Büyük Türkçe Sözlük
* Sarıya çalan açık yeşil renk.
* Bu renkte olan, açık yeşil.
* Çok ağır, ağır ağır, yavaş yavaş.
* Kışkırtma amacıyla araya nifak sokmak.
* Fıstık ağaçları dikilmiş yer, fıstık bahçesi.
* Elde veya makinede işlenmiş süslü şerit.
* Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş.
* Bu kumaştan yapılmış.
* Üzerine fisto dikilmiş olan.
* Akarca.
* Birini başkasına karşı kışkırtma.
* Ödeşme, razı olma.
* İngiliz uzunluk ölçüsü birimi olan foot, ayak sözünün çokluk biçimi.
* ödeşme, razı olmak.
* birini başkasına karşı kışkırtmak, arayı açmak, kuşku uyandırmak.
* Kışkırtıcı, ara bozucu, kovcu.
* Kışkırtıcılık, ara bozuculuk, kovculuk.
* İç organlardan bir parçanın, daha çok bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık.
* büyük sıkıntı duymak, kahrolmak, çaresiz kalmak.
* Fıtığı olan, kavlıç.
* Lâmbada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ...
* Bkz. burnundan gelmek.
* çok sarhoş.
* çok sarhoş olmak.
* kızdırmak, azdırmak, kışkırtmak.