Büyük Türkçe Sözlük
* uzak durmak, karışmak istememek, ilgisiz davranmak.
* açık denize çıkmak, engine açılmak.
* geri çekilmek, uzaklaşmak.
* uzakta durmak.
* Uzaktan bakmak.
* Bir tehlike olduğunda bunu herkesin haber alması için verilen işaret.
* beliren tehlikeye karşı direnebilecek, dayanabilecek duruma gelmek.
* birini, yetkilerini elinden alıp yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak.
* kapıp yere vurmak.
* çekişe çekişe (pazarlık).
* İki veya daha çok metalden, bazı durumlarda metallerle, C, P, Te gibi elementlerden oluşan metal görünümünde katı veya sıvı karışım.
* Alaşımlamak işi.
* Çözen metale, alaşım elementlerini eriterek katmak.
* Cüzamlı, abraş.
* Eski Türk gelenek, görenek, töre ve hayatına uygun, alafranga karşıtı.
* Bu töre ve hayatı benimsemiş (kimse).
* Alaturka saat.
* Düzensiz...
* Türk müziği.
* Güneşin batışında 12'yi gösterecek biçimde ayarlanmış saat, ezanî saat.
* Tuvalet ihtiyacını gidermek amacıyla çömelme usulüne göre yapılan tuvalet.
* Alaturka bilen, alaturka eser veren kimse.
* Türk müziğinden yana olan.
* Bu tür müziği seslendiren veya çalan, söyleyen.
* Alaturkacı olma durumu.
* Alaturkalaşmak durumu.
* Alaturka olmak.