Büyük Türkçe Sözlük
* Karası olan.
* Üzeri kalemle karalanmış.
* Üzerinde hem kara hem beyaz bulunan.
* Kara olma durumu.
* Karaya çalan leke.
* Uzaklık veya karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim.
* Hafif karanlık, leke.
* Karamak işi.
* Hor görmek.
* Karalamak, kara çalmak, lekelemek.
* Kötülemek, yermek.
* Orta Anadolu'da yetiştirilen, kuyruğu iri ve yağlı bir tür koyun.
* Bir şeye tam güvenmeyip ileride nasıl olacağını beklemek gerekir.
* Daha çok ayakkabı yüzü yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.
* Bu kumaştan yapılmış.
* Bilardo oyununda istaka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması.
* Çarpışma, birbirine çarpma, karışıklık, karmaşa.
* Karışıklıktan yararlanarak birini aldatmak.
* Bir işi aşırı bir çabuklukla yaparak gereken özeni göstermemek.
* Eritilmiş ve birazı yakılmış şekerle yapılan şekerleme.
* Kötümser, bedbin, meyus, pesimist.
* Kötümserliğe kapılmak, bedbin olmak.
* Kötümserleşme.
* Kötümserleşmek.
* Karamsarlaştırma işi.
* Karamsar etmek.
* Kötümserlik, meyusiyet, bedbinlik, pesimizm.
* Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki (Agrostemma githago).
* Vücutta...