Büyük Türkçe Sözlük
* Ezan okuyan kimse, müezzin.
* Ezanla ilgili.
* Güneşin batışında 12'yi gösterecek biçimde ayarlanan saat.
* Ezan okunmayan, ezanı olmayan.
* Bir metni veya bir sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma.
* Ezberleme ve akılda tutma yeteneği.
* Ezber edilecek ders.
* ezberleyerek akılda tutmak.
* herhangi bir yere bakmadan bellekte kalan biçimiyle söylemek veya konuşmak.
* Dersini veya herhangi bir konuyu anlayarak değil de, kelime kelime hafızasında tutan (kimse).
* Ezberci olma durumu.
* Ezberlenmiş biçimde, ezbere.
* bir yere bakmadan bellekte kalan biçimiyle okumak veya söylemek.
* Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak.
* Aslını, gerçeğini anlamadan, bilmeden, düşünmeden, incelemeden.
* okunan bir şeyi olduğu gibi, bozmadan anlatmak.
* o yerin her yanını iyice bilmek.
* incelemeden gelişigüzel yapmak.
* bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak.
* ezberden yapmak.
* model veya doğa karşısında durmayarak fikirden tasavvur ve tahayyül suretiyle resim yapmak.
* Belleğinde.
* Ezberlemek işi.
* Bir şeyi olduğu gibi akılda tutmak, ezber etmek.