Büyük Türkçe Sözlük
* Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek.
* Hafiflemek işi veya biçimi.
* Hafif olma durumu.
* Rahatlık.
* Davranışları içinde bulunduğu toplumun ahlâk anlayışına uymama durumu.
* yakışıksız bir davranışta bulunmak veya söz söylemek.
* Davranışları, içinde bulunduğu toplumun ahlâk anlayışına uymayan (kadın).
* Hafifsemek işi, yeğniseme, istihfaf.
* Bir kimseyi veya bir şeyi önemsememek, yeğnisemek, istihfaf etmek.
* Hafifsemek işi veya biçimi.
* Hafifçe, belli belirsiz, yavaş yavaş.
* önemsiz bulup üzerine düşmemek, yeterince ilgilenmemek.
* Erkek torun.
* Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, detektif.
* Hafiye olma durumu veya hafiyenin görevi.
* Koruyan, saklayan.
* Kur'an'ı bütünüyle ezbere bilen ve okuyabilen kimse.
* Aptal, ahmak, bön.
* Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse.
* Bellek.
* Sinir sistemindeki bir arıza sebebiyle bilincin yitirilmesi.
* Hafızası olan.
* Seyrek taneli, kalın kabuklu, etli ve parlak altın sarısı renginde büyük taneli bir tür üzüm.
* Hafızası olmayan.
* hatırlamaya çalışmak.