Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeyin içindeki öz, lüp.
* Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü, habbe.
* ürün tanelenmek, tane bağlamak, olgunlaşmak.
* Ailenin en önemli kişisi.
* Evine, kocasına bağlı ve bunlarla ilgili işleri başarır nitelikte olan kadın.
* Evinlenmek işi.
* (buğday, arpa vb.) Olgunlaşmak.
* Özlü ve dolgun (tohum).
* Özsüz, boş, kof.
* İyice, istediği gibi, adamakıllı.
* İşini bilen, ölçülü ve hesaplı iş gören.
* Evirmek işi.
* Bir önermenin konusunu yüklem, yüklemini de konu durumuna getirerek, vargısı doğru olan yeni bir önerme çıkarma, akis: "Hiçbir...
* Döndürmek, çevirmek.
* Yapısını değiştirmek, taklip etmek.
* iyice, istediği gibi, adamakıllı gözden geçirmek.
* Evirtime uğramış.
* Evirtmek işi, akis.
* (sakarozu) Glikoz ve levüloza çevirmek.
* Bakışımlı olarak ters çevirmek.
* Mutfakta musluk altında bulaşık yıkamaya yarayan tekne.
* Mutfaklarda bulaşık yıkamaya yarayan teknenin altına konan ve pis suları ana atık su kanalına aktaran araç.
* Vakıflar.
* Vakıf mallarını yöneten kuruluş.
* Daha iyi, yeğ.