Büyük Türkçe Sözlük
* Belgelenmek işi.
* Belgelemek işine konu olmak.
* İki yıl üst üste aynı sınıfta kalan öğrenci okuldan çıkarılmak.
* Belgesi olan.
* İki yıl üst üste sınıfta kaldığı için okula devam etme hakkını yitirerek belge alan.
* Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv.
* Belge niteliği bulunan (şey), dokümanter.
* Belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı.
* Hayattan alınan herhangi bir olguyu, kendi tabiî çevresi ve akışı içinde veya gerçeğe en yakın biçimde hazırlanmış yapay bir yerde işleyen...
* Belgesel, film çeken veya bunun üzerinde çalışan (kimse).
* Belgesel niteliğindeki eserleri seven veya bunlarla ilgilenen (kimse).
* Belgeselcinin yaptığı iş.
* Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, şiar, alâmet, nişan.
* Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik, şiar.
* Belgilemek işi.
* Belgi ile göstermek.
* Belgiye dayanan, belirli olan.
* Tam ve kesin olarak belirlenmiş olan, sarih.
* Belgin olma durumu, sarahat.
* Belirli olmayan, işaret edilemeyen, gayrimuayyen.
* Bkz. belirsizlik sıfatı.
* Bkz. belirsizlik zamiri.
* Belgisiz olma durumu.
* Senet.
* Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru diye kabul edilen başka önerme, hüccet, burhan.
* Evet.