Büyük Türkçe Sözlük
* Ev, mülk.
* Aile, çoluk çocuk.
* karıkocayı birbirinden ayırmak.
* (karıkoca) ayrılmak veya ayrılmasına sebep olmak.
* Mayalı hamurdan ev tipi fırınlarda veya tandırlarda pişirilen çeşitli boyda ve kalınlıkta ekmek.
* Evin bakımı, geçimi ve yaşayışı ile ilgili bilim dalı.
* Evde kullanılan değişik nitelikli eşyaların bütünü.
* her eve uğrayarak dolaşmak (gezmek).
* Evin maddî manevî yükü.
* Bir evde yaşayanların hepsi.
* Evdekilerin ev içindeki ihtiyaçlarını sağlayan işler.
* genel ev sahibi olmak.
* Ev işleriyle uğraşan ve bu işi iyi başaran kadın.
* Dışarıda çalışmayıp evinin işlerini yapan kadın.
* Kiralanan ev için ödenen para.
* Evi veya konutu yasalara göre tasarrufu altında bulunduran, evin sahibi olan kimse, mülk sahibi.
* malı mülkü yüzünden kendini üzüntüye kaptırmamak veya malı mülkü ile övünmemek gerektiğini anlatır.
* Böcekler sınıfının, çift kanatlılar takımından, kül renkli, dizanteri ve tifo mikropları taşıyan bir eklem bacaklı türü (Musca domestica).
* ev kiralamak.
* Evde yapılan yemek.
* (giysi için) Etek ucuna doğru genişleyen.
* En yüce yer.
* Yer yuvarına göre, Yer öte, (Güneşe göre) Gün öte.
* Bkz. eviç.