Büyük Türkçe Sözlük
* ileri gitmek, çok üstün gelmek.
* görmek, seçmek.
* anlamak, sezmek.
* değişmek, başkalaşmak.
* ayırt etmek.
* önemi yok, etkisi olmaz, değişmez.
* ayrı tutmak.
* seçilip ayırt edilmek.
* anlaşılmak.
* sezilmek.
* gözüne çarpmak, fark etmek, anlamak.
* sezmek, anlamak.
* görülmesi veya bilinmesi gereken şeylerden haberi bulunmamak, kavranması gereken bir şeye dikkat etmemek.
* Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.
* Farklı gibi.
* Farklılaşmak işi, ayrımlaşma.
* Ayrımlaşma.
* Farklı duruma gelmek, ayrımlaşmak.
* Farklılaştırmak işi.
* Farklı duruma getirmek.
* Farklı olma durumu, ayrımlılık, başkalık.
* Doğal, toplumsal ve bilince dayanan her olay ve olguyu bütün ötekilerden ayıran özellik.
* Farkı olmayan.
* Farksızlaşmak işi.
* Farksız duruma gelmek.
* Farksız olma durumu, ayrımsızlık.
* Hasta veya normal organizmalar üzerinde, ilâçların etkisini deneysel olarak inceleyen veya araştıran bilim.