapını takıp beklemeniz gerekiyor. Bir süre bekleyecek, hava alacak. Sapını yuvarlayacaksınız, kapağını takacaksınız ve bir süre bekleyecek. Süreyi yüzde 100 olarak düşünürseniz; yüzde 20’si enstrümanın yapımıysa yüzde 80’i bekleme süresi olarak geçiyor. Öğleden sonra başlıyorum. Akşam saat 6-7’ye kadar, her gün ortalama 5-6 saat ağaç, ahşap ve enstrümanla uğraşıyorum" şeklinde konuştu.


Öğrenmenin yaşının olmadığını ve herkese tavsiye ettiğini aktaran emekli öğretmen Sedat Sümbül, şunları söyledi: "Öğrenmenin yaşı yok. Herkese öneriyorum. 55 yaşından sonra da saz çalmak öğrenilebilir. Virtüöz olmamız gerekmiyor ama en azından bunun için emek harcayabiliriz. Buna değer, kendimiz için değer. Başkası için yapmayacağız. Öncelikle kendimiz için yapacağız. Bağlama çalmayı da böyle düşünmek lazım."


Bastondan yapılan bağlama​

Asırlar boyunca Türk Halk Müziği'nde yaygın olarak kullanılan bağlama, Eskişehir'de farklı bir görünüm kazandı. Eskişehir'in önemli bağlama ustalarından Ali Rıza Kalaycı, yaptığı bastondan bağlama ile görenleri şaşırtıyor.

Bağlama yeni formuyla görenleri şaşırtıyor. Eskişehir'in önemli bağlama ustalarından 94 yaşındaki Ali Rıza Kalaycı, bir kaza sonucu tekne ve sap kısmı kırılan bağlamasının, sap kısmından yaptığı bağlamayı tekrar çalmaya başladı. Daha sonra Kalaycı, sadece saptan oluşan bağlamayı baston üzerinde de deneyerek başarılı bir sonuç ortaya koydu. Ancak Kalaycı, ilerleyen yaşı nedeniyle parmaklarında oluşan hissizlikten dolayı icat ettiği bağlamayı son 3 yıldır çalamıyor. Ayrıca normal bağlama ile arasında neredeyse ses farkı olmayan baston bağlama farklı kişilere de ilham kaynağı olarak değeri korunuyor.

"Türküleri ezbere çalıyordum"​

1938 yılında çalıştığı marangozda ilk bağlamasını yaparak müzik hayatına başlayan Ali Rıza Kalaycı, uzun yıllar süren serüveninin hikayesini anlatarak, " Ortaca Köyü'nden Eskişehir'e 1935 yılında göç ettik. O zamanlar Eskişehir'de sanat enstitüleri falan hiçbir şey yok. Zanaat öğrenmek için bir marangozun yanına çırak olarak girdim. 1938'te ilk bağlamamı kendim yaptım. Ustamın oğlu saz biliyormuş, bana 2-3 türkü öğretti. Sazı yavaş yavaş çalmaya başladım. Sonra bir de ağız mızıkası aldım türküleri ezbere çalıyordum" ifadelerini kullandı.

"Ses vereceğine göre bastonu yapmaya çalıştım ve onu yaptım"​

Kalaycı, baston bağlamayı nasıl keşfettiğini de anlatarak, "Bir gün benim bağlama duvardan düştü, sapla teknesi ayrıldı. Sapın kırık yerine bir çivi çaktım, bir eşik koydum, manyetiği tuttum ve elektro saz sesi verdi. Oradan baston aklıma geldi. Düz sopa üzerinde de ses vereceğine göre bastonu yapmaya çalıştım ve onu yaptım. Daha sonra kibrit çöpü gibi eşikaltılar diye bir şeyler çıktı piyasaya. Ama ben kendim eşikaltı da yaptım ardından çeşitli ürünler yapmayı denedim" diye belirtti.
"Baston bağlamayı kendisine göstermek benim için bir gurur vesilesidir"


Ali Rıza Kalaycı'dan ilham alarak kendi baston bağlamasını yapan sanatçı Sedat Sümbül, "Emeklilik hayatımda yürüttüğüm bir çalışma olan enstrüman yapma işinin içerisine girince, Ali Rıza hocamın yapmış olduğu baston sazlardan bir tanesini gördüm. Ondan ilham alarak bir de kendim yapmak istedim. Sonuçta Ali Rıza hocamınki gibi tek parçadan değil ama birkaç parçadan oluştu. Fakat işin ilhamı, ilk üstadı O'dur. Zaten Eskişehir'e de Halk Müziğine de oldukça büyük katkıları olmuştur. Ali Rıza hocam Eskişehir Halk Müziğinin üstatlarındandır, en önemli şahsiyetlerinden bir tanesidir. O nedenle kendisinden ilham alarak böyle bir şey yapmış olmak, yaptığım baston bağlamayı kendisine göstermek benim için bir gurur vesilesidir. Onun da beğendiğini duymak gerçekten çok mutlu edici bir durum" dedi.
 
Geri