Büyük Türkçe Sözlük
* Futbolda görevi karşı tarafa top sürmek ve gol atmak olan ileri uçtaki oyuncu, akıncı.
* Çürük, temelsiz, boş, kof.
* bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak.
* Tombul fındık grubunda standart bir fındık çeşidi.
* Fosforik asidin tuzu veya esteri.
* Fosfatlamak işi.
* Ekilen topraklara fosfatlı gübre vermek.
* Madensel bir parçanın yüzeyinde koruyucu bir fosfat tabakası oluşturmak.
* İçinde fosfat olan.
* Atom numarası 15, atom ağırlığı 30,97 olan, yarısaydam, bal mumu kıvamında, karanlıkta ışıldayan sarımsak kokulu, 1,83 yoğunluğunda, zehirli bir...
* Gübre, sabun, deterjan yapımında ve eczacılıkta kullanılan, renksiz sıvı anlamına gelen fosforik asit teriminde geçer.
* Fosfor, hidrojen ve oksijenden oluşan, suda kolay çözünen, 42° C' de eriyen, kristal yapılı, renksiz bir asit (H3PO4).
* Bazı cisimlerin veya canlı varlıkların normal sıcaklığında hissedilir bir artış olmadan, karanlıkta ışık verme özelliği.
* Fosforışı özelliği olan.
* Birleşiminde fosfor olan.
* Işıklı, parlak.
* Gösterişli, çok boyalı.
* Fosforu olmayan.
* Karbonmonoksit ile klordan meydana gelen boğucu bir gaz.
* Yerin altında kalıp taşlaşmış hayvan ve bitki kalıntısı, taşıl, müstehase.
* Düşünce, yaşayış biçimi vb. bakımlardan çağın gerisinde kalmış kimse.
* Fosilleşmek durumu, taşıllaşma.
* Fosil durumuna gelmek, taşıllaşmak.
* Gerilemek, köhneleşmek.
* İçinde fosil bulunan.