Büyük Türkçe Sözlük
* Öz ile ilgili.
* Kişinin kendi benliğine karşı duyulan bağlanma, hayran olma, narsist.
* Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsisizm.
* düşündüğü gibi söyleyen veya davranan.
* Tropikal Afrika ve ormanlık alanlarda yetişen ince dokulu bir ağaç türü (Saccoglottis gabonensis).
* Özümlemek işi, temessül, temsil, asimilasyon, anabolizma, yadımlama karşıtı.
* Edinilmiş olan bilgileri kendi öz malı durumuna getirme.
* Bitkilerde, havadaki karbondioksidi karbonhidrata çeviren, daha çok yapraklarda bulunan doku.
* (canlıvarlıklar) Dışarıdan aldıklarıbesinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir birleşimle, organizmanın gereksinme duyduğu maddeler durumuna...
* (besin için) Özümlemek işi.
* Edinilmiş olan bilgiler bireyin öz malı durumuna gelme.
* Özümlemek işine konu olmak.
* Özümsemek işi veya durumu.
* Özümlemek.
* Özümsenmek işi veya durumu.
* Özümlenmek.
* Kişinin kendi vücudu üzerinde cinsel etkinliklerde bulunma sapıncı, otoerotizm.
* Bir şeyin aslında veya gerçeğinde olan, ilinekle ilgili olmayıp özde bulunan, derunî, zatî, dışınlı karşıtı.
* Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoşgörülmesini gerektiren sebep, mazeret.
* Sakatlık, bozukluk...
* özrünü ileri sürerek bir işi yapmayı istememek, bir işten bağışlanmasını istemek.
* yaptığı bir yanlıştan ötürü bağışlanmasını istemek.
* Özrü olan.
* Eksiklik, sakat veya kusuru olan, defolu.
* Özrü olmayan.
* Özrü olmaksızın.