Büyük Türkçe Sözlük
* Ezgisi olan, melodik.
* Paraca durumu bozuk olan (kimse).
* Çok cefa görmüş (kimse).
* Çürük, ezik (meyve).
* Üzüntü veren.
* Ezgin bir biçimde.
* Ezgin olma durumu.
* Açlık duygusunu andıran bir tedirginlik.
* Üzüntü, sıkıntı.
* Ezmek işini yapan.
* Üstün, yok eden, ağır basan.
* Yıpratıcı, bunaltıcı, sıkıntılı.
* Ezilmiş veya yassılmış.
* Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü.
* Bere, çürük.
* Ezilmiş ve büzülmüş, eğri büğrü.
* Ezik olma durumu.
* Utangaçlıkla, sıkılganlıkla.
* Kolayca ezilip toz durumuna gelen.
* güç bir duruma düşüp davranışlarıyla utandığını belli etmek.
* Ezilmek işi veya biçimi.
* Ezilmek işi.
* Ezmek işine konu olmak.
* (mide, yürek ve iç sözlerini özne olarak aldığında) Açlık sıkıntısı duymak.
* Ezik duruma gelmiş.
* Kendisine baskı yapılmış, hakları elinden alınmış.
* Ezilmiş olma durumu.
* Tohumların ezilip yağ çıkarıldığı yer.
* Ezmek veya ezilmek fiillerine getirilerek onların anlamlarını pekiştirir.
* Organik veya ruhî büyük sıkıntı, azap.
* Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik.
* Korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı.