Büyük Türkçe Sözlük
* Bel çevresinde oluşan ve duyulan ağrı.
* Bel kemeri.
* birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek.
* Durgun, anlamsız bakmayı anlatan bel bel bakmak deyiminde geçer.
* toprağı belle kazmak.
* işaret koymak, işaret vermek.
* (bir kimsenin) Öz çocuğu.
* Bel bölgesinde fıtık.
* Cinsel gücü yitirme.
* Elbise üzerinden bele dolayarak bir toka ile tutturulan, deri, kumaş veya metalden yapılan özel bağ.
* Omurga.
* Bir şeyin varlığı ile ilgili en önemli bölümü, temel, esas.
* kırıta kırıta, salına salına.
* gövdeyi, belden sağa sola bükmek.
* (güreşte) Ellerin arkadan gelip hasmın göbeği üzerinde kilitlenmesi yolundaki kündeleme.
* Üreme organlarının akıntılı ılı ve bulaşıcı bir hastalığı.
* bir işe veya bir söze gereksiz yere karışarak onun akışını sektirmek.
* (duvar gibi dik şeyler) dışarıya veya (tavan gibi yatay şeyler) aşağıya doğru kamburlaşmak.
* destek olmak.
* İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum.
* Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse.
* Hak edilen ceza.
* (istenmedik bir davranışa...
* kavga çıkarmak için fırsat aramak.
* kavga çıkarmak.