Büyük Türkçe Sözlük
* İlke, umde.
* Prens olma durumu veya prensin görevi.
* Bir prensin yönetiminde olan ülke.
* Müstahzar.
* İşletme, onarma, düzletme gibi işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene...
* bir takımın karşı kaleye doğru akını sırasında öteki takımın oyuncuları tarafından engellemeye geçmek, baskı yapmak.
* Presbitliğe uğramış(göz veya kimse).
* Prensbiteryenlikle ilgili.
* Protestan mezhebinin demokratik kurallara göre kurulmuş bir kolu.
* Gözde uyum gücünün azalmasıyüzünden, yakındaki nesneleri net görememe durumu.
* Pres kullanan kimse.
* Pres yapmak, satmak veya kullanmak işi.
* Sıkıştırılmış, sıkılmış olan.
* Bkz. devinme olayı.
* Presle sıkıştırma.
* Kumaşlarıbasınç altında tutarak yapılan işlem.
* Presle sıkıştırmak.
* Preslenmek işi.
* Preslemek işi yapılmak.
* Saygınlık, itibar.
* Çabuk, çok çabuk bir tempo ile.
* Bu tempo ile çalınan müzik parçası.
* Vücutlarına verem mikrobu girmesine rağmen henüz hastalığa yakalanmamışzayıf kimselerin, vereme yakalanmasını önlemek amacıyla bakıldıkları...