Büyük Türkçe Sözlük
* Feyzalıp aydınlanmak, istifade etmek.
* Çok ürün veren, verimli.
* Filozof.
* Filozofça.
* Filozofluk.
* Çok verimli, gür.
* Etkilenmek, olgunlaşmak, ders almak.
* Uzay.
* Özet, hulâsa.
* Bir kararın kısaca yazılması.
* Tahkikat evrakı.
* "-de, içinde" anlamlarında sözlerin başında kullanılan edat.
* oldukça eski bir zamanda.
* Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta.
* Plâstik maddelerden, özellikle polyesterden parçalar yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi.
* Kan ve lenf serumunda bulunan albüminli bir madde.
* Pıhtılaşma sırasında fibrine dönüşen bir kan proteini.
* Bir araya getirilerek çemberlerle tutturulmuş ensiz tahtalardan yapılan, yuvarlak, karnı şişkin ve altı üstü düz kap.
* Bir fıçının alabildiği ölçü.
* bodur ve çok şişman.
* Fıçıya istif edilmiş balık tuzlaması.
* Fıçı yapan veya satan kimse.
* Fıçı yapıp satma işi.