Büyük Türkçe Sözlük
* Özde olmayan, dışta kalan.
* Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargı, otokritik.
* Bir kişinin kendisinin anlattığı hayatı, tercümeihâl, hâl tercümesi.
* İnsanın kendine güvenme duygusu.
* Bir elektrik devresinde içinden geçtiği akımın değişmeleriyle oluşan indükleme.
* Ağaç gövdesinde yatay yönde besin iletimi yapan ve öz kesitte parıltılı görünen hücreler topluluğu.
* İçine yerleştirilen öz itmeli düzenek yardımıyla otomatik olarak çalışma.
* Atmosferde veya uzayda otomatik olarak çalışan düzeneğinin iticiliğiyle hareket eden (cihaz vb.).
* Ana babaları veya yalnız babaları bir olan kardeşlerden her biri.
* Köpek balıklarının örtülü omurgalılara giren bir familyası.
* Tomruğun boyu yönünden alınan ve özünden geçen kesit yüzeyi.
* Olgunlaşan ağaç gövdesinin öze yakın bölümü.
* Kendi kendini yetiştirme işi.
* Bir okula gitmeden kendi kendini yetiştiren, otodidakt.
* İnsanın kendine duyduğu saygı onur, haysiyet, izzetinefis.
* Bitki ve hayvan dokularında bulunan sıvılara verilen ad, usare.
* Salgı ile oluşan ve içinde enzimler bulunan organik sıvı.
* Tomruğun özünden geçecek biçimde kesilerek alınan tahta.
* Karakter.
* Bir kişinin yalnız kendini ilgilendiren özel yaşamı.
* Bir kişinin kendi yaşam öyküsü üzerine yazdığı yazı veya eser, hayat hikâyesi, otobiyografi.