Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. karın zarı yangısı.
* Karın zarının had veya kronik iltihabı, peritonit, karın zarı iltihabı.
* Gemi omurgası.
* Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü.
* Gemiyi karinası ortaya çıkacak biçimde bir yana yatırmak.
* Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfının hemen bütün kuşlarını içine alan büyük bir bölümü.
* Zar kanatlılardan, birçok türü bulunan böceklerin genel adı (Formica).
* Madenlerde, döküm sırasında arada hava kalmaktan veya pastan ileri...
* Formik asit.
* Beli çok ince olan.
* Bereket getirdiğine inanılan dua.
* Çok küçük, sık ve okunaksız (yazı).
* Çok merhametli, ince duygulu (kimse), karınca incitmez.
* Bkz. karınca ezmez.
* Bkz. karınca kararınca.
* Az da olsa, elinden geldiği kadar.
* Karıncayiyen.
* Karıncayiyengiller.
* Karıncaların barındığı yer.
* Çok kalabalık ve hareketli olmak.
* Karıncalanmak işi veya biçimi.
* Karıncalanmak işi.