Büyük Türkçe Sözlük
* Filizi olan.
* Yılan yastığıgillerden ana yurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi (Caladium).
* Pazarlarda satılan bir tür sünger.
* Fotoğrafçılıkta, radyografide ve sinemacılıkta resim çekmek için kullanılan, selülozdan, saydam, bükülebilir şerit.
* Sinemacılıkta, bir oyunun...
* bir sinema kamerasıyla görüntüleri tespit etmek veya bir hareket ve görünüşün sıralı resmini çekmek.
* vücudun röntgenini almak.
* beyaz perdede oynatılacak bir eseri filme almak veya bu eserin çekilişi sırasında rol yapmak.
* eğlenmek, hoş vakit geçirmek.
* Filmin görüntülerine eşlik etmek amacıyla özel olarak bestelenmiş veya hazırlanmış müzik.
* bir film, sinemada gösterilmekte olmak.
* bir filmi sinemada göstermek.
* Sinema dünyasında çok ünlü olan oyuncu, star.
* Sinemacı.
* Sinemacılık.
* Film durumuna getirmek, filmleştirmek işi.
* Bir arada ve bir komuta altında bulunan savaş gemilerinin veya uçaklarının bütünü.
* Aynı tür yük taşıyan ticaret gemilerinin veya kara...
* Soy oluş.
* Asma biti.
* Asma bitinin yol açtığı bağ hastalığı.
* Filoloji ile uğraşan bilgin.
* Dili ve yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleme.
* Dil yoluyla bir toplumun kültürünü inceleyen bilim, lisaniyat.
* Filoloji ile ilgili.
* Torpidolardan oluşan filo.
* Balıkçıların ağları su yüzünde tutmak için kullandıkları kabak veya mantardan yapılmış ağ şamandırası.