Büyük Türkçe Sözlük
* Doğum.
* Yeni doğmuş çocuk.
* Gelen, gelmiş.
* Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon.
* Bazı...
* "Yersiz, gereksiz, zamansız konuşmak" anlamındaki mevsimli mevsimsiz konuşmak deyiminde geçer.
* Bkz. mevsimli.
* İlkbahar ve sonbaharda giyilen.
* Bir mevsim için, bir mevsim süresince.
* Zamanı iyi seçilmemiş.
* Uygun zamanıgelmeden olan veya yapılan.
* Nitelenmiş, nitelikleriyle belirlenmiş.
* (sıfat tamlamalarında) Tamlanan.
* Belgeye dayanan, doğru, doğruluğuna güvenilen, sağlam.
* Ölüm.
* Ölüler, ölmüşler, ölü, ölmüş.
* Vaat olunmuş, söz verilmiş.
* Yer, mahal.
* Bir askerî birliğin yeri veya bu birlik tarafından ele geçirilen bölge.
* Genel olmayan, bir yere özgü olan, yayılmamış, dar, sınırlı, mahallî, yerel.
* Yerel, lokal.
* Mevzilenmek işi.
* Mevzide yerini almak, mevziye girmek.
* Konu.
* asıl konuyu ele almak.
* Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb. nin bütünü.
* Sandık, çuval, teneke gibi içine ticaret malı konulan koyacaklar.
* Konulu.