Büyük Türkçe Sözlük
* "iyi veya güzel olan her şeyin az çok sıkıntı veren bir yanı da bulunur" anlamında kullanılır.
* Dik olarak.
* Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudî.
* Birbiriyle veya kesim noktasındaki teğetleriyle dik açı yapacak biçimde kesişen.
* Tarımla uğraşan kimse, çiftçi.
* Sökük ayakkabıları onaran veya yeni yapılan ayakkabıların dikiş işini yapan kimse.
* Dikişçi.
* Dikicinin yaptığı iş.
* Dikilmiş olan.
* malı mülkü olmamak, yoksul olmak.
* Önemli bir olayın durumu veya bir zaferin anısı için dikilmiş tek parça yüksek taş, obelisk.
* bir yerde, bir süre ayak üstünde durmak.
* Dikilmek işi veya biçimi.
* Dikilmek işi.
* Dikmek işi yapılmak.
* Dik duruma gelmek.
* Ayakta durmak.
* (göz) Belli bir noktaya uzun süre bakmak.
* Karşı koymak, engellemek.
* (bazı üreme...
* Dikmek işi veya biçimi.
* Bitki dikmek işi.
* Giysi ve çamaşır dikilen işyeri.
* Dikim evi.
* Dikey olarak, diklemesine.
* İnadına.
* kimsenin sözünü dinlemeyerek kendi bildiğini yapmak.
* Karşısındakini sinirlendirecek biçimde söylenilen yalan, aşırı palavra.
* Dikmek işi.
* Dikme biçimi.
* Dikilen yer.
* Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu.
* Dikilecek şey.
* Giysi dikme işi, terzilik.
*...
* yarılan veya yırtılan deriyi dikişle bir araya getirip tutturmak.