Sohbet Ders Çıkarılacak İbretlik Sözler

11822603_10153332324207911_406558468816546141_n.jpg
 
eline gönlüne sağlık abim hepsi çok manidar anlayabilenlere tabi


12934958_842667579170941_579173305_n.jpg


Sus konuşma konuşsun onlar.


Cahille oturup, tartışma boşa,
Zehir katar, her pişmiş aşa,
Zarar verirler, ölmüş naaşa,
Sus konuşma, konuşsun onlar.

Cahil, her konu da, seninle tartışır,
Kem konuşur, kin konuşur, atışır,
Bilmediği konu da, herkese sataşır,
Sus konuşma, konuşsun onlar.

Salih; susmak, insana erdemliktir,
Cahillerle tartışmak, boş hevestir,
bırak, cahil sansınlar, susmakta iştir,
Sus konuşma, konuşsun onlar.

12.12.2017
M.S.A
.​
 
Maruz kaldığı zulme pasif direnişle karşılık veren insan, âhiret hesabına büyük bir kazanç içerisinde olduğunu düşünmelidir. Maruz kaldığı zulmü devamlı hatırlayarak intikam alma düşüncesi içerisinde yaşaması, mazlum için, psikojik ve fizyonomik problemlerle karşı karşıya gelmek demektir. Bu tür düşüncelerden kurtulmak için mazlum; 'Kendisine zulmedene bedduâ eden, hakkını almış ve bedduâsı nispetinde zalimdeki hakkını kaybetmiş olur.' hakikatini ifâde eden Efendimiz (sas)'in, '...Senin rencide edilmen senin için mükâfat; ona da günah olsun.' (Suyûtî, No: 670) müjdeli kutsi sözü hatırlamalıdır. Esasen, mazlumun pasif direnişiyle zalimi, Sınırsız Güç Sahibi'ne havale etmesi çok şey ifade eder.

Atasözlerinden zalime dersler​


- Alma mazlumun âhını, çıkar âheste âheste.

- Zulm ile âbâd olanın sonu berbâd olur.

- Az kaz, uz kaz, (kuyuyu kendi) boyunca kaz.

- Elbette olur ev yıkanın hanesi virân.

- Ele attığın taş başını yarar.

- Ağlatan gülmez.

- Etme-bulma dünyası.

- Etme komşuna gelir başına.

- Çalma kapıyı, çalarlar kapını.

- Kazma kuyuyu kendin düşersin.

- Kötülük eden kötülük bulur.

- Mazlûmun âhı indirir şâhı.

- Üveye etme özünde bulursun, geline etme kızında bulursun.

- Zulüm eken isyan biçer.

- Kötülük eken pişmanlık biçer.

- Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına.


Zulmün âkıbetini haber veren âyet ve hadîs-i şerifler​

Zulüm, eninde sonunda zalimi de önüne katıp götürecek bir âfettir. O, hiçbir zaman uzun ömürlü olamaz. Bu hususa işaret eden Allah Resûlü (sas), 'Allah, zalime mühlet verir (hemen ceza vermez), bir de onu yakaladı mı, artık iflâh etmez (bir daha salıvermez.)' buyurmuştur. Hadîsin râvisi, Peygamber Efendimiz (sas)'in bu sözü söyledikten sonra, 'İşte Rabb'inin yakalaması böyledir. O zalim ahâliyi böyle yakalar. Zirâ O'nun yakalaması çok can yakıcı, çok şiddetlidir.' (Hûd, 11/102) âyetini okuduğunu nakleder. (Zebîdî, XI, 113-114.).

Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de zalimler için yaptığı ikazlardan bazıları:​


'...yaptıkları zulmün günâhını yüklenenler ise perişan olmuşlardır.' (Tâhâ, 20/111)

'Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâp tattırırız.' (Furkân, 25/19)

'... Zalimlerin yaptığından Allah'ın habersiz olduğunu sanma; O, sadece onları (yaptıklarının cezasını), gözlerin dehşetten donup kalacağı güne erteliyor.' (İbrahim, 13/24)

Yeryüzünde büyüklük taslayarak başkalarına tuzak kurup zulmedenlerin, er geç başlarına felâketler geleceğini haber veren Yüce Allah, Kur'ân'da; '...Kötü tuzak, ancak sahibinin başına dolanır....' (Fâtır, 22/43) buyurur. İbn Abbas bu âyeti, 'Kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer.' şeklinde açıklamıştır.

Allah Resûlü (sas)'nun zalimin âkıbeti hakkında ifâde etmiş olduğu kutsî sözleri:​


'Mazlûmun bedduâsından sakının! Zirâ mazlûm ile Allah arasında (duânın kabulüne) hiçbir perde yoktur.' (Zebîdî, V, 303-304.)

'Zulümden kaçının, zirâ zulüm, kıyâmet gününde zalimin karanlıklı bir azaba atılmasının sebebidir...' (Zebîdî, VII, 374).

'Yüce Allah: İzzetim ve celâlim hakkı için, sonunda zalimlerden mazlumun intikamını alırım. Bir mazlumun zulme uğradığını görüp, gücü yettiği halde ona yardım etmeyen katı yürekli kimseden de mazlumun intikamını alırım, buyurdu.' (Zebîdî, IV, 203)

'Bir kimse kardeşinin haysiyetine (nefsine), yahut malına haksız olarak taarruz etmiş ise; altın ve gümüş (gibi maddî şeylerin) olmayacağı kıyamet gününden evvel onunla helâlleşsin! Aksi halde yaptığı zulüm nispetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahiplerine verilir. İyiliği yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama yüklenir.' (Zebîdî, VII, 376).

Zulmün cezasız kalmayacağını ifade eden beyitler ve anekdotlar
Tarihimizde ahlâkî nasîhatler veren eserlerde, zulüm konusu ele alınırken zalimin bu dünyada ve âhirette karılaşacağı cezalara dair örnekler verilmiş, güzel vecîzeler ortaya konmuştur. Bu eserlerden biri olan Gülistan'da Sâdî, sık sık 'gönül ve âh dumanı'ndan bahsetmektedir. Bu deyim, mazlumun gönlünden çıkan 'Âh!!..' feryâtlarıdır. Sa'di şöyle der:


'Mazlumun gönül dumanının zalime ettiğini, kızgın ateş kuru otlara yapamaz.' (Sa'di, 54, 324)

Osmanlı döneminde ahlâk konusunda eser yazan mütefekkirlerden Süheylî de, insanların geçeceği yola eziyet verici diken koyanların, eninde sonunda bundan kendilerinin zarar göreceğini ve dikenlerin kendi ciğerlerine batacağını şu beyti ile ifâde eder:

'Her hârı cefâ kim dikersin yoluna halkın
Âhir ciğerin zahmına hançer olur ol hâr.' (Süheylî, II, 41)


XIII. yüzyıl Osmanlı devlet adamlarından defterdâr Sarı Mehmed Paşa, zulmedenlerin yaptıklarının kıyamet gününde kendileri için azap sebebi olacağını, hattâ zulümleri sebebiyle, ölüm anında can vermelerinin çok zor olacağını ifâde eder:

'Her ki zulmetti zîrdestine
Yarın ol zulm âna zulmet olur.
Ol zaman kim ecel boğazın ala
Âna can vermesi meşakkat olur.' (Mehmed Paşa, 92)


İslâm tasavvuf tarihinde önemli bir yere sâhip hanımlardan Rabiatü'l-Adeviyye, mazlumlara zalimden intikam alma düşüncesi taşımalarına lüzûm olmadığı tavsiyesinde bulunarak şöyle der:

'.... Yüce Allah, zalimi helâk edecektir. Buna inanmak, mazlumun zalime karşılık vermesinden daha etkilidir...'

Ziya Paşa, konuya daha farklı bir açıdan yaklaşarak, zalimlerin bir gün mutlaka mazlumdan özür dilemek zorunda kalacağını söyler:

'Sabret! Siteme, ister isen hüsn-i mükâfât
Fikr eyle ne zulm eylediler Yûsuf'a ihvân
Zâlimlere bir gün dedirtir Kudret-i Mevlâ
Tallâhi lekad âsereke'llâhü aleynâ.' (Ziya Paşa, 110)

(Eğer güzel bir mükâfat istiyorsan, zulme sabret. Düşün ki, Hz. Yusuf'a ne kadar zulm ettiler. Allah'ın kudreti bir gün zalimlere, Hz. Yusuf'un kardeşlerinin dediği gibi, 'Şüphesiz ki, Allah seni seçkin bir insan halinde bize üstün kıldı.' (Yusuf Sûresi, 12/91) dedirtir.)

Allah Resûlü (sas)'ne yıllarca zulm edenler, Mekke Fethi'nde aynı sözleri söyleyerek af edilmelerini istemişlerdi. Allah Resûlü (sas) de incelikle onları af ettiğini ilân etmişti.

Mahmud Celâleddin Paşa, zalimin bir gün hukûk karşısında cezalandırılacağını belirttikten sonra, mazlumun göz yaşlarının kimsenin yanına kalmayacağını ve zulm edenin mutlaka karşılığını bulacağını şöyle ifâde eder:

'Kalmaz yanına nâle-i mazlûm aslâ
...

Ettim buldum cihânıdır heft âbâ!'

Hak arayan için mutlaka adaletin tecelli edeceğinin ve zulmün çok uzun ömürlü olmayacağının sabit bir hakikat olduğunu belirten şair de şöyle der:

'Elbette bulur hakkını bir gün hak cû
Boş sanma ki meydânı, hakîkattir bu.' (A. İ. Öbek, 170)

Allah Resûlü (sas)'nün tarihî zulümlere son verdiğini bir daha hatırlayalım

Tarih boyunca insanlar, zulümden uzak bir hayat yaşamayı arzulamışlardır. İnsanlığın özlediği böyle bir huzur dünyası, ancak Kur'ân terbiyesiyle yetişen toplumlarda görülebilmiştir. Bunun en canlı örneği, Saadet Asrı'nda gerçekleşmiştir. İslâm ile şereflenmesinden önce öz kızlarını diri diri toprağa gömecek kadar zulüm işleyen insanlar, Kur'ân terbiyesini aldıktan sonra, yerdeki karıncayı dahi ezmekten çekinir hâle gelmişlerdi. Bu konuyu tablolaştıran Millî Şairimiz Mehmed Âkif:

'Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
'

ifâdeleriyle, o dönemde hüküm süren zulmü tasvir ettikten sonra;
'Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o mâsum,
Bir hamlede Kayserler'i, Kisrâlar'ı serdi!
Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, verildi;
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!'
mısraları ile, câhiliye toplumunun damarlarına kadar yerleşmiş olan zulüm ve ahlâksızlığın, Peygamberimiz (sas)'in getirdiği hidayet nuruyla ortadan kalktığını ifâde eder.

Millî Şairimiz, güzel hasletleri topluma yerleştiren, kötü huy ve zulmü ortadan kaldıran Mazlum Nebi'ye karşı duygularını, teşekkürlerini şöyle takdim eder:

Medyundur O Mâsum'a bütün bir beşeriyet
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

'Amin!' diyoruz. Dr. Saim ARI / Makale - Temmuz 2002
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Pakistan Punjab Üniversitesi'nde Okutulan Ders Kitabındaki Hikayelerim
  • Serdar Yıldırım
  • Serdar Yıldırım,
  • Öyküler
  • 2    1K
Kadın diye camiye almadılar... Ders gibi yanıt
  • Kaptan43
  • Kaptan43,
  • Güncel
  • 2    883
GORA Filmindeki 'Dört Element' Ders Kitabına Girdi
  • Ugur
  • Ugur,
  • Güncel
  • 0    2K
İmam Şafii’nin talebesine verdiği son ders muhteşemdir
  • deniz feneri
  • deniz feneri,
  • Dini Konular
  • 0    3K
Geri