Büyük Türkçe Sözlük
* Alay etmeyi huy edinmiş olma durumu.
* bütün gösterişi ile.
* işi önem vermeyerek yapmak, işi şaka konusu yapmak.
* Gösteriş, göz kamaştırma.
* Gösterişli.
* Erlikten yetişmiş subay.
* Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan (kimse), mektepli karşıtı.
* Gösterişli, görkemli...
* Alaya benzer, ciddî olmayan.
* Alev, yalaz.
* Alev alev.
* Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb.
* Alazlamak işi.
* Vücutta kızıllık veya kızıl lekeler belirmesi durumu.
* Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak.
* Sızlatmak, yakmak, acı vermek.
* Alazlanmak işi.
* Alazlamak işine konu olmak.
* İnsan derisi için, üstünde kızıllık veya kızıl lekeler belirmek.
* Albastı.
* Doğum sırasında temizliğe dikkat edilmemesi yüzünden loğusanın tutulduğu ateşli hastalık, loğusa humması, albasma.
* Kaymak taşı, su mermeri.
* Fırtına kuşugillerden, 1 m uzunluğunda, Atlantik Okyanusu'nda yaşayan iri bir kuş türü (Diomedea exulans).
* Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay.
* Albay rütbesi veya albayın görevi.