Büyük Türkçe Sözlük
* Bir konunun, bir işin herhangi bir yolda yapılmasıyla ilgili kesin düşünce belirtmek, tayin etmek.
* Kararında direnen, kararını değiştirmeyen, kesin karar vermiş olan.
* Düzenli, dengeli, ölçülü, istikrarlı.
* Duraklı dalga.
* Bir güç etkisiyle hareket ettikten sonra gene aynı duruma gelen cisimlerin konumunu anlatır.
* Kararlı olma durumu, istikrar.
* Kararmak işi.
* Görüntülerin gittikçe kararıp görünmez duruma geçmesine dayanan bir noktalama çeşidi.
* Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak.
* (ışık) Sönmek, kısılmak veya gücü azalmak.
* (ateş) Sönmeye yüz tutmak.
* (iç, ruh gibi sözlerle)...
* Cumhurbaşkanının onayladığı hükûmet kararı.
* Bakanlar Kuruluna verilen yetkilere dayanarak alınan karar.
* Bu kararı bildiren resmi yazı.
* Kararı olmayan, karar vermekte güçlük çeken, bir kararda durmayan, duraksayan, mütereddit.
* Düzensiz, istikrarsız.
* Denge durumundaki cismin küçük bir yer değiştirmesiyle bozulan denge.
* Kararsız olma durumu, tereddüt.
* Düzensizlik, istikrarsızlık.
* Karaltı.
* Kararmış yer, siyahlık.
* Karartılmak işi veya durumu.
* Karanlık duruma getirilmesini sağlamak.
* Kararmak işi.
* Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin bütünü.
* Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak.
* Karanlık duruma getirmek.
* (ışığı) Kısmak veya örtmek.
* Kötü bir duruma getirmek.
* Kuzeybatıdan esen, genellikle soğuk, bazen fırtına niteliğinde yel, keşişleme karşıtı.
* Kara yeli: Yaz geceleri karadan denize doğru esen yel.
* Klasik Türk müziğinde hareketli bir makam.
* Karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek: Kimsenin fark edemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek.
* Kardeş.
* Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis).