Büyük Türkçe Sözlük
* Birbirine fısıldamak.
* Fısıldarken çıkan, güçlükle duyulan ses.
* Fışırdama sesi.
* Toplumu ilgilendiren bir konu ile ilgili dedikodu.
* bir kimsenin davranışlarını fiş üzerinde belirlemek.
* İnce bir şey yanarken veya dar bir delikten su geçerken çıkan sesi anlatır.
* Gizli olarak, alçak bir sesle.
* İpek kumaş bir yere sürtünürken veya su hafif hafif akarken çıkan ses.
* Fışırdamak sesi.
* Fışır fışır ses çıkartmak.
* Fışırdatmak işi.
* Fışır fışır ses çıkartmak.
* Fısıltı.
* Fışırdama sesi.
* Çipo tırnağını kaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı.
* Parmaklardan birinin ucunu başparmağın başına iliştirip birdenbire ileriye fırlatarak yapılan vuruş.
* İki parmak ucu ile tutulabilen miktar.
*...
* kabarcıklar oluşmak.
* bir kimse veya nesneyi en küçük bir tehlikeden bile korumak, titizlikle savunmak.
* Fiskelemek işi.
* Fiske vurmak.
* Hafifçe sitem etmek.
* Atgillerin taze dışkısı, tersi.