Büyük Türkçe Sözlük
* Bir istim kazanının, istim oluşturacak biçimdeki yanar durumu.
* Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut.
* Herhangi bir şeyi...
* ocağın ateşini harlandırmak.
* herhangi bir işi veya şeyi hızlandırmak.
* açmak, çıkarmak.
* Tek körüklü, dört tekerlekli, genellikle çift atlı binek arabası, payton.
* Perde ayaklılardan, sıcak deniz kıyılarında yaşayan, uzun kuyruklu...
* Fayton süren kimse.
* Fayton işleten kimse.
* Faytoncunun işi.
* Evre, safha.
* Priz, dağıtma tabloları gibi yerlerde gerilim bulunup bulunmadığını anlamaya yarayan araç.
* Faziletli, erdemli (kimse).
* Erdem.
* Fazilet sahibi, faziletli.
* Erdemli.
* Erdemsiz.
* Faziletsiz olma durumu.
* Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı (olan), ziyade.
* Daha çok, aşkın.
* Artmış olan.
* Gereksiz, yersiz.
* çekilmeyecek, bıktıracak, tedirgin edecek bir durum almak.
* alışılmış olan ölçüde çok içmek (veya yemek, konuşmak).
* ne kadar ve ne türden mal olursa olsun elden çıkarılmamalıdır.
* dayanma gücünü aşacak davranışlarda bulunmak, çok olmak.
* Gereğinden biraz daha çok olarak, bir hayli çok.
* alışılana ek olarak, alışılandan çok, bol bol, çok çok.