Ansiklopedi Mu Kıtası

Mu Kıtası Mu Kıtası
Mu Kıtası, Büyük Okyanus'ta yer aldığı ve 14 bin yıl önce battığı iddia edilen efsanevi batık kıtadır.

İlk olarak İngiliz Albay ve gezgin James Churchward'ın Tibet'te yaptığı araştırmalara dayanan ve bunlarla ilgili olarak yazdığı 4 adet kitabına konu edilmiştir. Churchward, Tibet tapınaklarında bulduğu yazı tabletlerini oradaki rahiplerden oniki senede öğrendiği Naga Maya dili ile tercüme ederek elde ettiğini açıkladığı efsaneye göre Büyük Okyanus'ta, Asya kıtası ve Amerika kıtası arasında ve Avustralya'nın iki katı büyüklüğünde bir kıta olduğunu anlatır.

Bilim çevrelerinde levha tektoniği konusundaki bilgi birikimine dayanarak Mu'nun da Atlantis gibi bir efsane olduğu konusunda görüş birliği vardır.Levha tektoniğine göre kıtaları oluşturan SiAl (silisyum/alüminyum) kayalar, okyanus diplerini oluşturan SiMg (silisyum/magnezyum) kayalar üzerinde "yüzerler". Büyük Okyanus dibinde Mu kıtasını kanıtlayacak herhangi bir SiAl kayaya rastlanmamıştır.

İlk kez James Churchward tarafından ortaya atılan,geçmişte üzerinde ileri bir uygarlığın bulunduğu, Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı konusundaki görüş, çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla birlikte, henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüştür. Çin'e ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde "Kıtamız battı, biz de buraya kaçtık" yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir. Türkler'in de Mu Kıtasından geldiği söylentileri de varsayım olarak eklenmiştir. Mu Kıtası, M. Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan bir ekip tarafından araştırılmıştır. Deniz dibinden bulunan kalıntılara Karbon testleri yapılmıştır.

James Churchward Kimdir?​

. .
James Churchward, (d.27 Şubat 1851) - (ö.4 Ocak 1936), İngiliz asker, araştırmacı.

1930'lu yıllarda yazdığı kayıp kıta Mu ile ilgili Naacal Tabletlerini çözmüş; The Children of Mu (1931), The Lost Continent Mu (1933), ve The Sacred Symbols of Mu (1935) adlı kitapları ile gündeme gelmiştir. Bilinen en ünlü esrarengiz İngiliz yazarıdır. Aynı zamanda uzman bir balıkçı ve mühendistir.

Churchward' a göre, Mu'nun yerini "kuzeyde Hawaii, güneyinde ise Fiji ve Paskalya Adası olarak verdi." O, Mu kıtasının 64.000.000 nüfusa sahip olduğunu iddia etti. Churchward günümüzden 50.000 yıl önce, Mu kıtasının teknolojik olarak çok gelişmiş olduğunu iddia etti. Bu uygarlığın kolonileri arasında Hindistan, Babil, Pers, Mısır ve Maya uygarlıklarının olduğunu araştırmaları ile tespit etti.

Yazarın bu üç kitabı Türkiye Cumhuriyeti kurucusu M. Kemal Atatürk'ün okuduğu kitaplar arşivinde de yer almaktadır. Atatürk 1930'lu yıllarda Tahsin Mayakon (Mayatepek) Bey'i araştırma görevlisi olarak Amerika'ya yollamıştır. Mu kavmi hakkında bilgi edinmesi için birçok rapor düzenlemiştir Tahsin Bey. En ünlüsü 14. rapordur. Ön Türkler ile Mu kavmi arasındaki bağı sorgulamak babında yapılan araştırmalar sonucu Mu ile Meksika'daki kavimler ve Naacal Tabletleri arasında bir bağ bulunmuştur.

. .
Churchward'ın iddia ettiğine göre Mu uygarlığını araştırmasına başlaması, Batı Tibet'teki, adını vermediği gizli bir tapınağın arşivlerinde bulunan, çok eski bir dilde yazılmış olan Naacal Tabletleri'ni okumasıyla başlamıştır. Söylediğine göre,bu tabletleri okuyabilme becerisini de yine o tapınakta bulunan bir Tibet rahibinden öğrenmiştir. Churchward sonraki yıllarda, mineralog ve arkeolog olan Dr. William Niven tarafından Meksika'da ortaya çıkarılan tabletler üzerinde çalışmıştır. Çin'e, Hindistan'a, güney asya ülkelerine ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde kıtamız battı, biz de buraya kaçtık yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir.

Churchward'a göre,Mexico City yakınlarında 1921–1923 yılları arasındaki kazılarda keşfedilen bu 2600 tablet, Tibet'te öğrendiği Naga-maya dilinde yazılmıştı ve bu tabletler 12.000 yıldan daha eskiydi.

Varsayımı savunanların görüşleri​

Yaklaşık 50 yıl boyunca 20’den fazla ülkeye giderek Mu uygarlığı hakkında veri toplayan James Churchward’un ve Mu varsayımını destekleyenlerin Mu uygarlığı hakkındaki görüşleri kısaca şöyle özetlenebilir:

  • Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.
  • Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan,üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı.
  • Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.
  • Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.
  • Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur İmparatorluğu’ydu.
  • Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.
  • Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.
  • Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.
  • "Ra" sözcüğü güneş anlamına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "O" diye hitap ettikleri Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirdi. Ra sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.
  • Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktır.
  • Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.
  • Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.(Bu, Churchward’un değil, bazı izleyicilerinin görüşüdür.)
  • Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır. (B.Ruhselman’a göre)

. .
Genelde bu iddiaların herhangi birini destekleyecek arkeolojik veya antropolojik bulgu bulunmamaktadır. Mu dinine, kolonilerine (örneğin Uygur İmparatorluğu kolonisi fikri) ve Mu kıtasının nasıl battığına ilişkin iddialar Mu varsayımını savunanlar arasında da genel geçer kabul görmemiştir ve farklı düşünceler mevcuttur.

İleri sürülen kaynaklar​

Churchward'un yararlandığı ve tezini desteklediğini ileri sürdüğü kaynaklar şöyledir:

  1. Çin'de bulunan 400'e yakın piramit bu piramitlerin en az 10.000 yıllık olduğu söylenir.Bu piramitler Mu varsayımında geçen Büyük Uygur İmparatorluğuna ait olduğu Piramitler üzerinde bulunan yazıtlarda görülür.(James Gaussman'ın İkinci Dünya Savaşı sırasında Hindistan'dan Çin'e uçuşu sırasında gördüğü piramitler.)
  2. Dr. William Niven'in 1921-1923 yılları arasında keşfettiği, günümüzde Mexico Müzesi’nde bulunan 2600 tablet.
  3. Yucatan'da hazırlanmış eski bir Maya kitabı olan 'Troano El Yazması'. British Museum'da bulunmaktadir.
  4. Bir başka Maya kitabı olan Cortesianus Kodeksi. Bugün Madrid Ulusal Müzesi'nde bulunmaktadır.
  5. Paul Schlieman tarafından Tibet'teki bir Budist tapınağında keşfedildiği ileri sürülen “Lhassa Belgesi”.
  6. Yucatan'da (Meksika) Churchward’un batan Mu kıtasının anısına inşa edilmiş olduğunu ileri sürdüğü Uxmal tapınağı'ndaki yazıtlar. Bu tapınaktaki yazıtlarda “geldiğimiz yer olan Batı ülkelerinin anısını korumak için inşa edilmiştir” ifadesi bulunmaktadır.
  7. Meksiko şehrinin 96 km. güneybatısında yer alan Xochicalo Piramiti yazıtları. Bu piramit, üzerindeki yazıtlara göre, “Batı ülkelerinin yıkımının anısına” inşa edilmiştir.
  8. Perezianus ve Dresden kodeksleri.
. .
Çin e, Hindistan a, güney asya ülkelerine ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde kıtamız battı, biz de buraya kaçtık yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir. Auguste Le Plongeon ve Brasseur de Bourbourg adlı araştırmacılar da Churchward'la aynı dönemde Mu konusunda araştırmalarda bulunmuşlardır; kimilerine göre konuyu ilk kez Le Plongeon gündeme getirmiştir. Arkeolog Egisto Roggero, baron D’Espiard de Cologne, Hans S.Santesson, J.Churchward’dan sonra konuyla ilgilenen önemli araştırmacılar arasında sayılırlar. Mu araştırmacılarına göre, Büyük Okyanus'daki, Mu kıtasından arta kalan, çoğu insanlarca meskun olmayan adalardaki devasa kalıntılar da Mu varsayımını destediği iddia edilmektedir.Ancak bu iddiaların hiçbiri bilimsel yönden Mu efsanesine kanıt sağlamamaktadır.

Mu'dan yapılan göçler​

Mu araştırmacılarına göre, Mu kıtasından her kıtaya göçler yapılmışsa da başlıca göçler Kuzey ve Güney Amerika'ya, Orta-Asya'ya, Mısır ve Anadolu'ya yapılmıştır. Churchward'a göre 70.000 yıl önce mevcut olan Uygur İmparatorluğu, Avrupa içlerine kadar uzanmaktaydı. Uygur İmparatorluğu birine Churchward'un manyetik felaket adını verdiği iki büyük doğal afetle (-diğer afet dağların yükselmesidir-) darbe yemiş ve sağ kalanlar aralarında Avrupa'nın birçok kavminin de bulunduğu çeşitli ari kavimleri oluşturmuşlardır. Kimilerine göre Mu ya da Orta-Asya kökenli bu kavimlerin hemen hemen hepsinde (yaklaşık 40 dilde) telaffuzları az çok ufak farklarla, "baba" anlamına gelen ata sözcüğü mevcuttur. Churchward Uygurlar'ın torunları olan bu kavimlerden bazıları olarak Keltler'i, Basklar'ı ve Asyalı İskitler'i sayar.Yine Churchward'a göre Osiris Mu kıtasında eğitilmiş, Atlantis'te reform yapmış, Atlantis'li bir bilge ya da peygamberdir; öğretisi sonradan "Osiris dini" adını almış olup Hermes Trismegistus tarafından Mısır'a getirilmiştir. ABD’de “uyuyan peygamber” lakabıyla anılmış Edgar Cayce’in “akaşik okumalar”ına göre, Atlantis gibi Mu kıtası'nın da batmasına neden olan etken, Atlantisliler'den satanik yol mensuplarının, ellerindeki nükleer güçleri yıkıcı amaçlarla kullanmaları yüzünden yerkabuğunun dengelerini bozmalarıydı.

Tahsin Mayatepek'in araştırmaları​

Tahsin Mayatepek (Mayakon), Türk dilini Tetkik Cemiyeti (TDK) Başkanı İbrahim Necmi Dilmen ile yazışmalarından sonra Atatürk'e 7-8 adet rapor göndermişti. Bugüne kadar 7. rapordan 13. rapora kadar ulaşılabilmiştir. Turan Dursun 1978 yılında 14. rapora ulaştığını açıklamış ve bununla ilgili bir inceleme yazmıştı. Mayatepek raporlarından 7 numaralı raporda Churchward'ın kitaplarından bahsedilir. 1. rapordan 5. rapora kadar bulunamamıştır. Başka rapor olup olmadığı bilinmemektedir.

213.jpg 213.jpg
Meksika’ya maslahatgüzarı Tahsin Mayakon, 2 Mart 1936 tarihinde Churchward'ın kitapları ile ilgili 7. raporu Atatürk'e sunduğunda Atatürk, Churchward'ın kitaplarını getirtmiş ve 60 çevirmene kısım kısım taksim ederek Türkçeye tercüme ettirmiştir.Mayatepek raporlarının geri kalanları Maya kültürü ve dili ile ilgilidir. Tahsin Mayakon, Meksika’da Maya kültürünü incelemiş, incelemeleri sonuncunda çok sayıda sözcüğün Türk ve Maya dillerinde aynı olduğunu saptamıştı.Bu sözcüklerden biri de Türkçe’deki “tepe” sözcüğüydü (Maya dilindeki karşılığı “tepek” idi ve tepe anlamına geliyordu). Bunun üzerine Atatürk Meksika’ya elçi olarak atadığı Tahsin beyin soyadını “Mayatepek” olarak değiştirmiştir. Fakat Tahsin Mayatepek’in iki kültür arasında bulduğu ortak noktalar sözcüklerden ibaret değildi; her iki kültür arasında, Mayalar’ın ayyıldızlı davullarından, Şamanik kültüründen, kilim desenlerinden, sembollerinden tüy takma alışkanlıklarına kadar pek çok ortak nokta mevcuttu.Tahsin Mayatepek, çalışmalarını belge ve fotoğraflarla 3 ciltlik bir defter hâlinde toplayarak Atatürk'e gönderdi.Bunların ikisi 1970'lere kadar TDK kütüphanesinde bulunuyordu (No:57-56) Üçüncü defter kayıptır. Bu defterlerde dinî tören, ibadet ve tapınaklarda da benzerlikler bulunduğu belirtiliyordu.

Tahsin Bey, Atatürk’ün isteğiyle 1935 senesinde Meksika Büyükeliçiliği’ne atandı. Ancak Büyükelçi Tahsin Bey’in vazifesi çok daha farklıydı; Mustafa Kemal Atatürk Tahsin Bey’i Mu Kıtası, Mayalar ve Türkler arasındaki ilişkiyi araştırmakla görevlendirmişti.



Pek çok dilde ortak bir sözcük​

Kimi araştırmacılara göre Türkçe'de "baba" anlamına gelen ata sözcüğünün az çok ufak söyleniş farklarıyla dünyanın farklı kıtalarında yaşayan kavimlerin dillerinde bulunması ve bunların hepsinde yine "baba" anlamına gelmesi, bütün bu kavimlerin geçmişte ortak bir kökeni olduklarını ortaya koymaktadır. Baba anlamına gelen birbirine yakın sözcüklerden ve kullanıldıkları dillerden bazıları 1936’daki Türk Dil Kurultayı’nda şöyle saptanmıştır:

1- Türk Dilleri:

  • Uygur,Koybal,Kazan,Kırgız ve Batı lehçeleri...........Ata
  • Kuman, Televüt lehçeleri.......................................At ta
  • Çuvaşça........................................... ...................Atey
  • Kazanca........................................... ..................Etey,ata
  • Altayca........................................... ....................Ada
2- Ön-asya Dilleri:

  • Sümer dili.............................................. .............Ad,adda
  • Elam dili.............................................. ...............Atta
  • Mitanni dili .................................................. .......Atta(i)
  • Hitit dili.............................................. .................Atta
  • Luwi .................................................. ................Tati
3- Hint-Avrupa Dilleri:

  • Grekçe............................................ ...................Atta
  • Latince........................................... ....................Atta,atavus
  • Got............................................... .....................Atta
  • Eski Nort.............................................. ..............Atte
  • Eski Yukarı Almanca........................................... Atto
  • Eski Slavca............................................ ............Atetz
  • Polap dili.............................................. ..............Otay
  • Orta İrlanda dili.............................................. ......Aite
  • Votyak dili.............................................. ............Atay
  • Macarca........................................... ..................Atya
4- Diğer dillerde:

  • Kalmuk dili.............................................. ...........Atey
  • Bask dili.............................................. ..............Aita
  • Eskimo dili.............................................. ...........Atatak
Charles Berlitz'in saptadığı baba anlamlı sözcükler ve kullanıldıkları diller


  • Malta............................................. ................... Tata
  • Welsh............................................. ....................Tadaa
  • Roumani........................................... ....................Thatha
  • Fiji.............................................. ....................Tata
  • Samoa............................................. ....................Tata
  • Tagalog........................................... ....................Tatay
  • Quechua kızılderilileri................................... ........Taita
  • Dakota (Siu) kızılderilileri................................... ...Atey
  • Nahuatl kızılderilileri................................... ........Tata,tahtli
  • Seminole kızılderilileri................................... .......İntati
  • Zuni kızılderilileri................................... ...........Tatçu,taççu
  • Hurri dili.............................................. ..............Atai
  • Kuzeydoğu Kafkas dilleri………………........................Ada
  • Rusça............................................. ...............Otets
  • Etrüsk............................................ ................Apa,ate
  • Çince .................................................. ...........(å·´å·´)Baba



Kaynak:wikipedia
 
Mu,büyük bir ada olabilir,fakat kita olmasi mümkün degil bence.
 
Avustralya bir kita ise,onun iki misli buyuklugundeki topraklar ada olabilir mi?
 
Avustralya bir kita ise,onun iki misli buyuklugundeki topraklar ada olabilir mi?

Avustralya'nin iki misli büyüklügünde bir kita'nin batma ihtimali çok zor oldugu için,14 bin yil evvel kayalara yazildigi gibi "Kita'miz batti" sözünün bir abarti oldugu ve bunun bir adadan ibaret olabilecegini söylemek istedim.Zaten anladigim kadariyle,bütün bu iddialar kayalarin üzerine yazilan "Kita'miz batti" sözlerine dayandiriliyor.Yoksa bilimsel olarak batan bir kita'nin varligi kanitlanamamistir.

Bence Mu,Atlantis gibi bir efsanedir.
 
Yunan Alfabesi:

alpha >al-paa-ha al, şiddetli; paa, zorla girmek, hücüm etmek; ha, su
beta >be-ta be, yürümek; ta, nerede olduğu yer, düzlük, zemin
gamma >kam-ma kam, almak, uğramak, maruz kalmak; ma anne, yeryüzü
delta >tel-ta tel, derin, dip, alt; ta bulunduğu yer, nerede olduğu
epsilon >ep-zil-on-om ep, tıkama, engel; zil, knar oluşturma; onom, kasırga, hortum
zeta >ze-ta ze, vurmak, çarpmak, dövmek; ta bulunduğu yer, zemin
eta >et-ha et, ile; ha, su
theta >thetheha-ha thetheha, uzanmak kaplamak dağılmak; ha su
iota >io-ta io, canlı ve hareket eden herşey;ta , bulunduğu yer, zemin
kappa >ka,paa ka, toryu, çöküntü, tıkanma; paa, kırılma, engl, mani
lambda >lam-be-ta lam, batma, suya gömülme;be, yürüme, gitme; ta bulunduğu yer
mu >mu mu, mu
ni >ni ni, uç, zirve, doruk
xi >xi xi, yükselmek, bir şeyin üzerinde görünmek
omikron >om-ik-le-on om, girdap, dönme; ik, rüzgar;le,yer; on, dairesel
pi >pi pi, yavaş yavaş veya azar azar yerleşmek
rho >la-ho la, -e kadar; ho, gelmek
sigma >zi-ik-ma zi, soğuk; ik, rüzgar, ma, anne, yeryüzü
tau >ta-u ta, bulunduğu yer; u, alt, vadi, uçurum
upsilon >u-pa-zi-le-on u, uçurum; pa, su deposu, havuz; zi, soğuk;le, yer; on, dairesel yuvarlak
phi >pe-hi pe, gelmek;hi çamur
chi >chi chi, ağzını açma
psi >pe-zi pe, gelmek, dışarı; zi; duman, buhar
omega >o-mec-ka o, orada; mec, girdap; ka, tortular, birikintiler

buna göre serbest okumayla ortaya bu çıkıyor:

şidetle hücum eden sular
yayılarak düzlüklerin üzerinde
kaplar toprağı
tüm alçak yerlerde
engel çıkaran yüksekliklerde dalgalar oluşur ve hortumlar
döver engelleri
sularla
sular örter üzerini
canlı ve hareket eden her şeyin
engelleri yıkarak
sulara gömülür toprakları
mu'nun
zirvelerdir yalnızca
gözüken suların üzerinde
hortumlar eser çevrelerinde
ve yavaş yavaş
oraya kadar gelir
soğuk rüzgar. önceki
vadilerin yerini
artık uçurumlar, soğuk derinlikler almıştır, yuvarlak çukurlar
balçıkla dolmuştur
bir ağız
açılır, çıkar dumanlar
püskürür dışarı volkanik tortuları..

Mu, Maya ve Mısırlıların alfabesi

214.jpg 214.jpg


Harflerin çoğu birbirine benzer hatta aynıdır. Mu Kıtasının dünya üzerinde hiç var olmadığını düşünelim, Maya ve Mısırlıların ayrı kıtalarda ve aralarında binlerce kilometre uzaklıkta ve hiçbir bağlantı yokken aynı harfleri bulmalarının olasılığı sıfır kadardır. Buda Churchward'ın tercume ettiği tabletteki harflerle Mısır ve Mayalıların aynı harfleri kullanması Mu'nun varlığını ve o tabletlerde yazan Mısır ve Mayaların Mu'nun kolonileri olduklarını kanıtlar.(Alintidir)
 
efsane olmayabilir. neticede 15 bin yıl önce diyor. Türkiyenin yeri milyonlarca yıl önce denizdi. Koca türkiye oluşuyor da neden batmıyor. dünya haritası eskiden çok çok farklıydı. Bence efsane olamayacak kadar bilgi var ortada. Çok güzel konu.hep merak etmişimdir.
 
Bence de buyuk bir ihtimal bu kita vardi.
Misir'daki piramitler,Meksika'daki piramitler,Cin'deki piramitler ve Mu kitasinin var oldugu soylenen yerde pasifigin dibinde kalintilari bulunan piramitler...Binlerce yil once yapilan bu piramitler arasinda bir bag olmali.

36.jpg 36.jpg


37.jpg 37.jpg


1.gif 1.gif
 
kanıtlar varken , yok diye ısrar edenler neyin peşinde acaba? :)
 
Lidya
Misya
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Zealandia : Sular Altında Gizlenen Dünyanın 8. Kıtası
  • MURATS44
  • MURATS44,
  • Ansiklopedi
  • 0    2K
Geri